Erdoğan DEMİR
Köşe Yazarı
Erdoğan DEMİR
 

MAALESEF İNSANLIK ÖLDÜ

Toplumumuz o hale geldi ki, kimse kimseye kefil olmuyor. Kimse kimseye borç para vermiyor. Kimse kimseye güvenmiyor. Kimse kimseye itimat etmiyor. Ne oldu bize, biz bu vefasızlık hastalığına nasıl yakalandık. Kim ve kimler bize bu virüsü bulaştırdı? Bizim tarihimiz, bizim geçmişimiz bu kadar vefasız mıydı? Kesinlikle değil. Şimdi sizlere bu vefga ile ilgili bir anekdot anlatayım iyi tahlil edin. Acaba iz olsak veya şu yaşadığımız asırda olsa böyle bir olay, acaba kefil olur muyuz? Kesinlikle olmayız, olamayız. Nasıl mı? İşte olay!!! Hz. Ömer arkadaşlarıyla sohbet ederken, huzura üç genç girerler. Derler ki: - Ey halife, bu aramızdaki arkadaş bizim babamızı öldürdü. Ne gerekiyorsa lütfen yerine getirin. Bu söz üzerine Hz.Ömer suçlanan gence dönerek: - Söyledikleri doğu mu diye sorar. Suçlanan genç der ki: - Evet doğru. Bu söz üzerine Hz Ömer anlat bakalım nasıl oldu diye sorar: Bunun üzerine genç anlatmaya başlar: - Ben bulunduğum kasabada hali vakti yerinde olan bir insanım, ailemle beraber gezmeye çıktık, kader bizi arkadaşların bulunduğu yere getirdi. Affedersiniz hayvanlarımın arasında bir güzel atım var ki gören bir defa daha bakıyor. Hayvana ne yaptıysam bu arkadaşların bahçesinden meyve koparmasına engel olamadım; arkadaşların babası içerden hışımla çıktı atıma bir taş attı, atım oracıkta öldü. Nefsime bu durum ağır geldi, bende bir taş attım, babası öldü. Kaçmak istedim fakat arkadaşlar beni yakaladı, durum bundan ibaret. Bu söz üzerine Hz Ömer: - Söyleyecek bir şey yok, bu suçun cezası idam. Madem suçunu da kabul ettin, dedi. Bu sözden sonra delikanlı söz alarak: - Efendim bir özrüm var, diyerek konuşmaya başladı. - Ben memleketinde zengin bir insanım, babam rahmetli olmadan bana epey bir altın bıraktı. Gelirken kardeşim küçük olduğu için saklamak zorunda kaldım. Şimdi siz bu cezayı infaz ederseniz yetimin hakkını zayi ettiğiniz için Allah indinde sorumlu olursunuz. Bana üç gün izin verirseniz  ben emaneti kardeşime teslim eder gelirim. Bu üç gün için de yerime birini bulurum, der. Hz. Ömer dayanamaz der ki: - Bu topluluğa yabancı birisin, senin yerine kim kalır ki?! Sözün burasında genç adam ortama bir göz atar, der ki: - Bu zat benim yerime kalır. O zat Hz. Peygamber Efendimizin en iyi arkadaşlarından, Amr İbni As’dan başkası değildir. Hz.Ömer Amr’a dönerek: - Ey Amr, delikanlıyı duydun, der. O yüce sahabi: - Evet, ben kefilim” der ve genç adam serbest bırakılır. Üçüncü günün sonunda vakit dolmak üzere ama gençten bir haber yoktur. Medine’nin ileri gelenleri Hz. Ömer’e çıkarak gencin gelmeyeceği, dolayısıyla Amr İbni As’a verilecek idam yerine maktulün diyetini vermeyi teklif ederler. Fakat gençler razı olmaz ve babamızın kanı yerde kalsın istemiyoruz derler. Hz. Ömer kendinden beklenen cevabı verir der ki: - Bu kefil babam olsa fark etmez, cezayı infaz ederim… Amr İbni As ise tam bir teslimiyet içerisinde der ki: - Biz de sözümün arkasındayız. Bu arada kalabalıkta bir dalgalanma olur ve insanların arasından genç görünür. Hz. Ömer gence dönerek der ki: - Evladım gelmeme gibi önemli bir nedenin vardı neden geldin? Genç vakurla başını kaldırır ve (günümüz insanı için pek de önemli olmayan): - AHDE VEFASIZLIK ETTİ, demeyesiniz diye geldim der. Hz.Ömer başını bu defa çevirir ve Amr İbni As’a der ki: - Ey Amr, sen bu delikanlıyı tanımıyorsun nasıl oldu onun yerine kefil oldun. Amr İbni As, vakurla kanımızı donduracak bir cevap verir: - Bu kadar insanin içerisinden beni seçti. İNSANLIK ÖLDÜ, dedirtmemek için kabul ettim, der. Sıra gençlere gelir, derler ki: - Biz bu davadan vazgeçiyoruz. Bu sözün üzerine Hz Ömer: - Ne oldu, biraz evvel babamızın kanı yerde kalmasın diyordunuz, ne oldu da vazgeçiyorsunuz?,der. Gençlerin cevabı da dehşetlidir: - MERHAMETLİ İNSAN KALMADI, demeyesiniz diye. Evet dostlar maalesef toplumumuzda insanlık öldü. Toplumumuzda merhametli insanlar kalmadı. Maalesef toplumumuzda ahde vefasızlık hat safhada. Söz veren Müslüman kardeşim sözünde durmuyor. Müslüman kardeşi öldürülürken, açlıktan ölürken, sokakta çöp toplayıp çöpten aldığı gıda ile beslenmeye çalışırken maalesef kendi malvarlığımıza bir o kadar daha mal katmakla, dünyalığımıza bir o kadar daha dünyalık katmakla meşgul olduğumuzdan bunları hiç mi hiç göremiyoruz. Hani geçen hafta cennetin yolu yayladan geçer demiştik ya, hayır sadece oradan değil, zannedersem dünyada durumun ne kadar iyi ise, varlığın ne kadar çok ise, cennette de o kadar varlıklısın demektir mi?   Maalesef değil, cennetin kapısı cömertlikle açılır. Bunu iyi belleyin… Maalesef insanlık öldü…. 
Ekleme Tarihi: 01 Ekim 2015 - Perşembe

