bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu deneme bonusu veren siteler ecoplay deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren bahis siteleri youtube mp3 bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler meritking giriş kingroyal giriş

KADİR İNANIR HAYATINI ANLATTI

Ordu Gündemi (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 22.08.2012 - 13:16, Güncelleme: 05.01.2023 - 05:10 2068+ kez okundu.
 

KADİR İNANIR HAYATINI ANLATTI

İşte o açıklamalar S: Müthiş bir yaşam hikâyesi. K.Ben bunca yıl yaşadığım hem özel hayatım hem iş hayatımla ilgili elimdeki büyük arşivi harekete geçirdim. Önceleri Türkiye'nin en iyi belgeselcisi, şimdi de çok büyük filmlere imza atan Hüseyin Karabey'e teslim ettim. O iki saatlik draması olan bir belgesel hazırlıyor. Yani oturduğunuz zaman sinema salonuna 2 saat Kadir İnanır'ın yaşamını izleyeceksiniz. S: Harika. K: Onun dışında işte aynı anda 'Kuzeyden Gelen Adam' diye bir anı kitabı yazıyorum.Bu yüzden de bu hazırladığım organizasyonla ilgili onları korumak adına ben televizyonlarla görüşmüyorum.Ama film setlerinde çalışırken veya bir sosyal hayatın içerisinde uzattığınız kameraya kısa kısa da olsa. Çünkü bir habercinin haber kaynağını ben asla engellemem,onun eğitimini de aldığım için.Orada çalışan insanların bu işleri yapmak zorunda olduğunun,durup dururken antipatik olmanın kimseye faydası olmayacağının bilincindeyim zaten.Ama siz,ben bu değerleri korurken benim bu yaşamımda ki bu belgesel ve kitapta da göreceksiniz.. Ama, 12 yıldır geçerli olan televizyona çıkmama prensibimi de asla bozmam ama siz geldiniz benim mekanıma. Onun için prensiplerimi bozmadım. (gülüyor) S: Sağolun ben çok müteşekkirim hem size hem Yılmaz Ulusoy’a. Derler ya Allah’ın şanslı kulu diye, öyleyim herhalde. Kadir İnanır radyo televizyon eğitimi aldı ve sonrasında oyuncu oldu, Kadir inanır neden oyuncu oldu? K: Ben önce oyuncu olmuştum zaten okulu oyunculuk yaparken bitirdim.1978 mezunuyum ben iletişim fakültesinin.1978 yılındayken ben 100 e yakın film çekmiştim zaten. Ama özel okullara kaydımız çok yıllar öncesine dayanıyor. İşte bunların hepsini o kitapta okuyacaksınız… S: O zaman konulara hiç girmeyelim. Öncelikle Son günlerde en çok tartışılan konulardan bahsedelim Altın Portakal Film Festivali. Bir önceki yıl siz o heyetteydiniz, bu yılda Hülya Avşar heyet başkanlığı yapıyor ama tartışmaların ardı arkası kesilmedi siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? K: Bütün festivallerde jüriler görecelidir. Yani önemli olan benim yıllarca festivallerde yarışan filmlerimi yok saydılar. Ama bir başka jüri olur onları alkışlayabilir. Onun için o filmi oraya gönderiyorsanız organizasyonu yapan insanların seçtiği jüriye de saygılı olacaksınız ya da göndermeyeceksiniz. Oradaki tartışmayı tabi ki sinemacılar yapabilirler, uygun mudur değil midir bazı kriterleri sinemayla uğraşanlar eleştirebilirler, yargılayabilirler beğenmeyebilirler ya da çok beğenebilirler ama bu arada festival kelimesinde eğer böyle bir şova dönüşecek bir boyut aranıyorsa da ben o polemiğin içine girmem. Çünkü ben 2 yıl evvel jüri başkanlığı yaparken bir tek satır gösteremezsiniz Kadir İnanır niye orada jüri başkanı oldu diye.Gösteren de göstermeyen de insan ama burada temel konu şudur;eleştiriler ve tartışmalar yapılırken zaten tükenmekte olan ,film sayısı gittikçe düşen Türk sinemasıyla ilgili yapılan organizasyonları zedelememek gerekir.Çünkü ülkemizde yapılan festivallerin sayısı çoğaldıkça türk sinemasının gelişimi güzelleşecek.Yani var olan festivalleri de hırpalamanın çok anlamı yok.Biraz da bu açıdan bakmak lazım.Tabi eleştiriler yapılabilir ama festivalin özüne çok dokunursanız o festivali yapan da bir gün artık ben yapmıyorum diyebilir. S: Nasıl buluyorsunuz peki bu eleştirileri, haklı eleştiriler mi? K: Hayır ben her şeyi normal karşılıyorum ama eleştirinin dozunda, festivalin özünü zedelemeyecek şekilde olması lazım benim için bu önemli.Biz sayıları daha çok artsın diye uğraşıyoruz,çırpınıyoruz.Ben 2 ay önce Erzurum Film Festivaline gittim mesela Erzurum'da da mesleğimle ilgili bir organizasyon yapılıyor diye,onlara renk vermek için,Erzurum halkıyla kucaklaşmak için ki ne kadar güzeldi.Yarın başka yerlere gideceğim keşke yapsınlar onun peşindeyiz biz.Lütfen rica ediyorum bu tartışmaları artık kessinler.