Erdoğan DEMİR
Köşe Yazarı
Erdoğan DEMİR
 

ERİŞEMEDİĞİMİZ SEVGİLİLER GÜNÜ

Yüzde doksan dokuzu Müslüman olan ülkemizde daha birkaç yıldır etkili olarak kutlattırılmaya başlanan 14 Şubat sevgililer günü ve 9 Mart Dünya kadınlar günü… ve daha sizlerinde bildiği nice kadınlara yönelik günler… Büyüklere saygıyı e küçüklere sevgiyi ne zaman terk ettiysek ondan sonraları da Kişisel gelişim adı altında bir  sözde program, ders veya yaşam tarzı türettiler. Nedir bu kişisel gelişim. Ne işe yarar, amacı nedir gibi soruları yönetsek bu sorfulara kimse dığru cevap veremez, hele de müslüman bir ülkede. Kişisel gelişiei yazarın biri ilginç açıklama getirmiş. Bu kişisel gelişim değil de maalesef kişisel gerileyiştir diyor. Bir de; kar Karşınızda sizden beceriksiz, sizden akılsız, sizden yeteneksiz fakat konumu veya serveti büyük olan aptal, salak olan kişilere gaz vererek onları öve öve yükseklere çıkarma sanatıdır. Kadınlar günü veya sevgililer günü değince biz toplumumuzda kadınlara yapılan eziyetler üzerinde duralım. Kişisel gelişimde üretilen malların modern kadının ahlakı konumu hiçbir zaman Allah’ın emrettiği, peygamberin tavsiye ettiği , Türk toplum. Aile yapısı, gelenek ve göreneklerine ve hatta İslam toplumunun hiçbir yerine sığmayan bir tiptir. Modern kadın uzun süre arkasından koşturur, avcısını kendisine bağlamak için onun yeteneğini, gücünü izler, takip eder, kendini yemeğe çıkarır pahalı zinetler takılar aldırır.  Karşısındakini tamamen iflasın eşiğine getirir, ondan sonra da kaldırıp atar. Modern kadının erkeğe çektirdiği çektirdiği çile bu kadar da kalmaz.  Artık sırada o erkeğin şairliği kalmıştır. O sözde kutsal kişinin karşısında bir yaratıcı şairlik olacaktır. Siz hiç şair kadın gördünüz mü? Şairlerin hemen hepsi erkektir. Neden hiç düşündünüz mü? Toplumumuzda kadınlar artık o kadar refah seviyesine ulaşmıştır ki, banyodaki kirlileri çamaşır makinesi yıkar, bulaşıkları bulaşık makinesi temizler, dolapta hazır yiyecekler de olunca, gel keyfim gel…   Fakir ailelerde anneler kız çocuklarını prenses olduğunu söyleyip öyle büyütürler. Kızlar da uzun yıllar prens beklerler tabii ki… hayat hiç de onların düşündüğü gibi değildir oysa… Anneler  kızlarına ev işi, el işi, yemek yapma, büyüklere karşı davranış biçimleri olan adap öğreterek büyütür ve onları evlendirirlerdi.. Şimdi ise anneler kızlarına resmen menejerlik yapıyorlar. Güzellik kurslarına gönderirler, bale danslarını öğrenmeye gönderirler, makyaj ve imaj için kuaförlere , yarışma programlarına vs. gönderirler. Çocuklarını sanki kendi elleriyle pazarlıyorlar, televizyonlarda aile yarışmaları ve sair devam etmektedir. Yaşadığımız şu çağa ne diyorlar? Teknoloji, Genetik, Milenyum, İletişim, Bilim vs. adlar takabilirsiniz. Bu çağlar tam anlamıyla kadın çağıdır bunları da biliyor musunuz? Üretim,  savaş, tüketim, silahlanma, adam öldürme hemen hepsi erkeğe dünyayı kana bulandıran her şey kadınlar adına yapılmıyor mu? Belki beni yadırgayacaksınız ama, siz hiç kadınları çirkin olan ülkelerin başka milletler tarafından saldırıya, işgale uğradığını duydunuz  mu, veya okudunuz mu? Mesela Osmanlı- Rus savaşlarını şöyle bir irdeleyin isterseniz… Dünyada üretilen şu değerli madenlerden petrol, altın, bor ve elmas gibi madenlerin hiç biri ganimet olarak kadından üstün değildir şu dünyamızda. Merkez bankalarının bastığı tüm kağıt paraların karşılığı devletlerin kasalarındaki altınlardır. Peki hiç düşündünüz mü, altınların karşılığı nedir. Kadınlar olmasaydı altınlar kaç kuruş ederdi acaba? Şunu aklınızdan hiç çıkarmayın. Ekonomik kriz diye dünyaya yutturulan krizlerin temelinde kadın krizinin yattığını söylersek hiç yanılmamış oluruz. Kadınlar tüketir, erkekler üretir. Kadınların lüks tüketimi arttıkça erkeklerin çalışma saatleri de devamlı yükseliştedir. Evde kadının beğenmediği hiçbir eşya fazla duramaz, ne kadar yeni olsa bile. Kadın sokakta, erkek büroda. Yevmiyesi 40 lira olan bir asgari ücretlinin eşi 200 liralık parfüm alırsa, bu eş bir hafta bedava çalışmak zorundadır. Kadın eşikten bir adım dışarı çıkınca kocanın gövdesi havasız büro mezarlığında fatzla mesaiye gömülür. Ben kendime yeterim kimseye ihtiyacım yok dediğinizde tüm dünyayı karşınıza alır, Allah’ın boyasına değil de şeytanın boyasına boyanmış olursunuz. Yardıma, dosta, dayanışmaya ihtiyacı olmayan sadece ve sadece Allah’tır. Başkalarından beklediğimiz teme ihtiyaçlarımızı , değer verilmeyi, önemsenmeyi Allah’tan beklememiz gerekir. Ancak bu şekilde kulluğun huzuruna erişiriz. Huzurlu yaşarız. Kişisel gelişimimizi tamamlayıp çoğu kadınlara yönelik olan Sevgililer günü, Dünya kadınlar günü, anneler günü (cennetin annelerin ayağının altında olduğunu unuttuk) , babalar günü vs….. kutluyoruz, kutlu olsun… Bulamadığımız, içinde olamadığımız sevgililer gününüz ve gelecek olan dünya kadınlar gününüz…..
Ekleme Tarihi: 15 Şubat 2016 - Pazartesi

