Abdullah Yılmaz
Köşe Yazarı
Abdullah Yılmaz
 

CUMA HALLERİMİZ

Ey iman edenler! Cuma günü namaz için ezan okunduğunda hemen Allah’ı anmaya koşun; işi, alış verişi bırakın! Eğer bilirseniz sizin için hayırlı olan budur. Namaz tamamlanınca artık yeryüzüne yayılabilir ve Allah’ın lutf u kereminden rızkınızı temine çalışabilirsiniz. Bununla birlikte Allah’ı çok çok zikredin ki iki cihanda da kurtuluşa eresiniz. Onlar bir ticâret veya bir eğlence görünce hemen oraya akın edip, seni hutbede ayakta bırakıverdiler. De ki: “Allah’ın katındaki mükâfat, ticâretten de, eğlenceden de daha hayırlıdır!” Allah, rızık verenlerin en hayırlısıdır. (Cuma Suresi / 9-10-11)   Kıymetli Okurlarım, Zaman zaman Cuma gününün önemiyle alakalı Diyanet teşkilatımızca ve hocalarımızca vaaz-u nasihatler yapılmakta, hutbeler okunmakta. Bu vaaz ve hatırlatmalar hutbe diliyle yapıldığından bazı ayrıntılara girilmesi mümkün olmayabiliyor. Allah cümlesinden razı olsun. Bendeniz de gözden kaçan bazı hususlara dikkat çekmek istiyorum. Cuma Namazı; hür, mukim ve namaza mani özrü bulunmayan tüm erkeklere ayn cinsinden farzdır. Dolayısıyla şartları taşıyan kimselerin kaçması mümkün değildir. Ancak bu farziyeti ciddiye alan sayısı git gide azalmakta. Burası Müslüman bir ülke ve bu durumun kabul edilebilir oranın üstüne çıkmış olduğunu üzülerek görmekteyim. Bunun da pandemi döneminin etkisiyle oluştuğunu düşünüyorum. Zira pandemi öncesinde Cuma günleri camilerde yer bulmak mümkün değilken şimdi çok rahatlıkla camilerde rahatlıkla yer bulabiliyoruz. Zaten açık iş yerlerinden, trafik hareketliliğinden ve sokaklardaki kalabalıktan bunu anlayabiliyoruz. Fahr-i Kainat Efendimiz (SAV) Hadis-i Şerif’inde önemsemediği için üç Cuma’yı terk edenin kalbinin mühürleneceğini bizlere haber vermekte. Uyanıklık yapıp iki Cuma’ya gitmeyip üçüncüsüne giderek bu sorumluluktan kurtulacağını sananların da gaflet içinde olduklarını hatırlatalım. Zira kalplerimizden geçenlerden de haberdar olan bir Yüce Yaratıcımız (C.C) var! Kaynaklar dünya sevgisinin bir hastalık olduğundan bahseder. Ayet-i Kerimede açıkça Cuma’ya koşun emri varken ve yine ayetten o saatte ticaretle meşgul olmama emrinin verildiği anlaşılıyorken, ticaretimizi sürdürmemiz maazallah Allah’a savaş açmak değil midir? Bazı günahlar doğrudan bizleri ilgilendirir ama bu tarz hareketler ifsadın yayılmasına katkı sağladığından artık bizden çıkar ve apayrı bir hal alır. O yüzden dikkat etmek gerekir. Bir saat daha fazla para kazanayım derken başımıza büyük bir bela almış oluruz. Ayrıca bu saat diliminde ticaretin caiz olmadığını ve kazancın da tartışmalı bir kazanç olduğunu tekrar ifade edelim. Müslüman sorumluluk alan, gerektiğinde bedel ödeyen kişidir. Allah’ın emirlerine hesapsız itaat edendir. Kıytırık bir dünya menfaati için Allah’ın emrini bir kenara atamaz. Ticarethanesine “Cuma Saati Kapalıyız” uyarısını asıp camiye koşmak ne güzel bir haslettir. Cuma Müslümanların haftalık bayramıdır... Bazı Önemli Hatırlatmalar… Cuma gününün sıradan bir gün olmadığını hepimiz biliyoruz. Dolayısıyla o gün kişisel temizliğimizi yapıp, en güzel elbiselerimizle evden çıkmalıyız. Diğer günlere nazaran Kur’an-ı Kerim ile daha fazla haşır neşir olmalıyız. Bu arada Kur’an bilmeyen bu eksikliğini bir an önce gidermelidir. Cuma namazı için mümkünse Camiye erken saatte gitmenin daha faziletli olduğunu hatırlatmak isterim. En azından haftada bir dini sohbet dinlemiş oluruz. İslam’ın