Erdoğan DEMİR
Köşe Yazarı
Erdoğan DEMİR
 

KENDİNİZİ VAZGEÇİLMEZ SANMAYIN

Öyle bir dünyada yaşıyoruz ki, kimimiz kendimizi vazgeçilmez hissediyoruz, kimimiz de bir türlü kendimize güvenemiyoruz. Kendi içimizdeki beni bir türlü harekete geçiremiyoruz. At arabacısı kendisini bir tek kendisi olarak sadece en iyi arabacı olarak hisseder. Temizlik işçisi en iyi kendisinin bu işi yaptığını zanneder, başkaları hiç yoktur çevrede. Bir memur en iyi hizmeti kendisinin yaptığını düşünür. Başkaları onun için sadece gölgedir. Bir kadın bir tek kendisinin en iyi eş olduğunu ve en iyi anne olduğunu söyler, başkalarının hiç değeri ve kıymeti yoktur onun gözünde. Bir amir veya bir yönetici düşünün ki, sadece en iyi yönetici kendisidir. Tüm yöneticileri ve alt kademe memurlar v e işçiler hiçtir onun gözünde. Kendisi olmasa ne memur çalışır, ne işçi çalışır ne de hizmetli temizlik yapar. Tüm bu işler sadece kendisinin başarısıdır. Bir siyasi teşkilat düşünün ki, başkanı veya yöneticisi sadece kendisi vardır, kendisi çalışır, kendisi tüm yükü omuzlar.  Diğerlerinin hiçbir değeri ve kıymeti yoktur. Tüm başarıları sadece kendisine aittir. Hayır dostlar,kesinlikle bu saydıklarım ve daha sayabileceğiniz tüm yaşantımızdaki başarılar ve başarısızlıklar bir ekip işidir. Hiç kimse tek başına bu işleri yürütemez. Öğretmen olmazsa müdür tem başına eğitim veremez. Kurumların amir ve müdürleri olmazsa Kaymakamlar hizmet edemez. Memurlar ve hizmetliler olmazsa amirler ve müdürler iş ve işlemleri yürütemezler. Şoförleri ve operatörleri olmayan veya çalışmayan Başkanlar hizmet üretemezler. Önemli olan eldeki var olan imkanları en verimli ve en kapsamlı şekilde kullanabilmek, en güzel müşteri memnuniyeti ve halk memnuniyetini sağlayabilmektir. Günün birinde bir doktora, gerginlik ve tedirginlikten şikâyetçi olan bir hasta gelir. Yapması gereken çok işinin bulunduğunu; fakat kendisinin rahatsız, işlerin ise beklemeye tahammülü olmadığını söyler. Doktor ona sorar: Bu işleri başka biri yapamaz mı? Yahut bir başkası size yardımcı olamaz mı? Onları yalnız ben yapabilirim. Bütün işler bana bakar. Sana bir reçete vereceğim. Bu reçeteyi aynen tatbik edersen kurtulursun. Diyerek, bir reçete yazıp verir. Adam reçeteyi eline alıp baktığında, hayretler içinde kalır. Reçetede; her gün en az 2 saat işi bırakıp yürüyüş yapacaksın ve haftanın yarım gününü bir mezarlıkta geçireceksin diye yazıyor. Hasta doktora sorar: Yürüyüşü anladık ama; neden mezarlık? Oraya gidip mezarlara bakmanı istiyorum. Orası kendilerini vazgeçilmez sanan insanlarla doludur. Sen de onlar gibi mezarlığa gömülünce, kendinden başkasının yapmasına imkân olmadığını zannettiğin işlerin, başkaları tarafından da yapılmaya devam ettiğini göreceksin…. Evet dostlar, kendilerini vazgeçilmez gören; hâlbuki orada, problem çözmek yerine problem olduğunun farkına varamayan insanlar için de, bu doktorun reçetesi geçerli değil mi?.. Yaşadığımız için, evlenmekten, oynamaktan, yaşamaktan vazgeçmeyiz.. Evlenmek, oynamak ve yaşamaktan vazgeçtiğimiz için yaşlanırız. Genç kalmanın mutlu olmanın ve başarıya ulaşmanın sadece