Sahte belge basanlarla ilgili bir yasa maddesi var (Vergi Usul Kanunu Md. 359/2- c) Bu Kanun hükümlerine göre ancak Maliye Bakanlığı ile anlaşması bulunan kişilerin basabileceği belgeleri, Bakanlık ile anlaşması olmadığı halde basanlar veya bilerek kullananlar iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.).
Bu maddeye göre, Maliye Bakanlığı ile anlaşması bulunan ve fatura, gider pusulası, irsaliye, serbest meslek makbuzu basabilen matbaalara “anlaşmalı matbaa” deniliyor. Bunlara bir de özel yetki belgesi veriliyor.
Buraya kadar tamam ama bundan sonrası çok ilginç;
- Anlaşmalı matbaa, sahte belge basarsa hapis cezası yok!..
- Anlaşmalı olmayan matbaa, sahte belge basarsa, anlaşması olmadığı için madde metninde geçiyor, hapis cezası var.
Maliye Bakanlığı’ndan belge basma izni almayan bir matbaa, sahte belge (örneğin fatura) basarsa, 2 yıldan 5 yıla kadar “hapis cezası” var.
Maliye Bakanlığı’ndan belge basma izni alan bir matbaa, sahte belge (örneğin fatura ya da irsaliye) basarsa, 1 gün dahi hapis cezası yok demek oluyor.
Neden mi?
Neden olacak, yasa maddesi hazırlanırken, Maliye’den izin alan anlaşmalı matbaanın, sahte belge basabileceği düşünülmemiş de onun için!..
Siz siz olun, sakın böyle sahte belge basma, bastırma veya kullanma riskine girmeyin. Bunlar nerede ise yüz kızartıcı suç anlamlarına da gelebiliyor…
Gerçi toplumumuzda ilk duyulduğu zaman sahtekar denir, alışınca da bey efendi derler. Çok ilginç! Vergi güvenlik kamerası lazım. Tabii vicdanlara…
Bir kapı kapandığında, diğerleri açılır.
Ancak biz kapanan kapıya öyle uzun bakar ve üzülürüz ki, bizim için açılan diğer kapıyı görmeyiz. Bunu Alexander Graham BELL söylemiş. Ne kadar da doğru söylemiş değil mi?
Nere giderseniz gidin, yüzünüze karşı kapanan bir kapı veya olumsuzluk karşısında pes etmeyin. Allah’ın (CC) yeni bir kapı açacağını hiç aklınızdan çıkarmayın.
NORVEÇ’te yeni çıkan bir yasaya istinaden, tüm vergi mükelleflerinin 2008 gelirleri ve sahip olduğu varlıklar açıklanır.
Yapılan açıklama sonucu on binlerce Norveçli zor durumda kalır ve ödediği vergiden utananlar olur.
Bir aralık Türkiye’de de benzeri bir uygulama düşünüldüğü açıklandı. Ama kimse cesaret edemedi.
Türkiye’de böyle bir yasa çıkarsa, ilginç bir görüntü olur kanaatindeyim.
Örneğin, en zengin 100 kişiden 70’inin, en çok vergi ödeyenlerle ilgili listede yer almayışı ya da bazılarının vergi mükellefi bile olmayışı gibi!..
Bizde varlık mahremiyeti var. Kimse kimsenin ne kadar varlığı olduğunu bilmiyor. Eğer bilse o zaman belki de daha farklı bir vergi miktarı çıkacak ortaya. Bu kadar varlığa bu kadar vergi az diye belki de fazla vergi ödeyecektir, kim bilir… Ahlak güvenlik kamerası lazım.
Şair ne demiş; Kim bilir bu gidişin dönüşü olacak mı? İnşallah garantili ve kesin bir dönüş olur da, her gelen iktidar her sene vergi affı çıkarmaz. Vergi ödeme Anayasal bir hak ve mecburiyeti olmalı. Siyasal haklar altında bu işi götürmeye çalışırsanız, siyasi bir vergi olur…..
İlginç bir saplantı oluşmuştu yirmi sene kadar önce. İktidarlar iki veya üç senede bir değişiyordu. Muhalefette olan ben bu iktidara vergi ödemem diyordu. Muhalefet iktidara geçtiği zaman ise eski iktidarda olup, o an muhalefete geçen ler de ben o iktidara vergi ödemem demeye başladığını çok iyi biliyorum.
Temel’e sormuşlar; neden banyoya girmeden saçlarına yağ sürüyorsun? Temel;
- Şampuanın üzerinde ‘Yağlı saçlar içindir’ yazdığı için... Demiş.
Her yeni icatları veya ilk defa gördüğümüz ürünleri hemen kullanmak veya almak isteriz. Niçin? Bu maymun iştahlılığımız neden?
birisi evine hiç görmediği bir koltuk takımı almış, hemen biz de alalım.
Birisi evine televizyon, buzdolabı veya mutfak takımı almış, bizde var olduğu halde çok hoşumuza gider biz de alırız. Nasıl ödiyeceğiz, gerek var mı, ihtiyacımız var mı hiç düşünmeyiz. Çöplükler sözde eski eşyalarla doldu taşıyor. Dereler tıkandı eski eşyalar yüzünden. Bunlara bir de bahçe temizliği sonrası derelere atılan bahçe artıkları yok mu?
Başların sel durumunda dereler tıkandı diye.
Belediye başkanına söz atarız.
Vali veya Kaymakamlara söz atarız işlerini yapamadıkları için.
Bu yetkililer bizim başımızda devamlı bekçi mi? Kendi pisliğimizi yetkililere mi temizleteceğiz dostlar.
Herkes kapısını temiz tutsa sokak ter temiz olur. Sokakların temiz olması ilçenin ve ilin ve de devletin demiz olması değil mi?
Belediye köylere çöp kohteyneri koymuş, köylü vatandaş belediye çöpü almadı diye yanında çöpleri yakmış. Benim içim sızladı. Acaba vatandaşlık hakkımı kullanayım mı diye ama, suç bende kalsın dedik ve yapmadık. Yapsaydık da yetkililerin yapabileceği bir şey olabileceğini zannetmiyorum. Çünkü kimin yaptığı belli değil.
Güvenlik kamerası mı var tespit edecek.
Allah akıl fikir versin biz insanlara…