Sevgili okurlar. Geçen haftamızın yarısı Samsun’da geçti. Bu akşam da, Allâh(CC) nasîp ederse Antalya’ya hareket edeceğiz. Sebep, ansızın ortaya çıkan bir gelişme.
Çoğunuzun, belki de hepinizin yakından tanıdığı, Ulubey’imizin yetiştirdiği değerlerden Veliefendioğlu Yalçın YÜKSEL Bey’e, karın ağrısı şikâyetiyle gittiği buradaki hastânelerde, üç-beş günlük süreç sonrası safra kesesi problemi teşhisi konuluyor.
Bundan tatmin olunmayınca gidilen Samsun OMÜ Tıp Fakültesi Hastânesi’nde rahatsızlığın Karaciğer Enfeksiyonu olduğu anlaşıldı. Ancak, uygulanan tedâvilerle berâber değerlerin bir türlü istenen yönde değişmemesi nedeniyle karaciğer için nakil ihtimâli gündeme geldi.
O zaman arayış başladı. İstanbul, Ankara, Malatya’da bulunan çeşitli fakülte ve özel hastâneler arasında çok hızlı bir telefon trafiği yaşandı. En son Ankara’da yoğunlaşılmışken sonuç, Yalçın Bey’in de daha önce telâffuz ettiği şekliyle, Antalya olarak gerçekleşti.
SAMSUN’DAN ANTALYA’YA…
Yalçın Bey, geçtiğimiz Cuma akşamı 19.00 gibi özel uçak ambulansla gitti; ve şu an, 2 saat sonra ulaştığı Antalya’da. Eşi, oğlu başta olmak üzere muhtemel donörler ve bâzı yakınları, uzak ta olsa, nakil ihtimâline karşı yanında. Bugün, yarın; peyderpey yine gidenler olacak.
Samsun’dayken bir çoğu gelmişti. Çalıştığı Turan Seramik’in sâhibi Burhan ÇAKMAK Bey iki elemanıyla berâber ziyâret edip, ayrıca tedâvi durumlarıyla ilgilendiler. Daha sonraki süreçlerde de, oğlu Sâdık Bey ve dâmâdı Dr. Tâhir Türkeli’lerle berâber sık sık arayıp gelişmeleri tâkip ettiler.
Gerek, tedâviyi yapacak hoca ya da hastanenin bulunmasında, gerekse özel hava ambulansıyla naklinde, başta Büyük Şehir Belediye Başkanımız Enver YILMAZ olmak üzere, Ulubey Belediye Başkan Yardımcımız Zekeriya YILMAZ’ın çok dahli ve katkıları oldu.
İki gün süren yoğun telefon trafiği sürecinde, Ankara hastâneleri ihtimâli bağlamında Sait İNAN ve Faruk ATLI kardeşlerin gayretlerini de burada belirtmek gerekir. Kendilerine ve tüm ilgilenenlere sonsuz teşekkürler ediyoruz. Gerçekten, dostluklar, arkadaşlıklar, akrabalıklar ve samîmiyetler böyle günlerde belli oluyor.
HAYATIN SÜRPRİZLERİ…
Sevgili okurlar; bilenleriniz vardır, mâlum Yalçın Beyle biz dayı-hala çocuklarıyız. Diğer kardeşlerimiz kız olduğu için biz yaylada-cenikte, köyde-şehirde, okul süreçlerinde falan hep birlikte iki erkek kardeş gibi büyüdük. Bugüne kadar da bu kıvamda bir kardeşlik muhabbetini artırarak sürdürdük elhamdülillâh. Hattâ, -sonradan söylediği ve çok arzuladığını bildirdiği şekliyle- Yüce Mevlâ’nın lûtfuyla hacca bile aynı yılda gittik, metafta buluşup sohbet ettik ve de Kâbe’de birlikte tavaf dahî yaptık. Kardeşliğimiz orada daha da bir pekişti ve tatlı bir hâtıra olarak tebessümlerimize yansıdı.
