FINDIK FİYATINA DEVLET NİYE MÜDAHALE ETMİYOR?

Fındık 30.03.2017 - 20:57, Güncelleme: 05.01.2023 - 05:10 2617+ kez okundu.
 

FINDIK FİYATINA DEVLET NİYE MÜDAHALE ETMİYOR?

Milyonların umudu olan ancak son yıllarda büyük mağduriyetler yaşanan fındık konusunda bir yazıda Türkiye Gazetesi Yazarı Fuat Uğur’dan geldi. ‘Fındık fiyatlarına devlet neden müdahale etmiyor?’ başlıklı Fuat Uğur’un yazısı şöyle;
Vizyonun kadar zenginsin, yoksa soğan ekmekle idare et. Anlatacağım. Misal, dünyadaki fındığın yüzde 75’ini sen üret ama dünya fındık borsasının merkezi Almanya’da kurulsun. Fındıkla yapılan ve marka değeri taşıyan tüm gıda ürünlerinin patenti ise hep ecnebilerde olsun. Sonra da fındık üreticilerin perişan ve sen elin kolun bağlı bekle. 50 yıllık bir hikâye bu. Fındık borsasındaki fiyatlar bu sezonun başında 15 lira ile yola çıktı, şu anda 9 liraya kadar düştü. Fiyat ne kadar düşerse, üreticinin eline geçen kâr da o kadar azalıyor. Sonunda öyle bir noktaya geliyor ki fındık üreticisi elindeki malını zararına satıyor. Fındık alımı ile birlikte fındık döviz borsasında işlem yapan ihracatçı firmalar ve şirketleri ırgalayan bir şey ise yok. Çünkü fiyat düşse de onların keyfi gıcır. Kâr marjları azalmıyor. Kazandıkları paraları plazalara, inşaatlara yatırmayı çok iyi biliyorlar da fındık için soğuk hava zincirleri kurup fındık borsasında güçlü olmak, bu yolla da fiyatları yukarıya çekmek akıllarına bile gelmiyor. Ferrero denilen yeni tür sömürgeci şirketlerin gönüllü kölesi olmayı içlerine sindirebiliyorlar. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan bu yılın başında Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik’e seslenerek “Fındık üreticilerini dalaverecilerin eline bırakmayın” dedi. Bu sözün ardından 9 liralık fiyat anında 11 liraya yükseldi. Ancak birkaç gün sonra aynı hızla yine 9 liraya geriledi. Piyasayı kim domine ediyor ve fiyatları kim belirliyor o hâlde? Ferrero’yu tanıyorsunuz, hani şu bizden aldığı fındıkla ürettiği Nutella’da kanserojen etkisi olan palmiye yağı kullandığı belirlenen firma. Büyük zarara uğradı geçen yıl. Hâlâ toparlanabilmiş değil. Bu şirket bilindiği gibi yakın tarihte Türkiye’nin fındık devi Oltan Gıda’yı satın aldı. Ferrero başta olmak üzere İtalyan gıda firmaları 2015’de ülkemizden 295 milyon avroluk tarihî bir rekorla fındık ithalatı yaptılar. Ama bu çakallar kanserojen yağlar kullanıp milyonların sağlığıyla oynarken İtalya’da devlet kontrolündeki Coldiretti adlı Tarımcılar Derneği tarafından bir liste yayınlayıp Türk fındığını “aflatoksin” içerdiği gerekçesiyle en tehlikeli gıda sınıflandırmasına sokmayı da çok iyi becerdiler. Peki, madem öyleydi, bu “aflatoksinli fındıkları” şimdi neden alıyorsun? Fiyatı 9 liraya düştü diye olmasın? Çünkü korkan küçük firmalar yüzünden talep azalınca piyasa bunlara kalıyor ve böylece istedikleri gibi at oynatabiliyorlar fındık borsasında. Durum ortada. Senin kurmadığın borsayı elin oğlu senin fındık başkentinde kuruyor. Ve böylece kendi fındığının dilencisi oluyorsun. Peki, devlet ne yapmalı? Yukarıda anlattık, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Bakan Faruk Çelik’e bir çağrı yaptı, fiyat otomatikman 11 liraya yükseldi. Demek ki bu konudaki psikolojik etki çok güçlü. Fındık fiyatı bir söz ile bu kadar artıyorsa iş uygulamaya geçerse kim bilir ne olur? O hâlde devlet fındık üreticilerini bu çakalların eline bırakmamak için Piyasa Yapıcı olarak fındık alımı yoluna gidebilir ve üreticiyi zarardan kurtarabilir. Sonuçta Ferrero gibi uluslararası bir kartel olan şirketlerin hegemonyasını kırar. Evet, devletin, aldığı fındıkları saklamak için soğuk hava depolarının olması ve pazarlayacak yeni mecralar bulması gerek. Bunun için FİSKOBİRLİK'in depoları var, kullanılanılabilir. Üstelik devlet bu işlerden elini eteğini çekmek isterken yine sosyalist devlet modeline geçmek istemiyor. Uzun vadede fındık ihracatçılarını ve üreticileri soğuk hava zinciri kurmak, borsada etkin kılmak üzere çalışma yürütebilir. Ancak öte yandan kısa vadede uluslararası haksız rekabet koşulları senin halkını eziyorsa bir çaresine de bakmak zorundasın. Bunu tüm gelişmiş ülkeler yapıyorlar. Eğer söz konusu olan tarımsa özellikle. Şöyle düşünün. Ferrero adlı İtalyan fındık karteli, bizden aldığı yaklaşık 150-200 milyon avroluk fındıkla tam 12 milyar avroluk ciro yapıyor. Marka olmayı başararak bunu gerçekleştiriyor. Peki, senin yapacağın hiçbir şey yok mu? Sorum bir piyasa yapıcı olarak devlete değil sadece. Ferrero’yu yıllık 1 milyar liralık alım yaptı diye “Velinimetimiz” konumuna getiren Trabzon, Giresin, Ordu, Samsun’daki fındık ihracatçılarına ve iş adamlarına. Hadi marka oluşturamıyorsunuz. Soğuk hava zinciri kurup borsada etkili olmak, kendi vatandaşınız fındık üreticisini elin adamlarına ezdirmemek aklınıza bile gelmiyor. Bari Nutella yüzünden değeri düştükçe düşen Ferrero’yu satın alsaydınız. Neyse, rahatınızı bozmayalım.
Milyonların umudu olan ancak son yıllarda büyük mağduriyetler yaşanan fındık konusunda bir yazıda Türkiye Gazetesi Yazarı Fuat Uğur’dan geldi. ‘Fındık fiyatlarına devlet neden müdahale etmiyor?’ başlıklı Fuat Uğur’un yazısı şöyle;

