Abdullah Yılmaz
Köşe Yazarı
Abdullah Yılmaz
 

FIRSATÇILIK NEDİR? HASTALIK MI, AHLAKSIZLIK MI?

“Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda haksız yollarla değil, karşılıklı rıza ile yapılan ticaretle yiyin, haram ile kendinizi mahvetmeyin. Şüphesiz Allah size karşı çok merhametlidir.” (Nisa, 4/29.) Güzelliklerle dolu memleketimizde bardağın boş tarafından baktığımızda bazı sorunların olduğunu görmekteyiz. Ve bu sorunları aşabilmemiz için gündem yapıp konuşmamız gerekiyor. Aksi takdirde herkes öğrenilmiş çaresizlikle karşı karşıya kalacaktır. Efendim, konumuz fırsatçılık. İnsanoğlu yaşadığı hayatta bir takım fırsatlarla karşılaşıp bu fırsatları değerlendirebilir, değerlendirmelidir de. Ancak bu fırsatlar başkasının hakkına ve hukukuna zarar veriyorsa orada durmak Müslüman’ın sorumluluğudur. Yazı konumuzla alakalı bilinen bilinmeyen veya gönül rızası olmadan kabullenilmiş birçok farklı örnek ortaya koyabiliriz. Bendeniz de yaşadığım bazı örneklerden yola çıkarak konuyu ele almak istiyorum. Zira moral bozucu bir durumla karşı karşıyayız. Bazen, “el mahkum ne yapalım, ahiretimize de azık lazım” diyerek yaşadığımızı unutuyoruz. Yaşımız itibarıyla yağ kuyruklarını, şeker çay bulunmadığı yılları yaşamadık. Yani stokçuluk fırsatçılığını görmüş olsak bile bundan çok etkilenmedik. O dönemlerdeki kötü örnekler o kadar can yakmış ki, filmlere de konu olmuş. Devir değiştikçe örnekler değişmiş ama işin ruhunun dipdiri olduğunu görüyoruz. Kısa zamanda köşeyi dönme duygusu, toplum içinde yayılan bir virüs olarak yayılmaya devam ediyor! Özellikle daha iyi bir hayat ve geçim niyetiyle büyükşehirlere göç etmiş insanlarımız, yazlık beldelerdeki insanlarımız bahsettiğim kötü örneklerle daha fazla karşılaşmakta. Nüfusun az ve birbirini tanıyan insanların fazla olduğu yerlerde bu konuya daha fazla dikkat edilirken, kalabalık yerlerde nasılsa tekrar karşılaşmam ve müşteri kaybı olsa da çok önemli değil düşüncesiyle örneklerin çoğaldığını görüyoruz. Aslında kategorize etmek çok da doğru değil, zira kötü niyetli ise fırsatı yakalayan bir şekilde her yerde buna tevessül edebiliyor. Şimdi yaşadığım bazı örnekleri sizlerle paylaşacağım. Gelin bu örnekler üzerinden tefekkür edelim. Buradaki örneklerimiz neredeyse her meslek grubunda yaşanabilir. Amacımız hiçbir meslek grubunu töhmet altında bırakmak değildir. Düşmüş Bir Müşterinden Dükkanın Günlük Kazancını Çıkaranlara Bazı Örnekler… Geçtiğimiz sene şehirler arası bir yolculukta aracımızın lastiği ile ilgili bir sorun yaşadık. Bulunduğumuz yerin belediyesini arayarak bir lastikçinin telefonuna ulaştık. Lastikçi aracıyla geldi ve biraz müdahale ile bizi dükkanına ulaşabilecek seviyeye getirdi. 3-4 km uzaktaki dükkanında ise yedek yedek jantımız üzerindeki lastikle üzerindeki lastiği değiştirme işlemi yaptı. Rakamlar üzerinden konuşmayalım ama en az yüzde elli fazla ücret talep etti. Çok aldığını ve bu işin hakkının bu fiyat olmadığını söyleyince son derece küstahça bir üslupla cevaplar yetiştirdi. Kendisine istediği parayı vereceğimi ancak bu yaptığının fırsatçılık olduğunu ve kazancının helal olmayacağını ifade ettim. Oralı bile olmadığını belirtmeliyim! Başka bir örnek daha. Bir ilimizde bayram arifesinde aracımızın baskı balata sorunu için oto sanayiine ulaştık. Bayram arifesi olduğu için yoğunluk vardı ve güç bela bir usta bulduk. Haliyle yabancı ve elimizin mahkum olduğunu anladığı için İstanbul’da yaptıracağımız fiyatın iki katını talep etti. Kendisine bu fiyatın fazla olduğunu belirttim ama işine gelirse cevabını aldım. Bu arada İstanbul’da müşteri çok burada günde bir kişi geliyor diye tevilden de geri durmadı! Örnekler çok, devam edelim… Aracımızın lambası açık kaldığı için akü boşalmış ve takviye etmek gerekiyordu. 