Abdullah Yılmaz
Köşe Yazarı
Abdullah Yılmaz
 

(CUMA SELAMLIĞI) FITRATI BOZARSAK TOPLUM DA BOZULUR!

Her kişinin İslam fıtratı ile dünyaya gözlerini açtığını Sevgililer Sevgilisi Peygamber Efendimiz (SAV) bizlere haber veriyor. Sonrasında ailesi, çevresi onu başka yollara da dönüştürebilir, fıtratına uygun bir hayata da atılabilir. Rabbimiz ayaklarımızı istikamet üzere sabit kılsın. İslam fıtratı demek aynı zamanda insan fıtratı anlamına da gelir. İnsan ve İslam fıtratını muhafaza etmiş insanlar, aslında birçok şeyi yine Allah’ın bahşettiği akıl nimetiyle yorumlayıp doğru yolu bulabilir. Bazı hasletler için görmek veya eğitimden geçmek gerekir ama bahsettiğimiz basit şeyler için bir eğitimden geçilmesine de gerek yoktur. Ruhu kirlenmiş, bencillik hastalığına yakalanmış, başkalarına zarar vermeyi bir marifet sayan bazı insanların eğitimden geçmelerinin çok da faydası yoktur. Fıtratı bozulmuş bu tipler topluma zarar vermeye devam ederler. Verdikleri zarar, kişinin elindeki imkanla doğru orantılıdır. İletişim olanaklarının da artmasıyla 3. Sayfa haberlerini sıkça görmekteyiz. Katlanılmaz müptezel tiplerin türlü taşkınlıklarını, ahlaksızlıklarını, terbiyesizliklerini büyük bir öfkeyle izliyoruz. Kural tanımaz ve utanmaz bu tiplerin hallerinden de bıktık usandık artık. Tek özellikleri bulundukları yeri ifsat etmek olan bu insanlarla da yaşamayı bir şekilde öğreniyoruz! Peki bu insanlar hiç mi iflah olmazlar? Olurlar ama, girdiği cezaevindeki en azılı katillerinin kaldığı koğuşa bilerek isteyerek giren Gönenli Mehmet Efendi gibi Peygamber ahlakı taşıyan insanlarımızın, değerlerimizin sayısının artması gerekiyor. Merhum Hocamız, o azılı katillerin olduğu koğuştan nice Allah dostları çıkarmış. Mahkumların bazıları cezaevinden çıktıktan sonra imam olarak vazife bile almış. Hidayetin nasıl ve nerede geleceği belli olmuyor. Bu arada merak eden hikayeyi internetten araştırabilir, merhum hocamız İslami faaliyetlerinden dolayı hapis cezasına maruz kalmış. Efendim, öyle kişilerle karşılaşıyoruz, öyle hadiseler görüyoruz ki müdahale için gücümüz yetmiyor, yutkunuyoruz, bazen korkuyoruz adına ne derseniz deyin artık. Aslolan bir yanlış gördüğümüzde elimizle müdahale etmek gerekir ama biz, imanın en zayıf halkası olan buğz yolunu seçiyoruz. Gün geçmiyor ki sokak ortasında bir şiddet olayına tanık oluyoruz. Bakıyorsunuz kimse müdahale etmiyor, film gibi izliyor. Bakıyorsunuz, trafikte bir maganda ortalığı karıştırıyor yutkunup olay yerinden çekiliyoruz. Gündelik hayatını af edersiniz hayvan gibi yaşayanlar da görüyoruz. Bir şehir yaşantısına asla uygun olmayan hareketler, başkasının hakkına bir tecavüzdür aynı zamanda. Bununla alakalı tefekkür edelim, ne örnekler çıkacaktır. Geçtiğimiz günlerde sosyal medya aracılığıyla içimizi parçalayan bir hadiseye tanık olduk hep beraber. Tramvayda mendil satan Suriye’li bir küçük çocuğa yapılan muamele idi bu hadise. İzlerken kanımız dondu, hep beraber bu olayı kınadık. Tabii ki Ümit Özdağ ve avaneleri bu görüntüler karşısında çok büyük memnuniyet duydular, amaçlarına ulaştıkları için. Onların gözünde o çocuğa saldırılması ülkenin itibarını kurtardı. Milli duruş adına büyük bir aşama kat edildi. O çocuk haddini bildi ve memleketin imajı tavan yaptı! Suriye’li Çocuğa Atılan Tokatla Ülkenin Refaha Kavuşması!.. Meseleye ırkçılık açısından mı, yoksa magandalık açısından mı baksak bilemedim. Şaşırdık artık. Sap saman her şey birbirine karışmış durumda. Sıradan gündelik hayatın içindeki küçük bir olay, memleket meselesine dönüştürülüp toplumsal olay haline de gelebiliyor. Daha yakın zamanda Kayseri’de bunun bir örneğini gördük. Yerinden yurdundan edilmiş, mazlum insanları burada da zor duruma sokmak insanı nasıl bir vebale sürükler, onun takdirini kıymetli okurlarımıza bırakıyorum. Bizler, yüce yaratıcımıza teslim olarak, ondan gelenin baş üstünde olduğunu kabul ederek Allah katında değer kazanırız. Etrafımıza, konu komşumuza, müşterimize kısacası hayatın içinde irtibat kurduğumuz her insana saygı ile yaklaşmalıyız. Başkasına zarar vermek, hakka girmek, bugün için bir kazanç gibi gözükebilir ama uzun vadede kayıptır. Doğruyu yanlışı ayırma özelliğine sahip insanoğlu, içindeki fırtınalara dur diyebilirse fıtratının gereğini de yerine getirebilir. Çocuklarımızın fıtratlarının da bozulup bozulmayacağı bizlere bağlı. Zira çocukların ekserisi aileden ne görüyorsa o şekilde davranış ortaya koyuyor. Şimdi meselenin can alıcı bir tarafını daha irdeleyelim. Bir arkadaşım çocukları için duyduğu olağanüstü endişeyi dile getirerek ailenin de bir yerden sonra devre dışı kaldığını ifade etmişti. Çocuklarını tamamen steril şekilde yetiştirdiğini ve her türlü ahlaki eğitimden geçirdiğini söyleyen bu arkadaşım; sokaktaki, okuldaki bozuk insanlardan nasıl koruyacağı konusunda endişe taşıyor. Burada da sıkı takip gerekiyor ve tüm gereklilikler yerine getirildikten sonra tevekkül aşamasına geçmekten başka yapacak bir şey kalmıyor. Büyükler, “Allah iyilerle karşılaştırsın” diye dua ederlerdi, biz de her türlü tedbirden sonra bol bol dua etmeliyiz. Özellikle büyükşehirlerdeki imkanlar farklılık gösterebiliyor. Toplumun içindeki popüler bir ahlaksız çocuk, birçok çocuğun yoldan çıkmasına sebep olabiliyor. Sigara, uyuşturucu, alkol veya kumar gibi kötülüklere hep arkadaşlar sebep olmuştur. Konunun uzmanları böyle söylüyor. O yüzden muhite, arkadaş ortamına da dikkat edilmeli. Konuyu daha fazla dağıtmayalım, çocuk yetiştirme meselesini başka bir vesileyle yine dertleşiriz. insanoğlunun bir fıtratı var ve bu fıtrata uygun hareket edelim. Özetle tüm canlıların, bitlilerin ve gıdaların da fıtratını da muhafaza ederek ve kulluk bilincini akıldan çıkarmadan İnsan gibi hareket edelim, vesselam…
Ekleme Tarihi: 20 Eylül 2024 - Cuma

