Erdoğan DEMİR
Köşe Yazarı
Erdoğan DEMİR
 

HAVA BİLE HARAM

Bizler Müslümanlar olmamız lazım gelen durumdan o kadar uzağız ki. Yaptığımız ve yapmak istediğimiz tüm işlerimiz İslam”a ve Müslüman yakışmıyor. Dinimize ve inandığımız kitabımıza sahip çıkamıyoruz. Müslüman mahallesinde salyangoz satan insanlar çoğaldı. Şu yerli filimler var ya, onlar tamamen dinle ve din adamları ile nasıl alay edilmesi gerekirse tüm imkanlarını kullanarak, tüm hokkabazlıkla dinle, din adamıyla ve dini müesseselerle alay edecek duruma geldiler. Bu alay senelerce devam ediyor, hiç kimse dur diyemiyor. Şu memlekette dine ve dindarlara küfretmek sanki çok büyük bir başarı gibi sunuluyor. Şu günlerde internetlerde dolaşan alayvari görüntüler ve genelde de Dini müesseselerin en yoğun olduğu OF ilçemizle ve Of”lu hocalarla çok dalga geçilir. Hep İslam’ın hükümleriyle ve âlimleri ile alay edilir. Siz hiç Hıristiyanların kilisesi ile veya Papa”sı ile alay edildiğin gördünüz mü? Yahudilerin Havrasıyla veya onların ibadet biçimiyle alay edildiğini duydunuz mu? Duymamışsınızdır. Çünkü onlar dinine ve din adamlarına kanunen de sahip çıkıyorlar, ferdi de sahip çıkıyorlar. Filmlerimizde camiye bevleden kişiler mi arasınız, camide şarkı söyleyeni mi sorarsınız. Minareye çıkıp alay edenleri ve oradan aşağı bevledenleri mi sorarsınız. Bunlar hep film olarak yapıldı benim Müslüman olan ülkemde. Ve kimse de hiçbir şey söyleyemedi. Ve biz Müslümanlar da hoşumuza gidip onlara güldük ve onlarla eğlendik. Bizim de hoşumuza gitti.   Nasıl Müslümansız bilemiyorum.  Şu hayvanlar alemi bizlerden kat ve kat daha üstün.   Sırtlanlar, Maymunlar, Yunuslar, Aslanlar, Yaban Sığırları, Arılar bile birlikte hareket ederler. Bir sorun hissettiler mi birlikte saldırırlar kaçmazlar. Ama bizler hep kaçıyoruz, kimden ve neden kaçıyoruz. Müslüman olarak ve de İnsanoğlu olarak birlik ve dirliğimizi bozmak isteyenlere fırsat vermeyelim ve verdirmeyelim.  Amerika”nın,  İngiliz”in ve İsrail”in ve diğer gayrimüslim ülkelerin istedikleri oyunlara  gelmeyiz. Vaktiyle Bursa’ da bir Müslüman, eski adı “Yahudilik Yolağzı”, bugünkü adı Arap Şükrü olan muhitte çeşme yaptırmış ve başına bir kitabe eklemiş: “Her kula helâl, Müslüman’a haram!..” Bursa başkent, tabii Osmanlı karışmış, bu nasıl fitnedir diye... Gitmişler kadıya şikâyete, adam yakalanıp yaka-paça huzûra getirilmiş. “Bu nasıl fitnedir, dîni İslâm, ahâlisi Müslüman olan koca devlette sen kalk, hayrattır, sebildir diye çeşme yap, ama suyunu Müslüman’a yasakla!.. Olacak iş midir, nedir sebebi, aklını mı yitirdin?..” diye çıkışmışlar adama. Adam: - Müsaade buyurun, sebebi vardır, lâkin isbat ister, delil şarttır… dedikçe kadı kızmış: - Ne delili, ne ispatı?.. Sen fitne çıkardın, Müslüman ahalinin huzurunu kaçırdın, katlin vâciptir! demiş. Demiş ama, bir yandan da merak edermiş: - Nedir gerekçen?.. diye sormuş. Adam: - Bir tek Sultan’a derim…  diye cevap verince, ortalık yine karışmış. Söz Sultan’a gitmiş, adam yaka paça saraya götürülmüş... Padişah da sinirlenmiş ama, diğer yandan o da meraklanırmış: - De bakalım ne diyeceksen. Bu nasıl iştir ki, hem çeşmeyi yaparsın, hem de her kula helâl, Müslüman’a haram yazarsın?..”  