Çok beğenmeyen de filmini göndermesin,çok eleştiren de festivale gitmesin.Ya da tam tersi istediği şeyi yapsın ,o da özgürlük ama festivale zarar vermeden yapsın. S: Şimdi az önce bir şey söylediniz Türk sineması zaten bitmek üzere,çekilen film sayısı gittikçe azalıyor diye.Yeni dönem sinemacılar var şimdi,yeni bir türk sineması anlayışı var. Yeni çekilen filmleri, yeni yönetmenleri, genç nesili nasıl buluyorsunuz? K: Şimdi yeni gençler, yeni anlayışlar, yeni akımlar; bu bağımsız sinema akımı batıda başladı zaten batıda ne varsa biz hemen almaya mecburuz kendi sinemamızı daha yaratamadık. Ulusal Türk sineması diye bir kavramı oluşturamadık. Yeni gençler bu kadar sinema okulları okudu, üniversiteleri bitiriyorlar, bizim zamanımızda Türkiye'de bir tane sinema okulu yoktu, eğitim film setlerinde yapılırdı. Şimdi dünyanın en güzel mesleğini ve Türkiye'de artık kanadı kolu kırılmış bu mesleği seçen insanlar kahraman benim gözümde. Bugün hiç mi iş yoktu geldin bitmek tükenmek üzere olan bu iş kolunu seçtin ha gülüm?O zaman hiç bir şekilde kimse bu gençleri eleştiremez böyle bir hakkı yok bir defa.Alkışlamak zorundayız,biz nasıl geldiysek zaten ben sinemaya geldiğim de 15 tane star vardı ben de 20 yaşımda geldim onların arasına girdim yani. S: Mahsun Kırmızıgül de çok eleştiriliyor mesela yaptığı filmlerle. K: Yapıyorsa çocuk niye eleştiriyorsunuz ki, eleştirebilirsiniz de zaten.Birileri sever birileri eleştirir bunda ne var .Beni sokma böyle şeylerin içerisine bak sinirlenirim ha. Mahsun Kırmızıgül yaptığı bütün projeleri önce bana teklif etti.Bunu da ben sana söyleyeyim eğer merakın varsa S: Olmaz mı? K: Ben çok da severim ama bir türlü benim yarışma tempom, benim yaşantım, benim film setlerine dönüşüm aşamasında olmadı, belki bir tane senaryo da beraber oluruz.Şu anda yaptığı işler daha iyi,hepsini bana teklif etti yani.Çok sevdiğim bir sanatçımız. Sinema sevdalısı olmuş adam ne yapalım şimdi yani. Bizim de öyle filmlerimiz var ki zaman zaman baktıkça ne komik şeyler diyoruz. S: Ama hala seyrediliyor ve geçerliliğini koruyor. K: Yok yani deneyim kazanmadığımız filmlerimiz var. Mahsun da bunu cesaretle değerlendiriyor. Bence çocuğa sahip çıkmak lazım,ama ben sahip çıkmıyorum diyene de saygı duymak lazım. S: Peki yeni dönemde Türkiye'de bir de dizi furyası var. Nasıl buluyorsunuz? K: Furya diye bir şey yok ya bu kadar televizyon kanalı olurda günlük o kadar programın içerisinde bir tek dizi ilgi görebiliyorsa,100-200 milyon dolarlık müesseseler o dizi film sayesinde ayakta duruyorsa dizilerde çoğalma olur. Arz talep meselesidir bu. Yani televizyonu bitin kazancı dizilerin içerisine giren reklamdansa o dizi sektörünün büyütmemesi mümkün değil. Şimdi tabi ki izleyici orada oturuyor bedava film seyrediyor her akşam, sinemaya gitmiyor sinemaya gitmek pahalı bir olay çünkü. Çünkü televizyonlar yokken millet mecbur sinemaya gidiyordu. Şimdi hazır evine geliyor üstelik de sinema kalitesinde işler de yapılıyor, Türkiye’de televizyonculuğun ulaştığı kalitede çok önemli. Şimdi bu Ortadoğu’daki televizyonları aç bak nasıl gerideler,nasıl ilkel durumdalar.Bizim televizyonlar dünya televizyonlarıyla yarışır durumdalar ,teknolojiden de ,içerisindeki format zenginliğinden de.Tabi biraz bağımlılar özgür değiller ama sonuçta kalite açısından çok başarılı durumda bütün televizyonlarımız.Zaten bunun üzerine giden filmlerde kendiliğinden güzel olmak zorunda,sonra arz ve talep yükseldikçe orada çalışanların geliri de çok güzel.Ancak ben hep iddia ediyorum ki kalite giderek düşecek.  