Bundan bir süre önce bir abimizle beraber bal ticareti yapan bir kardeşimizi ziyarete gittik. Bal ticaretiyle meşgul olan kardeşimiz ülkemizde üretilen en kaliteli balları tedarik edip müşterilerine sunmakta ve bu konuda kendisini ıspat etmiş, oldukça deneyim sahibi birisi.
Balcının yanında haliyle bal konuşulur ve biz de bu piyasayla ilgili muhabbete giriştik. Balcı kardeşimiz muhabbetin ilerleyen safhasında önümüze iki farklı kestane balı koydu ve elimize de kaşıkları tutuşturarak, ballardan birinin hakiki bal, diğerinin ise sahte olduğunu söyleyerek tespit yapmamızı istedi. Bendeniz tadımdan sonra biraz da sazanlık yaparak aslında sahte olan balın hakiki bal olduğunu söyledim. Diğer abimiz işin içinde bir hinlik olduğunu anlayarak orijinalini tercih etti.
Dolaşımda olan bir videoda ballara dadanan ayının en iyi balı tercih ettiğini hepiniz izlemişsinizdir. Okurlarımdan bazıları “Bir ayı kadar olamadın mı?” diye sorabilirler. Diyecek bir şey yok, haklılar. Allah ayıya o kabiliyeti vermiş ama biz insanoğlu kandırılmaya müsait varlıklarız. Ancak şunu belirtmeliyim ki, yerimde bu işten anlamayan kim olursa olsun aynı tongaya düşerdi.
Balcı kardeşimiz kendisinin sektörün içinde olmasına ve laboratuvar ortamında tahliller yaptırmasına rağmen yanılabileceğini belirtiyor. O kadar güzel bal yapıyorlar ki, arının yaptığı bal halt etmiş!
Evet sahte olan bal; kıvamı bakımından ve lezzeti bakımından diğer orijinal balı geride bırakıyordu. Bu sahte balı yinen, üstüne bir de dua ediyordu. Ama edilen dualar arılara değil, merdiven altında arıların yardımına bile ihtiyaç duymadan üretim yapan o arı ruhlu insanlara gidiyordu!
Bu hadisenin yaşandığı dönemde kestane balı ortalama iki 100 TL’den satılmaktaydı. Bu sahte bal ise 80 TL’den piyasaya sürülüyor satış noktalarında ise yüz 40 TL’den alıcı buluyordu. Balcı kardeşimiz tam rakamları hatırlayamıyorum ama bu sahte baldan tonlarca satıldığını söylemişti. Ama kazanılan paranın o an hesap ettiğimizde dudak uçuklatacak boyutta olduğunu hatırlıyorum! Şuan kestane balının fiyatı 2 bin TL. kıyaslamayı buradan yapabilirsiniz. Haram helal açısından bir şey demiyorum, zira bunun ne anlama geldiğini o ticareti yapanların hepsi iyi biliyor!
Aslında bu konuyu bir şekilde ele almak istiyordum ama gündemimizde değildi. Özellikle uydu kanallarının revaçta olduğu 10-15 yıl öncesinde ülkemiz bala doymuştu. Arıcılık işiyle uğraşan köylere kadar bal satışı yapan yetenekli bal tüccarlarımız tv kanallarında arzı endam ediyordu. O dönem yapılan müdahaleler ile bu satışlar durduruldu ve o ekran yüzleri bir bir piyasadan çekildi. Ancak geçtiğimiz günlerde yapılan bir operasyonla konuyu yeniden hatırlamış olduk.
“Türkiye tarihinin en büyük sahte bal operasyonu” başlıklarıyla verilen haberlerin içeriğine bakınca meselenin ne kadar ürkütücü olduğunu anlıyoruz. Türkiye’nin her yerine yayılmış, binlerce şubesi olan marketlerde satılması da meselenin vahametini ortaya koyuyor.
Bundan kısa bir süre önce bir kardeşimiz bir tanıdıklarının bahsi geçen markete toptan verilmek üzere sahte bal imalatı yapan bir firmada çalıştığını söylemişti. Bu kişi 40-50 kilo gerçek balı zemzem suyunu çoğaltır gibi glikoz ve früktoz şurupları ile 10-20 kat çoğalttıklarını anlatmış. Belli bir fiyatın altında tedarik edilip yine piyasa fiyatının altından satılan bu balların sahte olduğunu o market bilmiyor olabilir mi? Bir de bu sahte ürünlere Pervari ismini vererek dolandırıcılığa ayrı bir soluk kazandırmışlar!
Gıda Güvenliği Hem Bizlerin Hem Devletimizin Gündeminde Olmalı
Ülkemizde çoğu zaman yapılan yanlışlar yapanların yanına kar kalıyor. Gıda güvenliği konusunda çok mesafe kat etmiş olmamıza rağmen hala iyi seviyede değiliz. Yurt dışına gönderilip kusurlu bulunan gıda ürünleri, bizim ülkemizde kolaylıkla piyasaya sürülebiliyor. Hileli ürünlerle alakalı yapılan operasyonlarda akıllara durgunluk veren tablolarla da karşılaşabiliyoruz. Kasap ürünlerinde, yoğurt ve peynir gibi süt ürünlerinde, paketli gıdalarda halkın sağlığını tehlikeye atacak türlü hileler olduğunu duyuyoruz. Bu konuda yayınlar yapan bazı sosyal medya hesapları var. Bu hesaplara da yüzde yüz güven duyamıyorum, zira işin arkasından başka şeyler çıkma ihtimali söz konusu. Bu konuda olağanistü güven de duymuyorum, tamamen şüphe ile de hareket etmiyorum. Tabir caizse korku ve ümit arası bir yerde durmaktayım.
Devletimizin ilgili kurumlarına da buradan açık bir çağrı yapalım. Gıda güvenliği konusunda sert tedbirler alınmasını istiyoruz. Canının yanacağını bilen yanlışa tevessül etmez. Ayrıca burası Müslüman bir ülke ne yediğimiz, bizleri sadece sağlığımız açısından değil, inancımız açısından da ilgilendirmekte. Yediklerimiz içtiklerimiz bizlerin ve nesillerimizin fıtratını bozmakta ve kişilik kalitesini de etkilemekte. Unutmayalım ki, Rabbimiz CC. Kur’an-ı Hakim’inde Helal ve temiz şeylerden yememizi emretmekte.
Son söz; alışverişlerimizi bildiğimiz ve güvendiğimiz yerlerden yapmaya çalışalım. Piyasa fiyatlarının çok altında satılan ürünlere şüphe ile bakalım. Kolay kolay kimse maliyetin altında fiyata ürün satmaz bunu unutmayalım. Televizyonda veya sosyal medyada gördüğümüz her şeye kanmayalım. Zira medya organları organize sahtekarlıkların bir parçası olabiliyor. Hatta medya konusunda şüpheci yaklaşımımızı hiçbir zaman bırakmayalım. Çok dürüst bildiğimiz, halkın sağlığı için mücadele görüntüsü veren koca isimli adamların medya gücüyle milletin açığını bulup para istediklerini ve istediklerini alamayınca bahsi geçen işletmelerin hayatını kararttıklarını da biliyoruz. Uyanık olmakta fayda var, vesselam…