Erdoğan DEMİR
Köşe Yazarı
Erdoğan DEMİR
 

KAYBOLAN MİLLET ARANIYOR

  Atalarımız, geçmişimiz, dedelerimiz olan Osmanlı Avrupa’dan 500 yıl önce Balkanlara ve Avrupa’ya su medeniyetini götürmüştür.                 Su medeniyettir. Bakın 1960’lı ve 1970’li yılların Amerika filmlerine; sabah aile kalktığı zaman bir kabın içindeki su ile yüzünü yıkar, affedersiniz burnunu sümkürür, öbürü gelir aynı su ile o da yüzünü yıkar. Bir küvetin içindeki su ile banyosunu yapar, o çıkar aynı suyla diğer kişi banyosunu yapar. Dünyada akan suyla temizlik yapmaya dünyaya benim dedem öğretmiştir. Bırakın yetmişli yılları 2013 Avrupa’sında, Amerika’sında, hala hiçbir Avrupa ülkelerinde tuvaletlerde taharet musluğu bulunmamaktadır. 270 Kg. mermiyi topa süren Seyyit’e haber gelir, ‘Ne isterse Seyyit’e verin…’ Komutanı gelir Seyyit’in alnından öper, dile benden ne dilersen, istediğin her şeyi vereceğiz. -efendim. Der Seyyit. Onbaşı olmak istiyorum ama onbaşı olmak içinde okuma yazma bilmek lazım. Oysa ben okuma yazma bilmiyorum. Der. Biz Seyyit onbaşı deriz ama onbaşı falan değildir. Komutan ısrar edince: -Efendim, bize küçük bir somun ekmek veriyorlar. Bana yetmiyor. Söyleyin yetkililere iki somun versinler.  Komutanı: -Peki evladım. Der ve iki somun ekmek verirler o günden sonra. Ar8adan üç gün geçer komutanının yanına gider bir ricam daha var deyince komutanı da : -Düşündü taşında adam gibi bir şeyler isteyecek herhalde diye düşünür ve -Evladım, iste, emir var ne istersen verilecek. -Efendim, arkadaşlarım üç gündür bir somun ekmek yerken benim boğazımdan iki somun geçmiyor. Lütfen söyleyin  o somunun bir tanesini geri alsınlar. Diyen bir milletin evlatlarıyız.  Ne oldu bize ki, televizyonlarda, haberlerde devamlı gördüğümüz o kız çocuklarının ellerini, kollarını kesip, boynunu koparıp çöplüğe atanlar, analarını hangi yöntemle keseceğine karar veremeyip, internetten ilan verip, gelen çoğunluğun isteğine göre anasını öldüren… bu gençleri, bu çocukları bizler nasıl yetiştirdik. Bir devletin savcısını aslı artası olmayan sudan sebeplerle vahşice ve haince şehit eden bu gençleri nasıl yetiştirdik… Bunların ana babaları yok mu? Babasını öldürüp aynı odada bir hafta birlikte kalan o Kayserili genç çocuğu nasıl yetiştirdik. Ne oldu bize biz nerede hata yapıyoruz. Bedelini ağaca asmadan hiçbir meyveyi koparmayan bir orduya ve millete sahiptik.  Ne oldu bize… Son yıllarda çocuklarımızın sadece okul başarısına odaklandık. Doktor olsun, avukat olsun, mühendis olsun vs. ama hiç birimiz çocuğumuzun karakterine, kişiliğine, edebine, şahsiyetine, ahlakına, ana-babaya saygısına maalesef hiçbirimiz odaklanamadık. Hep bu meslekleri olsun istedik, ama hiç birimiz benim oğlum veya kızım iyi bir Müslüman olsun isteyemedik. İstemedik demiyorum, kim istemez elhamdülilleh Müslüman olmayı, ama dikkat edin ‘iyi bir Müslüman’…  Bir baba evladıyla birlikte babasının mezarını ziyarete gider. Bildiği duaları okur ve geri dönerken: -Oğlum, bak ben dedenin mezarının başında bildiğim duaları okudum, peki sen benim mezarımın başında ne okuyacaksın. -Gazete okuyacağım baba…. -Lan, nereden çıktı bu, mezarlıkta gazete okumak… -Eee, baba, dedem sana ne okuyacağını öğretti sen de geldin dedemin başında o öğrettiği duaları okudun. Ben senin elinde gazeteden başka bir şey görmedim. Gelir sana bol bol günlük haberleri okurum. Der.. Evet dostlar, artık öyle bir sistem oluşturuluyor ki, internet üzerinden mezar ziyaretleri bile başlamak üzere. Durum öyle götürüyor. Elin gavuru dediğimiz Fransa’da, 0-3 yaş çocukların çocuk kanalları dahil televizyon izlemeleri yasaktır. Bunu biliyor musunuz?  0-3 yaş çocuk beyni saniyede 25.000. kare görüntüyü alıp kaydediyormuş. Dünyanın en iyi kamerası böyle görüntü alamıyor. 0-3 yaş çocuklar gördüğü, duyduğu her şeyi ama her şeyi hafızasına kaydeder. Tüm eğitimler o yaşlarda verilmelidir. Küçük çocuklar üzerinde anket yapmışlar, evden televizyonu mu çıkaralım, yoksa babaları mı? Sonuç; %90 babamızı evden çıkarın olmuş. Ne yapsak bir şeye yaramıyor. Hiç değilse çocukları avutuyor bu televizyonlar. Evet, gençliğimize ve neslimize sahip çıkalım. Ne Avrupa, ne de Amerika bize sahip çıkar. Zaten şu anda geçmişimizi kaybettik, geleciğimizden de emin değiliz.   Ama ben geçmişi ile övünen ve geleceğinden emin bir millet arıyorum ve istiyorum…
Ekleme Tarihi: 04 Nisan 2015 - Cumartesi

