Abdullah Yılmaz
Köşe Yazarı
Abdullah Yılmaz
 

BİR ÖNERİ

Bismillah… Yazacaklarım tamamen üstüne alınacak olanlara yöneliktir baştan belirteyim. Konuyla alakalı varsa müspet veya menfi düşüncelerinizi, kanaatlerinizi özelden de iletebilirsiniz yorum da bırakabilirsiniz... Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren 50’li - 60’lı yıllara kadar dini eğitim sekteye uğramış, yasaklanmış, yasağa uymamanın da ağır bedelleri olmuş. Süreç içerisinde bu işi kendine dert edinen güzel insanlar İmam Hatip Okullarının temellerini atıp bu konuda hayırlı bir işe öncülük etmişler. Tabi bu temellerin atılmasına göz yumulmasında cenazeleri bile kaldıracak hoca kıtlığı yaşanmasının etkili olduğunu burada belirtelim. Bu arada bu yasaklara uymadan sorumluluk alıp bin bir türlü yöntemlerle talebe yetiştirip bayrağı yere düşürmeden Allah’ın davasına hizmet etmiş ve gerektiğinde bedel ödemiş nice büyüklerimizin olduğunu da biliyoruz ki, Rabbim her birinden razı olsun. Bu yıllardan sonra da dini eğitim faaliyetlerinin çok sağlıklı ilerlediğini söyleyemeyiz. Hatta süreç içerisinde bir takım okulları; bırakın dini eğitim vermeyi, dini ifsad yuvasına dönüştürme çabalarının da olduğunu biliyoruz ama bu konuda yol alınıp alınmadığı başka bir tartışma konusu. Bugün Diyanet teşkilatımıza bağlı Kur’an Kurslarında ve İmam Hatip okullarında yüz binlerce öğrenci kardeşimiz eğitim alıyor ve ülkesine milletine en güzel şekilde hizmet etmek için heyecan taşıyor. 28 Şubat sürecinde sekteye uğratılmış bu faaliyetlerin her geçen gün daha güzel bir noktaya taşındığını görmek beni ziyadesiyle mutlu ediyor. Çeşitli yerlerde faaliyet gösteren proje İmam Hatip okullarında hafızlık müessesesi de yaşatılmaya çalışılıyor ve buralarda eğitim alan yavrularımız normal okul derslerinin yanı sıra biraz daha fazla efor sarf ederek dini eğitim ve hafızlık eğitimlerini de almış oluyorlar. Müslüman olmak fedakarlık ve bedel ödemeyi gerektirir... Yukarıda zikrettiğim konularla alakalı farklı tartışmalar ve öneriler dile getirilebilir ama, benim asıl gündeme getirmek istediğim şey başka. Müslümanlar olarak asıl yaradılış gayemizi unutup dünyevileşme konusunda batı ile yarışır hale gelmiş durumdayız. Köklerimizden, geleneklerimizden uzaklaşıp ya hayatı boş verip savrulmalar yaşıyoruz, ya da; kariyer, statü, para gibi dünyalıkların peşinde ömrümüzü harap ediyoruz. Bu durum maalesef çocuklarımızı nasıl yetiştirmeliyiz sorusunu da çoğumuz için anlamsız hale getiriyor. Zira bize sunulan seçenekler ortada! Son 20 senedir sırtımızda kambur olan baskılardan da kurtulup her alanda özgürce hareket edebilme fırsatını yakaladık. Sırf Kur’an Kursları kapansın ve İmam Hatip Okulları değersizleşsin diye 8 yıllık kesintisiz eğitim ve kat sayı zulmü gibi uygulamalar da yok artık. Bilakis bu güzide eğitim kurumlarımızın önü açılmış ve bu alanda birçok teşvik yapılmaktadır. Ancak, görmekteyiz ki bir takım dünyevi sebeplerden dolayı mütedeyyin kesimde çocuklarını Kur’an Kurslarına ve İmam Hatip okullarına göndermekten imtina eden ebeveynler var. Yahut zeki çocuklarını başka okullara gönderip biraz başarısı düşük olanı da Kur’an Kursu’na gönderme kurnazlığına kaçanları da