MAALESEF İNSANLIK ÖLDÜ

Toplumumuz o hale geldi ki, kimse kimseye kefil olmuyor. Kimse kimseye borç para vermiyor. Kimse kimseye güvenmiyor. Kimse kimseye itimat etmiyor.

Ne oldu bize, biz bu vefasızlık hastalığına nasıl yakalandık. Kim ve kimler bize bu virüsü bulaştırdı?

Bizim tarihimiz, bizim geçmişimiz bu kadar vefasız mıydı? Kesinlikle değil. Şimdi sizlere bu vefga ile ilgili bir anekdot anlatayım iyi tahlil edin.

Acaba iz olsak veya şu yaşadığımız asırda olsa böyle bir olay, acaba kefil olur muyuz? Kesinlikle olmayız, olamayız. Nasıl mı? İşte olay!!!

Hz. Ömer arkadaşlarıyla sohbet ederken, huzura üç genç girerler. Derler ki:

- Ey halife, bu aramızdaki arkadaş bizim babamızı öldürdü. Ne gerekiyorsa lütfen yerine getirin. Bu söz üzerine Hz.Ömer suçlanan gence dönerek:

- Söyledikleri doğu mu diye sorar. Suçlanan genç der ki:

- Evet doğru. Bu söz üzerine Hz Ömer anlat bakalım nasıl oldu diye sorar: Bunun üzerine genç anlatmaya başlar:

- Ben bulunduğum kasabada hali vakti yerinde olan bir insanım, ailemle beraber gezmeye çıktık, kader bizi arkadaşların bulunduğu yere getirdi. Affedersiniz hayvanlarımın arasında bir güzel atım var ki gören bir defa daha bakıyor. Hayvana ne yaptıysam bu arkadaşların bahçesinden meyve koparmasına engel olamadım; arkadaşların babası içerden hışımla çıktı atıma bir taş attı, atım oracıkta öldü. Nefsime bu durum ağır geldi, bende bir taş attım, babası öldü. Kaçmak istedim fakat arkadaşlar beni yakaladı, durum bundan ibaret. Bu söz üzerine Hz Ömer:

- Söyleyecek bir şey yok, bu suçun cezası idam. Madem suçunu da kabul ettin, dedi. Bu sözden sonra delikanlı söz alarak:

- Efendim bir özrüm var, diyerek konuşmaya başladı.

