bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu deneme bonusu veren siteler ecoplay deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren bahis siteleri youtube mp3 bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler meritking giriş kingroyal giriş deneme bonusu veren siteler

ORDU 100 YIL ÖNCE BUGÜN İL OLDU

Ordu Gündemi (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 04.04.2021 - 06:50, Güncelleme: 05.01.2023 - 05:10 2454+ kez okundu.
 

ORDU 100 YIL ÖNCE BUGÜN İL OLDU

Halk arasında Bozukkale olarak bilinen bölgede “Kotyora” adıyla kurulan Ordu, 1920 yılına kadar Trabzon vilayetine bağlı bir kaza iken 4 Nisan 1921 tarih ve 69 sayılı "Ordu Müstakil Livası Teşkiline” dair Kanunla il statüsüne kavuştu.
Trabzon vilayetine bağlı bir kaza olan Ordu, 4 Nisan 1921 tarih ve 69 sayılı "Ordu Müstakil Livası Teşkiline” dair Kanunla il statüsüne kavuştu.   Ordu’nun tarihiyle ve il oluşunda yaşananları Ordulu tarihçi yazar Adnan Yıldız anlatıyor. Ordu Osmanlı döneminde idari taksimat yapılanmalarında hep Trabzon vilayetine bağlı bir kaza olarak yer almıştır. Bir üst idari birim olan sancak olarak da çok kısa bir süre Şebinkarahisar sancağına bağlanmış bunun dışında yine Trabzon merkez sancağına bağlı kalmıştır. Bu dönemde zaman zaman müstakil liva yapılması gündeme gelmişse de Birinci Büyük Millet Meclisi dönemine kadar bu durum gerçekleşememiştir.   23 Nisan 1920’de açılan Büyük Millet Meclisi’nin 30 Kasım 1920’de (30.Kanunuevvel 1336) gerçekleşen 106. toplantısında, 28 Kasım 1920 tarihinde Dahiliye ve 29 Kasım 1920 tarihinde Maliye Komisyonlarında kabül edilen bir mazbata meclise sunulmuştur. Bu mazbatada Giresun’un müstakil liva yapılması ve Ordu ve Tirebolu kazalarının buraya bağlanması istenmekteydi. Mecliste görüşmeye açılan bu kanun taslağının gerekçeleri arasında Giresun Belediye Başkanı ve Ticaret Odası Başkanlarının da aralarında bulunduğu bazı kişiler tarafından gönderilen bir telgraf da yer almaktaydı. Bu telgrafta Giresun müstakil liva teşkil olunursa iki yıllık masrafının belediyenin gelirlerinden karşılanacağı taahhüt edilmekteydi. Kanun görüşmelerinde ilk sözü Karesi mebusu Vehbi Bey almış, Giresun’un liva merkezi olmasını ve Ordu’nun buraya bağlanmasını hararetle savunmuştur. İkinci sözü ise İstanbul mebusu Maliye Vekili Ferid Bey almış o da mali açıdan Giresun’un merkez liva yapılmasının bir mahsur teşkil etmeyeceğini savunmuştur. Görüşmelerin devamı ise şu şekildedir: VEHBİ B. (Karesi) — Efendim malûmu âlileri, vilâyetler son vaziyette hep birer müstakil sancak haline ifrağ edildi. Ve bu meyanda Trabzon da müstakil bir liva haline girdi. Fakat Trabzon sancağının nüfus-ı umumisi yedi yüz bine baliğ oluyor ve bu nüfusun bir merkezden idaresi müşkül oluyor. Bilhassa gerek mevkii gerek ticareti ve gerekse sahilde olması itibariyle ehemmiyet-i fevkalâdesi bulunan mıntakanm ki Giresun mıntakasıdır, müstakillen idaresi iktiza ettiği Hükümetçe dermeyan edildi. Encümenimiz de buna kanaat getirdi ve müstakil bir sancak tesisi lüzumunu kabul etti ve orada üç yüz bin nüfusu havi bir sancak meydana .gelmiş oluyor, ki vilâyet de telâkki etmiş olsak sancak da telâkki etmiş olsak, kendi varidatiyle kendini idare edebileceği gibi, inzibat ve ahvali hazıra dolayısiyle de fevkalâde muvafık bir vaziyet hâdis olmuş olacaktır. Onun için, bunun Hükümetin teklifi veçhile, müstakilen ve bugünkü ruznameye ithal edilerek müzakere ve kabulünü istirham ediyorum. Giresun’un müstakil liva olması ve Ordu’nun buraya bağlanması yönünde her şey yolunda giderken,  