S: Neden? K: Yazar yok. Mesela şu anda çekilen dizilerin en az on tanesi benim eski filmlerin tekrarı. Yazar yok, roman yok giderek tıkanacak. Çok dizi yapılırsa tekrara düşersiniz. Bana mesela öyle senaryolar geliyor ki okudukça görüyorum ki benim filmlerimden blok olarak alınmış. Yani onları da eleştirmiyorum, yok nasıl yazacak? Talep var S: Özlem de var ama şimdi, o masumiyeti de özlüyorlar o filmlerdeki samimiyeti de özlüyorlar herhalde artık insanlar. K: Özlüyor diye bir şey yok, mecburen seyrediyorlar mesela apartmanın alt katında mecburen sıkışmış kalmış. Diyorlar ki istemiyorsan geç nereye geçeceksin canım.Siz dolaştınız mı bu sıcaklarda mahalle aralarında insanlar kapı ağızlarında nasıl oturuyorlar. S: Peki yeni dönem dizilerde beğendiğiniz bir proje var mı? K: Tabi geneli çok başarılı öyle kötü iş yapan yok. S: Takip ediyor musunuz? K: Tabi canım kanallarda zaten dikkat ediyorlar artık, yapımcılarda dikkat ediyorlar. Eylülden sonra daha da zorlaşacak Eylül'den sonra ölçümler başlayınca tehlike o zaman başlıyor. Kurtuluş yolları var tabi zamanı az yapacaklar kaliteyi düşürmeyecekler. Yani illa 120 dk izlediğin zaman kalite düşecek hiç kaçarı yok. Çünkü öyle bir kadro da yok. S: Bir dönem Türk sinemasında yeni nesilde jön yok diye bir tartışma çıkmıştı, Hülya Avşar çıkarmıştı. K: Beni böyle şeylerin içerisine sokma başka güzel şeyler sor bana. S: E peki yeni oyunculardan söz edelim. K: Hepsi çok güzel, çok başarılı. Yani bu dizilerden öyle bir deneyim kazandılar ki ben sana 10 tane erkek 10 tane kız adı sayabilirim. Her an çok önemli bir filmde çok önemli roller oynayacak düzeye geldiler. Dizilerin en büyük faydası bu oldu yani dizi de bir film çünkü;dizi film ,reklam filmi,sinema filmi sonuçta aynı aletlerle çekiliyor.Şimdi elimizde bir senaryo olsaydı onun diyaloglarını okusaydık filmin bir sahnesi olurdu. S: İsim var mı yeni dönemden beğendiğiniz erkek veya kadın oyuncu? K: Çok, ayırmak istemiyorum ben onların abisiyim çünkü birini diğerinden ayırırsam doğru yapmış olmam. Çünkü o kadar başarılılar at başı gidiyorlar hepsi. Hiç birbirinden geride değiller. Birbirinden açık ara önde de değiller çok yetenekli gençlerimiz var. S: Ne kadar güzel. Peki, siz ne yapardınız oyuncu olmasanız? Siz hangi meslekle uğraşırdınız? K: Her meslek olabilir. Ben doktor olacaktım ama bir kaza eseri bu mesleğe girdik ama hangi meslekte olursam olayım öyle kenarda köşede kalmazdım. S: Başarıyı kendinizden söz ettirmeyi seviyorsunuz, hırslısınız değil mi? K: Yok Neden hırslı diyorsun çok çalışkanım, çalışkanlık varken hırslılık çok kötü bir şeydir kompleksten kaynaklanır. Hırs yerine daha güzel şeyler söyleyebilirsin; coşkulu, idealist, çalışkan gibi. S: Bu meslekte baktığımız zaman hep ilerliyorlar ve sonra ya politikaya ya siyasete ilgi duyuyorlar, ya kenarından köşesinden kitap yazıyorlar yada bir fiil içinde yer alıyorlar. Sizde hiç böyle bir şeye tanık olmadık galiba, siyasete girmek gibi. K: Yapıyorum ben zaten filmlerimde siyaset, Türkiye'de benim kadar filmleri yasaklı oyuncu bulamazsınız. Siyaseti yapıyorum beni aktif siyaset yapmıyorum ama işimde yaptığım şeyin adı siyaset zaten. Mesela son yaptığım filmde müthiş bir toplumsal eleştiri var öyle boş bulutlar üzerinde dolaşan filmler yapmıyorum ki ben. Ayrıca mesleğinin dışında başka şeye ilgi duyan insanları da yadırgamamak lazım.Gayet güzel bir şey zaten sanatçı dediğin;geçenlerde bir yazı okudum çok üzüldüm tabi çok sevdiğim takip ettiğim bir çocuk ya boşluğuna geldi ya da bir gazeteci onu konuşturdu: ben ilgilenmem işime bakarım sanatçının ne alakası var bu meselelerle' gibi bir şeyler söyledi çok üzüldüm.Bu ülkede bütün olumsuzlukları ortadan kaldıracak tek yük sanat ve sanatçıdır.Siyasetçiler sonra gelir.Sanatçı,çok ciddi olmak zorundadır ve toplumsal sorunları kendi sorunlarının üzerinde tutmayan adam sanatçı değildir zaten.Ona verirsin işini al bunu konuş diye o da yapar biz onlara sanatçı demiyoruz. Duyarlı olacak her şeye, olumsuzlukları ortadan kaldırmak için savaşçı olarak, en önde olacak, hiç bir şeyi kabul etmeyecek hep muhalefet olacak. O zaman sanatçı olunur başka türlü sanatçı olunmaz. Eli ayağı düzgün ,filmlerde