bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu deneme bonusu veren siteler ecoplay deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren bahis siteleri youtube mp3 bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler meritking giriş kingroyal giriş

'FINDIKTAN 10 MİLYAR DOLAR KAZANILABİLİR'

Fındık 18.02.2016 - 19:31, Güncelleme: 05.01.2023 - 05:10 1407+ kez okundu.
 

'FINDIKTAN 10 MİLYAR DOLAR KAZANILABİLİR'

Fındıkta fiyatın bir türlü istenilen seviyelere gelememesi üzerine değerlendirmelerde bulunan Gazeteci Ali Ekber Yıldırım, fındığın serbest piyasaya bırakılamayacağını belirterek, “Eğer fındıkta ürünün sanayisi oluşturulabilirse 10 milyar Dolar da elde edilebilir.” dedi.
Fındıkta fiyatın bir türlü istenilen seviyelere gelememesi üzerine değerlendirmelerde bulunan Gazeteci Ali Ekber Yıldırım, fındığın serbest piyasaya bırakılamayacağını belirterek, “Eğer fındıkta ürünün sanayisi oluşturulabilirse 10 milyar Dolar da elde edilebilir.” dedi. Fındıkta işler yine karıştı ve tam anlamıyla bir fırtına yaşanıyor. Böyle olunca da gözler uzman isimlere yöneliyor. Türkiye’de tarım konusunda uzman bir isim olan ve ne zaman tarımla ilgili konularda bir tartışma çıksa derin bilgisi, tarafsız gözlemleri ile dikkat çeken analizlerine başvurulan bir sim olan Gazeteci Ali Ekber Yıldırım’la biz de fındığı konuştuk. Kısaca ‘fındıkta ne oluyor’ diye sorduk ‘her şey kurumsal bir yapı olmadığından yaşanıyor’ şeklinde özetlenebilecek bir cevap aldık. İşte Yıldırım’ın fındık yorumu… “Dünya çapında oyuncuyuz” Size göre fındık nasıl bir ürün? Ali Ekber Yıldırım: Fındıkta benim her zaman söylediğim bir şey var. Türkiye çoğu zaman ve çoğu üründe üretim açısından yetersiz, dışarıya belli ölçülürde bağımlık içinde. Ama fındıkta tam tersi bir durum var. Türkiye fındıkta dünya çapında bir oyuncu, söz sahibi olan bir ülke. Ama bu durum bu zamana kadar pek fazla değerlendirilemedi.  Fındık piyasasını nasıl görüyorsunuz? Ali Ekber Yıldırım: Biz 5-6 yıl önce fındıkta 2-3 milyar Dolarlık ihracat çok rahatlıkla yapılabilir dediğimizde birçok kişi “bu hayali bir düşünce, eğer Türkiye fındığının fiyatı artarsa birçok tüketici fındık yerine başka ikame ürünler kullanır’ diyorlardı. Bugün ise birçok ihracatçı ‘fındıkta 2,8 milyar Dolar ihracat yaptık rekor kırdık’ diyerek övünmeye başladı. Ki bu rakam 5 milyar Dolara çıkarılabilir. Eğer fındıkta ürünün sanayisi oluşturulabilirse 10 milyar Dolar da elde edilebilir. Neden bu rakamlara ulaşılamıyor? Ali Ekber Yıldırım: Çok sık değişen politikalar ve rekolte gibi bir çok sorunlar sebebiyle fındıktaki bu potansiyeli değerlendiremiyoruz. Yine 2015 yılı ile ilgili farklı rekolte tahminleri yapıldı. Bugün yaşadığımız sorunlar biraz o. Doğru veri olmayınca bir yere tosluyoruz. Ya fiyat çok geri geliyor yada başka bir şey oluyor. Genellikle de fındığın durumunu fiyat odaklı tartışıyoruz. Fındıktaki tartışmaları nasıl buluyorsunuz? Ali Ekber Yıldırım: Biz fındığı fiyatı yükselince yada fiyat düşünce tartışmaya başlıyoruz. Bunun fiyattan koparılıp daha geniş açı ile değerlendirilmesi gerekiyor. Bu ürünü daha nasıl geliştirebiliriz, katma değer nasıl elde ederiz bunun yapılması gerekiyor. Gördüğüm kadarıyla bu pek yapılmıyor. Hep fiyat üzerinden giden bir tartışma var. “Fındıkta tekelleşme büyük tehlike” Peki Türk fındığı üzerinde bir tekel oluşturulması gibi bir durum var mı? Ali Ekber Yıldırım: İtalyan firma Türkiye’deki en büyük ihracatçı firma Oltan Gıdayı satın aldığında o dönemde bunu hem yazdım hem de söyledim. Örnek olarak da tütünü gösterdim. Daha önce çok sayıda ihracatçı firma varken giderek sayıları azaldı. Fındıkta