Ayten YÜKSEL
Köşe Yazarı
Ayten YÜKSEL
 

EMANETİMİZİ KORUYALIM VE DUYARLI OLALIM

     Su, hava ve de toprak hayatımızda ne kadar da büyük bir öneme sahip değil mi? Bu üç nimet olmadan bir yaşanabilirlik söz konusu bile olamaz. Ancak bu yaşam kaynaklarımızı korumamız gerektiğini hep unutuyoruz. Doğamız eşsiz güzelliklerle dolu. Yeryüzü, içinde bulunan canlılar ve cansız çevresiyle bir ekosistem içindedir. Bu süreklilik teşkil eden düzenli sistemi korumak bizlerin elinde.        Mavi ile yeşilin buluşup adeta dans ettiği memleketimin dört bir yanı oksijenle dolu. Ordu’dan çıkıp Perşembe sahil yolu üzerinden Bolaman’a doğru giderken izlediğim manzaraya çocukluğumdan bu yana doymadım, doyamam. O yeşilin her tonunu barındıran tepeler ve ağaçlar; hemen yanında uzanan gökyüzünün huzur dolu mavisini taşıyan deniz… Tek kelimeyle harika. ORDUM çok kıymetli bir hazineye sahip...       Ne yazık ki bizler elimizdekilerin kıymetini bilemeyen bir toplumuz, çevremizin temizliğine ve düzenine maalesef hiç dikkat etmiyoruz. Bu konunun önemini bilen ve hayatına geçiren insanları tabiî ki tenzih ediyorum. Yanlışlıkla bile olsa elinden düşürdüğü çöpü koşarak yerden alıp çöp bidonlarına atan vatandaşlarımızı tebrik ediyorum.       Bu güzel yaz günlerinde serinlemek için gittiğimiz deniz kıyılarımız çöplerle dolu, mesire alanlarımız yenilip içildikten sonra atılan çeşit çeşit çöplerle kaplanmış. Artık şöyle bir silkelenip kendimize gelmenin vaktidir. Çünkü atılan çöplerin yeryüzünde ne kadar yaşam sürdürdüğünü bile bile hala kirletmeye devam edersek bu bizim ayıbımızdır.        Cam şişe, 4000 yıl – sigara izmariti, 3 ay – kağıt parçaları, 3 ay – ciklet, 5 yıl – aliminyum kutu, 10/100 yıl – plastik şişe, 10/1000 yıl, plastik kartlar, 1000 yıl. Evet, atılan bu çöpler yeryüzünde bunca yıl kirlilik yaratırken biz hangi hakla çevre sağlığımızı korumuyoruz?        Geçtiğimiz günlerde Vali Kemal Yazıcıoğlu Spor Tesislerinde bir okulumuzun mezuniyet töreni vardı. Törenden ertesi gün oğlumu tesisteki havuza bırakıp eşimle birlikte yürüyüş yaptık. Gördüğümüz manzara karşısında maalesef çok üzüldük. Her bir yanda pet şişeler, mavi kapaklar, yiyecek paketleri, ağaçların altında kağıtlar, hatta bebek bezi vs… Halbuki bahçede çöp bidonları var. İnsanlarımız geride böyle içler acısı bir manzarayı nasıl bırakırlar?        Yine birkaç gün önce Samsun’da çocukları hayvanat bahçesinde gezdirip biraz dolaşalım diyerek yürümeye başladık ve göl kenarında bir çay bahçesine gittik. Gölün manzarası uzaktan çok hoş, ama yaklaştığınızda görüyorsunuz ki yine türlü çöpler atılmış suya. Rahatsız edici bir koku var üstelik.  Ne yazık ki sen, ben, biz gerçekleştiriyoruz bu kirliliği, yavrularımıza örnek olup çevremizi korumamız gerekmez mi?        Otomobilinin camından içecek kutusunu gamsızca savurup atan vatandaşlar, sizi elinizi vicdanınıza koyarak düşünmeye davet ediyorum!        Okullarımızın bahçesinde zaman zaman hizmetlilerin temizlik saatlerine rastlıyorum ve çevre temizliği yaparken süpürdükleri çöpler gözüme takılıyor: Çocuklarımız yedikleri içtikleri yiyeceklerin paketlerini hiç düşünmeden okulun bahçesine atıp derse gidiyorlar. Oysa derslerde bunu yapmalarının ne kadar yanlış olduğunu onlara öğretmek gerekmez mi?        Yapılan araştırmalar sonucu dünyaca ünlü Readers Digest Dergisi en çevreci ve en yeşil olan ilk on ülkenin listesini yapmış ve maalesef bizim ülkemiz bunların arasında yok. Birinci ülke Finlandiya ve onu takip edenler sırasıyla: İzlanda, Norveç, İsveç, Avusturya, İsviçre, İrlanda, Avustralya, Uruguay, Danimarka. Biz ise 70. sırada yer alıyoruz. Bunun nedenlerini sorgulamamız gerekmez mi?                    Öncelikle ailemizde çocuklarımıza temizlik eğitimini bizzat kendimiz örnek olarak öğretmeliyiz.  Okullarda temizlik ve çevre temizliği ile ilgili dersler vermeliyiz. Ormanlarda izinsiz ağaç kesilip yeşilden yoksun kalmaya müsaade etmemeliyiz. Kalitesi düşük yakıtlar kullanarak havamızı dumana boğmamalıyız. Kanalizasyon sularını ve fabrika atıklarını göllere ve denizlere akıtmamalıyız. Geri dönüşümü yaygınlaştırmalıyız. Çevre temizliği ile ilgili kurum ve kuruluşlara, derneklere, belediyemize, çevre bakanlığına, medyaya çok iş düşmektedir. Gereken çabayı göstererek tek tek zincirin halkasını hep birlikte oluşturup doğamızı korumalı ve yaşatmalıyız.        “Bizler bu dünyayı dedelerimizden değil torunlarımızdan ödünç aldık.” Çocuklarımıza ve torunlarımıza nasıl bir yaşam bırakacağımızı lütfen biraz durup düşünelim, biraz daha duyarlı olalım.  
Ekleme Tarihi: 16 Ağustos 2014 - Cumartesi

