Abdullah Yılmaz
Köşe Yazarı
Abdullah Yılmaz
 

EMEKLİ VEYA RAHMETLİ OLMAK

Modern zamanlar insanoğluna büyük kolaylıklar sunarken, hiç şüphesiz bir taraftan da bazı değerlerimizi alıp götürüyor. Bize de bu değerlerimizi muhafaza edebilmek için çağın şartlarına göre çözümler üretmek düşüyor aslında.   Allah selamet versin, Rahle-i Tedrisatından geçmek nasip olduğu Merhum Abdullah Ustaosmanoğlu hocamız kendi şivesiyle, ‘Müsliman’ın Emeklisi olmaz, Rahmetlisi olur’ derdi. Bu muazzam yaklaşımın altında Allah Teala Ve Tegaddes Hazretlerinin Müslümanlara emrettiği ‘Emr-i bil-maruf nehy-i ani'l-münker’ vazifesinin bilincinin yattığını anlıyoruz. Bu arada geçtiğimiz yıl emaneti teslim eden hocamız son nefesine kadar söylediği gibi tabir caizse emekli olmadan yaşadı ve hizmetlerini son anına kadar sürdürdü. Allah ondan ve onun gibi büyüklerimizden razı olsun.   Müslüman, her yaş döneminde topluma, dinine, ailesine, kendisine faydalı işlerle meşgul olmalıdır olabilmelidir. Ve bunları da Allah rızasını gözeterek yapmalıdır. Maalesef günümüz şartlarında özellikle şehirde yaşayan büyüklerimizin önemli bir kısmının günlerini boş geçirdiklerini üzüntüyle görüyoruz. Bu bir kültür meselesi aslında ve bu kültür bizim geçmişimizde vardı, fakat kaybettik kaybediyoruz!   Hele erken sayılabilecek yaşlarda emekli olan büyüklerimizin durumu daha da vahim. Zira, en üretken sayılabilecek yaşlarda kenara çekilmek veya itilmek o insana yapılan bir kötülüktür aslında. Yasal hakkıdır emekli olsun, maaşını almaya başlasın ama hayattan kopmasın, demek istediğim bu. Bunun için de çeşitli projeler geliştirilip, bu önemli tecrübelerin ziyan olmamasının önüne geçilebilir.   Müslüman kimdir? ne iş yapar? niye Müslüman olmuştur? ne yer ne içer? gibi soruların cevaplarını aramak ve bulmak mecburiyetindeyiz hep beraber. Şu geçici dünyada anlamlı bir şeyler bırakabilmek, dünyada bulunuş gayemize uygun işler yapıp yaşamak için birbirimizi de motive ve teşvik etmemiz lazım. Günümüzde moda olan yaşam tarzı bize göre bir yaşam tarzı değil, olamaz. Ellibeş yaşına kadar çalış kazan ondan sonra ölene kadar ye-iç-yat! Bu kabul edilemez. Bir Müslüman, gücünün yettiği ölçüde hayır işlerinde topluma faydalı işlerde ömrünün sonuna kadar koşturması lazım. Para kazanılan işlerde emeklilik olur ama diğer işlerde emeklilik olmaz. Hadis-i Şerifte Efendimiz (S.A.V), ‘İnsanoğlu öldüğü zaman, bütün amellerinin sevabı da sona erer. Şu üç şey bundan müstesnadır: Sadaka-i câriye, istifade edilen ilim, kendisine dua eden hayırlı evlat’ buyuruyor. O halde sadece Cennet kazanmak değil Hakk’ın rızasını kazanmak ve öldükten sonra da sevap hanemize yazılacak işler yapmak için de çok çalışmak düşüyor hepimize. Hele bu dönemde buna o kadar ihtiyaç var ki, kaybettiğimiz değerlerimizi yavaş yavaş geri kazanmamız gerekiyor. Güçlü bir millet olacaksak, ağabeylik yapacaksak, yeniden 3 kıtada hüküm süreceksek yaşlısıyla genciyle, kadınıyla erkeğiyle gevşek cıvata gibi bir millet olmaya, fuzuli işlerle uğraşmaya hakkımız da zamanımız da yok.   Güngören ilçesinde Şimdi Veysel Karani Camii İmam Hatibi olan Mehmet Şenyiğit Hoca yine Güngören’deki Kuyulu Camii İmam Hatipliği vazifesindeyken Hatim ve İcazet programına davet etmişti. Programa katıldım. Hocamız ekserisi altmış yaşın   üzerinde olan kursiyerlerin tecvitli Kur’an-ı Kerim öğrenmelerine öncülük etmiş ve hepsi de icazet için özel alınmış beyaz gömlekleriyle ve büyük bir heyecanla icazet merasimine iştirak etmişlerdi. O gün orada gerçekten çok duygulandım, ayrıca kendime çok kızdım neden böyle bir hayra ben de öncü olmuyorum diye. Demek ki, yaşlılarımızdan istenildiği takdirde öğreneceğimiz çok şey olduğu gibi, onların da