biliyoruz. Aslında en başarılı evlatlarımızı bu yola yöneltirsek bu konuda Rabbimiz çok daha razı olur. Ayrıca belirtmeliyim ki; bu kurslar ve okullar da başarı konusunda diğer okullarımızdan geri kalmıyor. Dünyadaki asli vazifemiz Rabbimiz’i (C.C) razı etmek değil mi? Gelgelelim öneri kısmına… Her Müslüman’ın İslâm’ı en güzel şekilde yaşayabilmek için gerekli olan bilgilere sahip olma zorunluluğu vardır ve bu Farz-ı Âyn’dır. Yani Namazını veya diğer ibadetlerini eda edecek kadar ve gündelik hayatta ihtiyaç duyacağı fıkıh bilgisine sahip olmalı, Kur’an-ı Kerim’i Arapçasından okuyabilmeli ve belli bölümlerini ezberlemeli. Bu konu biz Müslümanlar için her şeyden daha önemlidir. Ve bunu önemsememek bizleri Rabbimiz katında sorumlu yapacağı gibi evlatlarımızın da bizden davacı olmasına sebep olur. Ağaç yaş iken eğilir ve belli bir yaşa geldiğinde çocuklarımıza bu eğitimleri vermemiz veya verdirmemiz gerekir. 60-70 yaşına gelip İhlâs Suresi bile bilmeyen nice insanlar biliyoruz. Ya da Namaz kıldırmak için öne geçip Fatiha Suresini bile adam akıllı okuyamayan ama okuduğunu sanan nice dindar insanımız var. Veya ibadet yapmak istediği halde nasıl yapacağını bilmeyen, iş işten geçtiği için mahcubiyetinden dolayı öğrenme yoluna başvurmayan insanlarımız da var. Yine Gençlerle uzun süre meşgul olmuş bir kardeşiniz olarak bir not daha bırakayım; maalesef gusûl abdesti bile bilmeden yaşayan büyük oranda gençlerimiz var. Ne acı bir durum! Çocuklarına kendi imkânlarıyla yeterli dini bilgi veren ebeveynlerden Allah razı olsun. Ama birçok aile bu konuda bilgi ve imkân sahibi değil. O yüzden çocuklarımızın işin ehlinden belli bir süre dini eğitim alması elzemdir. Bu konuda da önerim şudur ki; çocuk İlkokuldan sonra 1 yıl ara verip Kur’an Kursu’na devam ederse müthiş bir temel atılmış olur. Ülkemizdeki eğitim sistemi şuan buna müsaade ediyor. ‘Efendim ben çocuğumu yaz kursuna gönderiyorum yeterlidir’ diye düşünen varsa yanılıyor, yaz kursları bu konuda ihtiyacı tam olarak karşılamıyor peşinen söyleyeyim. Bu bir yıl içinde hem İslâm Ahlâkını, hem dini bilgileri, hem de Kur’an-ı Kerim’i en güzel şekilde öğrenmiş olur. Bu çocuk Allah’ın izniyle bir daha istikametten kopmaz. Sonrasında ister diğer alanlarda ilerleyebilir, isterse de İslâmi İlimlere yönelebilir. Bu yöntem toplumumuzdaki sorunların birçoğuna da merhem olacaktır kanaatindeyim. Ben sadece bir öneride bulunmak istedim. Hesap kitap yaparken bu meseleleri de gündemimize alalım. Bizi bu konularda doğru şekilde yönlendirecek bilenlerle istişare edelim. Belki 1 yıl kayıp gibi gözükebilir ama kesinlikle en büyük kazançtır ve bu kazanç başka şeylerle kıyaslanamayacak kadar kıymetlidir. Geçen günlerde Baykar Makine Teknik Müdürü olan ve milletçe gurur duyduğumuz Selçuk Bayraktar’ın; ‘Biz inananlar için öncelikle başarı, Allah’ın rızasını kazanabilmektir’ sözünü tam da burada belirtelim. Duruşumuz böyle olmalı. Vesselam…
Ekleme Tarihi: 11 Kasım 2021 - Perşembe

BİR ÖNERİ

Bismillah…

Yazacaklarım tamamen üstüne alınacak olanlara yöneliktir baştan belirteyim. Konuyla alakalı varsa müspet veya menfi düşüncelerinizi, kanaatlerinizi özelden de iletebilirsiniz yorum da bırakabilirsiniz...

Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren 50’li - 60’lı yıllara kadar dini eğitim sekteye uğramış, yasaklanmış, yasağa uymamanın da ağır bedelleri olmuş. Süreç içerisinde bu işi kendine dert edinen güzel insanlar İmam Hatip Okullarının temellerini atıp bu konuda hayırlı bir işe öncülük etmişler. Tabi bu temellerin atılmasına göz yumulmasında cenazeleri bile kaldıracak hoca kıtlığı yaşanmasının etkili olduğunu burada belirtelim. Bu arada bu yasaklara uymadan sorumluluk alıp bin bir türlü yöntemlerle talebe yetiştirip bayrağı yere düşürmeden Allah’ın davasına hizmet etmiş ve gerektiğinde bedel ödemiş nice büyüklerimizin olduğunu da biliyoruz ki, Rabbim her birinden razı olsun.

Bu yıllardan sonra da dini eğitim faaliyetlerinin çok sağlıklı ilerlediğini söyleyemeyiz. Hatta süreç içerisinde bir takım okulları; bırakın dini eğitim vermeyi, dini ifsad yuvasına dönüştürme çabalarının da olduğunu biliyoruz ama bu konuda yol alınıp alınmadığı başka bir tartışma konusu.

Bugün Diyanet teşkilatımıza bağlı Kur’an Kurslarında ve İmam Hatip okullarında yüz binlerce öğrenci kardeşimiz eğitim alıyor ve ülkesine milletine en güzel şekilde hizmet etmek için heyecan taşıyor. 28 Şubat sürecinde sekteye uğratılmış bu faaliyetlerin her geçen gün daha güzel bir noktaya taşındığını görmek beni ziyadesiyle mutlu ediyor.

Çeşitli yerlerde faaliyet gösteren proje İmam Hatip okullarında hafızlık müessesesi de yaşatılmaya çalışılıyor ve buralarda eğitim alan yavrularımız normal okul derslerinin yanı sıra biraz daha fazla efor sarf ederek dini eğitim ve hafızlık eğitimlerini de almış oluyorlar.

Müslüman olmak fedakarlık ve bedel ödemeyi gerektirir...

Yukarıda zikrettiğim konularla alakalı farklı tartışmalar ve öneriler dile getirilebilir ama, benim asıl gündeme getirmek istediğim şey başka.

Müslümanlar olarak asıl yaradılış gayemizi unutup dünyevileşme konusunda batı ile yarışır hale gelmiş durumdayız. Köklerimizden, geleneklerimizden uzaklaşıp ya hayatı boş verip savrulmalar yaşıyoruz, ya da; kariyer, statü, para gibi dünyalıkların peşinde ömrümüzü harap ediyoruz. Bu durum maalesef çocuklarımızı nasıl yetiştirmeliyiz sorusunu da çoğumuz için anlamsız hale getiriyor. Zira bize sunulan seçenekler ortada!

Son 20 senedir sırtımızda kambur olan baskılardan da kurtulup her alanda özgürce hareket edebilme fırsatını yakaladık. Sırf Kur’an Kursları kapansın ve İmam Hatip Okulları değersizleşsin diye 8 yıllık kesintisiz eğitim ve kat sayı zulmü gibi uygulamalar da yok artık. Bilakis bu güzide eğitim kurumlarımızın önü açılmış ve bu alanda birçok teşvik yapılmaktadır.

