Nuri KAHRAMAN
Köşe Yazarı
Nuri KAHRAMAN
 

KARANTİNA SÜRECİMİZ GÖNÜL DAĞI, RUMELİ, KARABAĞ…

Bileti alınmış, hafta sonu İstanbul’a gidip birliğine teslim olacak olan büyük oğlumun Askerlik öncesi süreç gereği 19 Kasım Perşembe günkü Kovid testinin pozitif çıkmasıyla berâber âile boyu karantina günlerimiz başladı. Peyderpey yapılan bizim testlerimiz de pozitif çıkınca hepimiz tedaviye tâbî tutulduk. Yalnız, hastaneye gitmek durumu sâdece benim için söz konusu oldu. 5 günlük ilaç sürecini hastânede geçirdikten sonra kalanı evde devam etti. Şu an tüm âile olarak tedâvilerimiz bitti ve de karantinamız da sona erdi elhamdülillâh...    ​AMA AĞIR, AMA HAFİF... Dolayısıyla, tüm dünyanın başına tebelleş olan bu süreçten biz de nasibimizi aldık. Bu, herkese uğrayacak gibi gözüküyor. Allâh CC herkese bu salgını bizler gibi hafif atlatmayı nasîp etsin inşâllâh. Çünkü, bu bizim elimizde olan bir şey değil. Ağır gelmişse ağır, hafif gelmişse hafif geçirirsiniz. Bu tamamen sizin bahtınızla ilgili. Onun için Rabbimiz kolayından versin diyoruz.    Nitekim, kat komşumuz bir emekli öğretmen arkadaş, belki birbirimizi biz etkiledik ama onunki oldukça ağır seyr’ediyor. O, 20 günü geçti hâlâ hastânede ve yoğun bakımda oksijen tedâvisi görüyor.     Diğer yandan, bir üst kattaki, yaşı 80’i aşkın bir amcamız, hiç hastaneye gitmeden evinde tedâvi görüyor. Onunki bizden de hafif. Biz de elhamdülillâh, hastânede 5 gün kaldık ama, serum bile takılmadan ilaçlarımızı normal olarak alabildik. Çok sıkıntı çekmedik. Demek istediğim; üçümüz de beş vakit berâberiz. Ama hastalığın üçümüze de gelişi farklı ton ve dozlarda oldu yâni.    OKUMA, İBÂDET ve SAĞLIK... Bizimki de tamamen değmeden, çok hafif geçti diyemeyiz. Meselâ, ilk başta, hastaneye gitmeden önce can azlığı, dermansızlık oldu. Namaz kılarken ayakta kısa bir sûreyi bile okuyacak kadar kıyamda durmakta zorlanıyordum. Bunun üzerine hastaneye gitme ihtiyâcı mevzubahis oldu zâten. Başlarda bayağı tedirgin olmuştuk ama oradaki süreçle berâber kısa sürede genel durumumuz normâle döndü çok şükür. Şu an, yaklaşık bir aydır eve kapanmanın da getirdiği genel bir içe dönüklüğün etkisiyle berâber bir dermansızlık, isteksizlik, bir nevî yorgunluk hâli söz konusuysa da, şu an ayakta Yâsin’i baştan sona okusak ta sıkıntı yok elhamdülillâh…   Bu arada şunu da söyleyeyim ki, önceleri hasta olursak kitap okur, vakit geçirir, zamanı öyle değerlendiririz diyorduk. Ama, iş başa gelince hiç te öyle olmadığını gördük. İnanınız ki insanın bırakın okumayı, dilini bile döndürecek mecâli ya da hevesi olmuyor. Onun için sağlık, her anlamda büyük bir nîmet gerçekten.   BEŞ ŞEY GELMEDEN... Hani, Efendimiz SAV buyurmuş ya;  "- İhtiyarlık gelmeden gençliğin,  - Hastalık gelmeden sağlığın,  - Fakirlik gelmeden zenginliğin,  - Meşgul olmadan, boş zamanın,  - Ölüm gelmeden hayatın kıymetini bilin" diye. Bunu bizzat yaşıyorsunuz.    Bereket, kısa zamanda ilk şok geçti, tedaviyle berâber normâle dönünce kitaplara tutunduk. Bunlar daha çok hâtıra kitapları oldu. Sanki hastalıkla birlikte birden ihtiyarladık da, mâlum ihtiyârlar da hâtıralar(ıy)la yaşarlar ya, öyle gibi bir şey oldu. İnşâllâh bu okumalarla ilgili, en azından genel bir değerlendirme yapmayı düşünüyoruz.   PÂYİTAHT, TRAKYA, BALKANLAR... Bu arada, 1 ay boyunca evdeyiz. Televizyonla da bayağı senli-benli olduk. Gönül Dağı ve Abdülhamid izlemeye çalıştığım dizilerdi. Diyânet TV’de çok güzel programlar var. TRT ÇOCUK. Bunlar âilelerimiz, çocuklarımız için şans. Çok güzel kanallar ve programlar. Lâlegül TV. Belgeseller. İzlemek isteyenler için sadre şifâ güzel şeyler var.    Diğer yanda, çocuklar özel ilgim bağlamında RUMELİ TV’yi de kumandaya kodlamışlar. Bol bol Rumeli türkü, şarkı ve ezgileri dinledik Trakya ve Balkanlar köy, kasaba ve şehir görüntüleri eşliğinde. Bir yandan o manzaraları temâşâ ederken, bir yandan nağmelerle kanatlandık. Bir gün, yeri gelirse ezgiler ve gösterilen beldelerden de söz etmek isteriz inşâllâh…    KARABAĞ ZAFERİ, KIYAM COŞKUSU... Azerbaycan’la Karabağ Zaferi ülkemizin ayak seslerinin bölge ve tüm dünyâda hissedilmesine sebep oldu. ABD ve AB ülkelerinin çok yönlü sıkıştırma ve ambargolarının arka plânında bu var. Ama korkunun ecele faydası yok. Milleti ve jeopolitiğiyle köklü, güçlü ve yerli olan ülkemizin doğal yükselişini hiçbir güç engelleyemeyecektir. Gazâmız mübârek, zaferimiz kutlu ve de yenilerinin habercisi olsun inşâllâh…    DAHASINA GEREK VAR MI? Evet, sevgili dostlar, çok şükür, bu hastalığı şimdilik atlattık. Bu mesele kapandı mı? Biz şimdi aşılı mıyız? Bu hastalık tekrar nüks’eder mi? Bunlar meçhul. Doktorlar, sizin tedâviniz tamam; başkaca bir şeye gerek yok. Hattâ yeni bir tahlil ve teste bile diyorlar.    Ancak, kimi arkadaşlarımızın sosyâl medyada, özel doktora gittiklerini, doktorların onlara iyi ki geldiniz, ciğerinizde tahribât olmuş deyip bunu telâfi meyânında yeni tedâviler uyguladıklarını falan yazmışlar. Acaba bizde de böyle bir durum var mı? Ne yapacağız bakalım? Kızım, bir problem ve şikâyet yoksa böyle bir duruma gerek yok diyor. Haydi hayırlısı. Bize geçmiş olsun. Rabbimiz cümle Ümmet-i Muhammed'i daha beterlerinden korusun inşâllâh…    Bu vesileyle, hastalık sürecinde arayıp soran, duâ eden cümle dostlardan Rabbimiz râzı olsun, dünyâda da, âhirette de sizlere, bizlere, hiçbirimize sıkıntı göstermesin inşâllâh diyor, cümlenize sevgiler-saygılar sunuyoruz wes’selâm… 
Ekleme Tarihi: 14 Aralık 2020 - Pazartesi