yeni şeyler öğrenmeleri mümkün olabiliyor. (Kuyulu Camii’nde yapılan bu faaliyetlerin anlatıldığı TRT1’de yayınlanan belgeseli de ilginize sunayım. https://www.youtube.com/watch?v=mqxctT2tZBI )   Ayrıca büyüklerimizin bir şekilde enerjilerinin el verdiği bir takım işlerle meşgul olmaları Alzheimer gibi bazı hastalıklara yakalanmamalarını veya gecikmesine de vesile olacaktır. Bu konuyu hep beraber gündeme alıp, projeler geliştirip üzerimize düşenleri yapmalıyız kanaatindeyim. Onlar kendilerini geriye çekmek isteseler de yaptığımız teşviklerle bunun önüne geçebiliriz.   Sonuç olarak kendimi de katarak söylüyorum, ömrümüzün sonuna kadar faydalı işlerle meşgul olmaya ve Allah yolunda çalışmaya gayret etmeliyiz. Müslümanız biz Elhamdülillah. Sorumluluklarımız var bizim. Sıradan olamayız. O yüzden, Müsliman’ın Emeklisi Olmaz, Rahmetlisi olur. Gerçekten Rahmetli olanlardan olmamız duasıyla…   Hayati Öztürk Bey’in ardından… Son bir yıldır yaşadığımız pandemi nedeniyle binlerce insanımızı kaybettik ve kaybetmeye devam ediyoruz maalesef. Rabbim bu musibetten en kısa zamanda bizleri kurtarsın diye dua edelim. Dün, Sosyal Medya hesabıma girdiğimde Ordu’daki birçok tanıdığım güzel insanın paylaşımlarından, Diş Hekimi Hayati Öztürk bey’in Covid -19 nedeniyle vefat ettiği haberlerini gördüm. Allah rahmet eylesin. İnşaAllah mekanı Cennet olsun. Sevenlerine ailesine sabırlar dilerim. Bu kadar güzel insanın hüsnü şehadetiyle uğurlanmak ne kadar güzel.   Konuyu buraya taşımamın nedeni; Hayati bey, benim de 1992-1995 yılları arasında okuduğum Ordu Bölge Yatılı Kur’an Kursu’nun talebelerini 1990 ila 2000 yılları arasında ücretsiz muayene ve tedavi etmiş. Kendisiyle tanışmak nasip olmamıştı, Duam o ki, Cennette tanışalım. Kendisiyle tanışamamış olmam o yıllarda pek diş rahatsızlığı yaşamamış olmamdandır diye düşünüyorum.   Haber duyulur duyulmaz Kur’an Kursu’nun hocalarının ve mezunlarının bulunduğu mesajlaşma grubunda hemen bir Hatim organizasyonu yapıldı ve tüm cüzler kısa sürede bitti. Hatta yetişemeyenlerin üzüldüğüne de şahit oldum. Belki Hayati Bey’in tanımadığı ve Hayati Bey’i tanımayan ama arkasından hayır dua eden nice dost, nice insan bırakmış ne güzel. Paranın malın ve mülkün bir zekatı olduğu gibi ilmin de mesleğin de bir zekatı olduğunu unutmamalı. O ücretsiz tedaviler, Hayati Bey’e maddi olarak bir şeyler kaybettirmedi ama ne güzel şeyler kazandırmış. Bundan daha güzel Sadaka-i Cariye olur mu?   Bazı meslek gruplarında bulunanların, istisna olanları tenzih ederek söylüyorum; toplumdan, insanlardan, akrabalardan soyutlandığını üzülerek görüyoruz. Hem mesleğini en iyi şekilde icra edip hem de mahallesinin camisiyle, okuluyla irtibatı devam eden doktorlara, mühendislere, akademisyenlere, bilim insanlarına, siyasilere hasret kalmayalım. Bu konuda elbette güzel örnekler var ama yetersiz diye düşünüyorum. Bu güzel örneklerden bir tanesinden bahsedip yazıyı bitireyim. Hayati bey gibi Diş Hekimi ve doktorlardan oluşan grupların zaman zaman dünyanın çeşitli yerlerine tedavi için gönüllü şekilde gittiklerini görüp duyuyoruz. Hatta bu konuda TRT Belgesel’de yayınlanmış bir program da var izlemenizi tavsiye ederim. Bu tip organizasyonlar yukarıda da zikrettiğim gibi hem ilmin zekatıdır, hem de apayrı bir tazelenmeye vesile olacaktır. Herkesin kendi bilgisi, gücü nispetinde bu gibi hayır işlerine vakit ayırmaları ne güzel olur, vesselam…
Ekleme Tarihi: 19 Ocak 2021 - Salı

EMEKLİ VEYA RAHMETLİ OLMAK

Modern zamanlar insanoğluna büyük kolaylıklar sunarken, hiç şüphesiz bir taraftan da bazı değerlerimizi alıp götürüyor. Bize de bu değerlerimizi muhafaza edebilmek için çağın şartlarına göre çözümler üretmek düşüyor aslında.