Adam, başı önünde konuşur: - Delilim vardır, lâkin ispat ister. - Ya dediğin gibi sağlam değilse delilin?.. - O zaman boynum, hükme kıldan incedir Sultanım… - Eeee?!.. - Sultanım, herhangi bir havradan (sinagog) rastgele bir hahamı izahsız yaka-paça tutuklayın, bir hafta tutun. Bakın neler olacak… Dediği yapılmış adamın. Bütün azınlıklar bir olmuş, başlarında Mûsevîler, “ne oluyor, bu ne zulüm? Bizim din adamımıza biz kefiliz, ne gerekirse söyleyin yapalım, o masûmdur, gerekirse kefâlet ödeyelim...” Çevre ülkelerden bile elçiler gelmiş, elçiler mektup üstüne mektup getirmiş… Bir hafta dolunca, adam: - Sultânım, artık bırakmak zamanıdır. demiş. Haham bırakılmış, azınlıklar mutlu, bu sefer Sultan’a teşekkürler, hediyeler… Az zaman geçmiş ki, adam: - Aynı işi herhangi bir kiliseden herhangi bir papaz için yaptırınız Sultânım. demiş. Aynı şekilde bir papaz derdest edilip yaka-paça alınmış Pazar âyininden ve aynı tepkiler artarak devam etmiş. Haftası dolunca da serbest bırakılmış.  Mutluluk ve sevinç gösterileri daha bir fazlalaşmış, teşekkürler, şükranlar... Levantenler din adamlarına kavuşmanın mutluluğuyla  daha bir sarılmışlar birbirlerine... Sultan: - Bitti mi?... demiş adama. - Sultânım son bir iş kaldı, sonra hüküm zamanıdır izninizle. demiş. - Şimde nedir isteğin?.. - Efendim, pâyitahtımız Bursa’nın en sevilen, en sözü dinlenilen, itimat edilen âlimini alınız minberinden… Adamın dediğini yapmışlar, Ulucâmi imamını Cuma hutbesinin ortasında almışlar, yaka-paça götürmüşler... Ve ne olmuş bilin bakalım?.. Bir Allah’ın kulu çıkıp da, “ne oluyor, siz ne yapıyorsunuz?.. Hiç olmazsa vaazı bitene kadar bekleseydiniz”, gibi tek bir kelâm etmemiş, imamın peşinden giden, arayan-soran olmamış... Geçmiş bir hafta, “Nerde imam” diye gelen-giden yok!.. Aptal ve cahil bir imam tayin edilmiş yerine, ne konuştuğunu kendi kulağı duymayan tam yobaz cinsinden biri… Halk hâlinden memnun, başlamış bir dedikodu, o geçen hafta derdest edilen koca âlim için: - Biz de onu adam bilmiş, hoca bellemiştik… - Kim bilir ne halt etti de tevkif edildi!... - Vah vaah!.. Acırım arkasında kıldığım namazlara… - Sorma, sorma... Padişah, kadı ve adam izliyorlarmış olup-bitenleri. Sonunda Padişah çeşmeyi yaptırana sormuş: - Eee, ne olacak şimdi?.. Adam: - Bırakma zamanıdır. Bir de özür dileyip helâllik almak lâzımdır hocadan. “Haklısın” demiş padişah, denilenin yapılması için emir buyurmuş ve adama dönmüş. Adam başı önünde konuşmuş: - Ey büyük Sultânım, siz irade buyurunuz lûtfen, böyle Müslümanlara su helâl edilir mi?... Sultan acı acı tebessüm etmiş:   - Hava bile haram, hava bile!... demiş... İŞTE BİZİM GİBİ MÜSLÜMANLARA HAVA BİLE HARAM…Ya rabbi sen müslümanları birbirine sevdir.  Siz birbirinizi sevmedikçe  iman etmiş olamazsınız, iman etmedikçe de Cennete'de giremezsiniz.
Ekleme Tarihi: 18 Nisan 2015 - Cumartesi

HAVA BİLE HARAM

Bizler Müslümanlar olmamız lazım gelen durumdan o kadar uzağız ki. Yaptığımız ve yapmak istediğimiz tüm işlerimiz İslam”a ve Müslüman yakışmıyor. Dinimize ve inandığımız kitabımıza sahip çıkamıyoruz. Müslüman mahallesinde salyangoz satan insanlar çoğaldı.

