Erdoğan DEMİR
Köşe Yazarı
Erdoğan DEMİR
 

ACABA, EĞER, KEŞKE

Allah (CC) kuranı keriminde “Keşke kulak vermiş veya aklımızı kullanmış olsaydık….” Mülk Suresi:10. Buyurmaktadır. Bu da bizlere acaba,  eğer veya keşke dememiz için söylenenlere iyice kulak vermemiz ve söylenenler hakkında mutlaka aklımızı kullanmamız gerekir.   Bir kervanın gece nöbetçisi uyuyakalır. Eşkıyalar gelir, kervanda ne var ne yok alıp götürürler. Sabahleyin kervandakiler, uyandıklarında bakarlar ki develerinin yerinde yeller esiyor. Hemen nöbetçinin başına üşüşürler. -Mallarımız, develerimiz nerede? Söyle bakalım, hesap ver! Nöbetçi, çaresiz bir şekilde: -Gece hırsızlar geldi, ne var ne yok her şeyi alıp götürdüler. der. -Bre boynu kopasıca! Sen ne yaptın, peki?  Nöbetçi: -Ben ne yapabilirim? Bir tek kişiyim, onlar bir alay silahlı adamdı.” diye savunur kendini. Kervandakiler: -Madem çoklardı, madem başa çıkamayacaktın, bağırıp çağırarak bizi uyandırsaydın! derler. Nöbetçi: -Bağırmak istedim ama bana kılıç göstererek, ‘Sus, yoksa canından olursun, seni öldürürüz. dediler. Ben de korktum, korkumdan soluk bile alamadım. Ama eğer isterseniz şimdi dilediğiniz kadar bağırabilirim. der. Her taraf soygun ve talan edildikten sonra, onlarca insanlar  şehit edildikten (öldürüldükten) sonra, keşke demenin ne manası olabilir ki. Keşke… bu beş harfli ufak sözcük çok derin duyguları barındırır. Çıkarken çarpılmış bir kapıda, yazılıp postalanmış bir mektupta, göz yumulmuş bir haksızlıkta, tüm imkanların elinizde bulunduğunda o imkanları bir başkasının hayatına mal olacak şekilde kullanılmasında, bir bombanın atılmasıyla onlarca masum insanların can vermesinde, Allah makam ve mevkinin en yükseklerine yakın bir yerlere getirdikten sonra o makamı akılsız ve cahil insanları baş tacı edilmesinde, hele hele biz insanları yetiştirmek için eğitip öğreten o gönül dostu öğretmenlerimizin, valilerimiz, profesörlerimiz, generallerimiz, emniyet müdürlerimiz vs. aklını kullanamayıp ilk oluk mezunu bile olmayan bir kişinin ne istediği bile belli olmayan emelleri doğrultusunda hayatlarını yok pahasına heder etmesinden sonra keşke demeleri hiçbir şey ifade etmez. Velhasıl kaçırılmış fırsatlar, bastırılmış duygular, harcanmış hayatlar, boşa yaşanmış ya da hakkıyla yaşanamamış yıllar, gecikmiş itiraflar. Şimdiki aklım olsaydı… dövünmesidir keşke. Bir insana, bir işe, bir davaya ömrünüzü adamışsınızdır. O insanın, o işin, o davanın, bunu hak etmediğini sezmenin hayal kırıklığıdır keşke. Hiç düşündük mü, Acaba neden ben bu keşkelere neden olan fiiliyatları işledim diye. Bir de bu acabandan sonra, Eğer ben bunları yaparsam  şu veya bu sorunlarla karşılaşabilirim. Bana Allah akıl vermiş o aklımı çok iyi kullanmalıyım demelisiniz. Keşke şu hatayı yapmasaydım…. Keşke şu yazıyı yazmasaydım… Keşke öyle davranmasaydım… Keşke o derneğe kayıt olmasaydım…. Keşke on yıl öncesine dönebilseydim…. Keşke hiç keşke demeseydim…. Keşke yolunu gözlemeseydim… öyle demeseydim… terk dedip gitmeseydim… en güzel yıllarımı vermeseydim… Keşke dünyaya bir daha geri çevrilebilseydik… (Enam Suresi, 27) Önceden bağırıp çağırmadan, arkadaşlarını, eşini ve dostlarını uyandırmadan kendi kafana göre hırsızlarla bir olursan, ne malın kalır, ne demokrasi kalır, ne özgürlüğümüz kalır.   Özün özü, geçmişe dönüp baktığınızda anılarınızı şöyle bir karıştırdığınızda, hephinizin bulduğu bir yada birkaç tane “Keşke”si mutlaka vardır ve bulunur. Geçmişe dönebilseydim bunu mutlaka şöyle yapardım, diye düşündüklerimiz mutlaka vardır. Tek başına kalmış pişmanlığın hiçbir sığınağı yoktur. Sizlerin sayesinde bazı kişi ve kurumlar oturdukları yerden maaş alıyorlar, köşeyi dönüyorlar sizler ise bunun hesaplarını vermemek için keşke diyorsunuz. Keşke demekle yaptığımız hatalar düzelir mi? Kırılan umutlarımız, yıkılan gururumuz, boynu bükülen çocuklarımızın umutsuzluğu geri gelir mi? Bir gün belki gelir ama, çektiğiniz ızdıraplar size kalır. Hiç kimse sizlere bir öğün bir ekmek vermez. Allahın verdiği akıl nimetini yerli yerinde kullanamıyorsak, Allahın ayeti tecelli etmiş olur. Şunu aklımızdan hiç çıkarmamamız gerekir. Düşüncelerine hakim olamayanlar, kısa zaman sonra davranışlarına da hakim olamazlar. Çünkü Aritoteles”in dediği gibi; İnsanın içinde olanlar, dışında anlam bulur. Önce düşüncenizi ve kalbinizi yoklayın, ondan sonra sizlere karşı yapılanları değerlendirin. Kimse kimsenin rızkıyla oynamaz, çünkü rızkı veren Allah”tır. Önce Allaha dayanın, Allah”a güvenin hiçbir hacı, hoca, şeyh veya alimin sizlere hiçbir yardımı olamaz. Fırsatları kaçırdıktan sonra istediğiniz kadar bağırabilirsiniz ama ne fayda. Hayatlarını istedikleri gibi sürdüremeyenler, başkalarının hayatını yaşayanlar, çok geç iç hesaplaşma yaparlar. Bu hesaplaşma “Ah… Ahh…” diye başlayıp, “Keşke” diye sürüp, “Eğer” diye devam eder gider.   “Hayat; ‘Acaba’lar, ‘Eğer’ler ve ‘Keşke’lerle kaybedilmeyecek kadar kısa ve değerlidir!”
Ekleme Tarihi: 04 Ağustos 2016 - Perşembe

