Erdoğan DEMİR
Köşe Yazarı
Erdoğan DEMİR
 

BİR KAYBOLDUK BİR DAHA KENDİMİZİ BULAMADIK.

Biz insanoğlu, bir gün virgülü kaybettik, söylediklerimiz birbirine karıştı. Kim ne söylüyor, kim ne istiyor, kimler ne yapmanın peşinde bir türlü çözemedik. Noktayı kaybettik, düşünceler uzayıp gitti, ayıramadık düşüncelerimizi. Ne düşündüğümüzü bir türlü çözemedik. Kafamızda kırk tilki dolaşıyor her birinin kuyrukları bir birlerine değmiyor. Bir kurnazlıktır, almış başını gidiyor. Arkadaş arkadaşının iyi ve başarılı olmasını istemiyor. Kim dost kim düşman; hangi düşünce bize faydalı hangisi zararlı bir türlü ayırt edemiyoruz. Ünlem işaretini kaybettik, sevincimizi, öfkemizi, duygularımızı kaybettik. Nezaket ve dostça davranışları askıya mı aldık ne? Belki de sildik attık hayatımızdan. Neye sevineceğimiz, neye üzüleceğimizi birbirine karıştırdık. Hani müminler kardeştiler ya; mümin kardeşinin sevincine ortak olamıyoruz, onun sevinmesini kıskanıyoruz, başarısını bir türlü içimize sindiremiyoruz. Mümin kardeşimizin üzüntüsüne sevinir hale geldik. Ne oldu bize? Kim bizleri bu hale getirdi? Hani birbirinin derdiyle dertlenmeyen bizlerden değildi? Sevinç, öfke, duygu her biri birbirine karıştı, bir türlü bunları birbirinden ayırt edemiyoruz, üzüleceğimiz yerde maalesef seviniyoruz. Hep birlikte sevinmeli, hep birlikte üzülmeli ve hep birlikte aynı duygularımızı paylaşmalıyız. Soru işaretini kaybettik bir gün, soru sormayı, kendimizi yargılamayı, hakkımıza tecavüz edeni bile şikayet edemedik. Hakkımızı arayamadık. Birisi bizim bir tarafımıza tokat vursa, niçin vurdun, neden vurdun, benim suçum veya hatam ne idi diye bir türlü soramaz olduk. Tabi karşımızdaki güçlü ise. Ama karşımızdaki zayıf ise hemen yaptığının bir mislini yapar hakkımızı kat kat almaya çalışırız. Verilen sözleri tutamaz olduk, verilen sözleri söz verene hatırlatamaz olduk. İki noktayı kaybettik bir başka gün, hiç bir açıklama yapamadık. Kendi hakkımızı bile koruyamadık. Arkadaş sen bir söz vermiştin bu sözünü yerine getir artık diyemiyoruz. Eski bir siyasetçi gibi, dün dündür bu gün bugündür düşüncesiyle ne sözümüzü tutabiliyoruz, ne de hakkımızı koruyabiliyoruz. Yaşamın sonuna geldiğimizde ise elimizde yalnızca Tırnak İşareti kaldı, elimizdekinin içerisinde ise başkalarının düşünceleri, başkalarının fikirleri vardı sadece. Yolun yarısı olan otuz beş yaşını geçtikten sonra ise geldik ellilere ve atmışlara dayandık artık, ölüm meleği her an ensemizden yapışacak durumdayız, elimizde kalan ise bir hiç. Kendimize hiçbir düşünce ve fikir üretemedik, fikir edinemedik. Konuştuğumuz, yaptığımız ve bildiğimiz tüm bilgi ve düşünceler hep başkasından kopya çekerek alma düşüncelerdir. Kendimize ait hiçbir düşüncemiz bulunmamaktadır. Neden bağımsız düşünemiyoruz? Birisi bizi yadırgar, birisi bize güler diye hiçbir düşüncemizi kimseye açamıyoruz. Korkuyoruz ama kimden? Bir türlü çözemedik gitti. Hayatımıza yeni sayfa açalım dostlar. Hiçbir başarı istenmediği yere gelmez. İsteyeceğiz, isteyeceğiz, yine de isteyeceğiz. Yenildiğimizi düşünüyorsak, yenilmişizdir. Cesur olmadığımızı düşünüyorsak, korkağızdır. Kazanmak istiyoruz, fakat bir türlü kazanamayacağımızı düşünüyorsak, kesinlikle kazanamayacağız demektir. Her şey bizlerin kafamızda biter. Yenildiğimizi düşünüyorsak, yenilmişizdir. Yükselmek için büyük düşünmeliyiz. Bir ödülü kazanmadan önce kendimizden o ödülü kazanacağımıza kendimizi inandırmamız gerekir. Emin olmalıyız yapacağımız işten.  Bizler için önemli olan nedir biliyor musunuz? Bazı insanların bizler hakkımızda kötü şeyler söylemesi değildir. Asıl önemli olan şey bizlerin iyi şeyler yapmamızdır. Ne kadar noktayı, virgülü, ünlemi ve soru işaretini kaybetsek de, hiçbir zaman doğruluğu, dürüstlüğü, mertliği elden bırakmamamız gerekir. Verdiğimiz sözde mutlaka duralım dostlar. Eğer verdiğimiz söz bizim aleyhimize de olsa. Mümin korkak olur, cimri olur fakat yalancı asla olamaz. Hiçbir sözümüzde yalananın yanından bile geçmemeliyiz. Söz bir kantardır insanı tartar, doğru sözler iseniz şerefiniz artar, sükut ederseniz vakarınız artar, yalan söyler iseniz ocağınız batar. Yaşantımızdaki bu işaretleri kaybettikten sonra birliğimi ve beraberliğimizi de kaybettik.bir türlü aynı akılla düşünemez olduk. Sakın bana tek tip insan gibi mi diye sormayın.  Akıl kelimesini kullandım dikkat ederseniz. Şöyle bir dörtlük var; Dul kalmasın anaların, bebek yetim doğmasın/ Yeter! Kardeş kardeşini kan ile boğmasın./ Fitne nifak yağmurları üstümüze yağmasın./ yürüyelim yarınlara, birliğe yürüyelim. Şu terör olaylarında bir türlü birliğimizi sağlayamadık. Tek sağladığımız birlik oda yarım yamalak, şehit cenazeleri. Cenaze işi bitiyor, ayrımcılık hemen farklı söylemlerle devam ediyor. Arkadaş daha az önce cenaze namazında okunmuyor amma, yalnız sana kulluk eder yalnız sana ibadet ederiz sözleri söylüyoruz her namazda. Namaz bitiyor, ne Allah, ne millet ne de kardeşlik kalıyor. Şehidin cenazesine gelmeden önce o şehidin mücadele ederken yaraladığı teröristi ziyaret edeceksin, sonra belki de o teröristin kurşunuyla şehit olan askerin ve polisin cenazesine geleceksin, vatandaş sana tepki gösterecek buna farklı bir boyut ekleyeceksin. Bu söylem birliğe, beraberliğe ve kardeşliğe sığmaz arkadaş. İsteseniz bana farklı düşüncelerle bakın. Bir Amerikalı, bir Avrupalı kadar olamıyoruz. Bu tip olaylarda tüm milletiyle bir bütünlük göstererek hep birlikte mücadele ediyorlar. Ama biz ….. Allah birliğimizi, beraberliğimizi, dostluğumuzu, umudumuzu, sevgimizi, neşemizi ve yetmiş dokuz milyon olarak tüm vatandaşlarımızın kardeşliğini bozmasın, bozdurmasın. 
Ekleme Tarihi: 11 Haziran 2016 - Cumartesi