da benzer bir durum olacağını, bugün ihracatçı olarak görünen firmaların giderek el değiştireceğini yada küçüleceğini hatta kapanacağını ifade ettim. Buna uygun önlem alınması gerektiğini o zaman söylemiştim, yazmıştım. O zaman ihracatçılar bana çok kızmışlardı. Ali Bey ‘ihracatçılara karşı’ diyenler de ‘ihracatçı düşmanı’ diyenler bile olmuştu. Peki bu durum nasıl bir geleceğe gidiyor? Ali Ekber Yıldırım: Süreç pek de hoş bir geleceğe gitmiyor. Bu sadece piyasadaki ihracat yönü ile değil hem o İtalyan firma olsun hem de diğer firmalar olsun sözleşmeli üretim yaparak üretimde de söz sahibi olacaklar. Bir süre sonra onlara mal temin eden ve ihracatçı olarak görünen bir çok kişi piyasadan silinecek. Bunun yerine hem üretimi kontrol eden hem ihracatı kontrol eden bir yapı olacak. Bu kaçınılmaz bir durum olarak görünüyor. Bunu tütünden örnek göstererek söylemiştim. O zaman da tütünde 100’den fazla ihracatçı varken bunların sayısı bir elin parmakları kadar azaldı. Tütün piyasasında tekelleşme oldu. Bir çözüm, yapılabilecek bir şeyler yok mu? Ali Ekber Yıldırım: Bu durum karşısında yapılacak olan şey üretim boyutunu dikkate almak. Ferrore firması Manisa’ya geldi, tesis kurdu. Bu firma hem alım hem işleme hem de ihracat yapıyor. Fındık ticaretinin zincirinin bütün halkalarını kendi kontrolü altına alıyor. Türkiye’nin bu durum karşısında yapması gereken kendi sanayisini oluşturması. Eskiye göre azalsa da ham olarak fındığı satmak yerine bu konuda, üretim boyutunda söz sahibi olmaya çalışması. Bu da ancak küçük üreticilerin birleştiği Fiskobirlik gibi bir birlikle olabilir. Ancak Fiskobirlik’inin içi boşaltıldı, işlevi yok edildi. Dolayısıyla en sıkıntılı döneminde. Ama önlem alınmadığı taktirde fındığın geleceği tütünde olduğu gibi olacak. Bugün bunu işaretleri görülüyor mu? Ali Ekber Yıldırım: Şu anda bildiğim kadarı ile o firmalar başladılar sözleşmeli üretime. Daha sonra o sözleşmeli üretim alanlarını kendileri kontrol edecek. Belki mülkiyetini bile kendileri alacak. Çünkü dünyada fındık çok önemli bir ürünün. Çikolata sanayi için çok önemli bir ürün. Dolayısıyla kendi bakış açıları açısından böyle bir girişim içine girmeleri doğal. Kendi açılarından tabi. “Kalıcı ve kurumsallaşmış bir kurum şart” Biraz daha güncel bir konu da var. Ziraat Odaları bu yıl için fındığa müdahale isterken ihracatçılar buna karşı çıkıyor. Hangisi tutum doğru sizce? Ali Ekber Yıldırım: İkisi de yanlış. Şöyle bu güne kadar ziraat odaları müdahale beklemiyorlardı. Fiyat düştüğü zaman müdahale istiyorlar. İhracatçılar da fiyat yükseldiği zaman müdahale istiyor. Yani herkes kendi penceresinden kendi çıkarını düşünerek konuşuyor. Oysa burada bir sistemin, bir yapının kurulması gerekiyor. Üretici istediğinde müdahale yada ihracatçı istediğinde müdahale değil gerçek anlamda bir stok kurumu bir müdahale kurumu olması gerekiyor. Bunu yapabilecek en iyi kurum Fiskobirlik yani üretici birliği. Ama bugünkü yapıysa, içi boşaltılmış, işlevi yok edilmiş görüntüsüyle Fiskobirlik’in bunu yapması çok zor. Bu durumda ne olmalı? Ali Ekber Yıldırım: İşte TMO deniyor müdahale edilsin. Yani yine siyasi bir karar alınmış olacak ve bu yıl kurtarılmış olacak. Bu yıl için tamam siyasi gücünü kullanıp bakanla görüşülüp TMO ya 50 bin tonluk fındık aldırılabilir. Bu da fiyatları bir miktar yükseltebilir. Peki fındıkta sorunumuz çözülmüş olacak mı? Çözülmez sorun yine devam eder. Asıl sorunu çözecek, kalıcı önlemler alınması gerekir. Ama bunun için dediğim gibi mutlaka stok kurumunu olması gerekir. Çünkü ürün bir yıl az oluyor. Bir yıl çok oluyor. Bazen 2 yıl üst üste hiç olmuyor daha sonra