HEKİMOĞLU'NUN TORUNLARI O İLÇEDE YAŞIYORLARMIŞ!
Hekimoğlu Türküsünün Ordu yöresinde yazıldığını biliriz ama türküsü dillere destan olan Hekimoğlu'nun öz kızı ve oğlundan olan torunlarının Ordu’nun Çatalpınar ilçesine bağlı Ortaköy Mahallesi’nde yaşadığını biliyor muydunuz?
Hekimoğlu’nun öz torunu Hasan Sarı’yla görüşen Çatalpınar Belediyesi tarafından yapılan açıklamada, “Tarihi Çepni Türkü olan Hekimoğlu'nun öz kızının oğlu Hasbi Sarı. Bugün alan incelemesi için Ortaköy Mahallemizde idik. Detaylı bir çalışma yapıp haberini kayıt aldık. Yakın dönem tarihimiz için arşiv niteliği taşıyan bu çalışma derlenip güzel bir hikaye şekline gelecektir.”
HEKİMOĞLU KİM?
Hekimoğlu, Hekimoğlu asıl adıyla Hekimoğlu İbrahim, uzun yıllar Fatsa, Ordu, Tokat, Niksar, Samsun dağlarında hüküm süren, halk arasında mertliği, yiğitliği ve yardımseverliğiyle şöhret yapan ve adına türkü yakılan bir Türk halk kahramanıdır. İşte adına yakılan bu türkünün yazılış hikayesini.
Ordu çevresinde yaşayan Hekimoğlu, yoksul bir ailenin çocuğudur. Hatta yoksul bu genç adamın yoksul annesinden başka kimsesi yoktur. Hekioğlu, yakın çevresinde dürüstlüğü, akıllığı ve yiğitle nam salmıştır. Rivayete göre, yörede hakimiyet kuran bir Gürcü beyi vardır. Bu Gürcü beyi, Asya adında güzel ve narin bir kızla sözlüdür. Ancak bu kız Gürcü beyine aşık değildir ve aslında gönlünde Hekimoğlu vardır. Dostluk ve sevgiyle başlayan Hekimoğlu ve Asya ilişkisi ilerleyen zamanlarda daha da samimileşir.
Hekimoğlu ve Asya arasındaki yakınlığı duyan Gürcü beyi ile adeta çileden çıkar. Hekimoğlu’na düşman olur ve ona savaş açar. Hekimoğlu´yla teke tek görüşüp, hesaplaşmayı önerir; bir de yer belirtir. Hekimoğlu, gözüpek, mert bir gençtir. Aynalı mavzerini kuşanıp, tek başına buluşma yerine gider. Buluşma yerinde ise Gürcü beyinin sözünde durmayarak adamlarıyla geldiğini görür. Üstelik beyin adamlarından biri Hekimoğlu sözleşilen yere geldiği an onu yaylım ateşine tutar. Ötekiler de çevresini sararlar. Hekimoğlu´yla beyin adamları arasında yaman bir çatışma olur. Hekimoğlu, çatışma sonunda çemberi yararak kurtulur. Olaydan hemen sonra, Bolu’da tek başına yaşayan anasının yanına gider. Anasına durumu anlatır ve artık şehir yerinde duramayacağını bildirir. Anasıyla helallaşıp, yanına Mehmet adlı amca oğlunu alarak dağa çıkar. Çıkış bu çıkış ve ölünceye kadar Hekimoğlu artık dağlarda yaşar.
Hekimoğlu´nun dağa çıkış nedenini ve biçimini bilen, duyan yöre köylüleri kendisine kucak açarlar. Onun mertliği, yiğitliği ve doğru sözlülüğü köylüleri daha da etkiler ve her açıdan kendisine yardım ederler. Özellikle yoksul köylülerle dostluk kurar, zenginlerden aldıklarıyla onlara yardım eder. Hekimoğlu, artık Gürcü beyinin korkulu düşü olmuştur. Bu yüzden bey, kendisini sürekli jandarmaya şikayet eder ve kesintisiz izletir. Hekimoğlu’nu ihbar etmeleri için çeşitli yörelerde adamlar tutar. Fakat halk koruduğu için, Hekimoğlu´nu bir türlü ele geçiremezler. Hatta bir defasında, beyin adamlarından birinin ihbarı üzerine Hekimoğlu’nun kaldığı evi jandarmalar basar. Bütün çevre kuşatılmıştır. Evin altında bir fırın vardır. Hekimoğlu fırıncının yardımıyla fırının ekmek pişirilen yerini arkadan delip kaçmayı başarır. Bu durum beyin, Hekimoğlu’nun iki amca oğlu öldürmesine kadar devam eder. Haberi alan Hekimoğlu köye geri döner. İlk olarak muhtarın evine gider. Muhtar Hekimoğlu’nun tarafında görünmesine rağmen aslında beyin adamıdır ve onunla iş birliği içindedir. Muhtarın ihbarı üzerine Hekimoğlu’nun etrafı jandarma tarafından sarılır. Taraflar arasında büyük bir çatışma çıkar. Halk arasında olayın sonucuna ilişkin iki rivayet vardır. Bunlardan bir tanesi, Hekimoğlu çatışma sırasında ateş çemberini yarmayı başarsa da aldığı yaralar yüzünden fazla uzaklaşmadan vefat ettiği yönündedir. İkincisi ise atına atlaması, elini karın bölgesine koyarak aldığı yaralara bastırması ve Ordu’ya kadar gelerek burada öldüğüne ilişkindir.
Hekimoğlu denince, hemen akla gelen bir özelliği de “aynalı martini” dir. Hekimoğlu Türküsü´nde geçen ve kendisinin adıyla özdeşleşen “aynalı martin” in özelliği şudur. Hekimoğlu, özel olarak yaptırdığı mavzerinin üstüne bir ayna taktırıyor. Çatışmaya girdiğinde, bu aynayı: düşmanının gözüne tutarak, gözünün kamaşmasına, dolayısıyla hedefini şaşırmasına yol açıyor. Bu yüzden Hekimoğlu´nun adı "aynalı martin" le özdeşleşmiştir
Hekimoğlu derler
Benim aslıma
Aynalı martini yaptırdım da narinim
Kendi neslime
Konaklar yaptırdım
Mermer direkli
Hekimoğlu geliyor da narinim
Arslan yürekli
Konaklar yaptırdım
Döşedemedim
Ünye Fatsa bir oldu da narinim
Baş edemedim
Ünye Fatsa arası
Ordu da kuruldu
Hekimoğlu dediğin de narinim
o da vuruldu...