dört sırrı vardır.. Her gün gülmek ve yaşama katacak mizah bulmak.. Bir rüyanız olmalı mutlaka.. Rüyalarınızı kaybettiniz mi, ölürsünüz. İşinizi düşünürken biraz da kendinize zaman ayırın. Bakınız o zaman toplumda daha verimli olursunuz. Çevremizdeki  dolaşan pek çok kişi aslında ölüdür ve bundan kendilerinin bile haberi yoktur. İyi düşünün, yaşlanmakla, büyümek arasında çok büyük bir fark vardır değil mi? Mesela, eğer 22 yaşındaysanız ve bir yıl hiç bir şey yapmadan, hiç bir şey üretmeden bir yıl sırtüstü yatarsanız, sadece bir yaş yaşlanır, 23 olursunuz.  Ben 54 yaşındayım ve ben de bir yıl hiç bir şey yapmadan, hiç bir şey üretmeden sırtüstü yatarsam, 55 yaşımda olurum. Benim gibi herkes bir yılda bir yaş yaşlanır farkında olmadan. Mutlu yaşam için özel bir yetenek ya da bilgiye ihtiyaç yoktur.  Fakat  bir yaş daha büyümek için, mutlak bir şeyler yapmak, yan gelip yatmamak, her gün kahve köşelerinde akşamlamamak, emekli olsanız bile bir şeyler üretmek, kendini geliştirecek fırsatları aramak bulmak , fırsatları değerlendirmek ve en iyi şekilde kullanmak gerekir. Sakın bir şeyler yapamıyorum veya üretemiyorum diye pişman olmayın…  Biz insanlar, genelde yaptıklarımızdan değil, yapmadıklarımızdan pişman oluruz öyle değil mi? Kendimizi bulunmaz Hint kumaşı zannedemeyelim, yaptığımız işleri bir başkasının daha güzel yapabileceğini aklımızdan çıkarmayalım. Yaşantımızda ileride pişman olacağımız ve yüzümüzü kızartacak hiçbir iş yapmayalım, hiçbir söz söylemeyelim. Ölümden korkan insanlar, pişman olanlardır. Ölümden korkmayalım. Bir gün yaptığımız tüm işlerin gerçek hayatta soranı olmasa bile, bir gün sorulacağını unutmayalım.  Pişman olmaktan korkan insanlar  hiçbir şey yapmayanlardır. Pişman olacağınız işleri yapmayın. Yapmanız gereken işleri de pişmanlık duygusu ile yapmamazlık yapmayın. Tecrübe hatalarla oluşur. Hatasız kul olmaz. Yaptığımız hatayı tekrarlarsak ahmaklık yapmış oluruz. Çünkü, Tecrübeyi de tecrübe etmek ahmaklıktır. Memur ile siyasetçi arasındaki fark nedir diye soranlara; Memur ay başında aristokrat, ay ortasında demokrat, ay sonunda ise tepetaklaktır. Siyasetçi ise, seçim zamanı demokrat, seçilince aristokrat, seçilemeyince ise tepetaklaktır.   Seçilmiş kardeşler, aristokratlığı bırakın, onu başkaları alsın, siz demokratlığınıza devam edin. Söyleminizde, hizmetinizde, görevinizde. Hiçbir zaman adaleti bırakmayın, adil olun. Kendinizi de bulunmaz sanmayın. Sayılı günler çabuk geçer. Emrolunduğunuz gibi dosdoğru olun. Allah adaleti emreder…. Hiçbir zaman vazgeçilmez değilsiniz. Yoksa bir gün sıradan vatandaş olunca pişmanlık fayda vermez. Hasta idim, personelim yoktu, falanca engel oldu, ekipmanım yetersizdi, yağmur yağdı, çamura battı, yana yattı  gibi mazeretler kabul edilmez.  Tüm bu imkansızlıklar siz söz verdiğiniz zaman da vardı, aklınızda bulunsun…..
Ekleme Tarihi: 24 Temmuz 2017 - Pazartesi

KENDİNİZİ VAZGEÇİLMEZ SANMAYIN

Öyle bir dünyada yaşıyoruz ki, kimimiz kendimizi vazgeçilmez hissediyoruz, kimimiz de bir türlü kendimize güvenemiyoruz. Kendi içimizdeki beni bir türlü harekete geçiremiyoruz.