rekolte 800 bin tona çıkıyor. Bu durum karşısında piyasayı düzenleyin bir kurumun olması şart. Bu da sadece  bir yıl için değil sürekli olması gereken bir yapı. Bahsettiğiniz yapının temel özellikleri nedir? Ali Ekber Yıldırım: Bu yapının bu görevi yerine getirebilmesi için güçlü olması gerekir. Ürünü alabilecek gücünün olması gerekir. Sermayesinin olması gerekir, depolarının olması gerekir. Böyle genel bir sitsem kurmak gerekiyor. Yoksa bu sene fiyat düştü üretici diyecek ki müdahale edilsin fiyat yükselsin. Seneye fiyat artacak ihracatçı diyecek ki ‘bu fiyatla satış yapamam pazarlarımı kaybederim devlet müdahale etsin, destek sağlasın.’ Bunlar çözüm değil. Çözüm kalıcı bir sitemin kurulmasıdır. Fındığı koruyacak, fındığa değer kazandıracak bir sistemin kurulması önemlidir. Yoksa ihracatçıya yada üreticiye çıkar sağlayacak bir sistem değil. Bu yapı olmaz ise ne olur? Ali Ekber Yıldırım: Mutlaka bir müdahale kurumunu olması gerekiyor. Bunun olabilmesi içinde elinde ürün olması lazım. Fiyat yükseldiğinde piyasaya ürün arz edecek fiyat dengelenecek. Yada fiyat çok düştüğü zaman ürün alacak o zaman fiyatı yukarı çekecek. Bunun için de deposunun olması lazım. Bu lisanslı depo olur, başka bir depo olur. Ama sonuçta elinde ürün olacak ki müdahale edebilsin. Şimdi deniyor ki TMO fındık alsın. Peki alsın ne yapacak, aldığı ürünü bir depoya koyacak. Sistem böyle olmalı. Bunun bir devlet kurumu TMO gibi bir kurum yerine üretici kurumu yapmalı. Böyle bir güç üreticide olmalı. Devlette ona ortamı hazırlamalı. “Serbest piyasaya olmaz” Tarım Bakanı Faruk Çelik’in ‘Fındık şimdi 9 Lira biz onu 40 liraya yiyoruz. Bu aradaki karı alan kişi dala mı çıktın, eline diken mi batı bu kadar elde ediyorsun’ şeklindeki açıklamalarını nasıl buluyorsunuz? Ali Ekber Yıldırım: Bunlar siyasi açıklamalar. Bunlar olaya iktisadi bakamazlar. Bunlar tabandan, halktan gelen tepkilere karşı böyle bir önlem olarak söylenen sözler. Yoksa bakanın söylediği doğru. Bunun milletvekilleri için de söyleyebiliriz. Onlar da dala mı çıktı, ellerini diken mi battı. Bunlar geçici çözümler. Bu yılı kurtarır belki ama aslı kurtuluş sistemin olması. Böyle bir sistem olmazsa ne olur? Ali Ekber Yıldırım: Sistem kurulmazsa seneye de fındık az olur o zaman da fiyat çıkar. O zaman ihracatçılar Ankara’ya gider baskı yapar, fiyatın çok yüksek olduğunu ifade eder. Onlar derki fiyat yüksek müdahale edelim yada destek sağlayalım. Nitekim alan bazlı destek 2009 yılında başladı 3 yıl devam edecekti ama şu an hala devam ediyor. Bunları biz sistemsizlikten, onun getirdiği kurumsal bir yapı olmadığı için yaşıyoruz. O yüzden yabancı bir firma Türkiye’ye gelerek çok rahat bir şekilde sistemini kurabiliyor. Hem en büyük ihracatçı firmamızı satın alabiliyor hem artık sözleşmesi üretim ile bir şekilde üretime müdahale edebilecek duruma gelebiliyor. Benim önerim sistem ve kurumsal yapı olması. Dünyada da bu böyledir. Sizce fındık serbest piyasaya bırakılmalı mı? Ali Ekber Yıldırım: Bana göre fındık gibi bir ürün serbest piyasaya bırakılamaz. Bunun mutlaka düzenlenmesi gerekir. Düzenleyici bir kurumun mutlaka olması gerekir. Dünyada da bu böyledir. Fındık çünkü Türkiye’nin söz sahibi olduğu çikolata sanayi için de müthiş bir ürün.”                                                                                                         Kaynak: Ordu Hayat
Fındıkta fiyatın bir türlü istenilen seviyelere gelememesi üzerine değerlendirmelerde bulunan Gazeteci Ali Ekber Yıldırım, fındığın serbest piyasaya bırakılamayacağını belirterek, “Eğer fındıkta ürünün sanayisi oluşturulabilirse 10 milyar Dolar da elde edilebilir.” dedi.