KAYBOLAN MİLLET ARANIYOR

  Atalarımız, geçmişimiz, dedelerimiz olan Osmanlı Avrupa’dan 500 yıl önce Balkanlara ve Avrupa’ya su medeniyetini götürmüştür.

                Su medeniyettir.

Bakın 1960’lı ve 1970’li yılların Amerika filmlerine; sabah aile kalktığı zaman bir kabın içindeki su ile yüzünü yıkar, affedersiniz burnunu sümkürür, öbürü gelir aynı su ile o da yüzünü yıkar.

Bir küvetin içindeki su ile banyosunu yapar, o çıkar aynı suyla diğer kişi banyosunu yapar.

Dünyada akan suyla temizlik yapmaya dünyaya benim dedem öğretmiştir. Bırakın yetmişli yılları 2013 Avrupa’sında, Amerika’sında, hala hiçbir Avrupa ülkelerinde tuvaletlerde taharet musluğu bulunmamaktadır.

270 Kg. mermiyi topa süren Seyyit’e haber gelir, ‘Ne isterse Seyyit’e verin…’

Komutanı gelir Seyyit’in alnından öper, dile benden ne dilersen, istediğin her şeyi vereceğiz.

-efendim. Der Seyyit. Onbaşı olmak istiyorum ama onbaşı olmak içinde okuma yazma bilmek lazım. Oysa ben okuma yazma bilmiyorum. Der.

Biz Seyyit onbaşı deriz ama onbaşı falan değildir. Komutan ısrar edince:

-Efendim, bize küçük bir somun ekmek veriyorlar. Bana yetmiyor. Söyleyin yetkililere iki somun versinler.  Komutanı:

-Peki evladım. Der ve iki somun ekmek verirler o günden sonra. Ar8adan üç gün geçer komutanının yanına gider bir ricam daha var deyince komutanı da :

-Düşündü taşında adam gibi bir şeyler isteyecek herhalde diye düşünür ve

-Evladım, iste, emir var ne istersen verilecek.