ERİŞEMEDİĞİMİZ SEVGİLİLER GÜNÜ

Yüzde doksan dokuzu Müslüman olan ülkemizde daha birkaç yıldır etkili olarak kutlattırılmaya başlanan 14 Şubat sevgililer günü ve 9 Mart Dünya kadınlar günü… ve daha sizlerinde bildiği nice kadınlara yönelik günler…

Büyüklere saygıyı e küçüklere sevgiyi ne zaman terk ettiysek ondan sonraları da Kişisel gelişim adı altında bir  sözde program, ders veya yaşam tarzı türettiler.

Nedir bu kişisel gelişim. Ne işe yarar, amacı nedir gibi soruları yönetsek bu sorfulara kimse dığru cevap veremez, hele de müslüman bir ülkede.

Kişisel gelişiei yazarın biri ilginç açıklama getirmiş. Bu kişisel gelişim değil de maalesef kişisel gerileyiştir diyor. Bir de; kar

Karşınızda sizden beceriksiz, sizden akılsız, sizden yeteneksiz fakat konumu veya serveti büyük olan aptal, salak olan kişilere gaz vererek onları öve öve yükseklere çıkarma sanatıdır.

Kadınlar günü veya sevgililer günü değince biz toplumumuzda kadınlara yapılan eziyetler üzerinde duralım.

Kişisel gelişimde üretilen malların modern kadının ahlakı konumu hiçbir zaman Allah’ın emrettiği, peygamberin tavsiye ettiği , Türk toplum. Aile yapısı, gelenek ve göreneklerine ve hatta İslam toplumunun hiçbir yerine sığmayan bir tiptir.

Modern kadın uzun süre arkasından koşturur, avcısını kendisine bağlamak için onun yeteneğini, gücünü izler, takip eder, kendini yemeğe çıkarır pahalı zinetler takılar aldırır.  Karşısındakini tamamen iflasın eşiğine getirir, ondan sonra da kaldırıp atar.

Modern kadının erkeğe çektirdiği çektirdiği çile bu kadar da kalmaz.  Artık sırada o erkeğin şairliği kalmıştır. O sözde kutsal kişinin karşısında bir yaratıcı şairlik olacaktır.

