GÜRGENTEPE'NİN 20 EFSANESİ VARMIŞ
Derlenen efsaneler hakkında bilgi veren Gazi Üniversitesi’nden Ekin Devrim Açıkgöz, derlenen efsanelerin; beşi “Velilerle İlgili Efsaneler” kısmına, ikişer tanesi “Cami Hamam İkilisini Konu Alan Efsaneler” ve “Göllerle İlgili Efsaneler” kısımlarına, birer tanesi de “Suyu Konu Alan Efsaneler”, “Yerleşim Merkezleriyle İlgili Efsaneler”, “Taş Kesilme Konulu Efsaneler, “Bitkilerle İlgili Efsaneler” ve “Hayvanlarla İlgili Efsaneler” kısımlarına girdiği bilgisini verdi.
Sadece 4 ayda onlarca efsane
Gürgentepe’de yaklaşık dört ay süren derleme çalışması yaptığını aktaran Gazi Üniversitesi’nden Açıkgöz, “Bu çalışma sırasında bölgede anlatılan pek çok efsaneye ulaşıldı. Kısa sürede çok sayıda anlatıya ulaşmamız, bölgenin kültürel zenginliğinin göstergesidir. Yine pek çok efsane motifinin, anlatılan efsaneler içerisinde yer alması da kültürel çeşitliliğin nişanesidir.” dedi.
Efsaneler tutum olarak hayata yansımış
Anlatılan efsanelerle, ilçeye ve halkın yaşantısına bakıldığında büyük bir uyum görüldüğünü ifade eden Açıkgöz, “Efsaneler; kültürel yapı, coğrafi konum, iklimi yapısı, üretim ve inanç yapısından izler taşımaktadır. Ben şunu da gözlemledim. Efsanede aktarılan değerler ile insanların tutumları arasında uyum var. Mesela Gürgentepe’de özellikle öğrenciler arasında ben hırsızlıktır, hayvanlara zarar vermedir bunların çok az olduğunu gördüm. Hatta Gürgentepe’de elik keçisine halk zarar vermez çünkü korkar, çünkü onun kutsal olduğunu düşünür.” diye konuştu.
Daha kapsamlı çalışmalar yapılmalı
Açıkgöz sözlerini şöyle bitirdi: “Yapmış olduğumuz çalışma, kısıtlı bir sürede ve iklim şartlarının zor olduğu bir dönemde yapılmıştır. Bu yüzden Gürgentepe’de yapılacak daha kapsamlı bir derleme çalışması, Türk efsaneleri külliyatına önemli ölçüde katkı sağlayacaktır. Tabi ki efsaneler giderek azalıyor. Bunların bir an önce derlenmesi gerekiyor. Çünkü nesil vefat ettikçe, insanlar hayatlarını kaybettikçe bu efsaneler de onlarla beraber mezara giriyor. O yüzden çalışmaların artması gerekiyor.”
Derlenen Efsanelere Bir Örnek
Bir kadın varmış. Bu kadının iki tane oğlu varmış. Kadının kocası ölmüş. Türkler göçebe olduğu için yaylaya çıkıyorlarmış. Kadının yükü ağırmış. Hasta olan çocuğunu bir ağacın dibine bırakmış ve yola devam etmiş. Yaylaya çıktıklarında, yaylaya çıkardığı çocuğu ölmüş. Yayladan dönüşte: “Bakayım çocuğum yaşıyor mu?” demiş. Bakmış ki, çocuğu ağacın dibinde. Çocuğu bir tane elik keçi büyütmüş. Çocuk büyümüş, gürbüzleşmiş. Sonra bu çocuğun soyundan gelenlere “Elikçioğulları” demişler.