oynayan,ordan oraya dolaşan gerzek bir adam olursun. S: Neden hiç kötü adam rolünde görmedik biz sizi? K: Olabilir aslında yani öyle bi kuralım yok. Ben hep söyledim en kötü adam olabilirim ama bu adam hastaysa, bi adam hastadır ve kötülük yapar,bunu yazarsanız oynarım dedim ama hala bana sen iyi adamı oynayacaksın diyolar. S: Komser Şekspir'de de çok ses getirdiniz, etek giymem dediniz ama çocuğu için tiyatro oyunu yapan bir babayı sergilediniz orada. K: Bak senin giydiğin etek,üstelik kısa etek ama oradaki etek değil bir filmin kostümü.Etek bak bu hem de kısa kısa giymişsin habire çekiştiriyorsun ona etek derler benim orada giydiğim kostüm etek değil.(gülüyor ) S: Konuşacak çok şey var, sizi de fazla yormadan hepsini sormak istiyorum … siz bizi çok korkuttunuz bundan bir kaç ay önce hastalandınız. K: Yani çok zordu ama yaşanacak günlerimiz varmış şimdi ikinci kontrollerimi de yaptım, en ufak bir sıkıntı kalmadı.Yani tanrı bize devam et dedi devam ediyoruz biz de. S: İnsanlar korktular . bir de art arda 3 operasyon geçirdiniz, neden hepsi bir anda oldu? Zor olmalı? K: Olmak zorundaydım.Korkunun ölüme faydası yok, tanrı dedi ki seninle daha yapıcağımız işler var şimdi sen git daha sonra görüşürüz dedi. S: İyi ki de demiş.Duygularınızda hiç değişiklik oldu mu? K: Hayır. S: Yakın dostlarınız diyorlar ki daha böyle bir yumuşadı. K: Yani öyle gözüküyorumdur ama olumsuz bir şey olsunda o zaman seyret sen. S: Son dönemde eski sinema oyuncularımızı zor şartlar altında yaşarken görüyoruz… Maddi sıkıntılar, borçlar, alacaklılar… Siz bu konularda çok hassassınız biliyorum mesela hiç borcunuz var mı? K: Hayır S: Peki alacağınız var mı? K: Şimdi ben isteyene para veririm ama unuturum.Benim öyle bir karakterim var onlara alacak da demiyorum. S: Peki o zaman unuttuğunuz var mı? K: Unutuyorum zaten karakter meselesi çok önemli değil yani. S: Teknolojiyle aranız nasıl? Artık insanlar hayranı oldukları ünlülerle hemen iletişime geçebiliyor… K: Sıfır. Yani kullanma açısından. S: İnternet, Facebook? K: Yok asla ilgilenemiyorum. Çağı reddedemeyiz ancak çok içine girdiğimiz zaman benim çok zamanımı çalıyor diye reddediyorum ama çok sıkıştığım zaman çok iyi bilene de danışıyorum. Ama çok uzun araştırma yapmak falan ,mesela internet sitem var ama uğraşamıyorum çok fazla.Mesela bir tane sahtekar benim adıma site kurmuş Facebookta.Tabi bunu yapan insan yüzde yüz hasta olmalıdır yani nasıl bir cesaret ki bunu yapabiliyor.Ama mutlaka bulacağım ve o yaptığının cezasını mutlaka çekecekj yani hiç şansı yok.Yani insanlar bilmiyorlar ki o kadar engellememize rağmenb üç bine yakın takipçisi varmış,böyle bir ülke işte yani. S: Projelerinizden bahsedelim biraz da… Ayda kaç proje teklifi alıyor Kadire İnanır? K: Yani çok senaryo var gelen .Mesela benim bugüne kadar yaptığım filmlerin içindeki anlatmak istediğm dertleri kapsamıyorsa senaryo yani içinde bu ülkenin yaşamına müdahale edecek,olumsuzluklarını ortadan kaldıracak sözü yoksa benim çalışma şansım yok.Yaptığım dizilerde bile birazcık dikkat ederseniz mutlaka bir sorunun tartışılması vardır.Bu da biliniyor tabi ama baştan söyledim ya senaryo yazmak çok zor ben de iyisini buluncaya kadar araştırma içerisindeyim. S: Sizi bir dizi projesinde görmeyeceğiz anlamına mı geliyor bu? K: Yok göreceksiniz. S: Var mı yakınlarda? K: Muhtemelen yılbaşında yaparız. Programın içinde var ama senaryosunun gelişmesi lazım.Bir tane iki tane senaryo geliyor çok güzel ama üçünüyü yapıyoruz yok. S: Son olarak, bu kadar konuştuk bu konuyu da hep sordular size ama yine de bana diyecekler ki Türkan Şoray'ı sordun mu? Ben size Türkan Şorayı sormayacağım size sadece Türkan Şoray diyorum virgülü koyuyorum devamını sizin getirmenizi rica ediyorum mümkünse. K: Filmlerimizi izleyin istediğin cevapları alırsın. Dikkatle izleyin ama tamam mı... Hadi bakalım. S: Peki çok teşekkür ediyorum sağolun...                                                                                                                        Kaynak: magazinkolik.com