 

Allah selamet versin, Rahle-i Tedrisatından geçmek nasip olduğu Merhum Abdullah Ustaosmanoğlu hocamız kendi şivesiyle, ‘Müsliman’ın Emeklisi olmaz, Rahmetlisi olur’ derdi. Bu muazzam yaklaşımın altında Allah Teala Ve Tegaddes Hazretlerinin Müslümanlara emrettiği ‘Emr-i bil-maruf nehy-i ani'l-münker’ vazifesinin bilincinin yattığını anlıyoruz. Bu arada geçtiğimiz yıl emaneti teslim eden hocamız son nefesine kadar söylediği gibi tabir caizse emekli olmadan yaşadı ve hizmetlerini son anına kadar sürdürdü. Allah ondan ve onun gibi büyüklerimizden razı olsun.

 

Müslüman, her yaş döneminde topluma, dinine, ailesine, kendisine faydalı işlerle meşgul olmalıdır olabilmelidir. Ve bunları da Allah rızasını gözeterek yapmalıdır. Maalesef günümüz şartlarında özellikle şehirde yaşayan büyüklerimizin önemli bir kısmının günlerini boş geçirdiklerini üzüntüyle görüyoruz. Bu bir kültür meselesi aslında ve bu kültür bizim geçmişimizde vardı, fakat kaybettik kaybediyoruz!

 

Hele erken sayılabilecek yaşlarda emekli olan büyüklerimizin durumu daha da vahim. Zira, en üretken sayılabilecek yaşlarda kenara çekilmek veya itilmek o insana yapılan bir kötülüktür aslında. Yasal hakkıdır emekli olsun, maaşını almaya başlasın ama hayattan kopmasın, demek istediğim bu. Bunun için de çeşitli projeler geliştirilip, bu önemli tecrübelerin ziyan olmamasının önüne geçilebilir.

 

Müslüman kimdir? ne iş yapar? niye Müslüman olmuştur? ne yer ne içer? gibi soruların cevaplarını aramak ve bulmak mecburiyetindeyiz hep beraber. Şu geçici dünyada anlamlı bir şeyler bırakabilmek, dünyada bulunuş gayemize uygun işler yapıp yaşamak için birbirimizi de motive ve teşvik etmemiz lazım. Günümüzde moda olan yaşam tarzı bize göre bir yaşam tarzı değil, olamaz. Ellibeş yaşına kadar çalış kazan ondan sonra ölene kadar ye-iç-yat! Bu kabul edilemez. Bir Müslüman, gücünün yettiği ölçüde hayır işlerinde topluma faydalı işlerde ömrünün sonuna kadar koşturması lazım. Para kazanılan işlerde emeklilik olur ama diğer işlerde emeklilik olmaz. Hadis-i Şerifte Efendimiz (S.A.V), ‘İnsanoğlu öldüğü zaman, bütün amellerinin sevabı da sona erer. Şu üç şey bundan müstesnadır: Sadaka-i câriye, istifade edilen ilim, kendisine dua eden hayırlı evlat’ buyuruyor. O halde sadece Cennet kazanmak değil Hakk’ın rızasını kazanmak ve öldükten sonra da sevap hanemize yazılacak işler yapmak için de çok çalışmak düşüyor hepimize. Hele bu dönemde buna o kadar ihtiyaç var ki, kaybettiğimiz değerlerimizi yavaş yavaş geri kazanmamız gerekiyor. Güçlü bir millet olacaksak, ağabeylik yapacaksak, yeniden 3 kıtada hüküm süreceksek yaşlısıyla genciyle, kadınıyla erkeğiyle gevşek cıvata gibi bir millet olmaya, fuzuli işlerle uğraşmaya hakkımız da zamanımız da yok.