KARANTİNA SÜRECİMİZ GÖNÜL DAĞI, RUMELİ, KARABAĞ…

Bileti alınmış, hafta sonu İstanbul’a gidip birliğine teslim olacak olan büyük oğlumun Askerlik öncesi süreç gereği 19 Kasım Perşembe günkü Kovid testinin pozitif çıkmasıyla berâber âile boyu karantina günlerimiz başladı. Peyderpey yapılan bizim testlerimiz de pozitif çıkınca hepimiz tedaviye tâbî tutulduk. Yalnız, hastaneye gitmek durumu sâdece benim için söz konusu oldu. 5 günlük ilaç sürecini hastânede geçirdikten sonra kalanı evde devam etti. Şu an tüm âile olarak tedâvilerimiz bitti ve de karantinamız da sona erdi elhamdülillâh... 

 

AMA AĞIR, AMA HAFİF...

Dolayısıyla, tüm dünyanın başına tebelleş olan bu süreçten biz de nasibimizi aldık. Bu, herkese uğrayacak gibi gözüküyor. Allâh CC herkese bu salgını bizler gibi hafif atlatmayı nasîp etsin inşâllâh. Çünkü, bu bizim elimizde olan bir şey değil. Ağır gelmişse ağır, hafif gelmişse hafif geçirirsiniz. Bu tamamen sizin bahtınızla ilgili. Onun için Rabbimiz kolayından versin diyoruz. 

 

Nitekim, kat komşumuz bir emekli öğretmen arkadaş, belki birbirimizi biz etkiledik ama onunki oldukça ağır seyr’ediyor. O, 20 günü geçti hâlâ hastânede ve yoğun bakımda oksijen tedâvisi görüyor.  

 

Diğer yandan, bir üst kattaki, yaşı 80’i aşkın bir amcamız, hiç hastaneye gitmeden evinde tedâvi görüyor. Onunki bizden de hafif. Biz de elhamdülillâh, hastânede 5 gün kaldık ama, serum bile takılmadan ilaçlarımızı normal olarak alabildik. Çok sıkıntı çekmedik. Demek istediğim; üçümüz de beş vakit berâberiz. Ama hastalığın üçümüze de gelişi farklı ton ve dozlarda oldu yâni. 

 

OKUMA, İBÂDET ve SAĞLIK...