Şu yerli filimler var ya, onlar tamamen dinle ve din adamları ile nasıl alay edilmesi gerekirse tüm imkanlarını kullanarak, tüm hokkabazlıkla dinle, din adamıyla ve dini müesseselerle alay edecek duruma geldiler. Bu alay senelerce devam ediyor, hiç kimse dur diyemiyor.

Şu memlekette dine ve dindarlara küfretmek sanki çok büyük bir başarı gibi sunuluyor. Şu günlerde internetlerde dolaşan alayvari görüntüler ve genelde de Dini müesseselerin en yoğun olduğu OF ilçemizle ve Of”lu hocalarla çok dalga geçilir. Hep İslam’ın hükümleriyle ve âlimleri ile alay edilir.

Siz hiç Hıristiyanların kilisesi ile veya Papa”sı ile alay edildiğin gördünüz mü? Yahudilerin Havrasıyla veya onların ibadet biçimiyle alay edildiğini duydunuz mu? Duymamışsınızdır. Çünkü onlar dinine ve din adamlarına kanunen de sahip çıkıyorlar, ferdi de sahip çıkıyorlar.

Filmlerimizde camiye bevleden kişiler mi arasınız, camide şarkı söyleyeni mi sorarsınız. Minareye çıkıp alay edenleri ve oradan aşağı bevledenleri mi sorarsınız. Bunlar hep film olarak yapıldı benim Müslüman olan ülkemde. Ve kimse de hiçbir şey söyleyemedi. Ve biz Müslümanlar da hoşumuza gidip onlara güldük ve onlarla eğlendik. Bizim de hoşumuza gitti.  

Nasıl Müslümansız bilemiyorum.  Şu hayvanlar alemi bizlerden kat ve kat daha üstün.  

Sırtlanlar, Maymunlar, Yunuslar, Aslanlar, Yaban Sığırları, Arılar bile birlikte hareket ederler. Bir sorun hissettiler mi birlikte saldırırlar kaçmazlar. Ama bizler hep kaçıyoruz, kimden ve neden kaçıyoruz.

Müslüman olarak ve de İnsanoğlu olarak birlik ve dirliğimizi bozmak isteyenlere fırsat vermeyelim ve verdirmeyelim.  Amerika”nın,  İngiliz”in ve İsrail”in ve diğer gayrimüslim ülkelerin istedikleri oyunlara  gelmeyiz.

Vaktiyle Bursa’ da bir Müslüman, eski adı “Yahudilik Yolağzı”, bugünkü adı Arap Şükrü olan muhitte çeşme yaptırmış ve başına bir kitabe eklemiş: “Her kula helâl, Müslüman’a haram!..”

Bursa başkent, tabii Osmanlı karışmış, bu nasıl fitnedir diye... Gitmişler kadıya şikâyete, adam yakalanıp yaka-paça huzûra getirilmiş. “Bu nasıl fitnedir, dîni İslâm, ahâlisi Müslüman olan koca devlette sen kalk, hayrattır, sebildir diye çeşme yap, ama suyunu Müslüman’a yasakla!.. Olacak iş midir, nedir sebebi, aklını mı yitirdin?..” diye çıkışmışlar adama. Adam:

- Müsaade buyurun, sebebi vardır, lâkin isbat ister, delil şarttır… dedikçe kadı kızmış:

- Ne delili, ne ispatı?.. Sen fitne çıkardın, Müslüman ahalinin huzurunu kaçırdın, katlin vâciptir! demiş. Demiş ama, bir yandan da merak edermiş:

- Nedir gerekçen?.. diye sormuş. Adam:

- Bir tek Sultan’a derim…  diye cevap verince, ortalık yine karışmış. Söz Sultan’a gitmiş, adam yaka paça saraya götürülmüş... Padişah da sinirlenmiş ama, diğer yandan o da meraklanırmış:

- De bakalım ne diyeceksen. Bu nasıl iştir ki, hem çeşmeyi yaparsın, hem de her kula helâl, Müslüman’a haram yazarsın?..”  Adam, başı önünde konuşur:

- Delilim vardır, lâkin ispat ister.

