ADIGÜZEL'DEN TUTUKLANAN BELEDİYE BAŞKANINA DESTEK

Siyaset (Orducu) - Ordu Haber Ajansı | 31.10.2024 - 15:46, Güncelleme: 31.10.2024 - 15:46 2542 kez okundu.
 

ADIGÜZEL'DEN TUTUKLANAN BELEDİYE BAŞKANINA DESTEK

Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'in tutuklanmasıyla ilgili Mustafa Adıgüzel, Bu başkan iddia edilen tüm işleri 6 ay içinde mi yapmış?” dedi.
CHP Ordu Milletvekili Dr. Mustafa Adıgüzel katıldığı bir televizyon programında Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'in tutuklanması ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarını değerlendirdi. Ayrıca Adalet Bakanı'nın "Adalet ve Medya" etkinliğindeki konuşmasını eleştirdi. Adıgüzel şunları söyledi;  Sayın Tunç'la parlamentoda görev yaptım, kendisini de severiz ama tabiri caizse boş konuşuyor. Allah kimseyi bu sistemi savunmak zorunda bırakmasın. Kendi dönemlerindeki basın özgürlüğünü övmek için bu dönemi darbe dönemleri ile kıyaslıyor. Sayın Bakan, Türkiye'yi darbe dönemleriyle değil uluslararası ölçütlerle kıyaslayın. 3 Mayıs 2024'te Sınır Tanımayan Gazeteciler'in çalışmasına göre Türkiye 180 ülke içerisinde 158. sırada. Madem Tunç darbe dönemi ile kıyaslıyor tamam onunla da kıyaslayalım. 12 Eylül'de hapiste olan gazeteci sayısı 53 bugün 55. Hangi basın özgürlüğünü konuşuyorsunuz? En ufak eleştirisinde gazetecilerin tutuklandığı, anında sosyal medya mecralarına yasaklar getirildiği, operasyon savcıları tarafından gündemin yürütüldüğü bir yargıdan bahsediyoruz. Esenyurt Belediye Başkanımız göreve geleli 6 ay olmuş, önceden rektörlük ve öğretim üyeliği yapmış, seçime girerken de savcılıktan iyi hal kağıdı almış. Bu başkan iddia edilen tüm işleri 6 ay içinde mi yapmış? İddia edilen tüm telefon görüşmeleri eski arşiv taramasından geliyor. Kendim üzerinden bir örnek vereyim. Sosyal medya hesaplarımda telefon numaram açıkça yazar. Dolayısıyla beni Afrin'den bir asker de arar, Hakkari'den de Edirne'den de arar. Siyasetçi Kimin aradığını bilemez. Halka yakın olmak zorundadır. Yani siyasetçiye telefonla görüştü diye suç atfedilemez. Ama terör örgütü üyeleri ile bir araya gelmekse konu, adı geçen Remzi Kartal isimli terör örgütü üyesi ile AKP'nin iki milletvekili açıkça yemek yemiş, fotoğrafları var. Bu kişilere ne yaptınız? İmralı'da yapılan görüşmelerin tutanaklarında Ahmet Özer'in adı geçtiği söyleniyor. Bir terör örgüt üyesinin evinde yapılan aramada bir kitapta alıntı da bu konu geçiyor, bunu gerekçe göstererek belediyeye kayyum atıyorsunuz. Can yakıcı olacak ama ben o zaman şunu söylerim, İçişleri Bakanlığı'na da kayyum atayın, MİT'e de kayyum atayın. Çünkü görüşmenin esas tarafları onlar zaten. Kendi başlattığınız bir süreç içerisinden konu çıkarıp Cumhuriyet Halk Partisi'ne bir operasyon yapmaya kalkıyorsunuz. Bu mesele Ekrem İmamoğlu'na bir operasyondur. Aynı 2019'da olduğu gibi halktan geri dönecek bir operasyondur. 2019'da aynısını yaptınız çok büyük bir tokat yediniz. 15.000 fark 800.000 oldu. Halkın iradesine karşı savcılar eliyle operasyon yapmaya kalkarsanız, bunun bedelini demokratik olarak sandıkta ağır bir şekilde ödersiniz. Bu iş baştan kurgulanmış, ne Erdoğan'ın dünkü açıklamalarından ne de Bahçeli'nin bir hafta önce yaptığı DEM açılımından ayrı değil. Güneydoğu'daki kayyum politikası İstanbul'a taşınmıştır.  Süreç Bahçeli'nin çıkışı ile başlamış, nedense 7-8 gün bekleyen Erdoğan sonrasında topa girmiş, 29 Ekim'de İmamoğlu güçlü bir çıkışla irade ortaya koymuş, ondan bir gün sonra da Erdoğan İmamoğlu'na cevap verir nitelikte bu operasyonun büyümesine basmıştır. Daha Ekim ayının başında İstanbul Cumhuriyet Savcısı olarak göreve başlatılmış bu savcı bir operasyon savcısıdır. Canan Kaftancıoğlu, Ekrem İmamoğlu, Enis Berberoğlu davalarından Anayasa Mahkemesi kararlarını dahi uygulamayan bir hukukçu olarak tanıyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi'ne ve halka kurulan bu tuzağı şiddetle reddediyoruz. Ahmet Özer ve Esenyurt merkezli bu olaya bir operasyon dememin bir sebebi de şu,  aynen 15 Temmuz öncesi Fetö kumpas süreçleri gibi olayın bir ayağı gazeteciler. Devletin kurumlarından daha açıklama gelmeden Kayyum atandığını bir internet sitesinden öğreniyoruz. Bu süreçler tehlikeli süreçler. Hükümet bir yandan DEM'e sempatik görünmeye çalışırken, bir yandan da Kürt seçmenle Cumhuriyet Halk Partisi'nin arasına nifak sokmaya çalışan operasyonlar aynı anda yürüyor. Burada bir siyasi atak ve seçim stratejisi var. Erdoğan'ın dün konuştuğu yer 29 Ekim resepsiyonu... Cumhuriyetimizin 101. yılını kutluyoruz. Ama Erdoğan Cumhuriyetimizin eksiklerinden ve hatalarından bahsediyor. Orası bunun yapılacağı yer değil. Orada Cumhuriyetin faziletlerini vurgulamamız lazım. Niyetin kötü olduğunu anlatmak için bunu vurguluyorum. Erdoğan 29 Ekim resepsiyonunda tarihimiz yüzyılla sınırlı değil diyor. Bir tespitim var Bahçeli kendi adına konuşmadı. Ardından da sorum geliyor, Bahçeli kimin adına konuştu? Çünkü ortağı Erdoğan bile sürece 8 gün sonra dahil oldu.
Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'in tutuklanmasıyla ilgili Mustafa Adıgüzel, Bu başkan iddia edilen tüm işleri 6 ay içinde mi yapmış?” dedi.