İşte o açıklamalar

S: Müthiş bir yaşam hikâyesi.

K.Ben bunca yıl yaşadığım hem özel hayatım hem iş hayatımla ilgili elimdeki büyük arşivi harekete geçirdim. Önceleri Türkiye'nin en iyi belgeselcisi, şimdi de çok büyük filmlere imza atan Hüseyin Karabey'e teslim ettim. O iki saatlik draması olan bir belgesel hazırlıyor. Yani oturduğunuz zaman sinema salonuna 2 saat Kadir İnanır'ın yaşamını izleyeceksiniz.

S: Harika.

K: Onun dışında işte aynı anda 'Kuzeyden Gelen Adam' diye bir anı kitabı yazıyorum.Bu yüzden de bu hazırladığım organizasyonla ilgili onları korumak adına ben televizyonlarla görüşmüyorum.Ama film setlerinde çalışırken veya bir sosyal hayatın içerisinde uzattığınız kameraya kısa kısa da olsa. Çünkü bir habercinin haber kaynağını ben asla engellemem,onun eğitimini de aldığım için.Orada çalışan insanların bu işleri yapmak zorunda olduğunun,durup dururken antipatik olmanın kimseye faydası olmayacağının bilincindeyim zaten.Ama siz,ben bu değerleri korurken benim bu yaşamımda ki bu belgesel ve kitapta da göreceksiniz.. Ama, 12 yıldır geçerli olan televizyona çıkmama prensibimi de asla bozmam ama siz geldiniz benim mekanıma. Onun için prensiplerimi bozmadım. (gülüyor)

S: Sağolun ben çok müteşekkirim hem size hem Yılmaz Ulusoy’a. Derler ya Allah’ın şanslı kulu diye, öyleyim herhalde. Kadir İnanır radyo televizyon eğitimi aldı ve sonrasında oyuncu oldu, Kadir inanır neden oyuncu oldu?

K: Ben önce oyuncu olmuştum zaten okulu oyunculuk yaparken bitirdim.1978 mezunuyum ben iletişim fakültesinin.1978 yılındayken ben 100 e yakın film çekmiştim zaten. Ama özel okullara kaydımız çok yıllar öncesine dayanıyor. İşte bunların hepsini o kitapta okuyacaksınız…

S: O zaman konulara hiç girmeyelim. Öncelikle Son günlerde en çok tartışılan konulardan bahsedelim Altın Portakal Film Festivali. Bir önceki yıl siz o heyetteydiniz, bu yılda Hülya Avşar heyet başkanlığı yapıyor ama tartışmaların ardı arkası kesilmedi siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

K: Bütün festivallerde jüriler görecelidir. Yani önemli olan benim yıllarca festivallerde yarışan filmlerimi yok saydılar. Ama bir başka jüri olur onları alkışlayabilir. Onun için o filmi oraya gönderiyorsanız organizasyonu yapan insanların seçtiği jüriye de saygılı olacaksınız ya da göndermeyeceksiniz. Oradaki tartışmayı tabi ki sinemacılar yapabilirler, uygun mudur değil midir bazı kriterleri sinemayla uğraşanlar eleştirebilirler, yargılayabilirler beğenmeyebilirler ya da çok beğenebilirler ama bu arada festival kelimesinde eğer böyle bir şova dönüşecek bir boyut aranıyorsa da ben o polemiğin içine girmem. Çünkü ben 2 yıl evvel jüri başkanlığı yaparken bir tek satır gösteremezsiniz Kadir İnanır niye orada jüri başkanı oldu diye.Gösteren de göstermeyen de insan ama burada temel konu şudur;eleştiriler ve tartışmalar yapılırken zaten tükenmekte olan ,film sayısı gittikçe düşen Türk sinemasıyla ilgili yapılan organizasyonları zedelememek gerekir.Çünkü ülkemizde yapılan festivallerin sayısı çoğaldıkça türk sinemasının gelişimi güzelleşecek.Yani var olan festivalleri de hırpalamanın çok anlamı yok.Biraz da bu açıdan bakmak lazım.Tabi eleştiriler yapılabilir ama festivalin özüne çok dokunursanız o festivali yapan da bir gün artık ben yapmıyorum diyebilir.

S: Nasıl buluyorsunuz peki bu eleştirileri, haklı eleştiriler mi?

K: Hayır ben her şeyi normal karşılıyorum ama eleştirinin dozunda, festivalin özünü zedelemeyecek şekilde olması lazım benim için bu önemli.Biz sayıları daha çok artsın diye uğraşıyoruz,çırpınıyoruz.Ben 2 ay önce Erzurum Film Festivaline gittim mesela Erzurum'da da mesleğimle ilgili bir organizasyon yapılıyor diye,onlara renk vermek için,Erzurum halkıyla kucaklaşmak için ki ne kadar güzeldi.Yarın başka yerlere gideceğim keşke yapsınlar onun peşindeyiz biz.Lütfen rica ediyorum bu tartışmaları artık kessinler.Çok beğenmeyen de filmini göndermesin,çok eleştiren de festivale gitmesin.Ya da tam tersi istediği şeyi yapsın ,o da özgürlük ama festivale zarar vermeden yapsın.