BİR KAYBOLDUK BİR DAHA KENDİMİZİ BULAMADIK.

Biz insanoğlu, bir gün virgülü kaybettik, söylediklerimiz birbirine karıştı. Kim ne söylüyor, kim ne istiyor, kimler ne yapmanın peşinde bir türlü çözemedik.

Noktayı kaybettik, düşünceler uzayıp gitti, ayıramadık düşüncelerimizi. Ne düşündüğümüzü bir türlü çözemedik. Kafamızda kırk tilki dolaşıyor her birinin kuyrukları bir birlerine değmiyor. Bir kurnazlıktır, almış başını gidiyor. Arkadaş arkadaşının iyi ve başarılı olmasını istemiyor. Kim dost kim düşman; hangi düşünce bize faydalı hangisi zararlı bir türlü ayırt edemiyoruz.

Ünlem işaretini kaybettik, sevincimizi, öfkemizi, duygularımızı kaybettik. Nezaket ve dostça davranışları askıya mı aldık ne? Belki de sildik attık hayatımızdan. Neye sevineceğimiz, neye üzüleceğimizi birbirine karıştırdık. Hani müminler kardeştiler ya; mümin kardeşinin sevincine ortak olamıyoruz, onun sevinmesini kıskanıyoruz, başarısını bir türlü içimize sindiremiyoruz. Mümin kardeşimizin üzüntüsüne sevinir hale geldik. Ne oldu bize? Kim bizleri bu hale getirdi? Hani birbirinin derdiyle dertlenmeyen bizlerden değildi? Sevinç, öfke, duygu her biri birbirine karıştı, bir türlü bunları birbirinden ayırt edemiyoruz, üzüleceğimiz yerde maalesef seviniyoruz. Hep birlikte sevinmeli, hep birlikte üzülmeli ve hep birlikte aynı duygularımızı paylaşmalıyız.

Soru işaretini kaybettik bir gün, soru sormayı, kendimizi yargılamayı, hakkımıza tecavüz edeni bile şikayet edemedik. Hakkımızı arayamadık. Birisi bizim bir tarafımıza tokat vursa, niçin vurdun, neden vurdun, benim suçum veya hatam ne idi diye bir türlü soramaz olduk. Tabi karşımızdaki güçlü ise. Ama karşımızdaki zayıf ise hemen yaptığının bir mislini yapar hakkımızı kat kat almaya çalışırız. Verilen sözleri tutamaz olduk, verilen sözleri söz verene hatırlatamaz olduk.