 

Güngören ilçesinde Şimdi Veysel Karani Camii İmam Hatibi olan Mehmet Şenyiğit Hoca yine Güngören’deki Kuyulu Camii İmam Hatipliği vazifesindeyken Hatim ve İcazet programına davet etmişti. Programa katıldım. Hocamız ekserisi altmış yaşın

 

üzerinde olan kursiyerlerin tecvitli Kur’an-ı Kerim öğrenmelerine öncülük etmiş ve hepsi de icazet için özel alınmış beyaz gömlekleriyle ve büyük bir heyecanla icazet merasimine iştirak etmişlerdi. O gün orada gerçekten çok duygulandım, ayrıca kendime çok kızdım neden böyle bir hayra ben de öncü olmuyorum diye. Demek ki, yaşlılarımızdan istenildiği takdirde öğreneceğimiz çok şey olduğu gibi, onların da yeni şeyler öğrenmeleri mümkün olabiliyor. (Kuyulu Camii’nde yapılan bu faaliyetlerin anlatıldığı TRT1’de yayınlanan belgeseli de ilginize sunayım. https://www.youtube.com/watch?v=mqxctT2tZBI )

 

Ayrıca büyüklerimizin bir şekilde enerjilerinin el verdiği bir takım işlerle meşgul olmaları Alzheimer gibi bazı hastalıklara yakalanmamalarını veya gecikmesine de vesile olacaktır. Bu konuyu hep beraber gündeme alıp, projeler geliştirip üzerimize düşenleri yapmalıyız kanaatindeyim. Onlar kendilerini geriye çekmek isteseler de yaptığımız teşviklerle bunun önüne geçebiliriz.

 

Sonuç olarak kendimi de katarak söylüyorum, ömrümüzün sonuna kadar faydalı işlerle meşgul olmaya ve Allah yolunda çalışmaya gayret etmeliyiz. Müslümanız biz Elhamdülillah. Sorumluluklarımız var bizim. Sıradan olamayız. O yüzden, Müsliman’ın Emeklisi Olmaz, Rahmetlisi olur. Gerçekten Rahmetli olanlardan olmamız duasıyla…

 

Hayati Öztürk Bey’in ardından…

Son bir yıldır yaşadığımız pandemi nedeniyle binlerce insanımızı kaybettik ve kaybetmeye devam ediyoruz maalesef. Rabbim bu musibetten en kısa zamanda bizleri kurtarsın diye dua edelim. Dün, Sosyal Medya hesabıma girdiğimde Ordu’daki birçok tanıdığım güzel insanın paylaşımlarından, Diş Hekimi Hayati Öztürk bey’in Covid -19 nedeniyle vefat ettiği haberlerini gördüm. Allah rahmet eylesin. İnşaAllah mekanı Cennet olsun. Sevenlerine ailesine sabırlar dilerim. Bu kadar güzel insanın hüsnü şehadetiyle uğurlanmak ne kadar güzel.

 

Konuyu buraya taşımamın nedeni; Hayati bey, benim de 1992-1995 yılları arasında okuduğum Ordu Bölge Yatılı Kur’an Kursu’nun talebelerini 1990 ila 2000 yılları arasında ücretsiz muayene ve tedavi etmiş. Kendisiyle tanışmak nasip olmamıştı, Duam o ki, Cennette tanışalım. Kendisiyle tanışamamış olmam o yıllarda pek diş rahatsızlığı yaşamamış olmamdandır diye düşünüyorum.

 

Haber duyulur duyulmaz Kur’an Kursu’nun hocalarının ve mezunlarının bulunduğu mesajlaşma grubunda hemen bir Hatim organizasyonu yapıldı ve tüm cüzler kısa sürede bitti. Hatta yetişemeyenlerin üzüldüğüne de şahit oldum. Belki Hayati Bey’in tanımadığı ve Hayati Bey’i tanımayan ama arkasından hayır dua eden nice dost, nice insan bırakmış ne güzel. Paranın malın ve mülkün bir zekatı olduğu gibi ilmin de mesleğin de bir zekatı olduğunu unutmamalı. O ücretsiz tedaviler, Hayati Bey’e maddi olarak bir şeyler kaybettirmedi ama ne güzel şeyler kazandırmış. Bundan daha güzel Sadaka-i Cariye olur mu?

 

Bazı meslek gruplarında bulunanların, istisna olanları tenzih ederek söylüyorum; toplumdan, insanlardan, akrabalardan soyutlandığını üzülerek görüyoruz. Hem mesleğini en iyi şekilde icra edip hem de mahallesinin camisiyle, okuluyla irtibatı devam eden doktorlara, mühendislere, akademisyenlere, bilim insanlarına, siyasilere hasret kalmayalım. Bu konuda elbette güzel örnekler var ama yetersiz diye düşünüyorum. Bu güzel örneklerden bir tanesinden bahsedip yazıyı bitireyim. Hayati bey gibi Diş Hekimi ve doktorlardan oluşan grupların zaman zaman dünyanın çeşitli yerlerine tedavi için gönüllü şekilde gittiklerini görüp duyuyoruz. Hatta bu konuda TRT Belgesel’de yayınlanmış bir program da var izlemenizi tavsiye ederim. Bu tip organizasyonlar yukarıda da zikrettiğim gibi hem ilmin zekatıdır, hem de apayrı bir tazelenmeye vesile olacaktır. Herkesin kendi bilgisi, gücü nispetinde bu gibi hayır işlerine vakit ayırmaları ne güzel olur, vesselam…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve orducu.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.