S: Şimdi az önce bir şey söylediniz Türk sineması zaten bitmek üzere,çekilen film sayısı gittikçe azalıyor diye.Yeni dönem sinemacılar var şimdi,yeni bir türk sineması anlayışı var. Yeni çekilen filmleri, yeni yönetmenleri, genç nesili nasıl buluyorsunuz?

K: Şimdi yeni gençler, yeni anlayışlar, yeni akımlar; bu bağımsız sinema akımı batıda başladı zaten batıda ne varsa biz hemen almaya mecburuz kendi sinemamızı daha yaratamadık. Ulusal Türk sineması diye bir kavramı oluşturamadık. Yeni gençler bu kadar sinema okulları okudu, üniversiteleri bitiriyorlar, bizim zamanımızda Türkiye'de bir tane sinema okulu yoktu, eğitim film setlerinde yapılırdı. Şimdi dünyanın en güzel mesleğini ve Türkiye'de artık kanadı kolu kırılmış bu mesleği seçen insanlar kahraman benim gözümde. Bugün hiç mi iş yoktu geldin bitmek tükenmek üzere olan bu iş kolunu seçtin ha gülüm?O zaman hiç bir şekilde kimse bu gençleri eleştiremez böyle bir hakkı yok bir defa.Alkışlamak zorundayız,biz nasıl geldiysek zaten ben sinemaya geldiğim de 15 tane star vardı ben de 20 yaşımda geldim onların arasına girdim yani.

S: Mahsun Kırmızıgül de çok eleştiriliyor mesela yaptığı filmlerle.

K: Yapıyorsa çocuk niye eleştiriyorsunuz ki, eleştirebilirsiniz de zaten.Birileri sever birileri eleştirir bunda ne var .Beni sokma böyle şeylerin içerisine bak sinirlenirim ha. Mahsun Kırmızıgül yaptığı bütün projeleri önce bana teklif etti.Bunu da ben sana söyleyeyim eğer merakın varsa

S: Olmaz mı?

K: Ben çok da severim ama bir türlü benim yarışma tempom, benim yaşantım, benim film setlerine dönüşüm aşamasında olmadı, belki bir tane senaryo da beraber oluruz.Şu anda yaptığı işler daha iyi,hepsini bana teklif etti yani.Çok sevdiğim bir sanatçımız. Sinema sevdalısı olmuş adam ne yapalım şimdi yani. Bizim de öyle filmlerimiz var ki zaman zaman baktıkça ne komik şeyler diyoruz.

S: Ama hala seyrediliyor ve geçerliliğini koruyor.

K: Yok yani deneyim kazanmadığımız filmlerimiz var. Mahsun da bunu cesaretle değerlendiriyor. Bence çocuğa sahip çıkmak lazım,ama ben sahip çıkmıyorum diyene de saygı duymak lazım.

S: Peki yeni dönemde Türkiye'de bir de dizi furyası var. Nasıl buluyorsunuz?

K: Furya diye bir şey yok ya bu kadar televizyon kanalı olurda günlük o kadar programın içerisinde bir tek dizi ilgi görebiliyorsa,100-200 milyon dolarlık müesseseler o dizi film sayesinde ayakta duruyorsa dizilerde çoğalma olur. Arz talep meselesidir bu. Yani televizyonu bitin kazancı dizilerin içerisine giren reklamdansa o dizi sektörünün büyütmemesi mümkün değil. Şimdi tabi ki izleyici orada oturuyor bedava film seyrediyor her akşam, sinemaya gitmiyor sinemaya gitmek pahalı bir olay çünkü. Çünkü televizyonlar yokken millet mecbur sinemaya gidiyordu. Şimdi hazır evine geliyor üstelik de sinema kalitesinde işler de yapılıyor, Türkiye’de televizyonculuğun ulaştığı kalitede çok önemli. Şimdi bu Ortadoğu’daki televizyonları aç bak nasıl gerideler,nasıl ilkel durumdalar.Bizim televizyonlar dünya televizyonlarıyla yarışır durumdalar ,teknolojiden de ,içerisindeki format zenginliğinden de.Tabi biraz bağımlılar özgür değiller ama sonuçta kalite açısından çok başarılı durumda bütün televizyonlarımız.Zaten bunun üzerine giden filmlerde kendiliğinden güzel olmak zorunda,sonra arz ve talep yükseldikçe orada çalışanların geliri de çok güzel.Ancak ben hep iddia ediyorum ki kalite giderek düşecek.

 S: Neden?

K: Yazar yok. Mesela şu anda çekilen dizilerin en az on tanesi benim eski filmlerin tekrarı. Yazar yok, roman yok giderek tıkanacak. Çok dizi yapılırsa tekrara düşersiniz. Bana mesela öyle senaryolar geliyor ki okudukça görüyorum ki benim filmlerimden blok olarak alınmış. Yani onları da eleştirmiyorum, yok nasıl yazacak? Talep var

S: Özlem de var ama şimdi, o masumiyeti de özlüyorlar o filmlerdeki samimiyeti de özlüyorlar herhalde artık insanlar.