At arabacısı kendisini bir tek kendisi olarak sadece en iyi arabacı olarak hisseder.

Temizlik işçisi en iyi kendisinin bu işi yaptığını zanneder, başkaları hiç yoktur çevrede.

Bir memur en iyi hizmeti kendisinin yaptığını düşünür. Başkaları onun için sadece gölgedir.

Bir kadın bir tek kendisinin en iyi eş olduğunu ve en iyi anne olduğunu söyler, başkalarının hiç değeri ve kıymeti yoktur onun gözünde.

Bir amir veya bir yönetici düşünün ki, sadece en iyi yönetici kendisidir. Tüm yöneticileri ve alt kademe memurlar v e işçiler hiçtir onun gözünde. Kendisi olmasa ne memur çalışır, ne işçi çalışır ne de hizmetli temizlik yapar. Tüm bu işler sadece kendisinin başarısıdır.

Bir siyasi teşkilat düşünün ki, başkanı veya yöneticisi sadece kendisi vardır, kendisi çalışır, kendisi tüm yükü omuzlar.  Diğerlerinin hiçbir değeri ve kıymeti yoktur. Tüm başarıları sadece kendisine aittir.

Hayır dostlar,kesinlikle bu saydıklarım ve daha sayabileceğiniz tüm yaşantımızdaki başarılar ve başarısızlıklar bir ekip işidir. Hiç kimse tek başına bu işleri yürütemez.

Öğretmen olmazsa müdür tem başına eğitim veremez.

Kurumların amir ve müdürleri olmazsa Kaymakamlar hizmet edemez.

Memurlar ve hizmetliler olmazsa amirler ve müdürler iş ve işlemleri yürütemezler.

Şoförleri ve operatörleri olmayan veya çalışmayan Başkanlar hizmet üretemezler.

Önemli olan eldeki var olan imkanları en verimli ve en kapsamlı şekilde kullanabilmek, en güzel müşteri memnuniyeti ve halk memnuniyetini sağlayabilmektir.

Günün birinde bir doktora, gerginlik ve tedirginlikten şikâyetçi olan bir hasta gelir. Yapması gereken çok işinin bulunduğunu; fakat kendisinin rahatsız, işlerin ise beklemeye tahammülü olmadığını söyler.

Doktor ona sorar:

Bu işleri başka biri yapamaz mı? Yahut bir başkası size yardımcı olamaz mı?

Onları yalnız ben yapabilirim. Bütün işler bana bakar.

Sana bir reçete vereceğim. Bu reçeteyi aynen tatbik edersen kurtulursun.

Diyerek, bir reçete yazıp verir. Adam reçeteyi eline alıp baktığında, hayretler içinde kalır.

Reçetede; her gün en az 2 saat işi bırakıp yürüyüş yapacaksın ve haftanın yarım gününü bir mezarlıkta geçireceksin diye yazıyor.

Hasta doktora sorar: Yürüyüşü anladık ama; neden mezarlık?

Oraya gidip mezarlara bakmanı istiyorum. Orası kendilerini vazgeçilmez sanan insanlarla doludur. Sen de onlar gibi mezarlığa gömülünce, kendinden başkasının yapmasına imkân olmadığını zannettiğin işlerin, başkaları tarafından da yapılmaya devam ettiğini göreceksin….

Evet dostlar, kendilerini vazgeçilmez gören; hâlbuki orada, problem çözmek yerine problem olduğunun farkına varamayan insanlar için de, bu doktorun reçetesi geçerli değil mi?..