Fındıkta fiyatın bir türlü istenilen seviyelere gelememesi üzerine değerlendirmelerde bulunan Gazeteci Ali Ekber Yıldırım, fındığın serbest piyasaya bırakılamayacağını belirterek, “Eğer fındıkta ürünün sanayisi oluşturulabilirse 10 milyar Dolar da elde edilebilir.” dedi.

Fındıkta işler yine karıştı ve tam anlamıyla bir fırtına yaşanıyor. Böyle olunca da gözler uzman isimlere yöneliyor. Türkiye’de tarım konusunda uzman bir isim olan ve ne zaman tarımla ilgili konularda bir tartışma çıksa derin bilgisi, tarafsız gözlemleri ile dikkat çeken analizlerine başvurulan bir sim olan Gazeteci Ali Ekber Yıldırım’la biz de fındığı konuştuk.

Kısaca ‘fındıkta ne oluyor’ diye sorduk ‘her şey kurumsal bir yapı olmadığından yaşanıyor’ şeklinde özetlenebilecek bir cevap aldık. İşte Yıldırım’ın fındık yorumu…

“Dünya çapında oyuncuyuz”

Size göre fındık nasıl bir ürün?

Ali Ekber Yıldırım: Fındıkta benim her zaman söylediğim bir şey var. Türkiye çoğu zaman ve çoğu üründe üretim açısından yetersiz, dışarıya belli ölçülürde bağımlık içinde. Ama fındıkta tam tersi bir durum var. Türkiye fındıkta dünya çapında bir oyuncu, söz sahibi olan bir ülke. Ama bu durum bu zamana kadar pek fazla değerlendirilemedi. 

