Ordu’da gerçek anlamda esnaflığın hakkını verebilen işletmeler parmakla sayılıdır. Şöyle çıkıp gezinsem, vitrinde ihtiyacım olan, beğendiğim bir ürünü görsem ve içeriye girsem olacaklar şunlar:
Mağazanın sahibi veya çalışanları benden bihaber, kendi işleriyle ilgilenir. Bir ilgi alaka görmem, ben sorarsam cevap alırım, sormazsam sessizlik. Etiketlere bakarak bilgi edinirim.
Mağazaya adım attığım andan itibaren yanıma bir eleman gelir ve almadan çıkmamam için bildiği bütün taktikleri deneyerek, üzerimde baskı uygular. Almazsam beni bakışları ve tavırlarıyla rahatsız eder, artık “nereden girdim buraya, nasıl çıksam” diye bezginlik duyarım.
Mağazaya girdiğimde bütün çalışanların bir müşterisi vardır ve benimle ilgilenecek fırsatları dahi yoktur. Öyle ki “beklettiğimiz için kusura bakmayın” diyecek kadar bile başlarını kaldıramazlar.
Bu ve buna benzer sorunları bir çoğunuz yaşamışsınızdır. Orta yolu bulabilmek zor doğrusu.
Parmakla sayılan gerçek esnaflar dedim ya, işte o esnafların başında 23 yıllık tecrübesi ile Levent Kuyumculuk ve Even Mücevherat gelmektedir. Bu, sadece müşteri gözüyle yaptığım bir tespit değil, bünyesinde sekiz yıl çalıştığım zamanlardan edindiğim gözlemlerdir. Levent Kuyumculuk ve Even Pırlantanın sahibi olan Levent Yıldırım, Ordu’da bir marka olmuştur. Marka olmak öyle kolay değildir. Bunun için büyük bir emek, bilgi birikimi ve sabır gereklidir. Zaman içinde, gösterdiğiniz çalışmaların toplamından edindiğiniz bir başarı öyküsü çıkar ortaya.
Levent Yıldırım’ın mağazalarına girdiğinizde ilk olarak tam da olması gerektiği gibi: HOŞGELDİNİZ ile karşılanırsınız. Benim için Levent Yıldırım demek, HOŞGELDİNİZ demektir. Kendisi dilenciye bile HOŞGELDİNİZ diyerek, ayağa kalkıp, yakasını ilikleyen çok saygı değer bir insandır. Çalışanlarına duyduğu güven sayesinde bütün çalışanlar, kendi mağazası gibi özveriyle ve severek işini yapar.
Personeller, HOŞGELDİNİZ derken içeriye giren insanları sanki evine davet eder gibi oldukça içten bir ses tonuyla karşılar, göz teması kurar, misafirperver bir şekilde ağırlar. Çay, kahve içilmeden, şeker tutulmadan kalkmak olmaz bu mağazalardan. İnsana, insan olduğu için değer verilir, mühim olan satış değildir, kalp kazanmaktır. Alış veriş yapsın ya da yapmasın herkes özeldir, insanlara müşteri olarak değil, mağazanın sahibi olarak davranış gösterilir. Satış kaygısı duymadan, sıkmadan, bunaltmadan, aile ortamında, saygı çerçevesinde, bir o kadar da samimi ve doğal hissettirerek ilgilenilir bütün insanlarla. Kibarca ihtiyaçları karşılanır herkesin, ürünler hakkında gerekli bilgiler verilir. Akıllardaki sorulara cevap verebilecek deneyime sahip olan, insanların isteklerine göre hareket eden, alanlarında eğitimli experlere sahiptir bu mağazalar: Experler, mücevherlerin bilinmeyen özelliklerini insanlara sade bir dille anlatır ve onları aydınlatır. Herkese eşit ve adaletli davranmak için elinden geleni yapan, dürüst, tecrübeli, donanımlı, sağlam bir ekip ile kendinizi çok rahat hisseder ve ne yapacağınızı gayet iyi belirlersiniz.
Uzun yılların emek kokusunu, kapıyı açtığınızda hissedersiniz, ilk intibanız olumlu olur ve kahvesi bağımlılık yapar.
Başarı çıtasının hep yükselmesini, diğer esnaflara örnek teşkil etmesini dilerim.