aslen Mesudiyeli olan Karahisarı Şarki Mebusu Mustafa bey söz almıştır. Mustafa Bey Ordu’nun Giresun’a bağlanamayacağını, Sancak(liva) merkezinin Ordu olması gerektiğini aksi takdirde bütün Orduluların buna itiraz edeceğini ve karara uymayacağını gerekçeleriyle anlatmıştır. Mustafa Bey bu kanuna Dahiliye Komisyonunda da muhalefet şerhi koymuştu. Karahisarı Şarki Mebusu Mesudiyeli Mustafa Bey’in meclis konuşma metni: MUSTAFA B. (Karahisan Şarki) — Efendim,Giresun ile Ordu kazalarını yirmi senedenberi Ordu istiyor sancak olsun, Giresun istiyor sancak olsun. Yirmi senedenberi bunların beyninde bir münaferet vardır. Hattâ 1324 tarihinde Giresunlular ve Ordulular memleketlerinin sancak olmasını istediler. Her ikisi beyninde münaferet olduğu için hiç bir netice hâsıl olmadı. Giresun kazası beş yüz senedenberi kaza olarak hüsnü halle idare ediliyor. Ne asayişsizlik var, ne başka bir şey ve ne de bir sebep var ve sebep nedir? Nüfusu ziyade olan ve günden güne ziyadeleşen ve her gece üç beş katil ile cinayet vukuagelen Ordu Giresun'a raptediliyor. Kaza olarak Ordu'nun ipkası hiç bir vakit caiz olamaz. Ordu'nun beş nahiyesi vardır ki her birisi birer kaza gibidir. Buranın yüz altmış bin nüfusu vardır, varidatı da Giresun'dan çoktur. Zaten her iki kaza beyninde münaferet var. Zinhar Ordu'nun Giresun ile birleştirilmesi hiç bir vakitte Ordu'nun asayişini temin etmez. Olsa, olsa sancak merkezi Ordu olmak lâzımdır. Zira Ordu'nun nahiyeleri birer müstakil sancak teşkil edebilir. Bahusus civarında Fatsa kazası da var. Ondan dolayı Ordu Giresun'dan müreccahtır ve Giresun'un Ordu'ya tercihi hiç doğru değildir. Zira arzettiğim veçhile Ordu'nun beş nahiyesi vardır. Bu beşi hesapça birer kaza gibidir ve nüfusları yüz altmış bin raddesindedir. Ordu bugün Karahisarı Şarki sancağından da büyüktür. Böyle bir sancağın kaza halinde olarak ipka ve Giresun'a raptı, hiç bir vakit oranın asayişini temin etmez. Maamafih bir kaç güne kadar asayişsizliğin tevalisini görürsünüz. Hiç bir vakitte bu olur biter iş değildir ve dünyada Ordulular buna itaat etmezler. Kanun görüşmeleri tartışmalarla devam ederken bir zamanlar Ordu’da kaymakamlık da yapan Bolu mebusu Tunalı Hilmi Bey söz almış ve Ordu’nun Giresun’a bağlanmasına itiraz etmiştir.   Tunalı Hilmi Bey’in konuşma metni: TUNALI HİLMİ B. (Bolu) — Arkadaşlar, Ordu'da kaymakamlığım vardır. 1329 senesinde orada bulunuyordum. Ordu'ya gitmek vesilesiyle Trabzon'da hazır vapur bulduğum halde on beş gün sırf Ordu'nun ahvali ruhiyesini öğrenmek ve ileli içtimaiyesini tetkik etmek için daireden daireye dolaştım durdum. Çünkü Bayburt 'tan geliyordum, Bayburt kadar uzak bir yerde bulunduğum halde maalesef, Ordu'nun çirkin şöhret şayiasiyle kulaklarım dolmuştu .Meselenin ruhu, asayiş meselesidir Bundan başka bir şey değildir. Efendiler, Mustafa Beyin dedikleri gibi bazan - haydi gece demiyelim - amma katiyen hafta geçmez ki bir kaç cinayet vukua gelmesin MUSTAFA B. (Karahisarı Şarki) — Gece geçmez ki bir cinayet görülmesin, hâlâ öyledir TUNALI HİLMİ: B. (Devemla) — Burada namı zikredilen Osman Ağayı - ben hüsnü vesile addettim - tebcilen zikrediyorum. (Gürültüler) İstirham ederim, müsaade buyurun. Başka bir şey söyliyeceğim. Tebcilen zikrediyorum Giresun'un gösterdiği fedakârlıklar, cüretler hamasetler, cesaretler, geçende Karadeniz tarafına doğru gittiğim zamanlarda kalbimi meserretle doldurmuştur. Bahusus şimdi burada Maliye vekili beyin bir tebşirini de işittim ki, o da iki senelik liva masrafını deruhte etmeleridir.  