Sosyal medya mecraları son yıllarda hayatımızın çok önemli bir parçası haline geldi. Bu mecralar bir arşiv gibi kullanımın yanı sıra; sosyalleşmek, kendini göstermek, ticaret yapmak gibi değişik amaçlarla da yoğun şekilde kullanılıyor.
Yeni ismiyle X, eski ismiyle twitter daha çok fikir mecrası hüviyetini korurken, facebook mecrası son zamanlarda emekli platformuna dönüşmüş durumda. Zira facebookta en çok cenaze duyurularına rastlıyoruz. İnstagram ise yeni nesil reels diye adlandırdığımız kısa videoların ve fotoğrafların paylaşım mecrası haline geldi. Yine fotoğraflardan ve videolardan oluşan hikaye paylaşımları imkanı da sunan instagram, facebook ile aynı çatı altında olması vesilesiyle entegre şekilde çalışarak facebook’un da aktif kalmasına katkı sunmakta. Bir de hayatımda hiç kullanmadığım tiktok mecrası var. Buna da başka bir yazıda değiniriz inşallah. Özetle yaygın kullanılan sosyal medya mecraları bunlar.
Kendimi de bu kategoriye koyarak ifade edeyim; yerli ve milli vatansever insanlar olarak bu mecraların ne kadar önemli olduğunu Arap Baharı sürecinde anlamaya başladık. Gezi parkı eylemlerinde ise bu mecralar vasıtasıyla yalan haber yayarak ve manipülasyon teknikleri uygulayarak ciddi sonuçlar aldılar. Bizler de özellikle bu süreçte bu mecraların boş bırakılmaması gerektiğini daha da iyi şekilde anlamış olduk. Anladık ama yine de etkili olamadık! İpin ucu puştun elinde diye bir hikaye vardır. Teşbihte hata olmaz, etkili olamayışımızda ipin ucunun puştun elinde olmasının çok büyük katkısı var! Ancak dünya gündeminin belirlendiği bu mecralar tamamen boş bırakmaya gelmiyor.
Yerli sosyal medya mecraları oluşturmak gerekiyor diye konuşup konuşup duruyoruz ama bu tren de şimdilik kaçmış gibi duruyor. Yine de belli olmaz, farklı bir platform oluştururuz bir bakarsınız dünyada herkes bizim mecramıza gelir kim bilir…
Yukarıda bahsettiğimiz bu mecraların tamamı Amerika menşeyli ve bulundukları ülkelerde istedikleri gibi davranıyorlar. Bunlarda vergi ödemek yok, kurallara uymak yok, keyiflerine nasıl uyuyorsa o şekilde hareket ediyorlar. Örneğin Gazze sürecinde siyonizmin yılmaz savunucusu oldukları yetmiyormuş gibi farklı görüşten insanları sakıncalı görüp engelleyebiliyorlar. Bu mecralar aynı zamanda pedofolinin, uyuşturucunun, lgbt’nin kısacası her türlü fuhşiyatın kol gezdiği yerler haline de gelmiş durumda maalesef!
ünyesinde hayatımızın en önemli parçası haline gelmiş whatsapp ve facebook’u da barındıran meta şirketinin, tüm değerlerimize kolayca hakaret etme imkanı sunan instagram mecrasında milletimizin büyük çoğunluğunun benimseyip kahraman gördüğü Şehit Heniyye’nin fotoğraflarına sansür uygulanması bardağı taşıran son damla oldu. Her türlü fuhşiyatın yayılmasına özel katkı sunan instagram, içerideki şuursuz destekçilerinin sayesinde küstahça hareket ederek devlet kurumlarının paylaşımlarını bile kaldırmıştır. Devletimiz de buna karşılık erişim engeli getirmiştir. Özetle adam olun yoksa bunun bedelini ödersiniz mesajı verilmiştir. Bu kararı alan tüm devlet yetkililerini en güçlü şekilde alkışlıyorum.
Bu noktada şuursuz tiplemelerimizden de bahsetmek istiyorum. Biz, amacının ne olduğu belli olmayan yabancı bir şirketin küstahlığına boyun eğecek bir ülke değiliz. Hükümete karşı oldukları için instagramı açın diye bas bas bağıran tipler de buranın muz cumhuriyeti olmadığını öğrensinler! Azıcık şuur olsun, azıcık ülkenize ve seçilmiş hükümetine güvenin! Milli konularda bari dik duralım! 10 binlerce insan katledilmiş buna tepki vermek yerine doğum günü fotoğraflarımı nerede paylaşacağım derdine düşmek, veya değişik niyetlerle bu erişim engeli üzerinden hükümete parmak sallamak şuursuzluğun dik alasıdır!
Devletimiz bir karar vermiştir ve uygun görüp tekrar açana kadar bu karar başımızın tacıdır. Adam gibi bu ülkenin kurallarına uyarlarsa uyarlar, uymazlarsa def olup giderler. Yaşamımız instagramın varlığına bağlı değil. Hatta birçok gerekçeyle ifade edeyim; kapalı instagram açık instagramdan evladır, vesselam…