Fındık piyasasını nasıl görüyorsunuz?

Ali Ekber Yıldırım: Biz 5-6 yıl önce fındıkta 2-3 milyar Dolarlık ihracat çok rahatlıkla yapılabilir dediğimizde birçok kişi “bu hayali bir düşünce, eğer Türkiye fındığının fiyatı artarsa birçok tüketici fındık yerine başka ikame ürünler kullanır’ diyorlardı. Bugün ise birçok ihracatçı ‘fındıkta 2,8 milyar Dolar ihracat yaptık rekor kırdık’ diyerek övünmeye başladı. Ki bu rakam 5 milyar Dolara çıkarılabilir. Eğer fındıkta ürünün sanayisi oluşturulabilirse 10 milyar Dolar da elde edilebilir.

Neden bu rakamlara ulaşılamıyor?

Ali Ekber Yıldırım: Çok sık değişen politikalar ve rekolte gibi bir çok sorunlar sebebiyle fındıktaki bu potansiyeli değerlendiremiyoruz. Yine 2015 yılı ile ilgili farklı rekolte tahminleri yapıldı. Bugün yaşadığımız sorunlar biraz o. Doğru veri olmayınca bir yere tosluyoruz. Ya fiyat çok geri geliyor yada başka bir şey oluyor. Genellikle de fındığın durumunu fiyat odaklı tartışıyoruz.

Fındıktaki tartışmaları nasıl buluyorsunuz?

Ali Ekber Yıldırım: Biz fındığı fiyatı yükselince yada fiyat düşünce tartışmaya başlıyoruz. Bunun fiyattan koparılıp daha geniş açı ile değerlendirilmesi gerekiyor. Bu ürünü daha nasıl geliştirebiliriz, katma değer nasıl elde ederiz bunun yapılması gerekiyor. Gördüğüm kadarıyla bu pek yapılmıyor. Hep fiyat üzerinden giden bir tartışma var.

“Fındıkta tekelleşme büyük tehlike”

Peki Türk fındığı üzerinde bir tekel oluşturulması gibi bir durum var mı?

Ali Ekber Yıldırım: İtalyan firma Türkiye’deki en büyük ihracatçı firma Oltan Gıdayı satın aldığında o dönemde bunu hem yazdım hem de söyledim. Örnek olarak da tütünü gösterdim. Daha önce çok sayıda ihracatçı firma varken giderek sayıları azaldı. Fındıkta da benzer bir durum olacağını, bugün ihracatçı olarak görünen firmaların giderek el değiştireceğini yada küçüleceğini hatta kapanacağını ifade ettim. Buna uygun önlem alınması gerektiğini o zaman söylemiştim, yazmıştım. O zaman ihracatçılar bana çok kızmışlardı. Ali Bey ‘ihracatçılara karşı’ diyenler de ‘ihracatçı düşmanı’ diyenler bile olmuştu.

Peki bu durum nasıl bir geleceğe gidiyor?

Ali Ekber Yıldırım: Süreç pek de hoş bir geleceğe gitmiyor. Bu sadece piyasadaki ihracat yönü ile değil hem o İtalyan firma olsun hem de diğer firmalar olsun sözleşmeli üretim yaparak üretimde de söz sahibi olacaklar. Bir süre sonra onlara mal temin eden ve ihracatçı olarak görünen bir çok kişi piyasadan silinecek. Bunun yerine hem üretimi kontrol eden hem ihracatı kontrol eden bir yapı olacak. Bu kaçınılmaz bir durum olarak görünüyor. Bunu tütünden örnek göstererek söylemiştim. O zaman da tütünde 100’den fazla ihracatçı varken bunların sayısı bir elin parmakları kadar azaldı. Tütün piyasasında tekelleşme oldu.

