Son yerel seçimlerden önce “Küskün müyüz, Kızgın mıyız?” başlıklı bir yazı yayınlamıştım. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) üzerinden belediyecilikte bir marka olan Ak Parti’nin neden tercih edilmesi gerektiğini örneklerle ifade etmeye çalışmıştım. Seçimler yapıldı ve büyük bir oy farkıyla Ekrem İmamoğlu İstanbul seçimlerini ikinci kez kazanmış oldu.
Geçtiğimiz 5 yıllık dönemde gördüğümüz duyduğumuz şeyler Ak Parti’ye bir ders vermeyi kafasına koymuş milletimizin umurunda olmadı. Bazı çok kilolular derler ya; “ben aslında boğazımı tutuyorum da su içsem, nefes alsam yarıyor” diye o misal, ne yaptıysa bu İmamoğlu soyisimli vatandaşa yaradı. Geçen dönem aynı partiden olan Bakırköy Belediye Başkanı kendisine İstanbul Caddesi’ndeki aylarca bitmeyen çalışmalar nedeniyle artık isyan edip “senin yüzünden sokağa çıkamıyorum” bile demişti. Başarısızlık, hizmetlerde yaşanan aksamalar, yanan otobüsler, arızalanan metro veya metrobüsler, bitmeyen yollar, temel atmama törenleri, kapatılan metro tünelleri ve daha sayamadığımız bir sürü skandal seçmenimizin umurunda olmadı. Saygı duyuyoruz tabi ki. Ama İstanbul gibi göz bebeğimiz bir şehrin adam akıllı bir başarı hikayesi bulunmayan, yaprakların alkışladığı adamın elinde oyuncak olduğunu belirtelim!
“İstanbul nimet nimet” diyerek İstanbul’un ne denli önemli olduğunu da bizlere hatırlatan başkanımız, yurt içi tatillerden fırsat bulduğunda tüm ahalisiyle bu sefer yurt dışı seyahatlerinde arzı endam eyledi. Günlüğü bilmem kaç milyona mal olan bu seyahatlerde gittiği yerleri çok beğendiğini ve geri dönmek istemediğini de söylemekten geri durmadı. Kuaförünün de kendisini yalnız bırakmadığını biliyoruz aman acil durumda devreye girer ne olur ne olmaz! İronisi bir yana geçmişinde bir başarı hikayesi bulunmadığı ve hali hazırda kayda değer bir icraatını da göremediğimiz başkanımız, tüm enerjisini 2028’de Cumhurbaşkanlığı adaylığı için ortaya koyuyor. Hatta yerine geçecek kişileri de belirlemiş durumda. Allah çarşısına Pazar versin diyelim!
Diyelim de azizim, bu pazar bu çarşıya uymuyor! Gözümüzün önünde habire abuk subuk şeyler oluyor ve sanki efsunlanmışız gibi bir şey diyemiyoruz. Desek de fayda etmiyor. Canımızın tehlikede olduğuna mı yanalım, İstanbul’u nimet nimet talan etmelerine mi yanalım bilemedim!
Bütün bu karmaşık düşünceler içerisinde ve artık durumları kabullenmişken, sponsorlu Paris seyahati gündeme geldi. Bu devirde haftalığı 300 bin Euro olan eyfel kulesi manzaralı mekana sponsor olmayı bırakın, kimse kimseye 300 tl bile vermiyor. Kaz gelecek yerden bu tavukları esirgemeyen cömert sponsoru da merak ettik doğrusu! “Paris’ten gitmek istemiyorum, burayı çok sevdim” vıcıklığına odaklansak öbür taraflar boşa çıkacak. Konuları hangi taraftan ele alacağımızı da şaşırdık!
Nerede 3-5 Ağaç İçin Günlerce Ülkeyi Karıştıranlar?
Bu gündemler kamuoyunda konuşulurken Vaniköy’de yükselen köşk haberleri önümüze düştü. Konuyla ilgili Üsküdar’ın eski Belediye Başkanı Hilmi Türkmen gerçekten ibretlik bir açıklama yaptı. Vaktiyle Ak Parti’li bir bakanın oralarda bir tadilat işi olduğunu ve buna müsaade edilmediğini anlattı. Müsaade edilemezdi, zira oralar boğaz öngörünüm de bir alan ve özel kanuna tabi. İBB’ye bağlı Boğaziçi İmar Müdürlüğü sorumluluğunda olan bu bölgelerde normal şartlarda çivi bile çakılamaz. En küçük faaliyet bile bilinir ve hemen müdahale edilir-di. Ama edilmemiş ve bina kat kat yükselmiş. Yükselirken ağaçlar da katledilmiş.
Kimse kimseyi kandırmasın bu tip işlerin karşılığında kallavi şeyler olur. Şimdi soralım, bu göz yumma karşılığında kim ne aldı? Evet buradaki faaliyet karşılığında kim ne aldıysa açıklamak durumundadır. Devletimizin de bunun hesabını sorması lazım.
İBB, konuyla ilgili yaptığı açıklamada basit tadilat izni vermiştik falan dedi ama o basit tadilat inşaata nasıl dönüşmüş anlayamadık! İBB ekiplerince basit şekilde mühürlenen inşaat, bakanlığın devreye girmesiyle tamamen durdurulmuş. Bundan sonra nasıl bir süreç işleyecek göreceğiz. Yaşanan her olaydan, ortaya çıkan her skandaldan bir mağduriyet çıkartıp kazanan taraf olmayı başaran ve muhtemelen yine zeytinyağı gibi üste çıkacak olan İmamoğlu’nu da bu maharetinden dolayı kutlamak gerekir.
Cümbür cemaat yapılan Paris eğlencesinin gizemli sponsorunu merak ettiğimiz bu günlerde karşımıza Vaniköy’deki kaçak villanın çıkması bir tevafuk mu? Villanın kaçağı mı, yoksa yasal olanı mı makbuldür, bilen varsa söylesin! Belki de kaçağı makbuldür, vesselam…