Bunlar cidden şayanı takdir ve tebcil ahvaldendir. Yalnız kendilerinin hamiyetlerinden, büyüklüklerinden  ve bütün Giresunlulardan beklediğim bir şey varsa o da asayişi temin itibariyle, Ordu'nun hiç olmazsa muvakkaten ve bir iki sene için veyahut teşkilâtı umumiyeye kadar liva merkezi ittihaz edilmesidir. Buna zaruret katidir. İkincisi - muhtasaran geçiyorum - bir iş yapıyoruz bir iş göreceğiz, fakat hiç* olmazsa tam görelim. Mümkün olabildiği kadar doğru bir iş görelim ve müsmir surette görelim. Ordu kazası 6 nahiyeden ibarettir ve yüz yirmi sekiz bin nüfusu olarak bıraktım, geçende işittim yüz elli bin olmuş ve emin olunuz ki elli bin nüfusu daha mektum olarak Ordu'da mevcuttur. Şu halde müstakillen yalnız Ordu kazasını bir liva yapalım veyahut Fatsa ile birleştirelim. Giresun'la (Tirebolu) yu da bir liva yapalım. Eğer Tirebolu, Giresun, Ordu ve Fatsa'dan mürekkep bir liva yaparsak onları kaza halinde bırakmak bence daha muvafıktır. Meclisin 106. oturumunda özellikle Şark-i Karahisar mebusu Mustafa Bey’in büyük çabaları sonucunda Meclis ikna edilmiş ve kanun taslağında değişiklik yapılarak Ordu ve Giresun’un ayrı ayrı müstakil liva (sancak) yapılması yönünde şekillendirilmesine karar verilerek bir başka oturuma (108.) bırakılmıştır. 4 Aralık 1920 (4. XII. 1336) tarihli Birinci Büyük Millet Meclisi’nin 108. oturumunda ağırlıklı olarak hangi kazaların yeni kurulacak Ordu ve Giresun livalarına bağlanacağı konusunda tartışmalar yaşanmıştır. Ordu’nun müstakil liva yapılması konusunda büyük çabalar harcayan Karahisarı Şarki mebusu Mustafa Bey, Mesudiye’nin Ordu’ya bağlanmasına karşı çıkmıştır. Gerekçe olarak ulaşım zorluğunu öne sürmüştür. Nihayet bu tartışmalar sonucunda Ordu ve Giresun’un müstakil liva (sancak) yapılması oylanarak kabül edilmiştir. Bu kanuna göre kanun maddeleri şu şekilde yasalaşmıştır. MADDE 1. — Merkezi Ordu olmak üzere Canik sancağına merbut Fatsa ve Ünye kazalarının rapt ve ilhakı suretiyle Ordu müstakil livası teşkil olunmuştur. REİS — Kabul edenler ellerini kaldırsın... Kabul olunmuştur. MADDE 2. — İşbu kanun ahkâmının icrasına Heyeti Vekile memurdur. REÎS — Bu maddeyi kabul edenler ellerini kaldırsın. Kabul edilmiştir. MADDE 3. — İşbu kanun tarihi neşrinden muteberdir. REÎS — Üçüncü maddeyi kabul edenler ellerini kaldırsın. Kabul edilmiştir. Ordu müstakil livası teşkiline dair kanun (Ceridei Resmiye ile neşir ve ilânı: 4 Nisan 1337 - No. 9) No. 69 BİRİNCİ MADDE — Merkezi Ordu olmak üzere Canik sancağına merbut Fatsa ve Ünye kazalarının rapt ve ilhakı suretiyle Ordu müstakil livası teşkil edilmiştir. İKİNCİ MADDE — İşbu kanun ahkâmının icrasına Heyeti Vekile memurdur. ÜÇÜNCÜ MADDE — İşbu kanun tarihi neşrinden muteberdir. 4 Kânunuevvel 1336 ve 22 Rebiyülevvel 1339   Böylece Ordu’nun bugünkü anlamda il olması 4 Aralık 1920 (4. XII. 1336)  tarihinde mecliste kabul edilmiş ve 69 numaralı kanun olarak 4 Nisan 1921 (4 Nisan 1337) tarihinde 9 No’lu Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.   1924 yılında ise çıkarılan Anayasanın 89. maddesine göre liva (sancak) adları vilayet olarak değiştirildiğinden, Ordu bu tarihten itibaren Ordu vilayeti olarak idari taksimattaki yerini almıştır. 1933 yılında ise Ordu ili tekrar kaza yapılmaya ve Giresun’a bağlanmaya çalışılmış ancak Ordu milletvekillerinin gayretleri sonucunda bu teşebbüs gerçekleşememiştir.
Halk arasında Bozukkale olarak bilinen bölgede “Kotyora” adıyla kurulan Ordu, 1920 yılına kadar Trabzon vilayetine bağlı bir kaza iken 4 Nisan 1921 tarih ve 69 sayılı "Ordu Müstakil Livası Teşkiline” dair Kanunla il statüsüne kavuştu.