50-60 metre uzaktaki bir esnaftan takviye kablosu talep ettim. O da kendisinin de gelmesi halinde yardımcı olabileceğini söyledi ve kablosuyla beraber koşuverdi. Yoldan geçen bir aracı çevirip yardım istedim ve sağolsun o vatandaş takviye yardımını bizden esirgemedi. Sonuçta aracımızı çalıştırdık. Normalde bu tür şeyler için para alınmaz. Ancak bir emek olduğu için bana düşen nezaketle borcum nedir diye sormaktı, ben de öyle yaptım. Ama esnaf abimiz ellerini ovuştura ovuştura dışarı servise gitmiş gibi ücret istedi. Param var, dediğin rakamı ödeyebilirim ama bu doğru değil şeklinde İtiraz edince, “ben olmasam arabanı çalıştıramayacaktın, ben servise geldim servis ücreti de böyle” demekten geri durmadı. Bir abimizin anlattığı başka bir örneği de paylaşayım. Abimiz bahçesi için aldığı ağaçları tuttuğu bir kamyonetle yerine ulaştırmış ama kamyonet orada çamura saplanmış. 1 km uzaktaki köy kahvesindekilerden traktör talep etmişler. Önce yüzlerine bile bakmayan ahali, bedeli neyse öderiz sözünü duyunca heyecanlanıp yolu tutmuş. Kamyoneti çamurdan çıkardıktan sonra traktörcü o kamyonetin 20 km için aldığı ücretin neredeyse iki katını istemiş. Traktörcü abimiz, “aslında o kadar para istemezdim ama yazın çocuğun düğünü var, para biriktiriyorum” diyerek gönül almayı da ihmal etmemiş! Fırsatçılar Sadece Otomotiv Sektöründe mi? Tabii ki hayır. Her sektörde var efendim. Çoğu zaman fiyatı baştan sormadığınız işlerde kazık yemekten kurtulamıyorsunuz. Yazımızdaki örnek verdiğim ve diğer her sektörde sayıları azalmakla birlikte istisna güzel kadirşinas insanlarımız var, hepsini tenzih ediyorum. Bizim konumuz eline geçen kazıklama fırsatını bir şekilde değerlendirenler olduğu için onları örneklendiriyoruz. Yağmur yağınca üç para etmeyen şemsiyeyi size sunup on katı parayla satanlar buna bir örnektir. Kar yağdığında belli lokasyonlardaki zincir satıcılarını düşünün. Yine on katı parayla satış yapıldığını anımsayacaksınız. Bir başka örnek; olağanüstü bir durum olur ve su ihtiyacı hasıl olur. Tüccar ruhlu uyanıklar hemen suyu yetiştirir ve 5 katı fiyatla oraya su hizmetini getirir. Özellikle evlere verilen servis ücretlerinin yine el mahkum mantığıyla çok yüksek tutulduğunu ifade etmeliyim. Prensip olarak anormal fiyatlara satılan hiçbir ürünü veya hizmeti acayip şekilde mecbur değilsem almadığımı da not olarak söyleyeyim. Neticede bunları yazmamızın beyhude bir çaba bunu da biliyorum. Okuyup da ibret alan olmaz, hatta sövüp dalga bile geçerler. Bunun için utanma duygusu gerekiyor ve toplum olarak o utanma duygusunu kaybedeli çok zaman oldu! Bazı ölçüler koyalım ve bitirelim; Bir ürün veya hizmetin bedeli olarak, işin başında sorulunca başka, işin sonunda sorulunca başka fiyat söylemek ahlaksızlıktır! Bir iş için eli mahkum olana başka fiyat, eli mahkum olmayana daha başka fiyat vermek de ahlaksızlıktır! Allah Teala (CC) herkese neyin fırsatçık olup olmadığını anlayabilecek kadar kabiliyet vermiş. Dolayısıyla bu örnekleri herkes rahatlıkla kendi alanına uyarlayabilir! Son söz, fırsatçılık hastalığı veya ahlaksızlığıyla ilgili herkesin biraz tefekkür etmesinde fayda var, vesselam…
Ekleme Tarihi: 20 Aralık 2024 - Cuma

FIRSATÇILIK NEDİR? HASTALIK MI, AHLAKSIZLIK MI?

“Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda haksız yollarla değil, karşılıklı rıza ile yapılan ticaretle yiyin, haram ile kendinizi mahvetmeyin. Şüphesiz Allah size karşı çok merhametlidir.” (Nisa, 4/29.)

Güzelliklerle dolu memleketimizde bardağın boş tarafından baktığımızda bazı sorunların olduğunu görmekteyiz. Ve bu sorunları aşabilmemiz için gündem yapıp konuşmamız gerekiyor. Aksi takdirde herkes öğrenilmiş çaresizlikle karşı karşıya kalacaktır.

Efendim, konumuz fırsatçılık. İnsanoğlu yaşadığı hayatta bir takım fırsatlarla karşılaşıp bu fırsatları değerlendirebilir, değerlendirmelidir de. Ancak bu fırsatlar başkasının hakkına ve hukukuna zarar veriyorsa orada durmak Müslüman’ın sorumluluğudur.

Yazı konumuzla alakalı bilinen bilinmeyen veya gönül rızası olmadan kabullenilmiş birçok farklı örnek ortaya koyabiliriz. Bendeniz de yaşadığım bazı örneklerden yola çıkarak konuyu ele almak istiyorum. Zira moral bozucu bir durumla karşı karşıyayız. Bazen, “el mahkum ne yapalım, ahiretimize de azık lazım” diyerek yaşadığımızı unutuyoruz.

Yaşımız itibarıyla yağ kuyruklarını, şeker çay bulunmadığı yılları yaşamadık. Yani stokçuluk fırsatçılığını görmüş olsak bile bundan çok etkilenmedik. O dönemlerdeki kötü örnekler o kadar can yakmış ki, filmlere de konu olmuş. Devir değiştikçe örnekler değişmiş ama işin ruhunun dipdiri olduğunu görüyoruz. Kısa zamanda köşeyi dönme duygusu, toplum içinde yayılan bir virüs olarak yayılmaya devam ediyor!

Özellikle daha iyi bir hayat ve geçim niyetiyle büyükşehirlere göç etmiş insanlarımız, yazlık beldelerdeki insanlarımız bahsettiğim kötü örneklerle daha fazla karşılaşmakta. Nüfusun az ve birbirini tanıyan insanların fazla olduğu yerlerde bu konuya daha fazla dikkat edilirken, kalabalık yerlerde nasılsa tekrar karşılaşmam ve müşteri kaybı olsa da çok önemli değil düşüncesiyle örneklerin çoğaldığını görüyoruz. Aslında kategorize etmek çok da doğru değil, zira kötü niyetli ise fırsatı yakalayan bir şekilde her yerde buna tevessül edebiliyor.

Şimdi yaşadığım bazı örnekleri sizlerle paylaşacağım. Gelin bu örnekler üzerinden tefekkür edelim. Buradaki örneklerimiz neredeyse her meslek grubunda yaşanabilir. Amacımız hiçbir meslek grubunu töhmet altında bırakmak değildir.

Düşmüş Bir Müşterinden Dükkanın Günlük Kazancını Çıkaranlara Bazı Örnekler…

Geçtiğimiz sene şehirler arası bir yolculukta aracımızın lastiği ile ilgili bir sorun yaşadık. Bulunduğumuz yerin belediyesini arayarak bir lastikçinin telefonuna ulaştık. Lastikçi aracıyla geldi ve biraz müdahale ile bizi dükkanına ulaşabilecek seviyeye getirdi. 3-4 km uzaktaki dükkanında ise yedek yedek jantımız üzerindeki lastikle üzerindeki lastiği değiştirme işlemi yaptı. Rakamlar üzerinden konuşmayalım ama en az yüzde elli fazla ücret talep etti. Çok aldığını ve bu işin hakkının bu fiyat olmadığını söyleyince son derece küstahça bir üslupla cevaplar yetiştirdi. Kendisine istediği parayı vereceğimi ancak bu yaptığının fırsatçılık olduğunu ve kazancının helal olmayacağını ifade ettim. Oralı bile olmadığını belirtmeliyim!

Başka bir örnek daha.
Bir ilimizde bayram arifesinde aracımızın baskı balata sorunu için oto sanayiine ulaştık. Bayram arifesi olduğu için yoğunluk vardı ve güç bela bir usta bulduk. Haliyle yabancı ve elimizin mahkum olduğunu anladığı için İstanbul’da yaptıracağımız fiyatın iki katını talep etti. Kendisine bu fiyatın fazla olduğunu belirttim ama işine gelirse cevabını aldım. Bu arada İstanbul’da müşteri çok burada günde bir kişi geliyor diye tevilden de geri durmadı!

