Abdullah Yılmaz
Köşe Yazarı
Abdullah Yılmaz
 

FİTNE FÜCURLA İMTİHAN OLAN TARİKAT VE CEMAATLER!

Son günlerde tasavvuf alanında ana damarı temsil eden yapılara yönelik bilinçli bir itibar suikasti yapıldığını görebiliyoruz. Bu yapılar içerisindeki bazı kendini bilmezler de bu konuda bolca malzeme vermekte ve bunu görememekte. Bizim kuşak ve bizden önceki kuşak şuur ve sorumluluk sahibiydi. Yani sorun yaşansa da, kriz oluşsa da yapılar zarar görmesin diye hassas şekilde hareket ederdi. Meseleler ulu orta konuşulmazdı. Tefrikalar manşetlere çıkarılmazdı. Yapı içerisinden kulis bilgisi almak neredeyse mümkün değildi. En azından kavga taraflarından biri yutkunur kendini geri çekerdi. Kol kırılır, yeni içinde kalırdı. Yaşadığımız çağ topluma örnek olması gereken kişileri de zehirledi azizim. Gündelik yaşamının her anında Sünnet-i Seniyye'ye ittiba iddiası taşıyan kelli felli, anlı şanlı ilim sahipleri bakıyorsunuz kavgaların başrollerini üstleniyor. Bu yorumu sadece bir yapıyı kastederek yapmıyorum yanlış anlaşılmasın. Gelin konuyu örneklerle biraz derinleştirelim; Merhum Mahmut Efendi Hazretleri’nin cenaze merasimindeki kalabalık bir takım çevreleri acayip şekilde rahatsız etmiş olmalı ki, sonrasında enteresan bir yapay fitne ortamı oluştu. Bu konuda yorum yapabilecek kadar altyapıya sahip olduğumu da hesaba katarak yapay fitne iddiamı biraz daha ileri noktaya taşımak istiyorum. Özellikle İsmailağa sürecine içerideki veya içeriden gözüken bazı işbirlikçiler eliyle derin yapıların müdahil olduğu konusunda şüphelerim bulunmakta. Derdi İslam şuuruna sahip nesiller yetiştirmek olan bu yapıdan özellikle Fatih'te bulunan patrikanenin rahatsız olduğunu biliriz duyarız. Bir İslami yapı karşısında patrikanenin safında yer alacak hain yığınları da barındırıyor bu ülke! Tabiki cemaat içindeki kavga taraftarlarının patrikane dostu olduğunu söylemiyorum. Yine üzerinde İslam şiarı taşıyan Kur'an ehli insanları görünce öcü görmüşe dönenleri de biliyoruz. Özetle buraya bir şekilde derin bir el değdi ve kullanışlı insanlar bu eldeki maşa oldular! Ok yaydan çıkmış oldu. Fitil ateşlendi. Fitne ortamının lezzeti tadıldı! Kamuoyunu, avam tayfasını, tasavvuf dışındaki insanları asla ilgilendirmeyen birçok gündem, İslam dünyasının en önemli meselesiymiş gibi kameralar önünde konuşulup tartışıldı ve hala tartışma devam ediyor! Bu ülke takım taraftarlığının zararını iliklerine kadar yaşayan bir ülke. Takım taraftarlığından daha da fena olan tarikat veya şeyh taraftarlığı Müslümanın ferasetine aykırıdır. Varsa tarikat dersini yaparsın, mürşid bellediğin kişiye uyarsın, Müslümanca yaşarsın, hayır hasenatını yerine getirirsin, cemiyetin kalite ortalamasını yükseltirsin yeter. Ötesinin kimseye faydası yoktur. Emin olun ki bu tartışmalar sizin dışınızda kimsenin umurunda değil, ülkenin böyle bir gündemi de yok. Hatta bu tartışmaları gören bazıları İslam’dan da soğuyabiliyor. Nesiller elimizden kayıp giderken, İslam dünyası bir sürü sorunla boğuşurken, Gazze yanarken rabıta kime olacak kavgasını kamuoyunun önüne taşıyamazsınız! Kavgamız bu olamaz! Öte yandan milyonlara hitap eden yapılara önderlik eden şahsiyetlerin Muhammedî yöntemlere aykırı görüntüler vererek içinde bulunduğumuz camiayı sorgulanır hale getirmeye hakkı yoktur! İslami bir temsil iddiasındaki herkesin tevazu ve sorumluluk çerçevesinde hareket etmesi gerekir. Aksi halde gitsin İslami kisveden çıksın kendisine başka meşgale bulsun Müslümanları da rahat bıraksın! Bizler, Müslümanların samimi imkanlarıyla oluşan ve büyüyen yapıların daha hassasiyetle hareket etmesini isteriz. İslami çalışmaların sekteye uğradığı zor yıllarda taşın altına elini ve hatta gövdesini koyarak harika işler yapan ve bugün de çok önemli boşluğu dolduran bu yapılardan çağın gerekliliğine uygun irşad faaliyetleri görmek isteriz. Kendi tarikatının veya cemaatinin reklamından ziyade, imanları kurtaracak faaliyetlerin olmasını bekleriz. Tarikatlar yahut cemaatler kendisine adam kazandırmak için değil, cemiyete adam yetiştirmek için çaba sarf etmelidir. Aski halde dağınıklık başa bela olur toparlayacak kimse bulunmaz! Birlik beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz şu zamanlarda niyetleri tazeleyip birbirimizi sevmenin yolunu yöntemini bulmalıyız. Lüzumsuz kavgaları bir kenara bırakmalıyız. Kaybettiğimiz irtifayı yeniden kazanmanın yollarını yöntemlerini belirlemeliyiz. Araya karışan müptezel tiplerden bu yapıları arındırmalıyız. Belli ehliyetlere sahip olmayan kişileri vitrine koymamak gerekir. Daha arapça telaffuzu bile problemli olan kişileri molla sınıfının önemli üyesiymiş gibi reklam etmemeli. Bu yapılara önderlik edenlerin baba parası ezen ergen tipler gibi garip garip hareketler sergilemesini de istemiyoruz! Tartışmalı uygulamalardan uzak durmalı, yapıların içindeki izahı zor meseleleri kamera önüne taşımamalıyız. Sosyal medyanın cazibesine kanıp tiktok cemaatçiliği de yapmamalıyız. İslam dini bu meselelere mesafelidir. Hadi kendi hayatımıza musallat ettik bari İslami yapılardan uzak tutalım. Sadece irşad faaliyetleri için kullanalım. Derdimiz dayak atmak değildir, bilakis faydalı olmaktır. Dileyen olursa istişare etmeye, varsa hatalı yaklaşımım özür dilemeye de hazırız. Derdimiz üzüüm yemektir. Bu konular en ayrıntısına kadar maalesef sosyal medyadan konuşulduğu için ben de bu mecralardan uyarılarımı yapmak istedim. Belki bilmediğimiz bir hayrı olur. Art niyetli yapıların elinde oyuncak olmamak için gayret edelim. Gündemimiz Gazze olsun. Birlik için çalışalım, vesselam…
Ekleme Tarihi: 15 Ağustos 2024 - Perşembe