ruhumuza nakşedilmesinde sohbet kültürünün büyük etkisi olduğu bilinen bir gerçektir. Yine Cuma namazına sigara kokusu gibi kötü kokulardan arınarak gitmeliyiz. Güzel kokular sürünmek güzel olanıdır. Camiye çorapsız olarak girmemeli ve çoraplarımızın da muhakkak temiz olması gerekir. Kötü kokan bir çorap ile, iki üç metre etrafımızdaki insanların hakkına girdiğimizi unutmayalım. Anlaşıldığı üzere cumanın ve caminin belli adapları vardır. Bunlardan bazı hastalık seviyesine gelmiş olanları da sıralayıp yazımıza son verelim; Çok dar kıyafetler giymek zaten dinimizce hoş görülmemiş. Dar kıyafet giymeye bağlı olarak rukü ve secdeye gittiğinde avret yerleri açılan çok sayıda insanımızın olduğunu görüyoruz. Bu durum namazın sıhhatine zarar vermenin yanı sıra arkada namaz kılanlar açısından kötü görüntüye sebep oluyor. Bunu muhakkak gündemimize alalım. Camiler Allah’ın evidir, öyle kafamıza göre lambur lumbur gelemeyiz. Cuma namazı yukarıda da belirttiğim ve hepimizin bildiği üzere farz. Kimse kimseyi silah zoruyla getirmiyor. Gelenin de adam gibi gelmesi gerekiyor. Barut gibi ve her an biriyle dalaşacak halde geleceksen gelme! Yani pozitif halimizle gelmeliyiz. Karşılaştığımız insanlarla güler yüzle beraber selamlaşmalıyız. Ayakkabımızı ayakkabılığa bırakmalıyız. Yağmurlu havada ayakkabımızdaki suyun halılara damlamaması için gerekli tedbiri almalıyız. Çıkarken ayakkabımızı lap diye atarak değil, yere sessiz şekilde bırakmalıyız. İçeride yer varken namazı dışarıda kılmak için özel çaba göstermemeliyiz. Önümüzdeki safta yer varken inatla boşluğu doldurmamaya gayret etmemeliyiz. Bu konu cami adabının olmazsa olmazıdır. İçimden “İnat eden defolup gitsin, caminin huzurunu bozmasın” demek geliyor ama bunu da demek istemiyorum! Yine hutbe aşamasına geçildiği zaman konuşmak veya telefonla ilgilenmek caiz değildir, buna dikkat etmeliyiz. Hutbedeki duaya amin demenin bile caiz olmadığı fetvasını verem alimlerimiz var. Farz biter bitmez insanları yara yara, koşa koşa camiyi terk etmek adaba uygun değildir. Sünnet namazı kılmadan çıkmamalıyız. Ağır hareketlerle, Müslüman kardeşimizi önceleyerek ve vakur duruşla yol almalıyız. İslami hizmetlerin devamı için Cuma namazı sonrasında yardım kampanyaları düzenleniyor. İmkanlarımız el verdiği sürece bu kampanyalara dahil olmak ne güzel bir davranıştır. Ancak, hem yardım çalışmalarına katılmayıp, hem de dalga geçer gibi söylemler ortaya koyanların, bu huylarından vazgeçmeleri doğru olandır. İnat edenlere de sözüm; Ümmetin sen gibi nasipsiz adamın parasına ihtiyacı yoktur! Günümüzde çok farklı iletişim olanakları bulunmakta. Bu güzel bir nimet. Fakat bu nimet, belli noktadan sonra külfete dönüşebiliyor. Toplu Cuma mesajı da külfet haline gelmiş durumda. Cuma mesajı göndereceğimiz kişinin bu konuda rızasını almadan mesaj yollamamalıyız. Doğru olan bu mesajları sosyal medya hesaplarından paylaşmak veya gününü tebrik etmek istediğimiz kişiyi bizzat arayarak selamlaşmaktır. Din görevlisi hocalarımızın özel hatırlatma mesajları bu kapsamda değildir, onlar işlerini bilirler. Bahsettiğim şartlara uygun değilse Cuma mesajı göndermenin bir sevabı olduğunu düşünmüyorum. Bu yazımı kimseyi kırmak için değil, önemsenmeyen bazı hususları hatırlatmak için kaleme aldım. Cuma günü ve namazı Müslümanlar için bir ayrıcalıktır. Dolayısıyla coşkumuzu kuşanarak, hayır hasenat yaparak bu günü idrak etmek en güzelidir, vesselam… 
Ekleme Tarihi: 01 Kasım 2024 - Cuma

