İyi ki gazetemiz var; oradan öğrendik. Meğer, Ulubey’de MEDYA ÇALIŞTAYI yapılmış. Hayırlı, mübârek olsun. Aslında bu gün, bütün yazıyı buna ayırıp, bu haber üzerinden Ulubey bürokrasi, yönetim ve eğitimi üzerine yorumlarda bulunup değerlendirmeler yapacaktık yalnızca. Ancak, mevsimi geçeceği için vaz geçemeyeceğimiz başka şeyler de var. Hepsini harmanlayacağız. İnşâllâh, bereketli bir kompozisyon oluşur.
Başta, düşünüp düzenleyenleri tebrik etmek gerekir. Medya Çalıştayı, boyutu Ulubey’i aşacak nitelikte çok oylumlu bir organizasyon. Ulubey’in sırtı kaldırmaz anlamında değil bu söylediğimiz. Konunun özellik ve güzelliği, panelist ya da konuşmacı olarak katılanların uzmanlık ve ustalığı, popülariteleri, en azından, gazetecilik ve habercilik iş kolundaki herkesi ve meraklılarını ilgilendiren, tüm bölgeye hitap edecek bir konu. Dolayısıyla çok daha büyük, ciddî bir organizasyon yapılabilirdi.
Bu, hem Ulubey’in bir reklâmı olurdu. Her şeyden önce, bu özellikte bir okul Ulubey için şans. Gel görelim ki kullanmasını bilmiyoruz. En azından, yerelde bile yeterince duyurusu yapılmış değil. Şahsen biz katılmak isterdik. Burada böyle bir okulun varlığından bile haberi yok çoğu insanların. Gazete sâhip ve çalışanları da buna dâhil.
Yazarlar da dâvet edilmeliydi. En azından, çoğu birbirini tanımayan Ordu medyası ve bizler de bir araya gelir, ayrıca bir de, ulusal gazetelerden gelen gazeteci ve yazarlarla da tanışır, ilgilenirdik. Bu onlar için de iyi olurdu, bizim için de. Sanırız, memnun da kalırlardı. O kadar yerleri tepip gelip de, 3 kişiye hitap etmekle 5 kişiye hitap etmek aynı şey değil olmalı.
Her neyse, Ulubey’de kendini tanımama, elindeki imkânların farkında olmama, bir araya gelmeme, bir gönül berâberliği ve seferberliği oluşturma gâyesi gütmeme gibi bir durum söz konusu.
Bu sayıyı taşıyacak yerimiz yoksa, etkinlik Ordu’da bir yerde yapılırdı. Kısaca şudur ki, çok önemli bir fırsat yeterince değerlendirilmemiştir diyoruz. Hazır düzenlenmiş bir etkinlik daha çok ve çeşitli katılımlarla berâber çok daha verimli sonuçlara vesîle olabilirdi. Bizce, en azından Ordu medyası orada bulunabilmeliydi. Hem tanışma, hem kaynaşma olurdu. Bundan Ordu da, Ulubey de, okul da kazanırdı. Artık ne desek nâfile. İnşâllâh, bir başka bahara diyelim.
BAHAR, BİZ ve ÇOCUKLAR...
Gelgelelim, bahar dedik te, bahar mevsimindeyiz mâlum. Hafta sonu köye gittik. Fasulye ocakladık. Tabiat coşmuş. Çiçekler, yapraklar, sebzeler, meyveler. Toprak patlamış âdetâ. Envâi çeşit ve renklerde, adları bilinemeyecek ve de sayılamayacak boyutta bitkiler. Biz ne desek merâmı ifâdeden âciz kalırız. Ama şâirimizi yardıma çağıracağız bugün. Bahar bitmeden buluşturalım sizleri; bak ne güzel söylemiş hem:
BAHAR VE BİZ
Yılda bir kere çıldırır ağaçlar sevincinden
Rabbim, ne güzel çıldırır.
Yılda bir kere uzatır avuçlarını yaprak;
Sevincinden titreyerek.
Yılda bir kere kendini verir toprak
Yılda bir kere yarılır bahçeler hazdan
Rabbim ne güzel yarılır.
Biz de bir kere sevinebilseydik.
Çiçek açmış ağaçlar gibi çıldırasıya.
Kimbilir belki bir gün sulh olunca
Biz de deliler gibi seviniriz,
Ağaçları ve baharı taklit ederiz
Renkli bez parçalarıyla donatırız şehri
Renkli ampuller asarız pencerelerden
Kimbilir belki bir gün sulh olunca
Biz de çatır çatır çatlarız binbir yerimizden
Ağaçlar gibi.
Bedri Rahmi EYUBOĞLU
Burada, adımız biraz da şâire çıktığı için, müsâdenizle, bir eski şiirimizle biz de girelim sıraya. Mâlum, bu sıra Anneler gündemde, o konulu şiirler düşünüyorduk ama, akış böyle geldi. Dolayısıyla biz de baharla çocukları buluşturmayı, onları bağa, bahçeye, kırlara dâvet edip doğayla ve doğasıyla buluşturmaya çalıştığımız bir şiirle çıkıyoruz huzurlarınıza. Bakalım nasıl bulacaksınız?
BAHAR VE ÇOCUKLAR
Çiçekler açtı çocuklar
Bakın yapraklar yeşil yeşil
Güneş, daha sıcak şimdi, farkındaysanız;
Eskisi gibi değil…
Kelebeklere bakın çocuklar
Benek benek kanatları
Rahat bırakın onları çocuklar
Olsun, neyse muratları…
Coşan sularla siz de çağlayın
Koşun kırlara kırlara
Tertemiz havalardan taşıyın
Nefesi tıkanırlara
Bu günleriniz en güzel çocuklar
Baharsınız; dünyânızda sâde çiçekler
Kim bilir… elinizdeki çemberler
Dünyâyı daha ne kadar döndürecekler?!...
Evet, bunu bilmek mümkün değil elbette. Ama biz, Rabbimizin lütfu ihsânının sınırsızlığına inanarak, nice bereketli baharlara, oradan da sonsuz baharlar, bitimsiz mutluluklara sevdiklerimizle berâber ulaşmak duâ ve niyâzıyla, hepinize sevgiler, saygılar sunuyor, cümleten Allâh’a emânet olunuz, olalım diyoruz sevgili okurlar, ves’selâm…