EMANETİMİZİ KORUYALIM VE DUYARLI OLALIM

     Su, hava ve de toprak hayatımızda ne kadar da büyük bir öneme sahip değil mi? Bu üç nimet olmadan bir yaşanabilirlik söz konusu bile olamaz. Ancak bu yaşam kaynaklarımızı korumamız gerektiğini hep unutuyoruz. Doğamız eşsiz güzelliklerle dolu. Yeryüzü, içinde bulunan canlılar ve cansız çevresiyle bir ekosistem içindedir. Bu süreklilik teşkil eden düzenli sistemi korumak bizlerin elinde.

       Mavi ile yeşilin buluşup adeta dans ettiği memleketimin dört bir yanı oksijenle dolu. Ordu’dan çıkıp Perşembe sahil yolu üzerinden Bolaman’a doğru giderken izlediğim manzaraya çocukluğumdan bu yana doymadım, doyamam. O yeşilin her tonunu barındıran tepeler ve ağaçlar; hemen yanında uzanan gökyüzünün huzur dolu mavisini taşıyan deniz… Tek kelimeyle harika. ORDUM çok kıymetli bir hazineye sahip...

      Ne yazık ki bizler elimizdekilerin kıymetini bilemeyen bir toplumuz, çevremizin temizliğine ve düzenine maalesef hiç dikkat etmiyoruz. Bu konunun önemini bilen ve hayatına geçiren insanları tabiî ki tenzih ediyorum. Yanlışlıkla bile olsa elinden düşürdüğü çöpü koşarak yerden alıp çöp bidonlarına atan vatandaşlarımızı tebrik ediyorum.

      Bu güzel yaz günlerinde serinlemek için gittiğimiz deniz kıyılarımız çöplerle dolu, mesire alanlarımız yenilip içildikten sonra atılan çeşit çeşit çöplerle kaplanmış. Artık şöyle bir silkelenip kendimize gelmenin vaktidir. Çünkü atılan çöplerin yeryüzünde ne kadar yaşam sürdürdüğünü bile bile hala kirletmeye devam edersek bu bizim ayıbımızdır.