CUMA HALLERİMİZ

Ey iman edenler! Cuma günü namaz için ezan okunduğunda hemen Allah’ı anmaya koşun; işi, alış verişi bırakın! Eğer bilirseniz sizin için hayırlı olan budur.
Namaz tamamlanınca artık yeryüzüne yayılabilir ve Allah’ın lutf u kereminden rızkınızı temine çalışabilirsiniz. Bununla birlikte Allah’ı çok çok zikredin ki iki cihanda da kurtuluşa eresiniz.
Onlar bir ticâret veya bir eğlence görünce hemen oraya akın edip, seni hutbede ayakta bırakıverdiler. De ki: “Allah’ın katındaki mükâfat, ticâretten de, eğlenceden de daha hayırlıdır!” Allah, rızık verenlerin en hayırlısıdır. (Cuma Suresi / 9-10-11)

 

Kıymetli Okurlarım,
Zaman zaman Cuma gününün önemiyle alakalı Diyanet teşkilatımızca ve hocalarımızca vaaz-u nasihatler yapılmakta, hutbeler okunmakta. Bu vaaz ve hatırlatmalar hutbe diliyle yapıldığından bazı ayrıntılara girilmesi mümkün olmayabiliyor. Allah cümlesinden razı olsun. Bendeniz de gözden kaçan bazı hususlara dikkat çekmek istiyorum.

Cuma Namazı; hür, mukim ve namaza mani özrü bulunmayan tüm erkeklere ayn cinsinden farzdır. Dolayısıyla şartları taşıyan kimselerin kaçması mümkün değildir. Ancak bu farziyeti ciddiye alan sayısı git gide azalmakta. Burası Müslüman bir ülke ve bu durumun kabul edilebilir oranın üstüne çıkmış olduğunu üzülerek görmekteyim. Bunun da pandemi döneminin etkisiyle oluştuğunu düşünüyorum. Zira pandemi öncesinde Cuma günleri camilerde yer bulmak mümkün değilken şimdi çok rahatlıkla camilerde rahatlıkla yer bulabiliyoruz. Zaten açık iş yerlerinden, trafik hareketliliğinden ve sokaklardaki kalabalıktan bunu anlayabiliyoruz.

Fahr-i Kainat Efendimiz (SAV) Hadis-i Şerif’inde önemsemediği için üç Cuma’yı terk edenin kalbinin mühürleneceğini bizlere haber vermekte. Uyanıklık yapıp iki Cuma’ya gitmeyip üçüncüsüne giderek bu sorumluluktan kurtulacağını sananların da gaflet içinde olduklarını hatırlatalım. Zira kalplerimizden geçenlerden de haberdar olan bir Yüce Yaratıcımız (C.C) var!

Kaynaklar dünya sevgisinin bir hastalık olduğundan bahseder. Ayet-i Kerimede açıkça Cuma’ya koşun emri varken ve yine ayetten o saatte ticaretle meşgul olmama emrinin verildiği anlaşılıyorken, ticaretimizi sürdürmemiz maazallah Allah’a savaş açmak değil midir?

Bazı günahlar doğrudan bizleri ilgilendirir ama bu tarz hareketler ifsadın yayılmasına katkı sağladığından artık bizden çıkar ve apayrı bir hal alır. O yüzden dikkat etmek gerekir. Bir saat daha fazla para kazanayım derken başımıza büyük bir bela almış oluruz. Ayrıca bu saat diliminde ticaretin caiz olmadığını ve kazancın da tartışmalı bir kazanç olduğunu tekrar ifade edelim.

Müslüman sorumluluk alan, gerektiğinde bedel ödeyen kişidir. Allah’ın emirlerine hesapsız itaat edendir. Kıytırık bir dünya menfaati için Allah’ın emrini bir kenara atamaz. Ticarethanesine “Cuma Saati Kapalıyız” uyarısını asıp camiye koşmak ne güzel bir haslettir. Cuma Müslümanların haftalık bayramıdır...

Bazı Önemli Hatırlatmalar…

Cuma gününün sıradan bir gün olmadığını hepimiz biliyoruz. Dolayısıyla o gün kişisel temizliğimizi yapıp, en güzel elbiselerimizle evden çıkmalıyız. Diğer günlere nazaran Kur’an-ı Kerim ile daha fazla haşır neşir olmalıyız. Bu arada Kur’an bilmeyen bu eksikliğini bir an önce gidermelidir.