- Ya dediğin gibi sağlam değilse delilin?..

- O zaman boynum, hükme kıldan incedir Sultanım…

- Eeee?!..

- Sultanım, herhangi bir havradan (sinagog) rastgele bir hahamı izahsız yaka-paça tutuklayın, bir hafta tutun. Bakın neler olacak…

Dediği yapılmış adamın. Bütün azınlıklar bir olmuş, başlarında Mûsevîler, “ne oluyor, bu ne zulüm? Bizim din adamımıza biz kefiliz, ne gerekirse söyleyin yapalım, o masûmdur, gerekirse kefâlet ödeyelim...”

Çevre ülkelerden bile elçiler gelmiş, elçiler mektup üstüne mektup getirmiş… Bir hafta dolunca, adam:

- Sultânım, artık bırakmak zamanıdır. demiş. Haham bırakılmış, azınlıklar mutlu, bu sefer Sultan’a teşekkürler, hediyeler… Az zaman geçmiş ki, adam:

- Aynı işi herhangi bir kiliseden herhangi bir papaz için yaptırınız Sultânım. demiş. Aynı şekilde bir papaz derdest edilip yaka-paça alınmış Pazar âyininden ve aynı tepkiler artarak devam etmiş. Haftası dolunca da serbest bırakılmış.  Mutluluk ve sevinç gösterileri daha bir fazlalaşmış, teşekkürler, şükranlar... Levantenler din adamlarına kavuşmanın mutluluğuyla  daha bir sarılmışlar birbirlerine... Sultan:

- Bitti mi?... demiş adama.

- Sultânım son bir iş kaldı, sonra hüküm zamanıdır izninizle. demiş.

- Şimde nedir isteğin?..

- Efendim, pâyitahtımız Bursa’nın en sevilen, en sözü dinlenilen, itimat edilen âlimini alınız minberinden…

Adamın dediğini yapmışlar, Ulucâmi imamını Cuma hutbesinin ortasında almışlar, yaka-paça götürmüşler... Ve ne olmuş bilin bakalım?..

Bir Allah’ın kulu çıkıp da, “ne oluyor, siz ne yapıyorsunuz?.. Hiç olmazsa vaazı bitene kadar bekleseydiniz”, gibi tek bir kelâm etmemiş, imamın peşinden giden, arayan-soran olmamış...

Geçmiş bir hafta, “Nerde imam” diye gelen-giden yok!.. Aptal ve cahil bir imam tayin edilmiş yerine, ne konuştuğunu kendi kulağı duymayan tam yobaz cinsinden biri… Halk hâlinden memnun, başlamış bir dedikodu, o geçen hafta derdest edilen koca âlim için:

- Biz de onu adam bilmiş, hoca bellemiştik…

- Kim bilir ne halt etti de tevkif edildi!...

- Vah vaah!.. Acırım arkasında kıldığım namazlara…

- Sorma, sorma...

Padişah, kadı ve adam izliyorlarmış olup-bitenleri. Sonunda Padişah çeşmeyi yaptırana sormuş:

- Eee, ne olacak şimdi?..

Adam:

- Bırakma zamanıdır. Bir de özür dileyip helâllik almak lâzımdır hocadan. “Haklısın” demiş padişah, denilenin yapılması için emir buyurmuş ve adama dönmüş. Adam başı önünde konuşmuş:

- Ey büyük Sultânım, siz irade buyurunuz lûtfen, böyle Müslümanlara su helâl edilir mi?...

Sultan acı acı tebessüm etmiş:

 

- Hava bile haram, hava bile!... demiş... İŞTE BİZİM GİBİ MÜSLÜMANLARA HAVA BİLE HARAM…Ya rabbi sen müslümanları birbirine sevdir.  Siz birbirinizi sevmedikçe  iman etmiş olamazsınız, iman etmedikçe de Cennete'de giremezsiniz.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve orducu.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.