Trabzon vilayetine bağlı bir kaza olan Ordu, 4 Nisan 1921 tarih ve 69 sayılı "Ordu Müstakil Livası Teşkiline” dair Kanunla il statüsüne kavuştu.

 

Ordu’nun tarihiyle ve il oluşunda yaşananları Ordulu tarihçi yazar Adnan Yıldız anlatıyor.

Ordu Osmanlı döneminde idari taksimat yapılanmalarında hep Trabzon vilayetine bağlı bir kaza olarak yer almıştır. Bir üst idari birim olan sancak olarak da çok kısa bir süre Şebinkarahisar sancağına bağlanmış bunun dışında yine Trabzon merkez sancağına bağlı kalmıştır. Bu dönemde zaman zaman müstakil liva yapılması gündeme gelmişse de Birinci Büyük Millet Meclisi dönemine kadar bu durum gerçekleşememiştir.

 

23 Nisan 1920’de açılan Büyük Millet Meclisi’nin 30 Kasım 1920’de (30.Kanunuevvel 1336) gerçekleşen 106. toplantısında, 28 Kasım 1920 tarihinde Dahiliye ve 29 Kasım 1920 tarihinde Maliye Komisyonlarında kabül edilen bir mazbata meclise sunulmuştur. Bu mazbatada Giresun’un müstakil liva yapılması ve Ordu ve Tirebolu kazalarının buraya bağlanması istenmekteydi.