CHP Ordu Milletvekili Dr. Mustafa Adıgüzel katıldığı bir televizyon programında Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'in tutuklanması ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarını değerlendirdi.

Ayrıca Adalet Bakanı'nın "Adalet ve Medya" etkinliğindeki konuşmasını eleştirdi. Adıgüzel şunları söyledi; 

Sayın Tunç'la parlamentoda görev yaptım, kendisini de severiz ama tabiri caizse boş konuşuyor. Allah kimseyi bu sistemi savunmak zorunda bırakmasın. Kendi dönemlerindeki basın özgürlüğünü övmek için bu dönemi darbe dönemleri ile kıyaslıyor. Sayın Bakan, Türkiye'yi darbe dönemleriyle değil uluslararası ölçütlerle kıyaslayın.

3 Mayıs 2024'te Sınır Tanımayan Gazeteciler'in çalışmasına göre Türkiye 180 ülke içerisinde 158. sırada. Madem Tunç darbe dönemi ile kıyaslıyor tamam onunla da kıyaslayalım. 12 Eylül'de hapiste olan gazeteci sayısı 53 bugün 55. Hangi basın özgürlüğünü konuşuyorsunuz?

En ufak eleştirisinde gazetecilerin tutuklandığı, anında sosyal medya mecralarına yasaklar getirildiği, operasyon savcıları tarafından gündemin yürütüldüğü bir yargıdan bahsediyoruz.

Esenyurt Belediye Başkanımız göreve geleli 6 ay olmuş, önceden rektörlük ve öğretim üyeliği yapmış, seçime girerken de savcılıktan iyi hal kağıdı almış. Bu başkan iddia edilen tüm işleri 6 ay içinde mi yapmış? İddia edilen tüm telefon görüşmeleri eski arşiv taramasından geliyor. Kendim üzerinden bir örnek vereyim. Sosyal medya hesaplarımda telefon numaram açıkça yazar. Dolayısıyla beni Afrin'den bir asker de arar, Hakkari'den de Edirne'den de arar. Siyasetçi Kimin aradığını bilemez. Halka yakın olmak zorundadır. Yani siyasetçiye telefonla görüştü diye suç atfedilemez.