Vizyonun kadar zenginsin, yoksa soğan ekmekle idare et.

Anlatacağım.

Misal, dünyadaki fındığın yüzde 75’ini sen üret ama dünya fındık borsasının merkezi Almanya’da kurulsun.

Fındıkla yapılan ve marka değeri taşıyan tüm gıda ürünlerinin patenti ise hep ecnebilerde olsun.

Sonra da fındık üreticilerin perişan ve sen elin kolun bağlı bekle.

50 yıllık bir hikâye bu.

Fındık borsasındaki fiyatlar bu sezonun başında 15 lira ile yola çıktı, şu anda 9 liraya kadar düştü. Fiyat ne kadar düşerse, üreticinin eline geçen kâr da o kadar azalıyor. Sonunda öyle bir noktaya geliyor ki fındık üreticisi elindeki malını zararına satıyor.

Fındık alımı ile birlikte fındık döviz borsasında işlem yapan ihracatçı firmalar ve şirketleri ırgalayan bir şey ise yok. Çünkü fiyat düşse de onların keyfi gıcır. Kâr marjları azalmıyor. Kazandıkları paraları plazalara, inşaatlara yatırmayı çok iyi biliyorlar da fındık için soğuk hava zincirleri kurup fındık borsasında güçlü olmak, bu yolla da fiyatları yukarıya çekmek akıllarına bile gelmiyor. Ferrero denilen yeni tür sömürgeci şirketlerin gönüllü kölesi olmayı içlerine sindirebiliyorlar.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan bu yılın başında Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik’e seslenerek “Fındık üreticilerini dalaverecilerin eline bırakmayın” dedi. Bu sözün ardından 9 liralık fiyat anında 11 liraya yükseldi. Ancak birkaç gün sonra aynı hızla yine 9 liraya geriledi.