Onunla olan hâtıralarımız anlatmakla bitmez. Konumuz da bu değil. Ancak, ondan bir-kaç gün önce, ablası, Âdem ESEN’in eşi Fatma Ablamız kâlp ameliyatı olmuş, herkes ona odaklanmışken, yemesine-içmesine, oturup-kalkmasına varana kadar sağlığına oldukça dikkât eden Yalçın Bey’in böyle bir süreç yaşaması hepimizi, -tâbiri câizse- şoke etti.
DUANIZ OLMASA NEYE YARARSINIZ?! 25/Furkan-77
Bunu neden yazıyoruz? Bir defâ, Yalçın Bey hepimizin ortak değeri. Kimliği ve kişiliği ve duruşuyla örnek bir isim. Topluma, hem fiilen, hem mânen, hem de madden, katma değeri yüksek olan bir insan. Akrabâ ve dost çevresinde ise ap-ayrı bir yeri var. Dolayısıyla canımız, ciğerimiz bir kardeşimiz. Hepimiz şifâ bulması için duâ ediyoruz. İnşâllâh, nakil işlemine gerek kalmadan sağlığına kavuşur diye umuyor, bu cihetin hayırlı olacağını düşünerek Rabbimizden niyâz ediyoruz.
Tabiî ve elbetteki, sizler de çoktan duâya başladınız. Ancak burada biz sizden, özellikle, samîmî, ihlâslı olacağından şüphe etmediğimiz özel duâlarınızı da ayrıca beklediğimizi söylemek istiyoruz. Böylelikle duâ eden, edilen; duâyı öğreten anne-baba, öğretmen, arkadaş, kitap, yazan, basan, taşıyan herkes, herkes bundan istifâde edecek.
Sonra, ve asıl, hepimizi çok daha ilgilendirir cihetiyle söylemek istiyoruz ki; işte dostlar, bu mesele böyle; hayat an be an sürprizlerle dolu. Rabbimiz her hâlükârda her şeyin hayırlısını versin ve de bizleri her an, her şeye hazırlıklı bir seyirde, bu şuurda, her şeyiyle, her yerde istikâmet üzere yaşayanlardan eylesin…
DERTLER, HÜZÜNLER, MUTLULUKLAR…
Yazılacak çok şey var değerli dostlar. Gezdiklerimiz, gördüklerimiz, yaşadıklarımız, müşâhedelerimiz. Sâniyeler içinde hikâyeler, dakîkalarda romanlar yaşanıyor. Bunlar bizimle olduğu kadar herkesle ilgili, herkesin yaşadıkları da bizimle. Sonuçta biz inanç ve millet olarak kardeş bir toplumuz. Dertlerimiz, sevinçlerimiz, mutluluk ve kederlerimiz paylaştıkça her bir şey daha bir anlamlı olur, ve de oluyor da.
İşte, sevgili okurlar; bizler de bu inançla yazmaya, yâni, bir nevî dertleşmeye çalışıyoruz. Zîrâ, ne demişler; DERTLER PAYLAŞILDIKÇA AZALIR, MUTLULUKLAR PAYLAŞILDIKÇA ÇOĞALIR.
Zaman zaman mutluluklarımızı paylaştığımız gibi, işte böyle dertlerimizi de paylaşmaya çalışıyoruz. Sizin duâlarınızla berâber inşâllâh bu konuda da gönlümüzün arzu ettiği sonuca Rabbimizin lûtfuyla kavuşur, mutluluğumuzu da yine böyle hep birlikte burada paylaşırız. Öncelikle, daha şimdiden gönüllerinize düşen duâlarınızdan, güzel dilekleriniz ve de hayırlı temennîlerinizden dolayı Rabbimiz cümlenizden râzı olsun diyoruz.
Sevgili dostlar; bu duygu ve düşüncelerle bu günkü sözlerimizi bağlarken, hepinize içten sevgi ve saygılarımızı sunuyor, içimizde, nakle gerek kalmadan, kısa zamanda iyileşip aramıza döneceğine dâir hislerin bulunduğu Yalçın Bey Kardeşimiz başta olmak üzere, sizlerin, bizlerin tüm hastalarına Yüce Rabbimizden, âcil şifâlar niyâz ediyor, cümlenize, sevdiklerinizle berâber din-îman selâmeti üzre sıhhat ve âfiyetler, ayrıca sonsuz mutluluklar diliyoruz ves’selâm…