FİTNE FÜCURLA İMTİHAN OLAN TARİKAT VE CEMAATLER!

Son günlerde tasavvuf alanında ana damarı temsil eden yapılara yönelik bilinçli bir itibar suikasti yapıldığını görebiliyoruz. Bu yapılar içerisindeki bazı kendini bilmezler de bu konuda bolca malzeme vermekte ve bunu görememekte.

Bizim kuşak ve bizden önceki kuşak şuur ve sorumluluk sahibiydi. Yani sorun yaşansa da, kriz oluşsa da yapılar zarar görmesin diye hassas şekilde hareket ederdi. Meseleler ulu orta konuşulmazdı. Tefrikalar manşetlere çıkarılmazdı. Yapı içerisinden kulis bilgisi almak neredeyse mümkün değildi. En azından kavga taraflarından biri yutkunur kendini geri çekerdi.

Kol kırılır, yeni içinde kalırdı. Yaşadığımız çağ topluma örnek olması gereken kişileri de zehirledi azizim. Gündelik yaşamının her anında Sünnet-i Seniyye'ye ittiba iddiası taşıyan kelli felli, anlı şanlı ilim sahipleri bakıyorsunuz kavgaların başrollerini üstleniyor. Bu yorumu sadece bir yapıyı kastederek yapmıyorum yanlış anlaşılmasın.

Gelin konuyu örneklerle biraz derinleştirelim;

Merhum Mahmut Efendi Hazretleri’nin cenaze merasimindeki kalabalık bir takım çevreleri acayip şekilde rahatsız etmiş olmalı ki, sonrasında enteresan bir yapay fitne ortamı oluştu. Bu konuda yorum yapabilecek kadar altyapıya sahip olduğumu da hesaba katarak yapay fitne iddiamı biraz daha ileri noktaya taşımak istiyorum. Özellikle İsmailağa sürecine içerideki veya içeriden gözüken bazı işbirlikçiler eliyle derin yapıların müdahil olduğu konusunda şüphelerim bulunmakta.

Derdi İslam şuuruna sahip nesiller yetiştirmek olan bu yapıdan özellikle Fatih'te bulunan patrikanenin rahatsız olduğunu biliriz duyarız. Bir İslami yapı karşısında patrikanenin safında yer alacak hain yığınları da barındırıyor bu ülke! Tabiki cemaat içindeki kavga taraftarlarının patrikane dostu olduğunu söylemiyorum. Yine üzerinde İslam şiarı taşıyan Kur'an ehli insanları görünce öcü görmüşe dönenleri de biliyoruz.