Siz hiç şair kadın gördünüz mü?

Şairlerin hemen hepsi erkektir. Neden hiç düşündünüz mü?

Toplumumuzda kadınlar artık o kadar refah seviyesine ulaşmıştır ki, banyodaki kirlileri çamaşır makinesi yıkar, bulaşıkları bulaşık makinesi temizler, dolapta hazır yiyecekler de olunca, gel keyfim gel…  

Fakir ailelerde anneler kız çocuklarını prenses olduğunu söyleyip öyle büyütürler. Kızlar da uzun yıllar prens beklerler tabii ki… hayat hiç de onların düşündüğü gibi değildir oysa…

Anneler  kızlarına ev işi, el işi, yemek yapma, büyüklere karşı davranış biçimleri olan adap öğreterek büyütür ve onları evlendirirlerdi..

Şimdi ise anneler kızlarına resmen menejerlik yapıyorlar. Güzellik kurslarına gönderirler, bale danslarını öğrenmeye gönderirler, makyaj ve imaj için kuaförlere , yarışma programlarına vs. gönderirler. Çocuklarını sanki kendi elleriyle pazarlıyorlar, televizyonlarda aile yarışmaları ve sair devam etmektedir.

Yaşadığımız şu çağa ne diyorlar? Teknoloji, Genetik, Milenyum, İletişim, Bilim vs. adlar takabilirsiniz. Bu çağlar tam anlamıyla kadın çağıdır bunları da biliyor musunuz?

Üretim,  savaş, tüketim, silahlanma, adam öldürme hemen hepsi erkeğe dünyayı kana bulandıran her şey kadınlar adına yapılmıyor mu?

Belki beni yadırgayacaksınız ama, siz hiç kadınları çirkin olan ülkelerin başka milletler tarafından saldırıya, işgale uğradığını duydunuz  mu, veya okudunuz mu?

Mesela Osmanlı- Rus savaşlarını şöyle bir irdeleyin isterseniz…

Dünyada üretilen şu değerli madenlerden petrol, altın, bor ve elmas gibi madenlerin hiç biri ganimet olarak kadından üstün değildir şu dünyamızda.

Merkez bankalarının bastığı tüm kağıt paraların karşılığı devletlerin kasalarındaki altınlardır.

Peki hiç düşündünüz mü, altınların karşılığı nedir. Kadınlar olmasaydı altınlar kaç kuruş ederdi acaba?

Şunu aklınızdan hiç çıkarmayın. Ekonomik kriz diye dünyaya yutturulan krizlerin temelinde kadın krizinin yattığını söylersek hiç yanılmamış oluruz.

Kadınlar tüketir, erkekler üretir. Kadınların lüks tüketimi arttıkça erkeklerin çalışma saatleri de devamlı yükseliştedir. Evde kadının beğenmediği hiçbir eşya fazla duramaz, ne kadar yeni olsa bile.

Kadın sokakta, erkek büroda.

Yevmiyesi 40 lira olan bir asgari ücretlinin eşi 200 liralık parfüm alırsa, bu eş bir hafta bedava çalışmak zorundadır.

Kadın eşikten bir adım dışarı çıkınca kocanın gövdesi havasız büro mezarlığında fatzla mesaiye gömülür.

Ben kendime yeterim kimseye ihtiyacım yok dediğinizde tüm dünyayı karşınıza alır, Allah’ın boyasına değil de şeytanın boyasına boyanmış olursunuz.

Yardıma, dosta, dayanışmaya ihtiyacı olmayan sadece ve sadece Allah’tır.

Başkalarından beklediğimiz teme ihtiyaçlarımızı , değer verilmeyi, önemsenmeyi Allah’tan beklememiz gerekir.

Ancak bu şekilde kulluğun huzuruna erişiriz. Huzurlu yaşarız. Kişisel gelişimimizi tamamlayıp çoğu kadınlara yönelik olan Sevgililer günü, Dünya kadınlar günü, anneler günü (cennetin annelerin ayağının altında olduğunu unuttuk) , babalar günü vs….. kutluyoruz, kutlu olsun…

Bulamadığımız, içinde olamadığımız sevgililer gününüz ve gelecek olan dünya kadınlar gününüz…..

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve orducu.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.