Nuri KAHRAMAN
Köşe Yazarı
Nuri KAHRAMAN
 

İMAM DÖRTLÜKLERİ

DÂVET Okul gününe dâvet; elbet, mutlak gideyim! Dostlarla çay içeyim, etli pilâv yiyeyim!... “Çalıştık zamanında, şimdi keyif(!) çatmalı;” Böyle konuşanlara, bilmem ki ne diyeyim?!   BETON-52 Geldiğimiz yer doğa, bastığımız topraktı; Her yanlar çayır-çimen, ağaç, çiçek, yapraktı; Köyden gelen çocuklar, sâhillere dayandı; Eski günler yerini betonlara bıraktı!...   TELÂŞ! Madden-mânen karışık; toplumda bir karmaşa! Kimi aslından kopmuş, kimi düşmana maşa! Toplumun içindeki hayırlı ümmet nerde? Mal-mülk, metâ peşinde; kapılmış bir telâşa!...   TAV Biz bu dünyâya demek, yeme-içmeye geldik! Pilâvlara tav olduk; matrak geçmeye geldik! İmamlıktan habersiz, bol nutuklu hatipler; Karşılıklı bakışıp, hemen kaçmaya geldik!...   HÂMÎ Sen, insanlar içinde, hayırlı bir topluluk! Yakışır mı hiç sana, menfaatlere kulluk?! Ümmet içinde ümmet, câmide imam gibi; Bağ’a hâmîler gerek, değil sâde korkuluk!...   OLUŞ! Binlerce mezun olduk, bir ADAM olamadık! Saçağa pervaz olduk; çatı, dam olamadık!... Her ne gelirse akla, olduk, olduk da dostlar; Şu Ordu milletine bir İMAM olamadık!...   TOP Yaslanacak AĞABEY; ne el öpecek HOCA! Çıkmadı içimizden, mezun olsak da bolca! İmam-Hatipli İMAM, olamadı Ordu’ya; Giren olmadı şöyle; toplar gitti hep taca!...   KÖŞK! Bol ilâhicilerin, türkücün, horonun var; Hattâ bürokratların, bir hâyli baronun var! Kaptan köşkünde yoksun, sen hep dümen suyunda; Her sisteme uyumlu, bol bol taşeronun var!...   YALKOVAN! Kimi koşular vardır, akrep yelkovan gibi! Kimi mîde peşinde, yalnız yalkovan gibi! Nerde yeme-içme var; onu tâkip ederler; İbâdete gelince, bir yasak savan gibi!...   HARÇ Biz hep böyleyiz dostlar, câmisi cemaati; Beceremiyoruz hiç, gönülden itaati!... Hep boş işler peşinde harcıyoruz ne varsa; Malı-mülkü-serveti, yeri-yurdu-saati!...   SORU Kusura bakmayın da, hâlimiz böyle gibi; Bitmiyor arzuların, başı, doranı, dibi!... Nasıl hesap veririz birer mümin olarak? Sorunca bize dinden, din gününün sâhibi?!   HARMAN İşte hep koşuyoruz, yüklü harman peşinde! Hastalıklara şifâ, derde derman peşinde! Var mı koşusu olan, şöyle biraz fazladan; Emrine uymak için,  yüce ferman peşinde?!   BULUŞ! Ahvâli anlatacak, sözü bulamıyorum! Mevlâya arz edecek yüzü bulamıyorum! Öyle bir mahcûbiyet, duymamız gerekirken; İçin için yanacak, özü bulamıyorum!...   AYNA Demek, dâvâdan başka, sevdâmız olacaktı! Bataklık çiçekleri, bizden yüz bulacaktı! Yüce halkın kurduğu o güzelim hayâller; İkbâl sarhoşluğuna çarpıp kırılacaktı!...   SELÂMET Bilmem ki milletimiz, bizleri affeder mi? Ecdâdımın ocağı, ebediyen tüter mi? Çıkarcı yaratıklar, kemirirken gövdeyi; Bu gemi, şu hâliyle selâmete gider mi?   ÖNDER-LİK! Önderlik nâsip eyle; câmi, hem cemiyette! Hep önlerde olalım; hakta, insâniyette! Hem dahî güzel örnek, çevremize, topluma; İslâm’a teslîmiyet, özde samîmiyette!... DUÂ Yâ Rabb, kullukta dâim, başarılı kıl bizi! Hep yolunda yürütsün, verdiğin akıl bizi! Düşmeyelim gaflete, kalmayalım hasrete; Bizi sorumsuzluktan, koru sen asıl bizi!...
Ekleme Tarihi: 07 Ağustos 2015 - Cuma

İMAM DÖRTLÜKLERİ

DÂVET

Okul gününe dâvet; elbet, mutlak gideyim!

