Hayattaki birçok şey gibi doğduğumuz ve yaşadığımız yer de nasip işi. Hiç şüphesiz yaşadığımız çevre de insanın gelişiminde çok büyük rol oynuyor. Hatta bu durum çoğu zaman aile faktörünün de önüne geçiyor. Anne babamızı seçemediğimiz gibi yaşadığımız coğrafyayı da seçme özgürlüğümüz yok…
İnsanoğlu ilk eğitimini ve terbiyesini ebeveyninden alıyor. Uzmanlar, eğitimin anne karnındayken başladığını da ifade ediyor. Konuya manevi yönden de bakacak olursak, durumun aynı olmasının yanı sıra helal lokmanın da kişilik kalitesine etki yaptığını kaynaklardan öğreniyoruz. Dolayısıyla İnsan kalitesini etkileyen onlarca etken sıralayabiliriz.
İnsanın çok kaliteli olması için çok zengin olması, acayip iyi okullarda okuması, çok iyi giyinmesi, Suadiye’de yaşaması falan da gerekmiyor. Maddi olanakların etkisi ayrı bir konu. Ama iyi bir çevrede yetişmesi, ilim ve irfan halkalarına yakın olması kişi kalitesini etkiliyor. Kendi yaşıtlarının hal ve hareketlerini de atlamayalım. Kıratın yanında duran ya huyundan ya suyundan!
Asıl konumuza gelmeden önce şunu da ifade edeyim; dijital çağda birçok şey altüst olmuş durumda. Artık çocukların, gençlerin bir çoğu terbiyeyi youtuberlardan almaya başladı. Bu yeni hale göre bazı şeyleri tekrar gözden geçirmeliyiz derim…
Yaşadığımız kadim coğrafya, bir vakıf medeniyetini içinde barındırmış; ecdadımız, el birliğiyle birçok zor işin kolaya dönüşebileceğini, daha kaliteli olabileceğini, ve yapılan işlerde Rıza-ı İlahi’nin de gözetilmesi gerektiğini bizlere nice güzel örneklerle göstermiş. Meselemiz Hakk’ın yanında, batılın karşısında dimdik olmaktır.
Peygamber Efendimiz de (SAV) Kendisine Peygamberlik gelmeden önce zulmü engellemek ve mazlumların hakkını gözetmek için kurulmuş Erdemliler İttifakı gibi bir manaya gelen Hilfü’l Fudûl isimli bir cemiyete katılmış ve aktif görevler almıştır. Konuya verebileceğimiz en güzel örnek bence budur.
Günümüzde ise her gayeye hizmet eden sayısız Sivil Toplum Kuruluşu (STK) bulunmakta. Bunlardan bazıları hayırlı işlerle meşgul iken birçoğu da ülkeye, millete, İslam’a zarar verme amacını taşımaktadır. Hatta Uluslararası boyutta faaliyet gösteren bazı kuruluşların asıl amaçlarının çok daha farklı olduğunu görmek hiç de zor değil. Ancak, özellikle memleketin selameti ve gençlerin daha iyi yetişmeleri için faaliyetler ortaya koyan cemiyetlerin varlığını da biliyoruz.
Peki bu cemiyetler gençler üzerinde ne gibi etkiler bırakıyor? Gençler henüz eğitim çağındayken bu cemiyetlere katılmalı mı katılmamalı mı? Ne tür cemiyetlerde bulunmaları onlara katkı sağlar? Sosyalleşme bir temel ihtiyaç mıdır?
Memleketimizin her yanında yerel ve ulusal çapta onlarca farklı alanda faaliyet gösteren dernek ve vakıflar bulunmakta. Bunların bir kısmı sadece gençlere yönelik faaliyetler yapmakta. Özellikle gençlere hitap eden kuruluşlara dikkatli yaklaşmakta fayda var. Zira tabelalarında farklı şeyler yazmış olsa da terör örgütlerine eleman kazandırma gayesi taşıyan, inançları bozmak için çalışan, akla gelmeyecek sapkınlıkları yaygınlaştırmak derdinde olan STK’ların olduğunu biliyoruz. Hatta Cemaat maskesiyle 30 yıldır faaliyet gösteren asıl amaçlarının devleti ele geçirmek olduğunu 15 Temmuz’da tam olarak gördüğümüz Fetö’yü de bir STK olarak kabul edersek bu alanda tehlikeli yapıların var olduğunu daha iyi idrak etmiş oluruz. Bu olumsuz örnekleri seçici olmamızın önemini vurgulamak için verdim.
