Abbasi Halifelerinden biri, sohbet ve muhabbet etmek için devrin büyük âlimlerinden bir zatı saraya davet eder.
Görevli şahıs, durumu bildirmek üzeri o âlimin evine gider. Renk renk, cilt cilt, boy boy kitapların ortasında görür âlimi. Bu güzel manzarayı kısa bir süre seyrettikten sonra, dört bir yanı kitaplar tarafından kuşatılan âlime seslenir:
-Halife efendimiz sizi saraya davet ediyor.
Kitapların efendisi şu cevabı verir:
-Mümin’lerin Emir’ine söyleyiniz. Şu anda yanımda bulunan ilim, irfan ve hikmet ehli bir grup insanla sohbet ediyorum. Onlarla işim biter bitmez Halife efendimizin davetine icabet edeceğim.
Görevli şahıs, bu sözleri Halifeye nakledince, halife büyük bir merakla sorar:
-Kendisini bu kadar etkileyen o âlimler acaba kimlerdi?
Saray görevlisi;
-Vallahi efendimiz, yanında hiç kimse yoktu! Deyince büsbütün meraklanan halife son kesin emrini verir:
-Onu filan saatte mutlaka saraya getir.
Halife apar topar huzura çıkarılan alime, biraz da yüksek bir sesle sorar:
-Sizi, bizim yanımıza gelmekte geciktiren alimler kimlerdi?
Alim tek kelimeyle cevap verir:
-Kitaplarım…
Evet dostlar, her kitap bir alimdir. Eğer yüzlerce, binlerce kitabınız varsa, yüzlerce, binlerce alimin ilminden istifade ediyorsunuz demektir. Bu da dünyada cennet hayatı yaşamak anlamına gelmez mi?
Hazreti Peygamber:
-Nerede bir cennet ağacıyla karşılaşırsanız, gölgesinde dinleniniz. Buyurur;
-Ey Allahın Resulü. Bu dünyada cennet ağacını nerede bulacağız. Diye sorulduğu zaman şu veciz cevabı veriyor. (Cevaba Dikkat edin).
-Her alim bir cennet ağacıdır.
Meseleye bu açıdan baktığımız zaman her kitap bir cennet meyvesidir dilebiliriz, değil mi?
Şöyle bir tahayyül edin; dört yanı çiçeklerle süslü bir bahçe, duvarları kitaplarla dolu bir ev, akli selim zevk sahipleri için en büyük bir hazinedir değil mi?
İşte dostlar, kitaplar bu zengin hazinenin en değerli pırlantası değimli? Onlarla hem ufkunuzu aydınlatırsınız, hem yolunuzu aydınlatırsınız.
Sizlere eskilerden birkaç örnek vermek istiyorum; aradan yüzyıllar geçmesine rağmen Sadi Gülistanı’yla dünyaya gül kokuları saçıyor. Mevlana Mesnevisiyle gönüllere girmeye devam ediyor. Evliya Çelebi Seyahatnamesiyle sanki bizlere dünyayı gezdiriyor. Gazali’nin İhya’sını okuya okuya bir türlü bitiremiyoruz.
Bir zamanlar atalarımızın ve dedelerimizin ortaya koyduğu muhteşem tablolarla bütün dünyanın gözlerini kamaştıran kitap medeniyetini yeniden ihya etmeye var mısınız?
Var mısınız, önce yakın çevremizi ”Bostan ve Gülistan” haline getirmeye.
Kitapların efendisi değil de, kitap kurdu olmaya var mısınız?