Ancak, görmekteyiz ki bir takım dünyevi sebeplerden dolayı mütedeyyin kesimde çocuklarını Kur’an Kurslarına ve İmam Hatip okullarına göndermekten imtina eden ebeveynler var. Yahut zeki çocuklarını başka okullara gönderip biraz başarısı düşük olanı da Kur’an Kursu’na gönderme kurnazlığına kaçanları da biliyoruz. Aslında en başarılı evlatlarımızı bu yola yöneltirsek bu konuda

Rabbimiz çok daha razı olur. Ayrıca belirtmeliyim ki; bu kurslar ve okullar da başarı konusunda diğer okullarımızdan geri kalmıyor. Dünyadaki asli vazifemiz Rabbimiz’i (C.C) razı etmek değil mi?

Gelgelelim öneri kısmına…

Her Müslüman’ın İslâm’ı en güzel şekilde yaşayabilmek için gerekli olan bilgilere sahip olma zorunluluğu vardır ve bu Farz-ı Âyn’dır. Yani Namazını veya diğer ibadetlerini eda edecek kadar ve gündelik hayatta ihtiyaç duyacağı fıkıh bilgisine sahip olmalı, Kur’an-ı Kerim’i Arapçasından okuyabilmeli ve belli bölümlerini ezberlemeli. Bu konu biz Müslümanlar için her şeyden daha önemlidir. Ve bunu önemsememek bizleri Rabbimiz katında sorumlu yapacağı gibi evlatlarımızın da bizden davacı olmasına sebep olur. Ağaç yaş iken eğilir ve belli bir yaşa geldiğinde çocuklarımıza bu eğitimleri vermemiz veya verdirmemiz gerekir. 60-70 yaşına gelip İhlâs Suresi bile bilmeyen nice insanlar biliyoruz. Ya da Namaz kıldırmak için öne geçip Fatiha Suresini bile adam akıllı okuyamayan ama okuduğunu sanan nice dindar insanımız var. Veya ibadet yapmak istediği halde nasıl yapacağını bilmeyen, iş işten geçtiği için mahcubiyetinden dolayı öğrenme yoluna başvurmayan insanlarımız da var. Yine Gençlerle uzun süre meşgul olmuş bir kardeşiniz olarak bir not daha bırakayım; maalesef gusûl abdesti bile bilmeden yaşayan büyük oranda gençlerimiz var. Ne acı bir durum!

Çocuklarına kendi imkânlarıyla yeterli dini bilgi veren ebeveynlerden Allah razı olsun. Ama birçok aile bu konuda bilgi ve imkân sahibi değil. O yüzden çocuklarımızın işin ehlinden belli bir süre dini eğitim alması elzemdir. Bu konuda da önerim şudur ki; çocuk İlkokuldan sonra 1 yıl ara verip Kur’an Kursu’na devam ederse müthiş bir temel atılmış olur. Ülkemizdeki eğitim sistemi şuan buna müsaade ediyor. ‘Efendim ben çocuğumu yaz kursuna gönderiyorum yeterlidir’ diye düşünen varsa yanılıyor, yaz kursları bu konuda ihtiyacı tam olarak karşılamıyor peşinen söyleyeyim. Bu bir yıl içinde hem İslâm Ahlâkını, hem dini bilgileri, hem de Kur’an-ı Kerim’i en güzel şekilde öğrenmiş olur. Bu çocuk Allah’ın izniyle bir daha istikametten kopmaz. Sonrasında ister diğer alanlarda ilerleyebilir, isterse de İslâmi İlimlere yönelebilir. Bu yöntem toplumumuzdaki sorunların birçoğuna da merhem olacaktır kanaatindeyim.

Ben sadece bir öneride bulunmak istedim. Hesap kitap yaparken bu meseleleri de gündemimize alalım. Bizi bu konularda doğru şekilde yönlendirecek bilenlerle istişare edelim. Belki 1 yıl kayıp gibi gözükebilir ama kesinlikle en büyük kazançtır ve bu kazanç başka şeylerle kıyaslanamayacak kadar kıymetlidir. Geçen günlerde Baykar Makine Teknik Müdürü olan ve milletçe gurur duyduğumuz Selçuk Bayraktar’ın; ‘Biz inananlar için öncelikle başarı, Allah’ın rızasını kazanabilmektir’ sözünü tam da burada belirtelim. Duruşumuz böyle olmalı. Vesselam…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve orducu.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.