“Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de onun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.” (Rum, 21) Konuya doğrudan girelim; tabii ki mümkün ama, bunun için evlilik sürecini “bilinçaltındaki karşı tarafın haddini bildirmek için bir fırsata dönüştürme” düşüncesinden kurtulmamız gerekiyor. Geçtiğimiz günlerde bazı haberler ve sosyal medya paylaşımları gördüm. Düğün sürecinde erkek tarafının yapacakları ve kız tarafının yapacakları itinayla listelenmiş ve tabir caizse eksik bir şey bırakılmamış. Sadece kuş sütü eksik. Bu listelerin bir kısmı 400, bir kısmı 500, bir kısmı da 1 milyon civarında. Kariyer mesleklerde işe yeni başlamış kişilerin bile bu listenin üstesinden gelmeleri mümkün müdür sizlerin takdirlerine bırakıyorum. Sevgililer Sevgilisi Efendimiz SAV. “Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız. Müjdeleyiniz, ürkütmeyiniz.” Buyurmaktadır. Peki biz neden zorlaştırma yolunu seçeriz? Evlenen gençler düğünden sonra gerçeklerle baş başa kaldığında veya aileler bu süreçte girdikleri borç yüküyle boğuşmaya başladığında bundan hayır mı çıkar? Veya bu dayatmalardan sebep banka kredisi almak zorunda kalan kişinin girdiği günah sadece alana mı yazılır, yoksa dayatanların da sorumluluğu bulunur mu? Burada Türk halkının ortalamasına göre yaklaşımda bulunuyoruz. Maddi imkanları kısıtlı olmayan kişilere israftan kaçınmaları ve İslam’a uygun hareket etmeleri halinde diyeceğim yoktur. Şanına yakışır ikram yapabilir. Zira Hadis-i Şerif’lerde gücü yetenlere düğünlerinde ziyafet vermeleri tavsiye edilmiştir. Hamama girenin terlemesi kaçınılmazdır. Tabii ki, bir düğün süreci yaşanırken zaruri ihtiyaçlar karşılanmalıdır. İmkanlar çerçevesinde geleneklere adetlere ananelere uyulmalıdır. Anadolu toprakları zengin kültürüyle bu konuda bize oldukça yol göstericidir. Ancak, gelenek ve adetler adı altında adeta zulme dönüştürülmüş bir tablonun da kimseye bir hayrı olmayacaktır. Şu kadar altın olmazsa kabul etmeyiz, beyaz eşyalar şu markadan olmazsa olay çıkar, gelinlik özel modacıdan çıkmalı falan filan… Çiftlerin eğitim ve görgü seviyesi arttıkça düğün masraflarının azaldığına dair bir söz okumuştum sosyal medyada. Bendeniz de bunun doğru olduğunu düşünüyorum. Unutmayalım ki, sadelikte asalet vardır. Kapitalizmin bize dayattığı şeylere boyun eğmek veya uymak zorunda değiliz. Örneğin, işimizi görecek güzel bir davetiye varken tanesi beş yüz TL’ye hem de az sonra çöpe atılacak özel davetiyenin kime faydası vardır? Yapılacak her şeyi Allah Teala’nın bize bahşettiği akıl süzgecinden geçirerek ve belli ölçüleri dikkate alarak değerlendirmeliyiz. Laf aramızda yukarıda saydığım olumsuzlukların önemli bir kısmının da görgüsüzlükten kaynaklandığını düşünüyorum. Bu görgüsüzlük sarmalının içine buluşmamak ne güzel bir nimettir. Allah’a Savaş Açar Gibi Zıvanadan Çıkmayalım! Efendim bu mesele çok yönleri olan bir mesele. Günümüzde evlilik ve yuva kurma meselesini hafife alıp nikahsız yaşamların çoğaldığını üzülerek görüyoruz. Nikah Allah’ın bizlere emridir, sağlıklı bir neslin devamı için bir zorunluluktur. Dolayısıyla eş seçiminden başlayarak sürecin tamamını Allah’ın rızasına uygun şekilde tamamlamalıyız. Yukarıda dikkat çektiğim israf meselesinin yanı sıra, “ömrümüzde bir kere evleniyoruz” veya “çocuğumuzu bir kere evlendiriyoruz” mantığıyla tabir caizse zıvanadan çıkmanın alemi yok. Özel olarak kimseyi kast etmiyorum ama gördüğümüz üzücü tablolar bir Müslümana yakışır cinsten değil. Kimsenin alınıp darılmamasıdır isteğimiz ama bunları da birilerinin söylemesi lazım. Dünya görüşü ve yaşam tarzı farklı olanlar dilerlerse söylediklerimi üstlerine alınmayabilir yapacak bir şey yok. Ancak dindar insanların da bu konuda sınırları aştığını görüyoruz ve sınırı aşmak insanın başını ağrıtır benden söylemesi! Allah’ın emri ve Rasülullah Efendimiz’in SAV. Sünneti olan evlilik vesilesiyle sevap kazanacakken günahkar olup çıkan insanların hallerine çok üzülüyorum. Normal zamanlarda asla giymeyeceği kıyafetlerle arz-ı endam eden altmış yaşındaki bir Müslüman hanımın bu olaydan dolayı kazancı mı vardır kaybı mı vardır? Erkek ve kadınların ortamlarda hangi şekillerde bir arada bulunacağının sınırını da dinimiz belirlemiş. Düğünlerin kadın erkek karışık şekilde olmaması dinen doğru olanıdır. Bu şekilde bir tercih yapmayıp bir de oyun pistinde oyun oynanmasına sebep olmak o düğün sahibini acayip şekilde vebal sahibi yapar. Burada da helal haram dengesini gözetmek en doğru olanıdır. Son söz, nasıl iliklemeye başlarsak o şekilde devam eden gömlek misali, evliliği de Allah’ın rızasına göre başlatmamamız o şekilde devam etmesine sebep olabilir maazallah. Konunun çok farklı yönlerini de süreç içerisinde dertleşiriz inşallah, vesselam…