(CUMA SELAMLIĞI) FITRATI BOZARSAK TOPLUM DA BOZULUR!

Her kişinin İslam fıtratı ile dünyaya gözlerini açtığını Sevgililer Sevgilisi Peygamber Efendimiz (SAV) bizlere haber veriyor. Sonrasında ailesi, çevresi onu başka yollara da dönüştürebilir, fıtratına uygun bir hayata da atılabilir. Rabbimiz ayaklarımızı istikamet üzere sabit kılsın.

İslam fıtratı demek aynı zamanda insan fıtratı anlamına da gelir. İnsan ve İslam fıtratını muhafaza etmiş insanlar, aslında birçok şeyi yine Allah’ın bahşettiği akıl nimetiyle yorumlayıp doğru yolu bulabilir. Bazı hasletler için görmek veya eğitimden geçmek gerekir ama bahsettiğimiz basit şeyler için bir eğitimden geçilmesine de gerek yoktur.

Ruhu kirlenmiş, bencillik hastalığına yakalanmış, başkalarına zarar vermeyi bir marifet sayan bazı insanların eğitimden geçmelerinin çok da faydası yoktur. Fıtratı bozulmuş bu tipler topluma zarar vermeye devam ederler. Verdikleri zarar, kişinin elindeki imkanla doğru orantılıdır.

İletişim olanaklarının da artmasıyla 3. Sayfa haberlerini sıkça görmekteyiz. Katlanılmaz müptezel tiplerin türlü taşkınlıklarını, ahlaksızlıklarını, terbiyesizliklerini büyük bir öfkeyle izliyoruz. Kural tanımaz ve utanmaz bu tiplerin hallerinden de bıktık usandık artık. Tek özellikleri bulundukları yeri ifsat etmek olan bu insanlarla da yaşamayı bir şekilde öğreniyoruz!

Peki bu insanlar hiç mi iflah olmazlar? Olurlar ama, girdiği cezaevindeki en azılı katillerinin kaldığı koğuşa bilerek isteyerek giren Gönenli Mehmet Efendi gibi Peygamber ahlakı taşıyan insanlarımızın, değerlerimizin sayısının artması gerekiyor. Merhum Hocamız, o azılı katillerin olduğu koğuştan nice Allah dostları çıkarmış. Mahkumların bazıları cezaevinden çıktıktan sonra imam olarak vazife bile almış. Hidayetin nasıl ve nerede geleceği belli olmuyor. Bu arada merak eden hikayeyi internetten araştırabilir, merhum hocamız İslami faaliyetlerinden dolayı hapis cezasına maruz kalmış.

