Nuri KAHRAMAN
Köşe Yazarı
Nuri KAHRAMAN
 

ESKİ DÖNEMLER, YENİ SÜREÇLER…

Yeni bir seçim sürecinde, aday adayları ordusu bir yana, ülke yine bunun çok ötesinde toz-dumanlar içerisinde. Gerçi büyük memleketimizin gündemleri her zaman böyle de, şu sıralar İÇ GÜVENLİK PAKETİ, ÇÖZÜM SÜRECİ, SÛRİYE, IRAK gibi çok daha karmaşık, iç içe, kritik, hayâtî konuların tartışıldığı günler olması dolayısıyla çok daha sarsıcı gerilimler yaşıyoruz. Tek tesellîmiz ve de rahatlığımız şu ve çok şükürler olsun ki, tek parti iktidarı var ortada. Dolayısıyla, halkın büyük çoğunluğunun oyuyla gelen bir iktidar söz konusu; ayrıca icraatları da halkın teâmül ve temâyüllerine uygun. Öyle olduğu için, üstü üstüne kazanarak ve de başarısını artırarak geliyor zâten. Sonra da çoğunluk iktidarı olarak kararını veriyor ve de kararlılıkla uyguluyor. Bize de sâdece keyifle tâkip ve duâ kalıyor. Bu güven çok güzel bir şey. Üstüne üstlük, Cumhurbaşkanı, Hükümet, Asker, Yargı, meclis hepsi uyum içinde. Eğer bilinirse, bu çok büyük bir güzellik! . Bunu anlamak, görmek ve de şükretmek lâzım. SIRADAN MİLLET MİYİZ? Peki, çığırından çıkan, problemleri katmerleştiren, memleket havalarını bozan, bunca gürültü-patırtı neyin nesi o zaman? Öyle ya, bundan öte beklentimiz ne? Meclistekiler nereden geldi? Onları halktan başkası mı seçecek? Bu noktada kararı kim verecek? Bu iş başka türlü nasıl olacak? Daha iyi kararlar nerden çıkacak? Öyle değil mi? Meseleler daha soğukkanlı tartışılamaz mı? Milletin seçtikleri  başkası adına mı adımlar atıyorlar? Böyle bir şey olabilir mi? Eğer öyle deniliyorsa, biz de deriz ki; bizim anlı-şanlı, aziz milletimiz, üstü üstüne hatâda ısrar edecek kadar sıradan bir millet midir? Köklü bir millet değil midir?  Bize göre, hiç de öyle değildir ve de bu noktada onun sağduyusuna güvenmek gerekir. MENDERES’TEN AK PARTİ’YE… Sevgili dostlar; şunu dikkâtlerden kaçırmayalım ya da hâfızamızı tâzeliyelim ki, ne yaptığını bilen, gücünü Hak’tan ve de halktan alan bir yönetimden söz ediyoruz. Zîrâ, geçmişte bu denli halkın teveccühüne mazhar olmuş ve de her seçimde üst üste katarak bunu fazlasıyla teyid ettirmeyi başarmış bir kadro daha yok. Sâdece Demokrat Parti için bu söylenebilse de, onun da âkıbetinin neye uğratıldığını hepimiz biliyoruz. Ak Parti için de aynı şeyler plânlandı mutlakâ ve hâlâ da plânlanıyor; lâkin, MENDERES, ÖZAL, ERBAKAN dönemlerinde yaşananlardan alınan derslerle yola çıkıldığından, ülkede de belli bir şuur birikimi bulunup ortamların müsâitleşmesinden, daha da önemlisi Hakk’ın irâde ve yardımı da bu yönde tecellî ettiğinden yaklaşık 15 yıldır tek parti iktidarıyla yönetiliyoruz. ŞUBATLARDAN HAZÎRANLARA… 28 Şubatlardan 3 Hazîranlara doğru güven ve heyecanla yürürken, yeni neslin buradaki güzelliği fark etmesi oldukça zor. Çünkü, askerî darbeleri görmedikleri gibi, darbe dışında da sivil olarak ancak koalisyonların yönettiği dönemleri de bilmiyorlar.  Ki onlar, oldukça istikrarsız, kaygı, korku ve endîşenin hâkim olduğu karanlık dönemlerdi. Hükümetler yamalı bohça gibiydi. 2, 3, hattâ 5 partili hükümetlerde, biri bir tarafa, öbürü öbür tarafa, diğeri hep öteye çekiyordu. Koalisyon protokollerinde güzel maddelere ve câzip politikalara yer verilse, hattâ plânlansa bile hayâta geçirilemiyordu. Çünkü büyüklerimizin söylediği ÇATAL KAZIK YERE BATMAZ sözü bir gerçeğin ifâdesiydi. İşte Ak Parti, tek parti iktidarı olarak da peş peşe büyük başarılara imza attı. Tüm sorumluluğu üstlenerek ipi göğüsledi. Koalisyonlarda olumsuzluklar söz konusu olunca, her kes birbirinin üzerine atıyordu. Olumluları da herkes kendinden bilip öyle lanse ediyordu. İyi-kötü, güzel-çirkin; her şey karmakarışıktı yâni. Ayrıca, devamlı gerilim, kriz, devamlı kargaşa, devamlı kaos, devamlı anarşi, şiddet, şehit cenâze ortamları söz konusuydu. Bir hengâme, curcuna sürüp gidiyordu. Onun için, bu günlerin büyük nîmet olduğunu fark edip, bilmek, olan-bitenleri ona göre değerlendirmek gerekir.  Bu az bir nîmet değil. Ülkemizin emin ellerde olduğu duygusu, geleceğe dâir güzel hayâller kurma, ümitler besleyebilme hâlleri bizler için olabilecek şeylerin en güzeli değil mi? GÜÇLÜ TÜSİAD, ZAYIF HÜKÛMET! Dolayısıyla, zayıf hükûmetler asker veya sermâyenin, dış ya da iç karanlık güçlerin oyuncağı konumundaydılar. Basın da daha çok sermâyenin elinde olup hükümetlerle uğraşıyordu. TÜSİAD hâlâ yapacağını yapmaya, Hükümeti sarsmaya çalışıyor. Böyle bir iktidara bile karşı durmayı göze alan sermâyenin o zamanların zayıf hükümetlerini nasıl oynattığını bir düşünün. Sevgili dostlar; sözün özü; zaman zaman, her dönemde olduğu gibi bu dönemde de hoşumuza gitmeyen şeyler olabilse, şımarıklıklar sergilense, ve biz, bir vatandaşlık görevi olarak ülkemiz ve onun çocukları ve de geleceğimiz adına artıları artırabilme gayretinden dolayı yer yer bunu dillendirmekten çekinmesek de, sonuçta hatâsız kul, yanılmaz akıl olmayacağını bilmek, ona göre hareket etmek durumundayız. Hatâlarıyla, sevâplarıyla yaşanacak heyecanlı ve de târihî bir son üç aya girdik. Hayırlı olsun diyor, her şeyden önce kırmadan, dökmeden yaşanacak, çevremizin, ülkemizin ve de insanlığın hayrına olacak bir süreç yaşamamız dileğiyle hepinize sevgiler ve de saygılar sunarak sözü bağlıyoruz ves’selâm…
Ekleme Tarihi: 04 Mart 2015 - Çarşamba