Özel bir sağlık sorunu yoksa her insan sosyalleşmek ister. Bu istek genç yaşta genç yaşta daha da belirgin oluyor. Kimisi mahallesinde bir apartmanın köşesinde, kimisi kafelerde, kimisi Cami etrafında veya bir STK bünyesinde… Bu sosyalleşme kontrolsüz olursa durum vahim olabiliyor. Yakın zamanda yaşları 10 ila 16 arasında değişen çocukları/gençleri bir apartmanın köşesinde ellerindeki sigaralarla gördüm. Aralarında yaşı en büyük olan ağza alınmayacak küfürlerle konuşuyordu. Yanlarından geçerken, küfürlü konuşmaması için uyarıda bulundum. Bana saygısızca ‘nedenmiş o’ diye tepki gösterdi. Ben de yanındaki küçük çocuklara kötü örnek olduğunu anlatmaya çalıştım. ‘Abi küfür ne ki, bunlarda esrar eroin her halt var’ şeklinde cevap verdi. Bahsettiği çocuklar 10-12 yaşlarında. Bu uç bir örnek ama dikkate alınması gerekir. İşte bu şekildeki sosyalleşme insanı ne hale koyar! Çocuklarımızın muhakkak kontrollü şekilde ve sağlıklı ortamlarda sosyalleşmelerine zemin hazırlamalıyız. İlerleyen yaşlarında örneğin eğitim nedeniyle evden ayrıldığında yolunu bulabileceği ortamlarla irtibatlı hale getirmeliyiz.
Üniversitelerin kayıt dönemlerinde yeni kayıt olanları kendi saflarına çekmek isteyen vakıf, dernek ve kulüplerin temsilcileri açtıkları stantlarla faaliyetlerini anlatıp kendilerini tanıtırlar. Birçok öğrenci için dananın kuyruğunun koptuğu yer burasıdır. Bazı illegal örgütler bile türlü süslü cümlelerle öğrencilerin akıllarını çelebiliyor. O yaştaki bir genç için her türlü cazip! ortamlar sunan bu yapıların gerektiğinde gençleri kirli emelleri için devreye sokabildiğini sayısız örneklerle anlatabiliriz. Örneğin, Sakarya’lı bir Milliyetçi Muhafazakar ailenin kız çocuğu üniversitede tanıştığı bir yasadışı sol örgüt adına canlı bomba olabilecek kadar ileri bile gidebiliyor. İşte tam da burada memleketin ve insanların hayrına hizmet eden yapıların önemini anlamış oluyoruz. Hangi kuruluşların bu manada hayırlı yerler olduğunu da anlamak için biraz kulak kabartmak yeterli. Ben bazılarından bahsedeyim: İnançlı ve vatansever insanların girişimleriyle kurulmuş, birçok devlet adamının da yolunun geçtiği Milli Türk Talebe Birliği (MTTB), Merhum Erbakan Hocamızın öncülüğünde kurulmuş Milli Gençlik Vakfı (MGV), Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın himayesinde faaliyet gösteren Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) gibi Ulusal çapta faaliyet gösteren vakıflar olduğu gibi yerel ve daha butik faaliyetler yapan nice hayırlı kuruluşlar da bulunmakta. Ayrıca Diyanet Teşkilatımızın Cami merkezli faaliyet amacı taşıyan Gençlik yapılanmasını da burada zikretmeliyim. Allah bu ve benzeri yapıların büyümesine katkı sunan herkesten razı olsun.
Gençler bu gibi yerlerde istikametini kaybetmezler, hatta güzel istikametler edinirler. Güzel insanlarla hemhal olurlar. Kişisel gelişimine katkı sağlayacak nice birikimli insanla tanışma fırsatı bulurlar. Seminer, Sohbet, Gezi, Akademik bilimsel takviye çalışmalar yapabilecek ortam da bulabilirler. Tanıştığı kıymetli insanlarla dayanışma içinde olurlar. Yardım faaliyetlerine katılıp manevi görevlerini ifa ederler.
Şahsen bendeniz, bahsettiğim yapılardan çok istifade ettim. Sonrasında elimden geldiğince destek olmaya da gayret ediyorum. Çocuklarım küçük olmasına rağmen onlara bir nevi adres göstermek için ellerinden tutup hayırlı hizmetler yaptığına inandığım yerlere götürüyorum, değerli insanlarla tanıştırıyorum. Belki etrafımızda bu tür imkanlar yoktur o zaman kurulmasına öncülük edilebilir. Özet olarak; Gençlerin çocukların gidip geldiği, sosyalleştiği yerler onların hayatını etkiliyor. O yüzden hayırlı yerleri tercih etmeli. Camileri hayatımızın merkezine koymalı. İmam Efendi’den, Müezzin Efendi’den ve Allah rızası için gençlere hizmet eden cemiyetlerden ve cemiyet insanlarından istifade etmenin yollarını aramak lazım. Allah iyilerle karşılaştırsın.
Zaman zaman bu konuda yazılar paylaşmak istiyorum, olumlu olumsuz geri dönüşleri de merak ediyorum. Son söz; Türkiye’de olgunlaşma yaşı da çok ilerlemiş durumda. Çocuklarımızı, kendi yolunu bulduğundan emin olana kadar sahiplenelim, başı boş bırakmayalım. Vesselam.