Dostlarla çay içeyim, etli pilâv yiyeyim!...

“Çalıştık zamanında, şimdi keyif(!) çatmalı;”

Böyle konuşanlara, bilmem ki ne diyeyim?!

 

BETON-52

Geldiğimiz yer doğa, bastığımız topraktı;

Her yanlar çayır-çimen, ağaç, çiçek, yapraktı;

Köyden gelen çocuklar, sâhillere dayandı;

Eski günler yerini betonlara bıraktı!...

 

TELÂŞ!

Madden-mânen karışık; toplumda bir karmaşa!

Kimi aslından kopmuş, kimi düşmana maşa!

Toplumun içindeki hayırlı ümmet nerde?

Mal-mülk, metâ peşinde; kapılmış bir telâşa!...

 

TAV

Biz bu dünyâya demek, yeme-içmeye geldik!

Pilâvlara tav olduk; matrak geçmeye geldik!

İmamlıktan habersiz, bol nutuklu hatipler;

Karşılıklı bakışıp, hemen kaçmaya geldik!...

 

HÂMÎ

Sen, insanlar içinde, hayırlı bir topluluk!

Yakışır mı hiç sana, menfaatlere kulluk?!

Ümmet içinde ümmet, câmide imam gibi;

Bağ’a hâmîler gerek, değil sâde korkuluk!...

 

OLUŞ!

Binlerce mezun olduk, bir ADAM olamadık!

Saçağa pervaz olduk; çatı, dam olamadık!...

Her ne gelirse akla, olduk, olduk da dostlar;

Şu Ordu milletine bir İMAM olamadık!...

 

TOP

Yaslanacak AĞABEY; ne el öpecek HOCA!

Çıkmadı içimizden, mezun olsak da bolca!

İmam-Hatipli İMAM, olamadı Ordu’ya;

Giren olmadı şöyle; toplar gitti hep taca!...

 

KÖŞK!

Bol ilâhicilerin, türkücün, horonun var;

Hattâ bürokratların, bir hâyli baronun var!

Kaptan köşkünde yoksun, sen hep dümen suyunda;

Her sisteme uyumlu, bol bol taşeronun var!...

 

YALKOVAN!

Kimi koşular vardır, akrep yelkovan gibi!

Kimi mîde peşinde, yalnız yalkovan gibi!

Nerde yeme-içme var; onu tâkip ederler;

İbâdete gelince, bir yasak savan gibi!...

 

HARÇ

Biz hep böyleyiz dostlar, câmisi cemaati;

Beceremiyoruz hiç, gönülden itaati!...

Hep boş işler peşinde harcıyoruz ne varsa;

Malı-mülkü-serveti, yeri-yurdu-saati!...

 

SORU

Kusura bakmayın da, hâlimiz böyle gibi;

Bitmiyor arzuların, başı, doranı, dibi!...

Nasıl hesap veririz birer mümin olarak?

Sorunca bize dinden, din gününün sâhibi?!

 

HARMAN

İşte hep koşuyoruz, yüklü harman peşinde!

Hastalıklara şifâ, derde derman peşinde!

Var mı koşusu olan, şöyle biraz fazladan;

Emrine uymak için,  yüce ferman peşinde?!

 

BULUŞ!

Ahvâli anlatacak, sözü bulamıyorum!

Mevlâya arz edecek yüzü bulamıyorum!

Öyle bir mahcûbiyet, duymamız gerekirken;

İçin için yanacak, özü bulamıyorum!...

 

AYNA

Demek, dâvâdan başka, sevdâmız olacaktı!

Bataklık çiçekleri, bizden yüz bulacaktı!

Yüce halkın kurduğu o güzelim hayâller;

İkbâl sarhoşluğuna çarpıp kırılacaktı!...

 

SELÂMET

Bilmem ki milletimiz, bizleri affeder mi?

Ecdâdımın ocağı, ebediyen tüter mi?

Çıkarcı yaratıklar, kemirirken gövdeyi;

Bu gemi, şu hâliyle selâmete gider mi?

 

ÖNDER-LİK!

Önderlik nâsip eyle; câmi, hem cemiyette!

Hep önlerde olalım; hakta, insâniyette!

Hem dahî güzel örnek, çevremize, topluma;

İslâm’a teslîmiyet, özde samîmiyette!...


DUÂ

Yâ Rabb, kullukta dâim, başarılı kıl bizi!

Hep yolunda yürütsün, verdiğin akıl bizi!

Düşmeyelim gaflete, kalmayalım hasrete;

Bizi sorumsuzluktan, koru sen asıl bizi!...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve orducu.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.