Boykot meselesini uzun zamandır ele almak istiyordum. Doğrusu bu konuda ikna etkisi olması açısından sert ifadeler de kullanmak istiyorum ama nasıl olacak bilmiyorum. Bazen söz de tükeniyor diyecek bir şey bulamıyoruz…
Evet diyecek bir şeyler bulamadığımız dönemlerden geçiyoruz. Belki de gözlerimiz alıştı o yüzden konuşamıyoruz. Daha ne olabilir ki dediğimiz noktada akla hayale gelmeyen görüntülere şahit oluyoruz. Önümüze “bir babanın elindeki pirinç poşetinde ceset parçaları” haberi önümüze düşüyor. Ağlamak gerekiyor ama ya vicdan bırakmadılar, ya film sanıyoruz ya da başka şeyler var. Bilmiyorum!
Biz duygu karmaşası yaşarken Gazze ölüyor, yok oluyor…
Ve Gazze, insanlığın utanç tablosu haline geldi ama utanacak insanlık kalmadı! Lanetli toplum akıllarına gelen ne varsa yaparken, bizler de gık diyememenin utancını bile yaşayamıyoruz. İzliyoruz, izliyoruz, izliyoruz!
Arşı titreten bu zulmün hesabını Adil olan Allah elbette soracak buna inancımız tam elhamdülillah. Ancak bizim de imtihanımız yok mu? Biz ne yaptık veya yapıyoruz? Ya elimizden gelen bir şeyler vardı da bunu yapmamışsak nasıl hesap vereceğiz? Sorular, sorular, sorular…
Elimize silah alıp gidip Gazze’deki mücahitlere dahil olalım ve savaşarak şehit olalım. Gönlümüzden asıl bu geçer. Ama böyle bir ihtiyaç gözükmüyor, mümkün de değil. Gidebilen de ancak ayak bağı olur. İnsani yardım kuruluşları vasıtasıyla oradaki kardeşlerimizin ayakta kalması için yardım yapmayı unutmayalım, ihmal etmeyelim. Elimizden gelen somut şeylerden birisi budur şu aşamada.
Elimizden başka şeyler de gelebilir. Kasasında toplanan paraları sadece yeni iş yatırımları için kullanmayan global markalar var. Zaten tüm dünyada bu şekilde yayılıp iş yapabilmek için iyi ürün dışında başka şeyler de gerekir. Önü bu kadar açılmış markalara zaten şüpheyle yaklaşmak gerekir.
Bundan elli yıl evvel ürettiğimiz doğru dürüst bir şey yokken bugün belki bazı özel ürünler dışında her şeyi en kaliteli şekilde üretebiliyoruz. Bu noktada zaten yerli ürün tercih etmek milli bir sorumlulukken, işin arka planında bu kadar dalga dümen olduğu da görüyoruz ve hala bu konuda eksiklik gösteriyoruz. Zira bahsettiğimiz bu şirketler desteklerini gizlemiyorlar, aleni şekilde siyonizme ve katlima ortak oluyorlar.
Yerli Malı Tercihi İçin Zihinlerin de Yerlileşmesi Gerekir!
İlkokulda okuduğum dönemlerde hatırlıyorum yerli malı programları olur ve acayip ciddiye alınırdı. Hatta o dönemler bizim çevremizdeki insanlarca ürettiğimiz her ürün gururla tercih edilirdi. Fakat buna mukabil ithal mal ve yabancı marka ezikliği de bir taraftan içimize kadar işlediğini ve bir türlü çıkmadığını üşahade ediyoruz! Gittiğim bir çok ülkede kaliteli olduğu için Türk mallarının tercih edildiğine şahit oluyorum. Kalite sıkıntımız da yok. Burada ise sosyal statüsüne zarar verir gerekçesiyle yabancı markalardan vazgeçmeyenleri görüyoruz ve diyecek bir şey bulamıyoruz. Sanırım bizim ülkemizdeki kadar kendi ülkesine mesafeli vatandaşı olan başka ülke yoktur!
Elimden geldiğince tekrar ediyorum ve yine söyleyelim, Müslüman duruş sahibi olur. Yav kardeşim bu din bize size ne etti de ortaya koyacağımız Müslümanca bir tepkinin asgarisini bile yapmıyoruz? Özellikle Gazze’deki savaş başladıktan sonra dünya Müslümanları boykota odaklandı. Çünkü yukarıda da zikrettiğim global markalar açıkça İsrail’e güç veriyor ve yardım yapıyorlar. Böyle bir ortamda bu ürünleri nasıl alabiliriz? Bu ülkenin yarısı buna riayet etseydi tüm sistemleri çökerdi ama çökertemedik! “Coca Cola dan başka kola içtiğimde o lezzeti bulamıyorum, çamaşırımı ariel dışında bir deterjanla yıkadığımda tam beyazlamıyor, Starbucks dışında kahve içemiyorum, şunu yapamıyorum, bunu yapamıyorum. Yapma ne olur, ölür müsün?
Bu kadar şuursuzluk olur mu? Ayrıca yakarıda zikrettim hepsinin çok kaliteli yerli muadilleri de mevcut. Yapmayalım, etmeyelim ne olur. Nefsimize ve batı kültürüne bu kadar teslim olmayalım. Yarın mahşerde hesaba çekildiğimizde elle tutulur bir şeylerimiz olmasın mı? İçimizdeki iman, şu kadarcık duruşa bile vesile olmuyorsa kendimizi de bir çek etmeliyiz!
Elindeki en gelişmiş silahıyla her an insan vurmak için bahane arayan İsrail askerinin karşısına sıkılı yumruğuyla dimdik şekilde dikilen Gazze’li küçük çocuğun imanı bize ilham versin.
Hayatını boykota göre dizayn eden nice güzel insana selam olsun. İşletmelerine bu markaların ürünlerini sokmayan işletmelere bereketli bol kazançlar dilerim. Bu konularda çok güzel örnekler gördük. Boykotun farkındalığı için mükemmel çalışmalar yapan gençler, çocuklar, aileler gördük. Konya’da marketindeki ürünleri boykota göre yeniden belirleyen işadamı, kazancının arttığını ve çalışanlarına yüzde 30 zam yaparak bereketi paylaşacağını söyledi. Kendisini gönülden alkışlıyorum. Muhakkak başka güzel örnekler de vardır.
“Efendim firma bedava dolap veriyor ve onların ürünlerini satmak zorunda kalıyoruz”. Şu konudaki Müslümanca duruşumuzu bir buzdolabına değişmeyelim. Verin o buzdolabını özgürleşin, göreceksiniz bereket artacaktır Allah’ın izniyle.
Boykot yaşatır, vesselam…