       Cam şişe, 4000 yıl – sigara izmariti, 3 ay – kağıt parçaları, 3 ay – ciklet, 5 yıl – aliminyum kutu, 10/100 yıl – plastik şişe, 10/1000 yıl, plastik kartlar, 1000 yıl. Evet, atılan bu çöpler yeryüzünde bunca yıl kirlilik yaratırken biz hangi hakla çevre sağlığımızı korumuyoruz?

       Geçtiğimiz günlerde Vali Kemal Yazıcıoğlu Spor Tesislerinde bir okulumuzun mezuniyet töreni vardı. Törenden ertesi gün oğlumu tesisteki havuza bırakıp eşimle birlikte yürüyüş yaptık. Gördüğümüz manzara karşısında maalesef çok üzüldük. Her bir yanda pet şişeler, mavi kapaklar, yiyecek paketleri, ağaçların altında kağıtlar, hatta bebek bezi vs… Halbuki bahçede çöp bidonları var. İnsanlarımız geride böyle içler acısı bir manzarayı nasıl bırakırlar?

       Yine birkaç gün önce Samsun’da çocukları hayvanat bahçesinde gezdirip biraz dolaşalım diyerek yürümeye başladık ve göl kenarında bir çay bahçesine gittik. Gölün manzarası uzaktan çok hoş, ama yaklaştığınızda görüyorsunuz ki yine türlü çöpler atılmış suya. Rahatsız edici bir koku var üstelik.  Ne yazık ki sen, ben, biz gerçekleştiriyoruz bu kirliliği, yavrularımıza örnek olup çevremizi korumamız gerekmez mi?

       Otomobilinin camından içecek kutusunu gamsızca savurup atan vatandaşlar, sizi elinizi vicdanınıza koyarak düşünmeye davet ediyorum!

       Okullarımızın bahçesinde zaman zaman hizmetlilerin temizlik saatlerine rastlıyorum ve çevre temizliği yaparken süpürdükleri çöpler gözüme takılıyor: Çocuklarımız yedikleri içtikleri yiyeceklerin paketlerini hiç düşünmeden okulun bahçesine atıp derse gidiyorlar. Oysa derslerde bunu yapmalarının ne kadar yanlış olduğunu onlara öğretmek gerekmez mi?

       Yapılan araştırmalar sonucu dünyaca ünlü Readers Digest Dergisi en çevreci ve en yeşil olan ilk on ülkenin listesini yapmış ve maalesef bizim ülkemiz bunların arasında yok. Birinci ülke Finlandiya ve onu takip edenler sırasıyla: İzlanda, Norveç, İsveç, Avusturya, İsviçre, İrlanda, Avustralya, Uruguay, Danimarka. Biz ise 70. sırada yer alıyoruz. Bunun nedenlerini sorgulamamız gerekmez mi?           

        Öncelikle ailemizde çocuklarımıza temizlik eğitimini bizzat kendimiz örnek olarak öğretmeliyiz.  Okullarda temizlik ve çevre temizliği ile ilgili dersler vermeliyiz. Ormanlarda izinsiz ağaç kesilip yeşilden yoksun kalmaya müsaade etmemeliyiz. Kalitesi düşük yakıtlar kullanarak havamızı dumana boğmamalıyız. Kanalizasyon sularını ve fabrika atıklarını göllere ve denizlere akıtmamalıyız. Geri dönüşümü yaygınlaştırmalıyız. Çevre temizliği ile ilgili kurum ve kuruluşlara, derneklere, belediyemize, çevre bakanlığına, medyaya çok iş düşmektedir. Gereken çabayı göstererek tek tek zincirin halkasını hep birlikte oluşturup doğamızı korumalı ve yaşatmalıyız.

       “Bizler bu dünyayı dedelerimizden değil torunlarımızdan ödünç aldık.” Çocuklarımıza ve torunlarımıza nasıl bir yaşam bırakacağımızı lütfen biraz durup düşünelim, biraz daha duyarlı olalım.  

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve orducu.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.