Bir çözüm, yapılabilecek bir şeyler yok mu?

Ali Ekber Yıldırım: Bu durum karşısında yapılacak olan şey üretim boyutunu dikkate almak. Ferrore firması Manisa’ya geldi, tesis kurdu. Bu firma hem alım hem işleme hem de ihracat yapıyor. Fındık ticaretinin zincirinin bütün halkalarını kendi kontrolü altına alıyor. Türkiye’nin bu durum karşısında yapması gereken kendi sanayisini oluşturması. Eskiye göre azalsa da ham olarak fındığı satmak yerine bu konuda, üretim boyutunda söz sahibi olmaya çalışması. Bu da ancak küçük üreticilerin birleştiği Fiskobirlik gibi bir birlikle olabilir. Ancak Fiskobirlik’inin içi boşaltıldı, işlevi yok edildi. Dolayısıyla en sıkıntılı döneminde. Ama önlem alınmadığı taktirde fındığın geleceği tütünde olduğu gibi olacak.

Bugün bunu işaretleri görülüyor mu?

Ali Ekber Yıldırım: Şu anda bildiğim kadarı ile o firmalar başladılar sözleşmeli üretime. Daha sonra o sözleşmeli üretim alanlarını kendileri kontrol edecek. Belki mülkiyetini bile kendileri alacak. Çünkü dünyada fındık çok önemli bir ürünün. Çikolata sanayi için çok önemli bir ürün. Dolayısıyla kendi bakış açıları açısından böyle bir girişim içine girmeleri doğal. Kendi açılarından tabi.

“Kalıcı ve kurumsallaşmış bir kurum şart”

Biraz daha güncel bir konu da var. Ziraat Odaları bu yıl için fındığa müdahale isterken ihracatçılar buna karşı çıkıyor. Hangisi tutum doğru sizce?

Ali Ekber Yıldırım: İkisi de yanlış. Şöyle bu güne kadar ziraat odaları müdahale beklemiyorlardı. Fiyat düştüğü zaman müdahale istiyorlar. İhracatçılar da fiyat yükseldiği zaman müdahale istiyor. Yani herkes kendi penceresinden kendi çıkarını düşünerek konuşuyor. Oysa burada bir sistemin, bir yapının kurulması gerekiyor. Üretici istediğinde müdahale yada ihracatçı istediğinde müdahale değil gerçek anlamda bir stok kurumu bir müdahale kurumu olması gerekiyor. Bunu yapabilecek en iyi kurum Fiskobirlik yani üretici birliği. Ama bugünkü yapıysa, içi boşaltılmış, işlevi yok edilmiş görüntüsüyle Fiskobirlik’in bunu yapması çok zor.

Bu durumda ne olmalı?

Ali Ekber Yıldırım: İşte TMO deniyor müdahale edilsin. Yani yine siyasi bir karar alınmış olacak ve bu yıl kurtarılmış olacak. Bu yıl için tamam siyasi gücünü kullanıp bakanla görüşülüp TMO ya 50 bin tonluk fındık aldırılabilir. Bu da fiyatları bir miktar yükseltebilir. Peki fındıkta sorunumuz çözülmüş olacak mı? Çözülmez sorun yine devam eder. Asıl sorunu çözecek, kalıcı önlemler alınması gerekir. Ama bunun için dediğim gibi mutlaka stok kurumunu olması gerekir. Çünkü ürün bir yıl az oluyor. Bir yıl çok oluyor. Bazen 2 yıl üst üste hiç olmuyor daha sonra rekolte 800 bin tona çıkıyor. Bu durum karşısında piyasayı düzenleyin bir kurumun olması şart. Bu da sadece  bir yıl için değil sürekli olması gereken bir yapı.

Bahsettiğiniz yapının temel özellikleri nedir?