K: Özlüyor diye bir şey yok, mecburen seyrediyorlar mesela apartmanın alt katında mecburen sıkışmış kalmış. Diyorlar ki istemiyorsan geç nereye geçeceksin canım.Siz dolaştınız mı bu sıcaklarda mahalle aralarında insanlar kapı ağızlarında nasıl oturuyorlar.

S: Peki yeni dönem dizilerde beğendiğiniz bir proje var mı?

K: Tabi geneli çok başarılı öyle kötü iş yapan yok.

S: Takip ediyor musunuz?

K: Tabi canım kanallarda zaten dikkat ediyorlar artık, yapımcılarda dikkat ediyorlar. Eylülden sonra daha da zorlaşacak Eylül'den sonra ölçümler başlayınca tehlike o zaman başlıyor. Kurtuluş yolları var tabi zamanı az yapacaklar kaliteyi düşürmeyecekler. Yani illa 120 dk izlediğin zaman kalite düşecek hiç kaçarı yok. Çünkü öyle bir kadro da yok.

S: Bir dönem Türk sinemasında yeni nesilde jön yok diye bir tartışma çıkmıştı, Hülya Avşar çıkarmıştı.

K: Beni böyle şeylerin içerisine sokma başka güzel şeyler sor bana.

S: E peki yeni oyunculardan söz edelim.

K: Hepsi çok güzel, çok başarılı. Yani bu dizilerden öyle bir deneyim kazandılar ki ben sana 10 tane erkek 10 tane kız adı sayabilirim. Her an çok önemli bir filmde çok önemli roller oynayacak düzeye geldiler. Dizilerin en büyük faydası bu oldu yani dizi de bir film çünkü;dizi film ,reklam filmi,sinema filmi sonuçta aynı aletlerle çekiliyor.Şimdi elimizde bir senaryo olsaydı onun diyaloglarını okusaydık filmin bir sahnesi olurdu.

S: İsim var mı yeni dönemden beğendiğiniz erkek veya kadın oyuncu?

K: Çok, ayırmak istemiyorum ben onların abisiyim çünkü birini diğerinden ayırırsam doğru yapmış olmam. Çünkü o kadar başarılılar at başı gidiyorlar hepsi. Hiç birbirinden geride değiller. Birbirinden açık ara önde de değiller çok yetenekli gençlerimiz var.

S: Ne kadar güzel. Peki, siz ne yapardınız oyuncu olmasanız? Siz hangi meslekle uğraşırdınız?

K: Her meslek olabilir. Ben doktor olacaktım ama bir kaza eseri bu mesleğe girdik ama hangi meslekte olursam olayım öyle kenarda köşede kalmazdım.

S: Başarıyı kendinizden söz ettirmeyi seviyorsunuz, hırslısınız değil mi?

K: Yok Neden hırslı diyorsun çok çalışkanım, çalışkanlık varken hırslılık çok kötü bir şeydir kompleksten kaynaklanır. Hırs yerine daha güzel şeyler söyleyebilirsin; coşkulu, idealist, çalışkan gibi.

S: Bu meslekte baktığımız zaman hep ilerliyorlar ve sonra ya politikaya ya siyasete ilgi duyuyorlar, ya kenarından köşesinden kitap yazıyorlar yada bir fiil içinde yer alıyorlar. Sizde hiç böyle bir şeye tanık olmadık galiba, siyasete girmek gibi.

K: Yapıyorum ben zaten filmlerimde siyaset, Türkiye'de benim kadar filmleri yasaklı oyuncu bulamazsınız. Siyaseti yapıyorum beni aktif siyaset yapmıyorum ama işimde yaptığım şeyin adı siyaset zaten. Mesela son yaptığım filmde müthiş bir toplumsal eleştiri var öyle boş bulutlar üzerinde dolaşan filmler yapmıyorum ki ben. Ayrıca mesleğinin dışında başka şeye ilgi duyan insanları da yadırgamamak lazım.Gayet güzel bir şey zaten sanatçı dediğin;geçenlerde bir yazı okudum çok üzüldüm tabi çok sevdiğim takip ettiğim bir çocuk ya boşluğuna geldi ya da bir gazeteci onu konuşturdu: ben ilgilenmem işime bakarım sanatçının ne alakası var bu meselelerle' gibi bir şeyler söyledi çok üzüldüm.Bu ülkede bütün olumsuzlukları ortadan kaldıracak tek yük sanat ve sanatçıdır.Siyasetçiler sonra gelir.Sanatçı,çok ciddi olmak zorundadır ve toplumsal sorunları kendi sorunlarının üzerinde tutmayan adam sanatçı değildir zaten.Ona verirsin işini al bunu konuş diye o da yapar biz onlara sanatçı demiyoruz. Duyarlı olacak her şeye, olumsuzlukları ortadan kaldırmak için savaşçı olarak, en önde olacak, hiç bir şeyi kabul etmeyecek hep muhalefet olacak. O zaman sanatçı olunur başka türlü sanatçı olunmaz. Eli ayağı düzgün ,filmlerde oynayan,ordan oraya dolaşan gerzek bir adam olursun.