Piyasayı kim domine ediyor ve fiyatları kim belirliyor o hâlde?

Ferrero’yu tanıyorsunuz, hani şu bizden aldığı fındıkla ürettiği Nutella’da kanserojen etkisi olan palmiye yağı kullandığı belirlenen firma. Büyük zarara uğradı geçen yıl. Hâlâ toparlanabilmiş değil.

Bu şirket bilindiği gibi yakın tarihte Türkiye’nin fındık devi Oltan Gıda’yı satın aldı. Ferrero başta olmak üzere İtalyan gıda firmaları 2015’de ülkemizden 295 milyon avroluk tarihî bir rekorla fındık ithalatı yaptılar.

Ama bu çakallar kanserojen yağlar kullanıp milyonların sağlığıyla oynarken İtalya’da devlet kontrolündeki Coldiretti adlı Tarımcılar Derneği tarafından bir liste yayınlayıp Türk fındığını “aflatoksin” içerdiği gerekçesiyle en tehlikeli gıda sınıflandırmasına sokmayı da çok iyi becerdiler.

Peki, madem öyleydi, bu “aflatoksinli fındıkları” şimdi neden alıyorsun? Fiyatı 9 liraya düştü diye olmasın?

Çünkü korkan küçük firmalar yüzünden talep azalınca piyasa bunlara kalıyor ve böylece istedikleri gibi at oynatabiliyorlar fındık borsasında.

Durum ortada. Senin kurmadığın borsayı elin oğlu senin fındık başkentinde kuruyor. Ve böylece kendi fındığının dilencisi oluyorsun.

Peki, devlet ne yapmalı?

Yukarıda anlattık, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Bakan Faruk Çelik’e bir çağrı yaptı, fiyat otomatikman 11 liraya yükseldi. Demek ki bu konudaki psikolojik etki çok güçlü. Fındık fiyatı bir söz ile bu kadar artıyorsa iş uygulamaya geçerse kim bilir ne olur?

O hâlde devlet fındık üreticilerini bu çakalların eline bırakmamak için Piyasa Yapıcı olarak fındık alımı yoluna gidebilir ve üreticiyi zarardan kurtarabilir. Sonuçta Ferrero gibi uluslararası bir kartel olan şirketlerin hegemonyasını kırar.

Evet, devletin, aldığı fındıkları saklamak için soğuk hava depolarının olması ve pazarlayacak yeni mecralar bulması gerek. Bunun için FİSKOBİRLİK'in depoları var, kullanılanılabilir. Üstelik devlet bu işlerden elini eteğini çekmek isterken yine sosyalist devlet modeline geçmek istemiyor. Uzun vadede fındık ihracatçılarını ve üreticileri soğuk hava zinciri kurmak, borsada etkin kılmak üzere çalışma yürütebilir. Ancak öte yandan kısa vadede uluslararası haksız rekabet koşulları senin halkını eziyorsa bir çaresine de bakmak zorundasın. Bunu tüm gelişmiş ülkeler yapıyorlar. Eğer söz konusu olan tarımsa özellikle.

Şöyle düşünün.

Ferrero adlı İtalyan fındık karteli, bizden aldığı yaklaşık 150-200 milyon avroluk fındıkla tam 12 milyar avroluk ciro yapıyor. Marka olmayı başararak bunu gerçekleştiriyor.

Peki, senin yapacağın hiçbir şey yok mu?

Sorum bir piyasa yapıcı olarak devlete değil sadece.

Ferrero’yu yıllık 1 milyar liralık alım yaptı diye “Velinimetimiz” konumuna getiren Trabzon, Giresin, Ordu, Samsun’daki fındık ihracatçılarına ve iş adamlarına.

Hadi marka oluşturamıyorsunuz. Soğuk hava zinciri kurup borsada etkili olmak, kendi vatandaşınız fındık üreticisini elin adamlarına ezdirmemek aklınıza bile gelmiyor.

Bari Nutella yüzünden değeri düştükçe düşen Ferrero’yu satın alsaydınız.

Neyse, rahatınızı bozmayalım.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve orducu.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.