Toplumumuzda bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı var denilir ya, peki bir bardak sütün ne kadar hatırı olabilir ki sizce? İşte bunun cevabı Amerika’da gerçekten olmuş bir hayat hikâyesi;
Howard, okuldan arta kalan zamanında kapı kapı dolaşarak bir şeyler satan fakir bir çocuktu. Bir gün, kapı kapı dolaşmasına rağmen, bir şey satmayı başaramamış; bu arada, karnı çok acıkmıştı. Cebindeki on sent, bir şey almak için yeterli değildi.
Bir evden yiyecek istemeye karar verdi. Fakat, kapıyı açan genç kızdan utanıp, yemek yerine sadece su isteyebildi. Kız onun aç olduğunu anlamıştı. Ona su yerine bir bardak süt getirdi. Sütü yavaşça içti ve:
-Borcum ne kadar. diye sordu.
Genç kız:
-Borcunuz yok. diye cevap verdi.
-Annem, yapılan bir iyilik için para alınmaması gerektiğini söyler.
Çocuk:
-Bütün kalbimle çok teşekkür ederim. dedi ve oradan ayrıldı.
Yıllar yılları kovaladı. Howard önce ilköğretim okulunu, ardından liseyi, sonra üniversiteyi bitirdi.
Yıllar geçip gitmeye devam etti.
Bir gün, ünlü Johns Hopkins Üniversitesi Tıp Fakültesinin Dr. Howard Kelly’nin kurucu başkanı olduğu Jinekolojik Onkoloji Bölümüne, ağır bir hasta getirildi. Yerel hastanelerdeki doktorlar, hastalığını değil tedavi etmek, teşhisini bile başaramamışlardı.
Dr. Kelly, hastanın naklinin yapıldığı bölgeyi öğrenince, çocukluk yıllarını yaşadığı belde hafızasında canlandı. Muayene için odaya girdiğinde ise, hastayı hemen tanıdı. Bu kadın, uzun seneler önce kendisine su yerine süt veren genç kızdan başkası değildi.
Kendisine yıllar önce yapılmış bu iyiliği hatırlayan Dr. Kelly, hasta için elinden gelen her şeyi yaptı. Sonunda, Allah şifa verdi ve kadın ağır hastalığından kurtuldu.
Kadının taburcu olacağı gün, kadının ameliyat dahil bütün muayene masraflarının kayıtlı olduğu fatura, imzalaması için Dr. Kelly’ye iletildi. Faturaya bakan doktor, üzerine bir şeyler yazdı ve kadının odasına gönderdi. Kadın korkarak faturayı açtı. Bu tür tedavilerin çok pahalıya patladığını biliyordu. Yüksek bir miktar ile karşılaşacağını düşünüyordu.
Nitekim, faturada, on binlerce dolarlık bir rakam, kenarda ise Dr. Kelly imzalı bir not vardı:
“Bir bardak süt ile ödenmiştir.”
Maalesef toplumumuzda öyle insanlar yetişiyor ki; değil bir bardak süt, sırtında devamlı taşısan, sonra da yoruldum biraz dinleneyim diye sırtından indirsen sana kırk gün dargınlık güder.
Hem de yüzde doksan dokuzu Müslüman denilen bir toplumda. Hani İslam barış dini idi, İslam’da barışmanın modelleri anlatıldı senelerdir.
Fakat yıllardır barışmanın modellerini anlatanlar, bu anlattığı modellere pek inanamadıkları için hiç de tesiri olmadı toplumumuza.
Ey insanları, yapmadığınız şeyleri niçin söylüyorsunuz? İnanmadığınız şeyleri niçin tavsiye ediyorsunuz.
İnanmadığınız için işte böyle insanların bir kulağından girip, diğer kulağından çıkıyor. Bu söylenenler bir türlü kulak yoluyla kalbe yol bulamıyor.
Çünkü, kalbin yolu haram helal düşünmeden mideye giden yollardan ibarettir de ondan.
Hepimizin yöneldiği bir yön vardır. Haydin dostlar, hep hayırlara, helallere koşalım, hayırda yarışalım! Nerede olsak olalım Allah hepimizi bir araya mutlaka getirir. Çünkü Allahın bizlere sözü ve vaadi vardır.
Üç kuruşluk bir menfaat için nice senelerdir devam eden dostluklarımızı ve akrabalıklarımızı silip atıyoruz, yok edip gidiyoruz.
Kime ne kadar iyilik yarsanız yapın, eğer yaptığınız iyiliği bir karşılık umarak yapıyorsanız, bu iyilik değildir.
Yaptığınız iyilikleri Allahın rızası için yaparsanız, o iyilik daha sonra sizin karşınıza mutlaka çıkacaktır.
Kim zerre miktarınca hayır işlerse mükafatını görür, kim de zerre miktarı kötülük işlerse karışlığını mutlaka görür. Buna hiç kimsenin şüphesi olmasın.
Tüm dostluklar ve arkadaşlıklar maalesef menfaat üzere kurulu.
Beni senelerdir hiç arayıp sormayan, sizleri de doğru dürüst arayıp sormayanlar, onbeş yirmi gün öncesine kadar kaç defa aradılar siz hesabını yapın.
Hep baş tacısınız, ama iş işten geçtikten sonra, işiniz düşse, beni görmesin diye ya sırtını dönerler, ya da sokak değiştirirler.