S: Neden hiç kötü adam rolünde görmedik biz sizi?

K: Olabilir aslında yani öyle bi kuralım yok. Ben hep söyledim en kötü adam olabilirim ama bu adam hastaysa, bi adam hastadır ve kötülük yapar,bunu yazarsanız oynarım dedim ama hala bana sen iyi adamı oynayacaksın diyolar.

S: Komser Şekspir'de de çok ses getirdiniz, etek giymem dediniz ama çocuğu için tiyatro oyunu yapan bir babayı sergilediniz orada.

K: Bak senin giydiğin etek,üstelik kısa etek ama oradaki etek değil bir filmin kostümü.Etek bak bu hem de kısa kısa giymişsin habire çekiştiriyorsun ona etek derler benim orada giydiğim kostüm etek değil.(gülüyor )

S: Konuşacak çok şey var, sizi de fazla yormadan hepsini sormak istiyorum … siz bizi çok korkuttunuz bundan bir kaç ay önce hastalandınız.

K: Yani çok zordu ama yaşanacak günlerimiz varmış şimdi ikinci kontrollerimi de yaptım, en ufak bir sıkıntı kalmadı.Yani tanrı bize devam et dedi devam ediyoruz biz de.

S: İnsanlar korktular . bir de art arda 3 operasyon geçirdiniz, neden hepsi bir anda oldu? Zor olmalı?

K: Olmak zorundaydım.Korkunun ölüme faydası yok, tanrı dedi ki seninle daha yapıcağımız işler var şimdi sen git daha sonra görüşürüz dedi.

S: İyi ki de demiş.Duygularınızda hiç değişiklik oldu mu?

K: Hayır.

S: Yakın dostlarınız diyorlar ki daha böyle bir yumuşadı.

K: Yani öyle gözüküyorumdur ama olumsuz bir şey olsunda o zaman seyret sen.

S: Son dönemde eski sinema oyuncularımızı zor şartlar altında yaşarken görüyoruz… Maddi sıkıntılar, borçlar, alacaklılar… Siz bu konularda çok hassassınız biliyorum mesela hiç borcunuz var mı?

K: Hayır

S: Peki alacağınız var mı?

K: Şimdi ben isteyene para veririm ama unuturum.Benim öyle bir karakterim var onlara alacak da demiyorum.

S: Peki o zaman unuttuğunuz var mı?

K: Unutuyorum zaten karakter meselesi çok önemli değil yani.

S: Teknolojiyle aranız nasıl? Artık insanlar hayranı oldukları ünlülerle hemen iletişime geçebiliyor…

K: Sıfır. Yani kullanma açısından.

S: İnternet, Facebook?

K: Yok asla ilgilenemiyorum. Çağı reddedemeyiz ancak çok içine girdiğimiz zaman benim çok zamanımı çalıyor diye reddediyorum ama çok sıkıştığım zaman çok iyi bilene de danışıyorum. Ama çok uzun araştırma yapmak falan ,mesela internet sitem var ama uğraşamıyorum çok fazla.Mesela bir tane sahtekar benim adıma site kurmuş Facebookta.Tabi bunu yapan insan yüzde yüz hasta olmalıdır yani nasıl bir cesaret ki bunu yapabiliyor.Ama mutlaka bulacağım ve o yaptığının cezasını mutlaka çekecekj yani hiç şansı yok.Yani insanlar bilmiyorlar ki o kadar engellememize rağmenb üç bine yakın takipçisi varmış,böyle bir ülke işte yani.

S: Projelerinizden bahsedelim biraz da… Ayda kaç proje teklifi alıyor Kadire İnanır?

K: Yani çok senaryo var gelen .Mesela benim bugüne kadar yaptığım filmlerin içindeki anlatmak istediğm dertleri kapsamıyorsa senaryo yani içinde bu ülkenin yaşamına müdahale edecek,olumsuzluklarını ortadan kaldıracak sözü yoksa benim çalışma şansım yok.Yaptığım dizilerde bile birazcık dikkat ederseniz mutlaka bir sorunun tartışılması vardır.Bu da biliniyor tabi ama baştan söyledim ya senaryo yazmak çok zor ben de iyisini buluncaya kadar araştırma içerisindeyim.

S: Sizi bir dizi projesinde görmeyeceğiz anlamına mı geliyor bu?

K: Yok göreceksiniz.

S: Var mı yakınlarda?

K: Muhtemelen yılbaşında yaparız. Programın içinde var ama senaryosunun gelişmesi lazım.Bir tane iki tane senaryo geliyor çok güzel ama üçünüyü yapıyoruz yok.

S: Son olarak, bu kadar konuştuk bu konuyu da hep sordular size ama yine de bana diyecekler ki Türkan Şoray'ı sordun mu? Ben size Türkan Şorayı sormayacağım size sadece Türkan Şoray diyorum virgülü koyuyorum devamını sizin getirmenizi rica ediyorum mümkünse.

K: Filmlerimizi izleyin istediğin cevapları alırsın. Dikkatle izleyin ama tamam mı... Hadi bakalım.

S: Peki çok teşekkür ediyorum sağolun...

                                                                                                                       Kaynak: magazinkolik.com

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve orducu.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.