Yetkililer devamlı kürsüye çıkıp bizlere gayrisafi milli hasıla, safi milli hasıla ve kişi başına düşen milli gelir şu seviyelere çıktı diye bizlere nutuk atarlar. Gayrisafi milli hasılayı ülkenin nüfusuna bölersiniz, kişi başı milli gelir ortaya çıkar.
Türkiye’de hesaplanan kişi başı milli gelir- 2002'de 3 bin 521 dolar olan kişi başına düşen milli gelir-10.000 Dolar civarında deniliyor. (2011 yılı verilerine göre Yunanistan da milli gelir kişi başı 28.000 Dolar. Özellikle yazdım çünkü şu anda iflasın eşiğinde bu ülke.) Yetkililer daha yüksek söylüyorlar fakat ben en düşük limitini alıyorum. Çok meth-ü sena ettiğimiz milli gelir ve en çok konuşulan millet vekili maaşlarını Avrupa ülkelerinden bazıları ile karşılaştıralım. Ondan sonra da tüm emekli ve çalışan işçi ve memurların durumlarını sizler takdir edin.
Bizim milletvekillerimizin maddi geliri ve özlük hakları, gelişmiş demokrasilerde parlamenterlik yapanlarla kıyaslandığında nasıl bir tablo ortaya çıkıyor? Sizlere Yılmaz Dağdeviren’in hazırladığı; milletvekillerinin maaş ve özlük haklarının birkaç örnek vereceğim.
Hani şu sözde geri kalmış İskandinav ülkeleri dediğimiz İsveç ve Norveç ülkeleri var. Hiç duydunuz mu bilmiyorum, mürekkep yalayanlar duymuştur. Güneşin tam olarak batmadığı, yani gecenin 2 veya 3 saat kadar olduğu ülkeler.
Norveç; kişi başı milli gelir 98.000 dolar. İyi okuyun ha, dokuz bin değil, doksan sekiz bin dolar…millet vekili maaşı 7.500 Dolar. Milletvekili emekliliği 65 yaşında.
İsveç; kişi başı milli gelir 65.000 dolar, millet vekili maaşı 4.500 Dolar.
Danimarka;kişi başı milli gelir 64.000 dolar, milletvekili maaşı 5.000 dolar, emeklilik hakları da yok.
Finlandiya; kişi başı milli gelir 52.000 dolar, millet vekili maaşı 4.000 dolar, emeklilik hakları ise memur gibi.
Şimdi sırada Avusturya ya bakalım; kişi başı milli gelir 50.500 dolar, millet vekili maaşı 8.100 dolar, emeklilik hakları ise yok.
İngiltere; kişi başı milli gelir 46.500 dolar millet vekili maaşı 6.200 Dolar, emeklilikleri ise memur gibi.
Fransa, İtalya ve ispanya gibi ülkelerde de durum bunlardan pek farklı değil, emeklilikte belirli bir yaş var veya memur gibidir.
Şimdi sıkı durun bu durum ya bizde, bizim ülkemizde yani Türkiye’de nasıl ona bir bakalım:
Türkiye; kişi başı milli gelir 10.000 Dolar, millet vekili maaşı 5.600 dolar, yan ödeme harcırahlı, emeklilikte yaş sınırı yok, iki yılda emekli oluyor, emekli olan ise en az 6.000 TL emekli maaşı alıyorlar. Bu emekli maaşı emekli sandığından ha. Ne bağkur, ne de SSK değil.
Her şeyimizle Avrupa Birliği normlarını kendimize bir düstur edinip, tüm kanunlarımızı ona göre ayarlamaya çalışırız. Amma Avrupa birliğinde yaşayanlar kadar haklarımız bulunmuyor maalesef.
Dünyanın hemen hemen en pahalı petrolünü tüketiriz, en pahalı arabalarını kullanırız. Avrupalı memur senede bir defa olsun ülke dışına çıkıp tatil yapabiliyor, biz ise daha Avrupalının gezdiği ve bildiği kendi memleketimizdeki o kadar güzel yerlerini bilmiyoruz, bilemiyoruz. Çünkü daha kendi memleketimizde dahi gezemiyoruz.
Peki neden, bizlerde bir kurumda çalışan memurlara bakıyorsunuz, biri alıyor 2.200 TL, diğeri alıyor 3.200 TL, bunların ikisi de aynı işleri yapıyorlar, sadece aralarında sözde karıyer farkı varmış, nasıl karıyer ise… Ancak günlük ihtiyaçlarımızı karşılayabiliyoruz.
Hani bazen anlatırım şu Agop denilen kişinin hikayesini.
Adamın biri gece geç saatlerde Lağım kuyusuna düşmüş ve bir türlü sabaha kadar ne kadar bağırdı ise çıkamamış.
Sabah namaza fiden cemaat gaipten geler sese kulak vermişler ve sesin geldiği yere gitmişler. Başmışlar ki kuyuda birisi var. Hemen çevreden bir ip bulup kuyuya atıyorlar ve adamı yukarı çıkarıyorlar. Soruyorlar bu ne haldir diye. Agop;
-Hiç sormayın,akşamdan düştük kuyuya, bir daha çıkamadım, ama yanarım yanarım da adaleti sağlayamadığıma yanarım. Der. Tabi cami cemaati sorar” ne adaleti “ diye. Agop devam eder;
-Ben gayri Müslim asıllı bir vatandaşım. Müslümanca yaşamaya karar verdim. Bunun en kolayını da iki evlilikte buldum. Eşimin birisine bir ev, diğerdine başka bir ev tuttum, bir gece birinin yanında, bir gece diğerinin yanında kalıyordum. Ama bu geci hiç birinin ayına gidemedim. Karım Hıg zanneder ki Agop’un Hok’tadır, karım Hok zanneder ki, Agop’um Hıg’tadır, bilmezler mi ki Agop’ları boyuna kadar b..ktadır.
Yorum yapmıyorum, anlayana….
Biz kalkınmanın neresindeyiz peki… Bu ücretliler nasıl geçinirler hiç düşündünüz mü? Ücretlerle ilgili bir fıkra anlatayım sizlere;
ABD Başkanı, İngiltere Başbakanı ve Türkiye Başbakanı bir gün bir toplantıda bir araya gelmişler. Tabii, 3 lider bir arada olur da, sormaz mı gazeteciler? Önce ABD başkanına sormuşlar:
- ABD´de bir memur ne kadar parayla geçinir? Siz kaç para veriyorsunuz? Başkan cevap vermiş:
- Valla ben memura en az 3000 dolar veririm. 1500 doları ile geçinirler. Geri kalan 1500 doları ne yaparlar, nerede harcarlar, hiç sormam. Gazeteciler aynı soruyu İngiltere başbakanına da sormuşlar. O da cevap vermiş:
- Ben, memuruma ortalama 4000 sterlin veririm. Geçinmesi için 2000 sterlin yeterli. Artan 2000 sterlini ne yapar, nerede harcarlar, sormam, beni hiç ilgilendirmez. Her ikisinden bu cevapları alan gazeteciler, aynı soruyu bizim başbakana da sormuşlar.
- Valla, demiş bizimki, Türkiye´de bir memurun geçinebilmesi için en az 4000 lira lazım. Ama ben taş çatlasın 2000 lira veriyorum. Geri kalan 2000 lirayı nereden bulurlar, nasıl geçinirler hiç sormam.
Ne yapacak bu çalışan, anlayana… Sendikalar sanırsınız kuzu pazarlığı yapıyor, yöneticiler ise bütçe dengesinden bahseder, ya çalışanın bütçe dengesini kim düşünecek?