Mecliste görüşmeye açılan bu kanun taslağının gerekçeleri arasında Giresun Belediye Başkanı ve Ticaret Odası Başkanlarının da aralarında bulunduğu bazı kişiler tarafından gönderilen bir telgraf da yer almaktaydı. Bu telgrafta Giresun müstakil liva teşkil olunursa iki yıllık masrafının belediyenin gelirlerinden karşılanacağı taahhüt edilmekteydi.

Kanun görüşmelerinde ilk sözü Karesi mebusu Vehbi Bey almış, Giresun’un liva merkezi olmasını ve Ordu’nun buraya bağlanmasını hararetle savunmuştur. İkinci sözü ise İstanbul mebusu Maliye Vekili Ferid Bey almış o da mali açıdan Giresun’un merkez liva yapılmasının bir mahsur teşkil etmeyeceğini savunmuştur. Görüşmelerin devamı ise şu şekildedir:

VEHBİ B. (Karesi) — Efendim malûmu âlileri, vilâyetler son vaziyette hep birer müstakil sancak haline ifrağ edildi. Ve bu meyanda Trabzon da müstakil bir liva haline girdi. Fakat Trabzon sancağının nüfus-ı umumisi yedi yüz bine baliğ oluyor ve bu nüfusun bir merkezden idaresi müşkül oluyor. Bilhassa gerek mevkii gerek ticareti ve gerekse sahilde olması itibariyle ehemmiyet-i fevkalâdesi bulunan mıntakanm ki Giresun mıntakasıdır, müstakillen idaresi iktiza ettiği Hükümetçe dermeyan edildi. Encümenimiz de buna kanaat getirdi ve müstakil bir sancak tesisi lüzumunu kabul etti ve orada üç yüz bin nüfusu havi bir sancak meydana .gelmiş oluyor, ki vilâyet de telâkki etmiş olsak sancak da telâkki etmiş olsak, kendi varidatiyle kendini idare edebileceği gibi, inzibat ve ahvali hazıra dolayısiyle de fevkalâde muvafık bir vaziyet hâdis olmuş olacaktır. Onun için, bunun Hükümetin teklifi veçhile, müstakilen ve bugünkü ruznameye ithal edilerek müzakere ve kabulünü istirham ediyorum.

Giresun’un müstakil liva olması ve Ordu’nun buraya bağlanması yönünde her şey yolunda giderken,  aslen Mesudiyeli olan Karahisarı Şarki Mebusu Mustafa bey söz almıştır. Mustafa Bey Ordu’nun Giresun’a bağlanamayacağını, Sancak(liva) merkezinin Ordu olması gerektiğini aksi takdirde bütün Orduluların buna itiraz edeceğini ve karara uymayacağını gerekçeleriyle anlatmıştır. Mustafa Bey bu kanuna Dahiliye Komisyonunda da muhalefet şerhi koymuştu.

Karahisarı Şarki Mebusu Mesudiyeli Mustafa Bey’in meclis konuşma metni:

MUSTAFA B. (Karahisan Şarki) — Efendim,Giresun ile Ordu kazalarını yirmi senedenberi Ordu istiyor sancak olsun, Giresun istiyor sancak olsun. Yirmi senedenberi bunların beyninde bir münaferet vardır. Hattâ 1324 tarihinde Giresunlular ve Ordulular memleketlerinin sancak olmasını istediler. Her ikisi beyninde münaferet olduğu için hiç bir netice hâsıl olmadı. Giresun kazası beş yüz senedenberi kaza olarak hüsnü halle idare ediliyor. Ne asayişsizlik var, ne başka bir şey ve ne de bir sebep var ve sebep nedir? Nüfusu ziyade olan ve günden güne ziyadeleşen ve her gece üç beş katil ile cinayet vukuagelen Ordu Giresun'a raptediliyor. Kaza olarak Ordu'nun ipkası hiç bir vakit caiz olamaz. Ordu'nun beş nahiyesi vardır ki her birisi birer kaza gibidir. Buranın yüz altmış bin nüfusu vardır, varidatı da Giresun'dan çoktur. Zaten her iki kaza beyninde münaferet var. Zinhar Ordu'nun Giresun ile birleştirilmesi hiç bir vakitte Ordu'nun asayişini temin etmez. Olsa, olsa sancak merkezi Ordu olmak lâzımdır. Zira Ordu'nun nahiyeleri birer müstakil sancak teşkil edebilir. Bahusus civarında Fatsa kazası da var. Ondan dolayı Ordu Giresun'dan müreccahtır ve Giresun'un Ordu'ya tercihi hiç doğru değildir. Zira arzettiğim veçhile Ordu'nun beş nahiyesi vardır. Bu beşi hesapça birer kaza gibidir ve nüfusları yüz altmış bin raddesindedir. Ordu bugün Karahisarı Şarki sancağından da büyüktür. Böyle bir sancağın kaza halinde olarak ipka ve Giresun'a raptı, hiç bir vakit oranın asayişini temin etmez. Maamafih bir kaç güne kadar asayişsizliğin tevalisini görürsünüz. Hiç bir vakitte bu olur biter iş değildir ve dünyada Ordulular buna itaat etmezler.

Kanun görüşmeleri tartışmalarla devam ederken bir zamanlar Ordu’da kaymakamlık da yapan Bolu mebusu Tunalı Hilmi Bey söz almış ve Ordu’nun Giresun’a bağlanmasına itiraz etmiştir.

 

Tunalı Hilmi Bey’in konuşma metni:

TUNALI HİLMİ B. (Bolu) — Arkadaşlar, Ordu'da kaymakamlığım vardır. 1329 senesinde orada bulunuyordum. Ordu'ya gitmek vesilesiyle Trabzon'da hazır vapur bulduğum halde on beş gün sırf Ordu'nun ahvali ruhiyesini öğrenmek ve ileli içtimaiyesini tetkik etmek için daireden daireye dolaştım durdum. Çünkü Bayburt 'tan geliyordum, Bayburt kadar uzak bir yerde bulunduğum halde maalesef, Ordu'nun çirkin şöhret şayiasiyle kulaklarım dolmuştu .Meselenin ruhu, asayiş meselesidir Bundan başka bir şey değildir. Efendiler, Mustafa Beyin dedikleri gibi bazan - haydi gece demiyelim - amma katiyen hafta geçmez ki bir kaç cinayet vukua gelmesin

MUSTAFA B. (Karahisarı Şarki) — Gece geçmez ki bir cinayet görülmesin, hâlâ öyledir

TUNALI HİLMİ: B. (Devemla) — Burada namı zikredilen Osman Ağayı - ben hüsnü vesile addettim - tebcilen zikrediyorum. (Gürültüler) İstirham ederim, müsaade buyurun. Başka bir şey söyliyeceğim. Tebcilen zikrediyorum Giresun'un gösterdiği fedakârlıklar, cüretler hamasetler, cesaretler, geçende Karadeniz tarafına doğru gittiğim zamanlarda kalbimi meserretle doldurmuştur. Bahusus şimdi burada Maliye vekili beyin bir tebşirini de işittim ki, o da iki senelik liva masrafını deruhte etmeleridir.  Bunlar cidden şayanı takdir ve tebcil ahvaldendir. Yalnız kendilerinin hamiyetlerinden, büyüklüklerinden  ve bütün Giresunlulardan beklediğim bir şey varsa o da asayişi temin itibariyle, Ordu'nun hiç olmazsa muvakkaten ve bir iki sene için veyahut teşkilâtı umumiyeye kadar liva merkezi ittihaz edilmesidir. Buna zaruret katidir. İkincisi - muhtasaran geçiyorum - bir iş yapıyoruz bir iş göreceğiz, fakat hiç* olmazsa tam görelim. Mümkün olabildiği kadar doğru bir iş görelim ve müsmir surette görelim. Ordu kazası 6 nahiyeden ibarettir ve yüz yirmi sekiz bin nüfusu olarak bıraktım, geçende işittim yüz elli bin olmuş ve emin olunuz ki elli bin nüfusu daha mektum olarak Ordu'da mevcuttur. Şu halde müstakillen yalnız Ordu kazasını bir liva yapalım veyahut Fatsa ile birleştirelim. Giresun'la (Tirebolu) yu da bir liva yapalım. Eğer Tirebolu, Giresun, Ordu ve Fatsa'dan mürekkep bir liva yaparsak onları kaza halinde bırakmak bence daha muvafıktır.

