Özlediğim şeylere ulaşamayacak olmanın verdiği çaresizlikti çocukluğumun adı. Arka bahçemiz, ekmek içilerimiz, peçete koleksiyonumuz, Annemin camdan tüm gücüyle Seviilll diye çağırması... Çok ama çok güzeldi, özledim.
Sevil Yüksel
Canım arkadaşım çocukluğumuza duyduğumuz özleme tercüman olmuş. Eminim bu yazıyı okuyan herkes kendinden bir şeyler bulmuştur. Bazen, yaşarken kıymetini bilemediğimiz anılarımızı hatırlıyor, geri dönülmesi mümkün olmayan çocukluğumuza iç geçiriyoruz. Büyüdük, şimdi bizler çocuk sahibi olduk. İyi ki de olduk. Hayatın her anı ayrı bir güzel. Yaşarken değerini bilelim.
Dünyanın en masum varlıkları çocuklar; insanoğlunun en saf, en temiz, kalbi iyiliklerle bezenmiş, kötülüklerden uzak papatya tarlası çocuklar.Ufacık şeylerle mutlu olabilen, hayatın her anından keyif alabilen, hayaller aleminde toz pembe bir dünya kuran, zamanla yarışmak yerine, zamanı oyunlarla süsleyen, imkansızlara inanan, minnacık kalpleriyle kocaman sevgi dağıtan, etrafına mutluluk saçan çocuklar.
Hiç üzülmesin onlar, gözlerinden bir damla yaş akmasın. Savaşlar olmasın, aç açık kalmasın, barış ve huzur içinde hep gülsün çocuklar.
23 Nisan, baharın en güzel yanıdır. Çocuklar baharın ta kendisidir zaten. Cıvıl cıvıl yüzler, pırıl pırıl gözler baharda çiçek açar. Rengârenk kanatlarıyla geleceğimizin aydınlık yürekleri hepimize tatlı bir heyecan katar.
Haydi, bugün çocuklarımızla birlikte çocukluğumuza dönelim. Kutlu olsun 23 Nisan. Yaşasın tüm dünya çocukları.