Ben, Hayber kalesinde Zülfikar kılıcıyla
Her tarafa akın eden yalın kılıç Aslan’ım
Ben, Uhud dağında şehitler şehidi Hamza’yım.
Ben, Yemen çöllerinde ana yüreği ile yanan
Peygamber aşkıyla tutuşan Veysel Karani’yim.
Ben, Ebu Bekir’in çiğnediği dünya malı
Ömer’i Kudüse götüren devenin nalıyım
Ben Kufe’de Allahın Aslanı Zülfikar’ı
Kerbela’da şehid olan ciğerparesiyim
Ben yatarken örtüsünden haya eden
Aşıklar aşığı Zinnure’yim.
Ben Suriye çöllerinde Selahattin Eyyübi’yim
Malazgirt ovasında kır atıyla dört nala koşan
Üzerinde zırhıyla kılıç savuran Alpaslan’ım
Murad Hüdaverdigar’ın Kosova’daki türbedarı
Beyazıt7ın Niğbolu’da askerinin yamağı
Fatihin İstanbul’da açtığı mukaddes gediğiyim
Deli Hazerfan’ın Sina’da çiğnenen kum tanesi
Sultan Süleyman’ın kırk yıllık nur tanesi
Barbaros’un deryadaki gemilerine direğim
Kah Yeniçeri, kah altı siyah kalaysız kazanım.
Kanuni esasinin silinmez mürekkebi
Kağıdıyım bizi yıkan Tanzimat Fermanının
Elhamdülillah Müslüman’ım yoktur başka illet
Ben Türkiye’yim yoktur başka millet
***
Sevgi dolu içim, yüreğimi yoklayınca bulursun
Neşe kokar Ulubeylim kışın bunalırsın
Renkli açar çiçeklerin şirin uçar böceklerin
Ben zorlanan yollarda gülen Türkiye’yim.
Ben Ulubey yollarında yolcuyum
Kiraz beli yolunda sucuyum
Damarlarda dolaşan sıcak kanım
Ben gözlerde akan yaş, gönüllerde sevda Türkiye’yim.
Düğünlerde davulla çalınan halay
Bahçelerde fındık toplaması değil kolay
Harman gelince patozla Gülay
Çiftçinin umudu fındık, Türkiye’yim
Umutların yeşerdiği Ulubey’im
Her sabah güneş başka doğar bende
Ayazı bir başka olur benim Ulubey’imde
Canik dağlarının karlı eteğinde yamacında
Her sabah farklı doğan güneşim.
Gecelerdin soğuğumda bir başka ayazım
Ağrı dağının yamaçlarında beyaz örtülü kışım
Bozulan yollarda çukur, yağan yağmurda çamurum
Her şeyiyle ben, ben yeni Türkiye’yim.
Köylüsüyle, şehirlisiyle, işçisiyle memuruyla ben Ulubey’im.
Camisiyle mescidiyle Elhamdülillah Müslüman’ım.