Meclisin 106. oturumunda özellikle Şark-i Karahisar mebusu Mustafa Bey’in büyük çabaları sonucunda Meclis ikna edilmiş ve kanun taslağında değişiklik yapılarak Ordu ve Giresun’un ayrı ayrı müstakil liva (sancak) yapılması yönünde şekillendirilmesine karar verilerek bir başka oturuma (108.) bırakılmıştır.

4 Aralık 1920 (4. XII. 1336) tarihli Birinci Büyük Millet Meclisi’nin 108. oturumunda ağırlıklı olarak hangi kazaların yeni kurulacak Ordu ve Giresun livalarına bağlanacağı konusunda tartışmalar yaşanmıştır. Ordu’nun müstakil liva yapılması konusunda büyük çabalar harcayan Karahisarı Şarki mebusu Mustafa Bey, Mesudiye’nin Ordu’ya bağlanmasına karşı çıkmıştır. Gerekçe olarak ulaşım zorluğunu öne sürmüştür.

Nihayet bu tartışmalar sonucunda Ordu ve Giresun’un müstakil liva (sancak) yapılması oylanarak kabül edilmiştir. Bu kanuna göre kanun maddeleri şu şekilde yasalaşmıştır.

MADDE 1. — Merkezi Ordu olmak üzere Canik sancağına merbut Fatsa ve Ünye kazalarının rapt ve ilhakı suretiyle Ordu müstakil livası teşkil olunmuştur.

REİS — Kabul edenler ellerini kaldırsın...

Kabul olunmuştur.

MADDE 2. — İşbu kanun ahkâmının icrasına Heyeti Vekile memurdur.

REÎS — Bu maddeyi kabul edenler ellerini

kaldırsın. Kabul edilmiştir.

MADDE 3. — İşbu kanun tarihi neşrinden muteberdir.

REÎS — Üçüncü maddeyi kabul edenler ellerini

kaldırsın. Kabul edilmiştir.

Ordu müstakil livası teşkiline dair kanun

(Ceridei Resmiye ile neşir ve ilânı: 4 Nisan 1337 - No. 9)

No.

69

BİRİNCİ MADDE — Merkezi Ordu olmak üzere Canik sancağına merbut Fatsa ve Ünye kazalarının rapt ve ilhakı suretiyle Ordu müstakil livası teşkil edilmiştir.

İKİNCİ MADDE — İşbu kanun ahkâmının icrasına Heyeti Vekile memurdur.

ÜÇÜNCÜ MADDE — İşbu kanun tarihi neşrinden muteberdir.

4 Kânunuevvel 1336 ve 22 Rebiyülevvel 1339

 

Böylece Ordu’nun bugünkü anlamda il olması 4 Aralık 1920 (4. XII. 1336)  tarihinde mecliste kabul edilmiş ve 69 numaralı kanun olarak 4 Nisan 1921 (4 Nisan 1337) tarihinde 9 No’lu Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

 

1924 yılında ise çıkarılan Anayasanın 89. maddesine göre liva (sancak) adları vilayet olarak değiştirildiğinden, Ordu bu tarihten itibaren Ordu vilayeti olarak idari taksimattaki yerini almıştır. 1933 yılında ise Ordu ili tekrar kaza yapılmaya ve Giresun’a bağlanmaya çalışılmış ancak Ordu milletvekillerinin gayretleri sonucunda bu teşebbüs gerçekleşememiştir.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve orducu.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.