ACABA, EĞER, KEŞKE

Allah (CC) kuranı keriminde “Keşke kulak vermiş veya aklımızı kullanmış olsaydık….” Mülk Suresi:10. Buyurmaktadır. Bu da bizlere acaba,  eğer veya keşke dememiz için söylenenlere iyice kulak vermemiz ve söylenenler hakkında mutlaka aklımızı kullanmamız gerekir.  

Bir kervanın gece nöbetçisi uyuyakalır. Eşkıyalar gelir, kervanda ne var ne yok alıp götürürler. Sabahleyin kervandakiler, uyandıklarında bakarlar ki develerinin yerinde yeller esiyor. Hemen nöbetçinin başına üşüşürler.

-Mallarımız, develerimiz nerede? Söyle bakalım, hesap ver! Nöbetçi, çaresiz bir şekilde:

-Gece hırsızlar geldi, ne var ne yok her şeyi alıp götürdüler. der.

-Bre boynu kopasıca! Sen ne yaptın, peki?  Nöbetçi:

-Ben ne yapabilirim? Bir tek kişiyim, onlar bir alay silahlı adamdı.” diye savunur kendini. Kervandakiler:

-Madem çoklardı, madem başa çıkamayacaktın, bağırıp çağırarak bizi uyandırsaydın! derler. Nöbetçi:

-Bağırmak istedim ama bana kılıç göstererek, ‘Sus, yoksa canından olursun, seni öldürürüz. dediler. Ben de korktum, korkumdan soluk bile alamadım. Ama eğer isterseniz şimdi dilediğiniz kadar bağırabilirim. der.

Her taraf soygun ve talan edildikten sonra, onlarca insanlar  şehit edildikten (öldürüldükten) sonra, keşke demenin ne manası olabilir ki.

Keşke… bu beş harfli ufak sözcük çok derin duyguları barındırır.