- Ben memleketinde zengin bir insanım, babam rahmetli olmadan bana epey bir altın bıraktı. Gelirken kardeşim küçük olduğu için saklamak zorunda kaldım. Şimdi siz bu cezayı infaz ederseniz yetimin hakkını zayi ettiğiniz için Allah indinde sorumlu olursunuz. Bana üç gün izin verirseniz  ben emaneti kardeşime teslim eder gelirim. Bu üç gün için de yerime birini bulurum, der.

Hz. Ömer dayanamaz der ki:

- Bu topluluğa yabancı birisin, senin yerine kim kalır ki?! Sözün burasında genç adam ortama bir göz atar, der ki:

- Bu zat benim yerime kalır. O zat Hz. Peygamber Efendimizin en iyi arkadaşlarından, Amr İbni As’dan başkası değildir.

Hz.Ömer Amr’a dönerek:

- Ey Amr, delikanlıyı duydun, der. O yüce sahabi:

- Evet, ben kefilim” der ve genç adam serbest bırakılır.

Üçüncü günün sonunda vakit dolmak üzere ama gençten bir haber yoktur.

Medine’nin ileri gelenleri Hz. Ömer’e çıkarak gencin gelmeyeceği, dolayısıyla Amr İbni As’a verilecek idam yerine maktulün diyetini vermeyi teklif ederler. Fakat gençler razı olmaz ve babamızın kanı yerde kalsın istemiyoruz derler.

Hz. Ömer kendinden beklenen cevabı verir der ki:

- Bu kefil babam olsa fark etmez, cezayı infaz ederim… Amr İbni As ise tam bir teslimiyet içerisinde der ki:

- Biz de sözümün arkasındayız.

Bu arada kalabalıkta bir dalgalanma olur ve insanların arasından genç görünür. Hz. Ömer gence dönerek der ki:

- Evladım gelmeme gibi önemli bir nedenin vardı neden geldin? Genç vakurla başını kaldırır ve (günümüz insanı için pek de önemli olmayan):

- AHDE VEFASIZLIK ETTİ, demeyesiniz diye geldim der. Hz.Ömer başını bu defa çevirir ve Amr İbni As’a der ki:

- Ey Amr, sen bu delikanlıyı tanımıyorsun nasıl oldu onun yerine kefil oldun.

Amr İbni As, vakurla kanımızı donduracak bir cevap verir:

- Bu kadar insanin içerisinden beni seçti. İNSANLIK ÖLDÜ, dedirtmemek için kabul ettim, der.

Sıra gençlere gelir, derler ki:

- Biz bu davadan vazgeçiyoruz. Bu sözün üzerine Hz Ömer:

- Ne oldu, biraz evvel babamızın kanı yerde kalmasın diyordunuz, ne oldu da vazgeçiyorsunuz?,der.

Gençlerin cevabı da dehşetlidir:

- MERHAMETLİ İNSAN KALMADI, demeyesiniz diye.

Evet dostlar maalesef toplumumuzda insanlık öldü.

Toplumumuzda merhametli insanlar kalmadı.

Maalesef toplumumuzda ahde vefasızlık hat safhada.

Söz veren Müslüman kardeşim sözünde durmuyor.

Müslüman kardeşi öldürülürken, açlıktan ölürken, sokakta çöp toplayıp çöpten aldığı gıda ile beslenmeye çalışırken maalesef kendi malvarlığımıza bir o kadar daha mal katmakla, dünyalığımıza bir o kadar daha dünyalık katmakla meşgul olduğumuzdan bunları hiç mi hiç göremiyoruz.

Hani geçen hafta cennetin yolu yayladan geçer demiştik ya, hayır sadece oradan değil, zannedersem dünyada durumun ne kadar iyi ise, varlığın ne kadar çok ise, cennette de o kadar varlıklısın demektir mi?

 

Maalesef değil, cennetin kapısı cömertlikle açılır. Bunu iyi belleyin… Maalesef insanlık öldü…. 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve orducu.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.