Bizimki de tamamen değmeden, çok hafif geçti diyemeyiz. Meselâ, ilk başta, hastaneye gitmeden önce can azlığı, dermansızlık oldu. Namaz kılarken ayakta kısa bir sûreyi bile okuyacak kadar kıyamda durmakta zorlanıyordum. Bunun üzerine hastaneye gitme ihtiyâcı mevzubahis oldu zâten. Başlarda bayağı tedirgin olmuştuk ama oradaki süreçle berâber kısa sürede genel durumumuz normâle döndü çok şükür. Şu an, yaklaşık bir aydır eve kapanmanın da getirdiği genel bir içe dönüklüğün etkisiyle berâber bir dermansızlık, isteksizlik, bir nevî yorgunluk hâli söz konusuysa da, şu an ayakta Yâsin’i baştan sona okusak ta sıkıntı yok elhamdülillâh…

 

Bu arada şunu da söyleyeyim ki, önceleri hasta olursak kitap okur, vakit geçirir, zamanı öyle değerlendiririz diyorduk. Ama, iş başa gelince hiç te öyle olmadığını gördük. İnanınız ki insanın bırakın okumayı, dilini bile döndürecek mecâli ya da hevesi olmuyor. Onun için sağlık, her anlamda büyük bir nîmet gerçekten.

 

BEŞ ŞEY GELMEDEN...

Hani, Efendimiz SAV buyurmuş ya; 

"- İhtiyarlık gelmeden gençliğin, 

- Hastalık gelmeden sağlığın, 

- Fakirlik gelmeden zenginliğin, 

- Meşgul olmadan, boş zamanın, 

- Ölüm gelmeden hayatın kıymetini bilin" diye. Bunu bizzat yaşıyorsunuz. 

 

Bereket, kısa zamanda ilk şok geçti, tedaviyle berâber normâle dönünce kitaplara tutunduk. Bunlar daha çok hâtıra kitapları oldu. Sanki hastalıkla birlikte birden ihtiyarladık da, mâlum ihtiyârlar da hâtıralar(ıy)la yaşarlar ya, öyle gibi bir şey oldu. İnşâllâh bu okumalarla ilgili, en azından genel bir değerlendirme yapmayı düşünüyoruz.

 

PÂYİTAHT, TRAKYA, BALKANLAR...

Bu arada, 1 ay boyunca evdeyiz. Televizyonla da bayağı senli-benli olduk. Gönül Dağı ve Abdülhamid izlemeye çalıştığım dizilerdi. Diyânet TV’de çok güzel programlar var. TRT ÇOCUK. Bunlar âilelerimiz, çocuklarımız için şans. Çok güzel kanallar ve programlar. Lâlegül TV. Belgeseller. İzlemek isteyenler için sadre şifâ güzel şeyler var. 

 

Diğer yanda, çocuklar özel ilgim bağlamında RUMELİ TV’yi de kumandaya kodlamışlar. Bol bol Rumeli türkü, şarkı ve ezgileri dinledik Trakya ve Balkanlar köy, kasaba ve şehir görüntüleri eşliğinde. Bir yandan o manzaraları temâşâ ederken, bir yandan nağmelerle kanatlandık. Bir gün, yeri gelirse ezgiler ve gösterilen beldelerden de söz etmek isteriz inşâllâh… 

 

KARABAĞ ZAFERİ, KIYAM COŞKUSU...

Azerbaycan’la Karabağ Zaferi ülkemizin ayak seslerinin bölge ve tüm dünyâda hissedilmesine sebep oldu. ABD ve AB ülkelerinin çok yönlü sıkıştırma ve ambargolarının arka plânında bu var. Ama korkunun ecele faydası yok. Milleti ve jeopolitiğiyle köklü, güçlü ve yerli olan ülkemizin doğal yükselişini hiçbir güç engelleyemeyecektir. Gazâmız mübârek, zaferimiz kutlu ve de yenilerinin habercisi olsun inşâllâh… 

 

DAHASINA GEREK VAR MI?

Evet, sevgili dostlar, çok şükür, bu hastalığı şimdilik atlattık. Bu mesele kapandı mı? Biz şimdi aşılı mıyız? Bu hastalık tekrar nüks’eder mi? Bunlar meçhul. Doktorlar, sizin tedâviniz tamam; başkaca bir şeye gerek yok. Hattâ yeni bir tahlil ve teste bile diyorlar. 

 

Ancak, kimi arkadaşlarımızın sosyâl medyada, özel doktora gittiklerini, doktorların onlara iyi ki geldiniz, ciğerinizde tahribât olmuş deyip bunu telâfi meyânında yeni tedâviler uyguladıklarını falan yazmışlar. Acaba bizde de böyle bir durum var mı? Ne yapacağız bakalım? Kızım, bir problem ve şikâyet yoksa böyle bir duruma gerek yok diyor. Haydi hayırlısı. Bize geçmiş olsun. Rabbimiz cümle Ümmet-i Muhammed'i daha beterlerinden korusun inşâllâh… 

 

Bu vesileyle, hastalık sürecinde arayıp soran, duâ eden cümle dostlardan Rabbimiz râzı olsun, dünyâda da, âhirette de sizlere, bizlere, hiçbirimize sıkıntı göstermesin inşâllâh diyor, cümlenize sevgiler-saygılar sunuyoruz wes’selâm… 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve orducu.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.