(Mehmet Hilmi Bey Ağabey’e 2. MEKTUP)
Muhterem Ba(ş)kanım, Değerli Ağabey; Geçen yazımızda, bize “BU SESE KULAK VERMELİSİNİZ!” diye size hitap ettiren, bizim STK Whatsapp grubunda geçtiğimiz hafta yer alan, Emlâkçiler Derneği Başkanımız Uğur YÜCE’ye âit paylaşımdaki şu cümlelerdi:
CHP’den AKPARTİ’ye CÂMİLERİMİZ…
“#Selamünaleyküm hayırlı sabahlar CHP'li merhum belediye başkanımız #Kazım Türkmen zamanında yapılan eski otogar Camii 40 yıl bu millete hizmet etti öyle 20 kişilik de değil, 200 cemaat kapasiteli, ayrıca bayanlar için de ayrı bir yeri vardı.#Kendi iktidarımızda AK parti iktidarında yeni yapılan Ordu otogar terminalinde 20 metrekare #camiide bay bayan karışık namaz kılmak mecburiyetinde #Sayın büyükşehir belediye başkanımız şehrimizi güzelleştirmeye kalkındırmaya çalışıyor her konuda projelerini ortaya koyarken #NEDENSE İslam'ın mührü şehirlerimizin simgesi ibadetlerimizi yapmamız için ihtiyacımız olan olmazsa olmazımız #Camilerimiz yapılamıyor bir engel mi var birilerinde cami #düşmanlığı namaz abdest düşmanlığı mı var anlamak mümkün değil”
SEÇTİKLERİMİZLE İMTİHAN OLUYORUZ!
“keza #Çambaşı kayak merkezi Boztepe'ye tesisler yaptınız Müslüman yurdu o topraklar atalarımın dedelerimin şehit #kanları ile sulandı oraya giden Müslümanlar namaz kılmaya yer bulamıyor lütfen Rabbimin hakkı için Rabb'imin rızası için bu millete hizmet etme sözü vererek seçildiniz, onu diye Ak oylarımızı aldınız, hizmet etmeye ve sizleri bu milletin hassasiyetini, ihtiyacını görerek ona göre icraat yapmaya davet ediyorum. Rabbim azze ve celle Hazretleri bizleri gaflet uykusundan uyandırsın, hepimize Uyanış Diriliş nasip eylesin #Amin(3.11.21)”
VAR OL YÜCE BAŞKAN; EVET, İMTİHAN!...
Aynı gün bu yazıya bir başka STK başkanımız, önemli bir irfan ocağımızla bilfiil alâkadar olan değerli bir hocamızın eklediği cümleler de şu şekilde:
“Ve aleyküm selam verahmetullah 45 yıllık camilik yapmış bir mahallenin dini hafızasını oluşturmuş, mahallenin çocuklarının ve yetişkinlerinin geçmişi ve geleceği olmuş ibadethaneyi yıkmış "başkanım camimizi yıkmayın bizim geçmişimizi çöpe atmayın" denildiğinde “cami çok, yakınlardaki camilere gidin” diyenlerin bu hassasiyeti, böylesi hassasiyetleri taşıdığına inanmak zor. Cenab-ı Hak bizlere özellikle bizleri idare edenlere islamın izzetini ve İDRAK'ini nasip etsin.
Şu an eski Garaj Camisi artık yok maalesef; bu çok incitici ve de bizler için çok çok acı gerçekten. KENDİ SEÇTİKLERİMİZ İLE İMTİHAN OLUYORUZ!…”
Uğur YÜCE: “Hocam, herkes hesabını verecek, hem bu millete hem de mahkeme-i kübra'da Rabbimin huzurunda; ama bize düşen korkmadan, yılmadan çekinmeden gerçekleri söylemek…”
SÂHİ; GARAJ CÂMİİ NEREYE GİTTİ?!