-Efendim, arkadaşlarım üç gündür bir somun ekmek yerken benim boğazımdan iki somun geçmiyor. Lütfen söyleyin  o somunun bir tanesini geri alsınlar. Diyen bir milletin evlatlarıyız.

 Ne oldu bize ki, televizyonlarda, haberlerde devamlı gördüğümüz o kız çocuklarının ellerini, kollarını kesip, boynunu koparıp çöplüğe atanlar, analarını hangi yöntemle keseceğine karar veremeyip, internetten ilan verip, gelen çoğunluğun isteğine göre anasını öldüren… bu gençleri, bu çocukları bizler nasıl yetiştirdik. Bir devletin savcısını aslı artası olmayan sudan sebeplerle vahşice ve haince şehit eden bu gençleri nasıl yetiştirdik… Bunların ana babaları yok mu?

Babasını öldürüp aynı odada bir hafta birlikte kalan o Kayserili genç çocuğu nasıl yetiştirdik. Ne oldu bize biz nerede hata yapıyoruz. Bedelini ağaca asmadan hiçbir meyveyi koparmayan bir orduya ve millete sahiptik.  Ne oldu bize…

Son yıllarda çocuklarımızın sadece okul başarısına odaklandık. Doktor olsun, avukat olsun, mühendis olsun vs. ama hiç birimiz çocuğumuzun karakterine, kişiliğine, edebine, şahsiyetine, ahlakına, ana-babaya saygısına maalesef hiçbirimiz odaklanamadık. Hep bu meslekleri olsun istedik, ama hiç birimiz benim oğlum veya kızım iyi bir Müslüman olsun isteyemedik. İstemedik demiyorum, kim istemez elhamdülilleh Müslüman olmayı, ama dikkat edin ‘iyi bir Müslüman’… 

Bir baba evladıyla birlikte babasının mezarını ziyarete gider. Bildiği duaları okur ve geri dönerken:

-Oğlum, bak ben dedenin mezarının başında bildiğim duaları okudum, peki sen benim mezarımın başında ne okuyacaksın.

-Gazete okuyacağım baba….

-Lan, nereden çıktı bu, mezarlıkta gazete okumak…

-Eee, baba, dedem sana ne okuyacağını öğretti sen de geldin dedemin başında o öğrettiği duaları okudun. Ben senin elinde gazeteden başka bir şey görmedim. Gelir sana bol bol günlük haberleri okurum. Der..

Evet dostlar, artık öyle bir sistem oluşturuluyor ki, internet üzerinden mezar ziyaretleri bile başlamak üzere. Durum öyle götürüyor.

Elin gavuru dediğimiz Fransa’da, 0-3 yaş çocukların çocuk kanalları dahil televizyon izlemeleri yasaktır. Bunu biliyor musunuz?  0-3 yaş çocuk beyni saniyede 25.000. kare görüntüyü alıp kaydediyormuş. Dünyanın en iyi kamerası böyle görüntü alamıyor.

0-3 yaş çocuklar gördüğü, duyduğu her şeyi ama her şeyi hafızasına kaydeder. Tüm eğitimler o yaşlarda verilmelidir.

Küçük çocuklar üzerinde anket yapmışlar, evden televizyonu mu çıkaralım, yoksa babaları mı? Sonuç; %90 babamızı evden çıkarın olmuş.

Ne yapsak bir şeye yaramıyor. Hiç değilse çocukları avutuyor bu televizyonlar.

Evet, gençliğimize ve neslimize sahip çıkalım. Ne Avrupa, ne de Amerika bize sahip çıkar. Zaten şu anda geçmişimizi kaybettik, geleciğimizden de emin değiliz.

 

Ama ben geçmişi ile övünen ve geleceğinden emin bir millet arıyorum ve istiyorum…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve orducu.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.