Cuma namazı için mümkünse Camiye erken saatte gitmenin daha faziletli olduğunu hatırlatmak isterim. En azından haftada bir dini sohbet dinlemiş oluruz. İslam’ın ruhumuza nakşedilmesinde sohbet kültürünün büyük etkisi olduğu bilinen bir gerçektir.

Yine Cuma namazına sigara kokusu gibi kötü kokulardan arınarak gitmeliyiz. Güzel kokular sürünmek güzel olanıdır. Camiye çorapsız olarak girmemeli ve çoraplarımızın da muhakkak temiz olması gerekir. Kötü kokan bir çorap ile, iki üç metre etrafımızdaki insanların hakkına girdiğimizi unutmayalım.

Anlaşıldığı üzere cumanın ve caminin belli adapları vardır. Bunlardan bazı hastalık seviyesine gelmiş olanları da sıralayıp yazımıza son verelim;

Çok dar kıyafetler giymek zaten dinimizce hoş görülmemiş. Dar kıyafet giymeye bağlı olarak rukü ve secdeye gittiğinde avret yerleri açılan çok sayıda insanımızın olduğunu görüyoruz. Bu durum namazın sıhhatine zarar vermenin yanı sıra arkada namaz kılanlar açısından kötü görüntüye sebep oluyor. Bunu muhakkak gündemimize alalım. Camiler Allah’ın evidir, öyle kafamıza göre lambur lumbur gelemeyiz.

Cuma namazı yukarıda da belirttiğim ve hepimizin bildiği üzere farz. Kimse kimseyi silah zoruyla getirmiyor. Gelenin de adam gibi gelmesi gerekiyor. Barut gibi ve her an biriyle dalaşacak halde geleceksen gelme! Yani pozitif halimizle gelmeliyiz. Karşılaştığımız insanlarla güler yüzle beraber selamlaşmalıyız.
Ayakkabımızı ayakkabılığa bırakmalıyız. Yağmurlu havada ayakkabımızdaki suyun halılara damlamaması için gerekli tedbiri almalıyız. Çıkarken ayakkabımızı lap diye atarak değil, yere sessiz şekilde bırakmalıyız.
İçeride yer varken namazı dışarıda kılmak için özel çaba göstermemeliyiz. Önümüzdeki safta yer varken inatla boşluğu doldurmamaya gayret etmemeliyiz. Bu konu cami adabının olmazsa olmazıdır. İçimden “İnat eden defolup gitsin, caminin huzurunu bozmasın” demek geliyor ama bunu da demek istemiyorum!
Yine hutbe aşamasına geçildiği zaman konuşmak veya telefonla ilgilenmek caiz değildir, buna dikkat etmeliyiz. Hutbedeki duaya amin demenin bile caiz olmadığı fetvasını verem alimlerimiz var.
Farz biter bitmez insanları yara yara, koşa koşa camiyi terk etmek adaba uygun değildir. Sünnet namazı kılmadan çıkmamalıyız. Ağır hareketlerle, Müslüman kardeşimizi önceleyerek ve vakur duruşla yol almalıyız.
İslami hizmetlerin devamı için Cuma namazı sonrasında yardım kampanyaları düzenleniyor. İmkanlarımız el verdiği sürece bu kampanyalara dahil olmak ne güzel bir davranıştır. Ancak, hem yardım çalışmalarına katılmayıp, hem de dalga geçer gibi söylemler ortaya koyanların, bu huylarından vazgeçmeleri doğru olandır. İnat edenlere de sözüm; Ümmetin sen gibi nasipsiz adamın parasına ihtiyacı yoktur!
Günümüzde çok farklı iletişim olanakları bulunmakta. Bu güzel bir nimet. Fakat bu nimet, belli noktadan sonra külfete dönüşebiliyor. Toplu Cuma mesajı da külfet haline gelmiş durumda. Cuma mesajı göndereceğimiz kişinin bu konuda rızasını almadan mesaj yollamamalıyız. Doğru olan bu mesajları sosyal medya hesaplarından paylaşmak veya gününü tebrik etmek istediğimiz kişiyi bizzat arayarak selamlaşmaktır. Din görevlisi hocalarımızın özel hatırlatma mesajları bu kapsamda değildir, onlar işlerini bilirler. Bahsettiğim şartlara uygun değilse Cuma mesajı göndermenin bir sevabı olduğunu düşünmüyorum.

Bu yazımı kimseyi kırmak için değil, önemsenmeyen bazı hususları hatırlatmak için kaleme aldım. Cuma günü ve namazı Müslümanlar için bir ayrıcalıktır. Dolayısıyla coşkumuzu kuşanarak, hayır hasenat yaparak bu günü idrak etmek en güzelidir, vesselam… 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve orducu.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.