Çıkarken çarpılmış bir kapıda, yazılıp postalanmış bir mektupta, göz yumulmuş bir haksızlıkta, tüm imkanların elinizde bulunduğunda o imkanları bir başkasının hayatına mal olacak şekilde kullanılmasında, bir bombanın atılmasıyla onlarca masum insanların can vermesinde, Allah makam ve mevkinin en yükseklerine yakın bir yerlere getirdikten sonra o makamı akılsız ve cahil insanları baş tacı edilmesinde, hele hele biz insanları yetiştirmek için eğitip öğreten o gönül dostu öğretmenlerimizin, valilerimiz, profesörlerimiz, generallerimiz, emniyet müdürlerimiz vs. aklını kullanamayıp ilk oluk mezunu bile olmayan bir kişinin ne istediği bile belli olmayan emelleri doğrultusunda hayatlarını yok pahasına heder etmesinden sonra keşke demeleri hiçbir şey ifade etmez.

Velhasıl kaçırılmış fırsatlar, bastırılmış duygular, harcanmış hayatlar, boşa yaşanmış ya da hakkıyla yaşanamamış yıllar, gecikmiş itiraflar.

Şimdiki aklım olsaydı… dövünmesidir keşke.

Bir insana, bir işe, bir davaya ömrünüzü adamışsınızdır. O insanın, o işin, o davanın, bunu hak etmediğini sezmenin hayal kırıklığıdır keşke.

Hiç düşündük mü, Acaba neden ben bu keşkelere neden olan fiiliyatları işledim diye. Bir de bu acabandan sonra, Eğer ben bunları yaparsam  şu veya bu sorunlarla karşılaşabilirim. Bana Allah akıl vermiş o aklımı çok iyi kullanmalıyım demelisiniz.

Keşke şu hatayı yapmasaydım….

Keşke şu yazıyı yazmasaydım…

Keşke öyle davranmasaydım…

Keşke o derneğe kayıt olmasaydım….

Keşke on yıl öncesine dönebilseydim….

Keşke hiç keşke demeseydim….

Keşke yolunu gözlemeseydim… öyle demeseydim… terk dedip gitmeseydim… en güzel yıllarımı vermeseydim…

Keşke dünyaya bir daha geri çevrilebilseydik… (Enam Suresi, 27)

Önceden bağırıp çağırmadan, arkadaşlarını, eşini ve dostlarını uyandırmadan kendi kafana göre hırsızlarla bir olursan, ne malın kalır, ne demokrasi kalır, ne özgürlüğümüz kalır.  

Özün özü, geçmişe dönüp baktığınızda anılarınızı şöyle bir karıştırdığınızda, hephinizin bulduğu bir yada birkaç tane “Keşke”si mutlaka vardır ve bulunur.

Geçmişe dönebilseydim bunu mutlaka şöyle yapardım, diye düşündüklerimiz mutlaka vardır.

Tek başına kalmış pişmanlığın hiçbir sığınağı yoktur. Sizlerin sayesinde bazı kişi ve kurumlar oturdukları yerden maaş alıyorlar, köşeyi dönüyorlar sizler ise bunun hesaplarını vermemek için keşke diyorsunuz.

Keşke demekle yaptığımız hatalar düzelir mi?

Kırılan umutlarımız, yıkılan gururumuz, boynu bükülen çocuklarımızın umutsuzluğu geri gelir mi? Bir gün belki gelir ama, çektiğiniz ızdıraplar size kalır.

Hiç kimse sizlere bir öğün bir ekmek vermez. Allahın verdiği akıl nimetini yerli yerinde kullanamıyorsak, Allahın ayeti tecelli etmiş olur.

Şunu aklımızdan hiç çıkarmamamız gerekir. Düşüncelerine hakim olamayanlar, kısa zaman sonra davranışlarına da hakim olamazlar. Çünkü Aritoteles”in dediği gibi; İnsanın içinde olanlar, dışında anlam bulur.

Önce düşüncenizi ve kalbinizi yoklayın, ondan sonra sizlere karşı yapılanları değerlendirin. Kimse kimsenin rızkıyla oynamaz, çünkü rızkı veren Allah”tır. Önce Allaha dayanın, Allah”a güvenin hiçbir hacı, hoca, şeyh veya alimin sizlere hiçbir yardımı olamaz.

Fırsatları kaçırdıktan sonra istediğiniz kadar bağırabilirsiniz ama ne fayda. Hayatlarını istedikleri gibi sürdüremeyenler, başkalarının hayatını yaşayanlar, çok geç iç hesaplaşma yaparlar. Bu hesaplaşma “Ah… Ahh…” diye başlayıp, “Keşke” diye sürüp, “Eğer” diye devam eder gider.

 

“Hayat; ‘Acaba’lar, ‘Eğer’ler ve ‘Keşke’lerle kaybedilmeyecek kadar kısa ve değerlidir!”

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve orducu.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.