ESKİ DÖNEMLER, YENİ SÜREÇLER…

Yeni bir seçim sürecinde, aday adayları ordusu bir yana, ülke yine bunun çok ötesinde toz-dumanlar içerisinde. Gerçi büyük memleketimizin gündemleri her zaman böyle de, şu sıralar İÇ GÜVENLİK PAKETİ, ÇÖZÜM SÜRECİSÛRİYE, IRAK gibi çok daha karmaşık, iç içe, kritik, hayâtî konuların tartışıldığı günler olması dolayısıyla çok daha sarsıcı gerilimler yaşıyoruz. Tek tesellîmiz ve de rahatlığımız şu ve çok şükürler olsun ki, tek parti iktidarı var ortada.

Dolayısıyla, halkın büyük çoğunluğunun oyuyla gelen bir iktidar söz konusu; ayrıca icraatları da halkın teâmül ve temâyüllerine uygun. Öyle olduğu için, üstü üstüne kazanarak ve de başarısını artırarak geliyor zâten. Sonra da çoğunluk iktidarı olarak kararını veriyor ve de kararlılıkla uyguluyor. Bize de sâdece keyifle tâkip ve duâ kalıyor. Bu güven çok güzel bir şey.

Üstüne üstlük, Cumhurbaşkanı, Hükümet, Asker, Yargı, meclis hepsi uyum içinde. Eğer bilinirse, bu çok büyük bir güzellik! . Bunu anlamak, görmek ve de şükretmek lâzım.

SIRADAN MİLLET MİYİZ?

Peki, çığırından çıkan, problemleri katmerleştiren, memleket havalarını bozan, bunca gürültü-patırtı neyin nesi o zaman? Öyle ya, bundan öte beklentimiz ne? Meclistekiler nereden geldi? Onları halktan başkası mı seçecek? Bu noktada kararı kim verecek? Bu iş başka türlü nasıl olacak? Daha iyi kararlar nerden çıkacak? Öyle değil mi? Meseleler daha soğukkanlı tartışılamaz mı? Milletin seçtikleri  başkası adına mı adımlar atıyorlar? Böyle bir şey olabilir mi?

Eğer öyle deniliyorsa, biz de deriz ki; bizim anlı-şanlı, aziz milletimiz, üstü üstüne hatâda ısrar edecek kadar sıradan bir millet midir? Köklü bir millet değil midir?  Bize göre, hiç de öyle değildir ve de bu noktada onun sağduyusuna güvenmek gerekir.