Efendim, öyle kişilerle karşılaşıyoruz, öyle hadiseler görüyoruz ki müdahale için gücümüz yetmiyor, yutkunuyoruz, bazen korkuyoruz adına ne derseniz deyin artık. Aslolan bir yanlış gördüğümüzde elimizle müdahale etmek gerekir ama biz, imanın en zayıf halkası olan buğz yolunu seçiyoruz. Gün geçmiyor ki sokak ortasında bir şiddet olayına tanık oluyoruz. Bakıyorsunuz kimse müdahale etmiyor, film gibi izliyor. Bakıyorsunuz, trafikte bir maganda ortalığı karıştırıyor yutkunup olay yerinden çekiliyoruz. Gündelik hayatını af edersiniz hayvan gibi yaşayanlar da görüyoruz. Bir şehir yaşantısına asla uygun olmayan hareketler, başkasının hakkına bir tecavüzdür aynı zamanda. Bununla alakalı tefekkür edelim, ne örnekler çıkacaktır.

Geçtiğimiz günlerde sosyal medya aracılığıyla içimizi parçalayan bir hadiseye tanık olduk hep beraber. Tramvayda mendil satan Suriye’li bir küçük çocuğa yapılan muamele idi bu hadise. İzlerken kanımız dondu, hep beraber bu olayı kınadık. Tabii ki Ümit Özdağ ve avaneleri bu görüntüler karşısında çok büyük memnuniyet duydular, amaçlarına ulaştıkları için. Onların gözünde o çocuğa saldırılması ülkenin itibarını kurtardı. Milli duruş adına büyük bir aşama kat edildi. O çocuk haddini bildi ve memleketin imajı tavan yaptı!

Suriye’li Çocuğa Atılan Tokatla Ülkenin Refaha Kavuşması!..

Meseleye ırkçılık açısından mı, yoksa magandalık açısından mı baksak bilemedim. Şaşırdık artık. Sap saman her şey birbirine karışmış durumda. Sıradan gündelik hayatın içindeki küçük bir olay, memleket meselesine dönüştürülüp toplumsal olay haline de gelebiliyor. Daha yakın zamanda Kayseri’de bunun bir örneğini gördük. Yerinden yurdundan edilmiş, mazlum insanları burada da zor duruma sokmak insanı nasıl bir vebale sürükler, onun takdirini kıymetli okurlarımıza bırakıyorum.

Bizler, yüce yaratıcımıza teslim olarak, ondan gelenin baş üstünde olduğunu kabul ederek Allah katında değer kazanırız. Etrafımıza, konu komşumuza, müşterimize kısacası hayatın içinde irtibat kurduğumuz her insana saygı ile yaklaşmalıyız. Başkasına zarar vermek, hakka girmek, bugün için bir kazanç gibi gözükebilir ama uzun vadede kayıptır.
Doğruyu yanlışı ayırma özelliğine sahip insanoğlu, içindeki fırtınalara dur diyebilirse fıtratının gereğini de yerine getirebilir. Çocuklarımızın fıtratlarının da bozulup bozulmayacağı bizlere bağlı. Zira çocukların ekserisi aileden ne görüyorsa o şekilde davranış ortaya koyuyor.

Şimdi meselenin can alıcı bir tarafını daha irdeleyelim. Bir arkadaşım çocukları için duyduğu olağanüstü endişeyi dile getirerek ailenin de bir yerden sonra devre dışı kaldığını ifade etmişti. Çocuklarını tamamen steril şekilde yetiştirdiğini ve her türlü ahlaki eğitimden geçirdiğini söyleyen bu arkadaşım; sokaktaki, okuldaki bozuk insanlardan nasıl koruyacağı konusunda endişe taşıyor. Burada da sıkı takip gerekiyor ve tüm gereklilikler yerine getirildikten sonra tevekkül aşamasına geçmekten başka yapacak bir şey kalmıyor. Büyükler, “Allah iyilerle karşılaştırsın” diye dua ederlerdi, biz de her türlü tedbirden sonra bol bol dua etmeliyiz.

Özellikle büyükşehirlerdeki imkanlar farklılık gösterebiliyor. Toplumun içindeki popüler bir ahlaksız çocuk, birçok çocuğun yoldan çıkmasına sebep olabiliyor. Sigara, uyuşturucu, alkol veya kumar gibi kötülüklere hep arkadaşlar sebep olmuştur. Konunun uzmanları böyle söylüyor. O yüzden muhite, arkadaş ortamına da dikkat edilmeli.

Konuyu daha fazla dağıtmayalım, çocuk yetiştirme meselesini başka bir vesileyle yine dertleşiriz. insanoğlunun bir fıtratı var ve bu fıtrata uygun hareket edelim. Özetle tüm canlıların, bitlilerin ve gıdaların da fıtratını da muhafaza ederek ve kulluk bilincini akıldan çıkarmadan İnsan gibi hareket edelim, vesselam…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve orducu.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.