Örnekler çok, devam edelim…

Aracımızın lambası açık kaldığı için akü boşalmış ve takviye etmek gerekiyordu. 50-60 metre uzaktaki bir esnaftan takviye kablosu talep ettim. O da kendisinin de gelmesi halinde yardımcı olabileceğini söyledi ve kablosuyla beraber koşuverdi. Yoldan geçen bir aracı çevirip yardım istedim ve sağolsun o vatandaş takviye yardımını bizden esirgemedi. Sonuçta aracımızı çalıştırdık. Normalde bu tür şeyler için para alınmaz. Ancak bir emek olduğu için bana düşen nezaketle borcum nedir diye sormaktı, ben de öyle yaptım. Ama esnaf abimiz ellerini ovuştura ovuştura dışarı servise gitmiş gibi ücret istedi. Param var, dediğin rakamı ödeyebilirim ama bu doğru değil şeklinde İtiraz edince, “ben olmasam arabanı çalıştıramayacaktın, ben servise geldim servis ücreti de böyle” demekten geri durmadı.

Bir abimizin anlattığı başka bir örneği de paylaşayım. Abimiz bahçesi için aldığı ağaçları tuttuğu bir kamyonetle yerine ulaştırmış ama kamyonet orada çamura saplanmış. 1 km uzaktaki köy kahvesindekilerden traktör talep etmişler. Önce yüzlerine bile bakmayan ahali, bedeli neyse öderiz sözünü duyunca heyecanlanıp yolu tutmuş. Kamyoneti çamurdan çıkardıktan sonra traktörcü o kamyonetin 20 km için aldığı ücretin neredeyse iki katını istemiş. Traktörcü abimiz, “aslında o kadar para istemezdim ama yazın çocuğun düğünü var, para biriktiriyorum” diyerek gönül almayı da ihmal etmemiş!

Fırsatçılar Sadece Otomotiv Sektöründe mi?

Tabii ki hayır. Her sektörde var efendim. Çoğu zaman fiyatı baştan sormadığınız işlerde kazık yemekten kurtulamıyorsunuz. Yazımızdaki örnek verdiğim ve diğer her sektörde sayıları azalmakla birlikte istisna güzel kadirşinas insanlarımız var, hepsini tenzih ediyorum. Bizim konumuz eline geçen kazıklama fırsatını bir şekilde değerlendirenler olduğu için onları örneklendiriyoruz.

Yağmur yağınca üç para etmeyen şemsiyeyi size sunup on katı parayla satanlar buna bir örnektir. Kar yağdığında belli lokasyonlardaki zincir satıcılarını düşünün. Yine on katı parayla satış yapıldığını anımsayacaksınız.
Bir başka örnek; olağanüstü bir durum olur ve su ihtiyacı hasıl olur. Tüccar ruhlu uyanıklar hemen suyu yetiştirir ve 5 katı fiyatla oraya su hizmetini getirir.
Özellikle evlere verilen servis ücretlerinin yine el mahkum mantığıyla çok yüksek tutulduğunu ifade etmeliyim.
Prensip olarak anormal fiyatlara satılan hiçbir ürünü veya hizmeti acayip şekilde mecbur değilsem almadığımı da not olarak söyleyeyim.

Neticede bunları yazmamızın beyhude bir çaba bunu da biliyorum. Okuyup da ibret alan olmaz, hatta sövüp dalga bile geçerler. Bunun için utanma duygusu gerekiyor ve toplum olarak o utanma duygusunu kaybedeli çok zaman oldu!

Bazı ölçüler koyalım ve bitirelim;
Bir ürün veya hizmetin bedeli olarak, işin başında sorulunca başka, işin sonunda sorulunca başka fiyat söylemek ahlaksızlıktır!
Bir iş için eli mahkum olana başka fiyat, eli mahkum olmayana daha başka fiyat vermek de ahlaksızlıktır!

Allah Teala (CC) herkese neyin fırsatçık olup olmadığını anlayabilecek kadar kabiliyet vermiş. Dolayısıyla bu örnekleri herkes rahatlıkla kendi alanına uyarlayabilir!
Son söz, fırsatçılık hastalığı veya ahlaksızlığıyla ilgili herkesin biraz tefekkür etmesinde fayda var, vesselam…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve orducu.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.