Sn. Başkanım, bu sözler size mi, bir başka başkan ya da yetkililere mi âit bilmiyoruz ama çok acı bir şey. Hakîkâten o câmi stratejik bir yerde, şehrimizin önemli bir mânevî merkezi hâline gelmişti. Çok özel, homojen, kaynaşmış, kucaklaşmış, âdetâ aynı köylü olmuş muhabbetli bir cemaati vardı. Şimdi oraya devâm eden cemaatin çoğu belki diğer câmilere gidemedi, gidenler de oraya buraya dağıldı. Bir nevî savruldu. Bizim de sık sık gittiğimiz, orada kendimizi kendi câmimizde hissettiğimiz, burada namaz kılmaya can attığımız, bir nevî Anadolu havası soluduğumuz, sıcak bir yerdi burası.
KULLUK EDEBİ, VARLIK SEBEBİ…
Şimdi, sözün özü, orada oluşan o tatlı huzur havasının, mânevî iklîmin dağılmasına gönüller nasıl râzı olabilir? Ya da, daha iyisini plânlamadan, garanti etmeden böylesi yerler kaderine nasıl terk edilebilir! İnsanlar niye var, hele sorumluların görevi, dahası VARLIK SEBEBİ nedir?
Ondan öte, Kur’an Tevbe Sûresi’nde Allâh’ın mescidlerini kimlerin inşâ ve îmâr ettiğini nice haber veriyor? Bir düşünmek, sizin Kur’an’dan muktebes olarak sık sık tekrarladığınız şekliyle AKL’ETMEK gerekmez mi?
﴾17﴿ Müşrikler, inkârlarına bizzat kendileri tanıklık edip dururken, Allah’ın mescidlerini onarıp şenlendiremezler. Onlar, yapıp ettikleri boşa giden kimselerdir ve onlar ebedî olarak ateşte kalacaklardır.
﴾18﴿ Allah’ın mescidlerini ancak Allah’a ve âhiret gününe inanan, namazını kılan, zekâtını veren ve yalnız Allah’tan korkup çekinen kimseler imar edebilirler. İşte bunların doğru yolu bulanlardan olmaları umulur. (Kur'an Yolu)
Sn. Ba(ş)kanım; Değerli Ağabey. Bu âyetlere baktığımızda, bizim bu duyarsızlığımız, var olan câminin gidişine seyirciliğimiz bizi bu iki kavram arasında hangi tarafa yaklaştırıyor?
MESCİD KAPATAN MÜDÜR OLMAM!...
Bakınız size, ilk görev yerimiz Lüleburgaz’da, Köy Enstitüsü olarak kurulan ve o günlere kadar öğrencilerin Enternosyânel Marşı söylemelerine engel olunamadığı KEPİRTEPE ÖĞRETMEN LİSESİ’nde 12 Eylül sonrası 80’li yıllarda yaşadığımız bir olaydan söz edeyim:
Zamânın müdürü Remzi YEŞİYURT Bey, daha önceleri çay ocağı olarak kullanılan bir yeri mescid olarak düzenletti. O zamanlar, gerek okulun geleneği ve genel havası, gerekse askerî irâde olarak böyle şeylere müsâmaha yok. Hattâ şikâyet konusu olmuş. Bunun için okula müfettiş geldi. Her şey didik didik ediliyor. Müdür Bey, her işini sağlam yaptığı için, hiç umuruna gelmiyor. Gayet rahat. Müfettişlerin onca sıkıştırmalarına rağmen;
“ – Ben, mescid kapatan bir müdür olmak istemiyorum. Siz kapatacaksanız mescid orada!” şeklinde cevap veriyor ve her şey olduğu gibi kalıyor.
Biz bu olayı, yaklaşık bir yıl önce, müdürün vefâtı üzerine kaleme aldığımız yazıda HAYRÎ NİYETLER, HARBÎ GAYRETLER... başlığı altında dile getirip, hüsn-i şehadete vesîle yapmıştık. Yazı, Lüleburgaz Hürfikir Gazetesi’nde de yayınlandı(16.10.20); internetten erişilebilir.
Sn. Başkanım; inşâllâh hepimizin de hayırla andıracak amellerinin çok olması niyazıyla berâber, bugünkü sözlerimize son verirken, her şeyin halk katında olduğu kadar Hakk katında da hoşnutluğa vesîle teşkil etmesi meyânında yardımlaşmak adına, Ordu’muzdan ve de yurdumuzdan seslerle devam etmek, dünyâda da, âhirette de güzel konularda, güzel günlerde buluşmak ümidiyle başta siz olmak üzere cümleye sevgiler, saygılar ves’selâm…