Ama terör örgütü üyeleri ile bir araya gelmekse konu, adı geçen Remzi Kartal isimli terör örgütü üyesi ile AKP'nin iki milletvekili açıkça yemek yemiş, fotoğrafları var. Bu kişilere ne yaptınız?

İmralı'da yapılan görüşmelerin tutanaklarında Ahmet Özer'in adı geçtiği söyleniyor. Bir terör örgüt üyesinin evinde yapılan aramada bir kitapta alıntı da bu konu geçiyor, bunu gerekçe göstererek belediyeye kayyum atıyorsunuz. Can yakıcı olacak ama ben o zaman şunu söylerim, İçişleri Bakanlığı'na da kayyum atayın, MİT'e de kayyum atayın. Çünkü görüşmenin esas tarafları onlar zaten.

Kendi başlattığınız bir süreç içerisinden konu çıkarıp Cumhuriyet Halk Partisi'ne bir operasyon yapmaya kalkıyorsunuz. Bu mesele Ekrem İmamoğlu'na bir operasyondur. Aynı 2019'da olduğu gibi halktan geri dönecek bir operasyondur. 2019'da aynısını yaptınız çok büyük bir tokat yediniz. 15.000 fark 800.000 oldu.

Halkın iradesine karşı savcılar eliyle operasyon yapmaya kalkarsanız, bunun bedelini demokratik olarak sandıkta ağır bir şekilde ödersiniz. Bu iş baştan kurgulanmış, ne Erdoğan'ın dünkü açıklamalarından ne de Bahçeli'nin bir hafta önce yaptığı DEM açılımından ayrı değil. Güneydoğu'daki kayyum politikası İstanbul'a taşınmıştır. 

Süreç Bahçeli'nin çıkışı ile başlamış, nedense 7-8 gün bekleyen Erdoğan sonrasında topa girmiş, 29 Ekim'de İmamoğlu güçlü bir çıkışla irade ortaya koymuş, ondan bir gün sonra da Erdoğan İmamoğlu'na cevap verir nitelikte bu operasyonun büyümesine basmıştır.

Daha Ekim ayının başında İstanbul Cumhuriyet Savcısı olarak göreve başlatılmış bu savcı bir operasyon savcısıdır. Canan Kaftancıoğlu, Ekrem İmamoğlu, Enis Berberoğlu davalarından Anayasa Mahkemesi kararlarını dahi uygulamayan bir hukukçu olarak tanıyoruz.

Cumhuriyet Halk Partisi'ne ve halka kurulan bu tuzağı şiddetle reddediyoruz. Ahmet Özer ve Esenyurt merkezli bu olaya bir operasyon dememin bir sebebi de şu,  aynen 15 Temmuz öncesi Fetö kumpas süreçleri gibi olayın bir ayağı gazeteciler. Devletin kurumlarından daha açıklama gelmeden Kayyum atandığını bir internet sitesinden öğreniyoruz. Bu süreçler tehlikeli süreçler.

Hükümet bir yandan DEM'e sempatik görünmeye çalışırken, bir yandan da Kürt seçmenle Cumhuriyet Halk Partisi'nin arasına nifak sokmaya çalışan operasyonlar aynı anda yürüyor. Burada bir siyasi atak ve seçim stratejisi var.

Erdoğan'ın dün konuştuğu yer 29 Ekim resepsiyonu... Cumhuriyetimizin 101. yılını kutluyoruz. Ama Erdoğan Cumhuriyetimizin eksiklerinden ve hatalarından bahsediyor. Orası bunun yapılacağı yer değil. Orada Cumhuriyetin faziletlerini vurgulamamız lazım. Niyetin kötü olduğunu anlatmak için bunu vurguluyorum. Erdoğan 29 Ekim resepsiyonunda tarihimiz yüzyılla sınırlı değil diyor.

Bir tespitim var Bahçeli kendi adına konuşmadı. Ardından da sorum geliyor, Bahçeli kimin adına konuştu? Çünkü ortağı Erdoğan bile sürece 8 gün sonra dahil oldu.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve orducu.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.