MENDERES’TEN AK PARTİ’YE…

Sevgili dostlar; şunu dikkâtlerden kaçırmayalım ya da hâfızamızı tâzeliyelim ki, ne yaptığını bilen, gücünü Hak’tan ve de halktan alan bir yönetimden söz ediyoruz. Zîrâ, geçmişte bu denli halkın teveccühüne mazhar olmuş ve de her seçimde üst üste katarak bunu fazlasıyla teyid ettirmeyi başarmış bir kadro daha yok. Sâdece Demokrat Parti için bu söylenebilse de, onun da âkıbetinin neye uğratıldığını hepimiz biliyoruz.

Ak Parti için de aynı şeyler plânlandı mutlakâ ve hâlâ da plânlanıyor; lâkin, MENDERES, ÖZAL, ERBAKAN dönemlerinde yaşananlardan alınan derslerle yola çıkıldığından, ülkede de belli bir şuur birikimi bulunup ortamların müsâitleşmesinden, daha da önemlisi Hakk’ın irâde ve yardımı da bu yönde tecellî ettiğinden yaklaşık 15 yıldır tek parti iktidarıyla yönetiliyoruz.

ŞUBATLARDAN HAZÎRANLARA…

28 Şubatlardan 3 Hazîranlara doğru güven ve heyecanla yürürken, yeni neslin buradaki güzelliği fark etmesi oldukça zor. Çünkü, askerî darbeleri görmedikleri gibi, darbe dışında da sivil olarak ancak koalisyonların yönettiği dönemleri de bilmiyorlar.  Ki onlar, oldukça istikrarsız, kaygı, korku ve endîşenin hâkim olduğu karanlık dönemlerdi. Hükümetler yamalı bohça gibiydi. 2, 3, hattâ 5 partili hükümetlerde, biri bir tarafa, öbürü öbür tarafa, diğeri hep öteye çekiyordu. Koalisyon protokollerinde güzel maddelere ve câzip politikalara yer verilse, hattâ plânlansa bile hayâta geçirilemiyordu. Çünkü büyüklerimizin söylediği ÇATAL KAZIK YERE BATMAZ sözü bir gerçeğin ifâdesiydi.

İşte Ak Parti, tek parti iktidarı olarak da peş peşe büyük başarılara imza attı. Tüm sorumluluğu üstlenerek ipi göğüsledi. Koalisyonlarda olumsuzluklar söz konusu olunca, her kes birbirinin üzerine atıyordu. Olumluları da herkes kendinden bilip öyle lanse ediyordu.

İyi-kötü, güzel-çirkin; her şey karmakarışıktı yâni. Ayrıca, devamlı gerilim, kriz, devamlı kargaşa, devamlı kaos, devamlı anarşi, şiddet, şehit cenâze ortamları söz konusuydu. Bir hengâme, curcuna sürüp gidiyordu. Onun için, bu günlerin büyük nîmet olduğunu fark edip, bilmek, olan-bitenleri ona göre değerlendirmek gerekir.  Bu az bir nîmet değil. Ülkemizin emin ellerde olduğu duygusu, geleceğe dâir güzel hayâller kurma, ümitler besleyebilme hâlleri bizler için olabilecek şeylerin en güzeli değil mi?

GÜÇLÜ TÜSİAD, ZAYIF HÜKÛMET!

Dolayısıyla, zayıf hükûmetler asker veya sermâyenin, dış ya da iç karanlık güçlerin oyuncağı konumundaydılar. Basın da daha çok sermâyenin elinde olup hükümetlerle uğraşıyordu. TÜSİAD hâlâ yapacağını yapmaya, Hükümeti sarsmaya çalışıyor. Böyle bir iktidara bile karşı durmayı göze alan sermâyenin o zamanların zayıf hükümetlerini nasıl oynattığını bir düşünün.

Sevgili dostlar; sözün özü; zaman zaman, her dönemde olduğu gibi bu dönemde de hoşumuza gitmeyen şeyler olabilse, şımarıklıklar sergilense, ve biz, bir vatandaşlık görevi olarak ülkemiz ve onun çocukları ve de geleceğimiz adına artıları artırabilme gayretinden dolayı yer yer bunu dillendirmekten çekinmesek de, sonuçta hatâsız kul, yanılmaz akıl olmayacağını bilmek, ona göre hareket etmek durumundayız.

Hatâlarıyla, sevâplarıyla yaşanacak heyecanlı ve de târihî bir son üç aya girdik. Hayırlı olsun diyor, her şeyden önce kırmadan, dökmeden yaşanacak, çevremizin, ülkemizin ve de insanlığın hayrına olacak bir süreç yaşamamız dileğiyle hepinize sevgiler ve de saygılar sunarak sözü bağlıyoruz ves’selâm…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve orducu.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.