İki noktayı kaybettik bir başka gün, hiç bir açıklama yapamadık. Kendi hakkımızı bile koruyamadık. Arkadaş sen bir söz vermiştin bu sözünü yerine getir artık diyemiyoruz. Eski bir siyasetçi gibi, dün dündür bu gün bugündür düşüncesiyle ne sözümüzü tutabiliyoruz, ne de hakkımızı koruyabiliyoruz.

Yaşamın sonuna geldiğimizde ise elimizde yalnızca Tırnak İşareti kaldı, elimizdekinin içerisinde ise başkalarının düşünceleri, başkalarının fikirleri vardı sadece. Yolun yarısı olan otuz beş yaşını geçtikten sonra ise geldik ellilere ve atmışlara dayandık artık, ölüm meleği her an ensemizden yapışacak durumdayız, elimizde kalan ise bir hiç. Kendimize hiçbir düşünce ve fikir üretemedik, fikir edinemedik. Konuştuğumuz, yaptığımız ve bildiğimiz tüm bilgi ve düşünceler hep başkasından kopya çekerek alma düşüncelerdir. Kendimize ait hiçbir düşüncemiz bulunmamaktadır. Neden bağımsız düşünemiyoruz? Birisi bizi yadırgar, birisi bize güler diye hiçbir düşüncemizi kimseye açamıyoruz. Korkuyoruz ama kimden? Bir türlü çözemedik gitti.

Hayatımıza yeni sayfa açalım dostlar. Hiçbir başarı istenmediği yere gelmez. İsteyeceğiz, isteyeceğiz, yine de isteyeceğiz.

Yenildiğimizi düşünüyorsak, yenilmişizdir. Cesur olmadığımızı düşünüyorsak, korkağızdır.

Kazanmak istiyoruz, fakat bir türlü kazanamayacağımızı düşünüyorsak, kesinlikle kazanamayacağız demektir.

Her şey bizlerin kafamızda biter. Yenildiğimizi düşünüyorsak, yenilmişizdir.

Yükselmek için büyük düşünmeliyiz. Bir ödülü kazanmadan önce kendimizden o ödülü kazanacağımıza kendimizi inandırmamız gerekir. Emin olmalıyız yapacağımız işten. 

Bizler için önemli olan nedir biliyor musunuz?

Bazı insanların bizler hakkımızda kötü şeyler söylemesi değildir. Asıl önemli olan şey bizlerin iyi şeyler yapmamızdır.

Ne kadar noktayı, virgülü, ünlemi ve soru işaretini kaybetsek de, hiçbir zaman doğruluğu, dürüstlüğü, mertliği elden bırakmamamız gerekir.

Verdiğimiz sözde mutlaka duralım dostlar. Eğer verdiğimiz söz bizim aleyhimize de olsa. Mümin korkak olur, cimri olur fakat yalancı asla olamaz. Hiçbir sözümüzde yalananın yanından bile geçmemeliyiz. Söz bir kantardır insanı tartar, doğru sözler iseniz şerefiniz artar, sükut ederseniz vakarınız artar, yalan söyler iseniz ocağınız batar.

Yaşantımızdaki bu işaretleri kaybettikten sonra birliğimi ve beraberliğimizi de kaybettik.bir türlü aynı akılla düşünemez olduk. Sakın bana tek tip insan gibi mi diye sormayın.  Akıl kelimesini kullandım dikkat ederseniz.

Şöyle bir dörtlük var;

Dul kalmasın anaların, bebek yetim doğmasın/ Yeter! Kardeş kardeşini kan ile boğmasın./ Fitne nifak yağmurları üstümüze yağmasın./ yürüyelim yarınlara, birliğe yürüyelim.

Şu terör olaylarında bir türlü birliğimizi sağlayamadık. Tek sağladığımız birlik oda yarım yamalak, şehit cenazeleri. Cenaze işi bitiyor, ayrımcılık hemen farklı söylemlerle devam ediyor. Arkadaş daha az önce cenaze namazında okunmuyor amma, yalnız sana kulluk eder yalnız sana ibadet ederiz sözleri söylüyoruz her namazda. Namaz bitiyor, ne Allah, ne millet ne de kardeşlik kalıyor.

Şehidin cenazesine gelmeden önce o şehidin mücadele ederken yaraladığı teröristi ziyaret edeceksin, sonra belki de o teröristin kurşunuyla şehit olan askerin ve polisin cenazesine geleceksin, vatandaş sana tepki gösterecek buna farklı bir boyut ekleyeceksin.

Bu söylem birliğe, beraberliğe ve kardeşliğe sığmaz arkadaş. İsteseniz bana farklı düşüncelerle bakın. Bir Amerikalı, bir Avrupalı kadar olamıyoruz. Bu tip olaylarda tüm milletiyle bir bütünlük göstererek hep birlikte mücadele ediyorlar. Ama biz …..

Allah birliğimizi, beraberliğimizi, dostluğumuzu, umudumuzu, sevgimizi, neşemizi ve yetmiş dokuz milyon olarak tüm vatandaşlarımızın kardeşliğini bozmasın, bozdurmasın. 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve orducu.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.