Özetle buraya bir şekilde derin bir el değdi ve kullanışlı insanlar bu eldeki maşa oldular!

Ok yaydan çıkmış oldu. Fitil ateşlendi. Fitne ortamının lezzeti tadıldı!

Kamuoyunu, avam tayfasını, tasavvuf dışındaki insanları asla ilgilendirmeyen birçok gündem, İslam dünyasının en önemli meselesiymiş gibi kameralar önünde konuşulup tartışıldı ve hala tartışma devam ediyor!

Bu ülke takım taraftarlığının zararını iliklerine kadar yaşayan bir ülke.

Takım taraftarlığından daha da fena olan tarikat veya şeyh taraftarlığı Müslümanın ferasetine aykırıdır. Varsa tarikat dersini yaparsın, mürşid bellediğin kişiye uyarsın, Müslümanca yaşarsın, hayır hasenatını yerine getirirsin, cemiyetin kalite ortalamasını yükseltirsin yeter.

Ötesinin kimseye faydası yoktur. Emin olun ki bu tartışmalar sizin dışınızda kimsenin umurunda değil, ülkenin böyle bir gündemi de yok. Hatta bu tartışmaları gören bazıları İslam’dan da soğuyabiliyor.

Nesiller elimizden kayıp giderken, İslam dünyası bir sürü sorunla boğuşurken, Gazze yanarken rabıta kime olacak kavgasını kamuoyunun önüne taşıyamazsınız! Kavgamız bu olamaz!

Öte yandan milyonlara hitap eden yapılara önderlik eden şahsiyetlerin Muhammedî yöntemlere aykırı görüntüler vererek içinde bulunduğumuz camiayı sorgulanır hale getirmeye hakkı yoktur!

İslami bir temsil iddiasındaki herkesin tevazu ve sorumluluk çerçevesinde hareket etmesi gerekir. Aksi halde gitsin İslami kisveden çıksın kendisine başka meşgale bulsun Müslümanları da rahat bıraksın!

Bizler, Müslümanların samimi imkanlarıyla oluşan ve büyüyen yapıların daha hassasiyetle hareket etmesini isteriz. İslami çalışmaların sekteye uğradığı zor yıllarda taşın altına elini ve hatta gövdesini koyarak harika işler yapan ve bugün de çok önemli boşluğu dolduran bu yapılardan çağın gerekliliğine uygun irşad faaliyetleri görmek isteriz.

Kendi tarikatının veya cemaatinin reklamından ziyade, imanları kurtaracak faaliyetlerin olmasını bekleriz.

Tarikatlar yahut cemaatler kendisine adam kazandırmak için değil, cemiyete adam yetiştirmek için çaba sarf etmelidir. Aski halde dağınıklık başa bela olur toparlayacak kimse bulunmaz!

Birlik beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz şu zamanlarda niyetleri tazeleyip birbirimizi sevmenin yolunu yöntemini bulmalıyız. Lüzumsuz kavgaları bir kenara bırakmalıyız. Kaybettiğimiz irtifayı yeniden kazanmanın yollarını yöntemlerini belirlemeliyiz.

Araya karışan müptezel tiplerden bu yapıları arındırmalıyız. Belli ehliyetlere sahip olmayan kişileri vitrine koymamak gerekir. Daha arapça telaffuzu bile problemli olan kişileri molla sınıfının önemli üyesiymiş gibi reklam etmemeli. Bu yapılara önderlik edenlerin baba parası ezen ergen tipler gibi garip garip hareketler sergilemesini de istemiyoruz!

Tartışmalı uygulamalardan uzak durmalı, yapıların içindeki izahı zor meseleleri kamera önüne taşımamalıyız.

Sosyal medyanın cazibesine kanıp tiktok cemaatçiliği de yapmamalıyız. İslam dini bu meselelere mesafelidir. Hadi kendi hayatımıza musallat ettik bari İslami yapılardan uzak tutalım. Sadece irşad faaliyetleri için kullanalım.

Derdimiz dayak atmak değildir, bilakis faydalı olmaktır. Dileyen olursa istişare etmeye, varsa hatalı yaklaşımım özür dilemeye de hazırız. Derdimiz üzüüm yemektir.

Bu konular en ayrıntısına kadar maalesef sosyal medyadan konuşulduğu için ben de bu mecralardan uyarılarımı yapmak istedim. Belki bilmediğimiz bir hayrı olur.

Art niyetli yapıların elinde oyuncak olmamak için gayret edelim. Gündemimiz Gazze olsun.

Birlik için çalışalım, vesselam…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve orducu.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.