Ali Ekber Yıldırım: Bu yapının bu görevi yerine getirebilmesi için güçlü olması gerekir. Ürünü alabilecek gücünün olması gerekir. Sermayesinin olması gerekir, depolarının olması gerekir. Böyle genel bir sitsem kurmak gerekiyor. Yoksa bu sene fiyat düştü üretici diyecek ki müdahale edilsin fiyat yükselsin. Seneye fiyat artacak ihracatçı diyecek ki ‘bu fiyatla satış yapamam pazarlarımı kaybederim devlet müdahale etsin, destek sağlasın.’ Bunlar çözüm değil. Çözüm kalıcı bir sitemin kurulmasıdır. Fındığı koruyacak, fındığa değer kazandıracak bir sistemin kurulması önemlidir. Yoksa ihracatçıya yada üreticiye çıkar sağlayacak bir sistem değil.

Bu yapı olmaz ise ne olur?

Ali Ekber Yıldırım: Mutlaka bir müdahale kurumunu olması gerekiyor. Bunun olabilmesi içinde elinde ürün olması lazım. Fiyat yükseldiğinde piyasaya ürün arz edecek fiyat dengelenecek. Yada fiyat çok düştüğü zaman ürün alacak o zaman fiyatı yukarı çekecek. Bunun için de deposunun olması lazım. Bu lisanslı depo olur, başka bir depo olur. Ama sonuçta elinde ürün olacak ki müdahale edebilsin. Şimdi deniyor ki TMO fındık alsın. Peki alsın ne yapacak, aldığı ürünü bir depoya koyacak. Sistem böyle olmalı. Bunun bir devlet kurumu TMO gibi bir kurum yerine üretici kurumu yapmalı. Böyle bir güç üreticide olmalı. Devlette ona ortamı hazırlamalı.

“Serbest piyasaya olmaz”

Tarım Bakanı Faruk Çelik’in ‘Fındık şimdi 9 Lira biz onu 40 liraya yiyoruz. Bu aradaki karı alan kişi dala mı çıktın, eline diken mi batı bu kadar elde ediyorsun’ şeklindeki açıklamalarını nasıl buluyorsunuz?

Ali Ekber Yıldırım: Bunlar siyasi açıklamalar. Bunlar olaya iktisadi bakamazlar. Bunlar tabandan, halktan gelen tepkilere karşı böyle bir önlem olarak söylenen sözler. Yoksa bakanın söylediği doğru. Bunun milletvekilleri için de söyleyebiliriz. Onlar da dala mı çıktı, ellerini diken mi battı. Bunlar geçici çözümler. Bu yılı kurtarır belki ama aslı kurtuluş sistemin olması.

Böyle bir sistem olmazsa ne olur?

Ali Ekber Yıldırım: Sistem kurulmazsa seneye de fındık az olur o zaman da fiyat çıkar. O zaman ihracatçılar Ankara’ya gider baskı yapar, fiyatın çok yüksek olduğunu ifade eder. Onlar derki fiyat yüksek müdahale edelim yada destek sağlayalım. Nitekim alan bazlı destek 2009 yılında başladı 3 yıl devam edecekti ama şu an hala devam ediyor. Bunları biz sistemsizlikten, onun getirdiği kurumsal bir yapı olmadığı için yaşıyoruz. O yüzden yabancı bir firma Türkiye’ye gelerek çok rahat bir şekilde sistemini kurabiliyor. Hem en büyük ihracatçı firmamızı satın alabiliyor hem artık sözleşmesi üretim ile bir şekilde üretime müdahale edebilecek duruma gelebiliyor. Benim önerim sistem ve kurumsal yapı olması. Dünyada da bu böyledir.

Sizce fındık serbest piyasaya bırakılmalı mı?

Ali Ekber Yıldırım: Bana göre fındık gibi bir ürün serbest piyasaya bırakılamaz. Bunun mutlaka düzenlenmesi gerekir. Düzenleyici bir kurumun mutlaka olması gerekir. Dünyada da bu böyledir. Fındık çünkü Türkiye’nin söz sahibi olduğu çikolata sanayi için de müthiş bir ürün.”

                                                                                                        Kaynak: Ordu Hayat

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve orducu.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.