Yaşadığımız için, evlenmekten, oynamaktan, yaşamaktan vazgeçmeyiz.. Evlenmek, oynamak ve yaşamaktan vazgeçtiğimiz için yaşlanırız. Genç kalmanın mutlu olmanın ve başarıya ulaşmanın sadece dört sırrı vardır.. Her gün gülmek ve yaşama katacak mizah bulmak.. Bir rüyanız olmalı mutlaka.. Rüyalarınızı kaybettiniz mi, ölürsünüz.

İşinizi düşünürken biraz da kendinize zaman ayırın. Bakınız o zaman toplumda daha verimli olursunuz.

Çevremizdeki  dolaşan pek çok kişi aslında ölüdür ve bundan kendilerinin bile haberi yoktur. İyi düşünün, yaşlanmakla, büyümek arasında çok büyük bir fark vardır değil mi? Mesela, eğer 22 yaşındaysanız ve bir yıl hiç bir şey yapmadan, hiç bir şey üretmeden bir yıl sırtüstü yatarsanız, sadece bir yaş yaşlanır, 23 olursunuz.

 Ben 54 yaşındayım ve ben de bir yıl hiç bir şey yapmadan, hiç bir şey üretmeden sırtüstü yatarsam, 55 yaşımda olurum. Benim gibi herkes bir yılda bir yaş yaşlanır farkında olmadan.

Mutlu yaşam için özel bir yetenek ya da bilgiye ihtiyaç yoktur.  Fakat  bir yaş daha büyümek için, mutlak bir şeyler yapmak, yan gelip yatmamak, her gün kahve köşelerinde akşamlamamak, emekli olsanız bile bir şeyler üretmek, kendini geliştirecek fırsatları aramak bulmak , fırsatları değerlendirmek ve en iyi şekilde kullanmak gerekir. Sakın bir şeyler yapamıyorum veya üretemiyorum diye pişman olmayın…

 Biz insanlar, genelde yaptıklarımızdan değil, yapmadıklarımızdan pişman oluruz öyle değil mi?

Kendimizi bulunmaz Hint kumaşı zannedemeyelim, yaptığımız işleri bir başkasının daha güzel yapabileceğini aklımızdan çıkarmayalım. Yaşantımızda ileride pişman olacağımız ve yüzümüzü kızartacak hiçbir iş yapmayalım, hiçbir söz söylemeyelim.

Ölümden korkan insanlar, pişman olanlardır.

Ölümden korkmayalım. Bir gün yaptığımız tüm işlerin gerçek hayatta soranı olmasa bile, bir gün sorulacağını unutmayalım.

 Pişman olmaktan korkan insanlar  hiçbir şey yapmayanlardır. Pişman olacağınız işleri yapmayın. Yapmanız gereken işleri de pişmanlık duygusu ile yapmamazlık yapmayın.

Tecrübe hatalarla oluşur. Hatasız kul olmaz. Yaptığımız hatayı tekrarlarsak ahmaklık yapmış oluruz. Çünkü, Tecrübeyi de tecrübe etmek ahmaklıktır.

Memur ile siyasetçi arasındaki fark nedir diye soranlara;

Memur ay başında aristokrat, ay ortasında demokrat, ay sonunda ise tepetaklaktır.

Siyasetçi ise, seçim zamanı demokrat, seçilince aristokrat, seçilemeyince ise tepetaklaktır.

  Seçilmiş kardeşler, aristokratlığı bırakın, onu başkaları alsın, siz demokratlığınıza devam edin. Söyleminizde, hizmetinizde, görevinizde.

Hiçbir zaman adaleti bırakmayın, adil olun. Kendinizi de bulunmaz sanmayın. Sayılı günler çabuk geçer.

Emrolunduğunuz gibi dosdoğru olun. Allah adaleti emreder….

Hiçbir zaman vazgeçilmez değilsiniz. Yoksa bir gün sıradan vatandaş olunca pişmanlık fayda vermez.

Hasta idim, personelim yoktu, falanca engel oldu, ekipmanım yetersizdi, yağmur yağdı, çamura battı, yana yattı  gibi mazeretler kabul edilmez. 

Tüm bu imkansızlıklar siz söz verdiğiniz zaman da vardı, aklınızda bulunsun…..

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve orducu.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.