Irak’ın İngiliz işgali günlerinde bir gece sabaha karşı İngiliz komutan devriye gezerken caminin birisinden sabah ezanı sesini duyar. O tarafa doğru yürürken camiye giden bir Müslümanı görür ve sorar:
Nereye gidiyorsun? Müslüman ürkek ve korkak ne diyeceğini şaşırır, dili damağı tutuyur. Bu arada tekrar sorar İngiliz komutan:
Bu ses nedir? Ne demektir bu? Vatandaş:
Ezandır efendim.
Ne işe yarar bu ezan dediğin?
Müslümanları camiye, namaz kılmaya çağırır efendim.
Sizin kıldığınız bu namaz İngiliz menfaatlerine ters düşüyor mu?
Haşa efendim. Kat’a efendim. Kesinlikle efendim. Deyince İngiliz komutan:
O zaman kıl beşini bil işini. Sen bizim işimize karışma…
Ha İngiliz ha şeytan hiçbir farkı var mı?
Şeytan, bir toplantı için tüm dostlarını çağırmış. Açılış konuşmasında demiş ki:
Müslümanların Camilere gitmesini engelleyemiyoruz. Kur'an okumalarını ve gerçekleri öğrenmelerini de engelleyemiyoruz.
Allah ve elçisi ile sağlam ilişkiler kurmalarını da engelleyemiyoruz.
Allah ile bir kere bağlantı kurduklarında üzerlerindeki gücümüz kırılıyor. Dostları demiş ki:
Gerçekten zor bir durum, peki ne yapalım? Şeytan demiş ki:
Bırakın Camilere gitsinler.
Fakat zamanlarını çalın, böylece Allah ve elçisi ile bağlantı kuramasınlar..
Şeytanın ortaklarından isteği budur. Devam etmiş:
Dikkatlerini dağıtın, böylece gün boyunca Allah ile hayati öneme sahip bağlantıyı kuramasınlar. Dostları şaşırmış: Bunu nasıl başaracağız?
Şeytan:
Hayatın önemsiz ayrıntılarıyla zihinlerini sürekli meşgul edin! Müslümanların kulaklarına şunu fısıldayın: Harca, harca, harca.. Borç al, borç al, borç al..' ve harcadık harcadık, borç aldık devamlı borç aldık, bir türlü borç ödemekten kurtulamadık ve ömrümüz borç ödemekle geçti, hatta çocuklarımıza bile borç yükü bıraktık….
Kadınlarını işe girip uzun saatler boyunca çalışmaları için ikna edin ! Erkeklerin haftada 6-7 gün, günde 10-12 saat çalışmalarını ve böylece hayatlarında boşluk kalmaması için planlar yapın! Çocukları ile zaman geçirmelerini engelleyin! Evet evimizle, çocuklarımızla ve ailemizle maalesef ilgilenemedik, ailemiz ve çocuklarımız bizlerden koptu. Aynı çatı altında sanki yabancı kişilerle yaşıyormuşuz gibi..
Evlerimiz ferahladıklarımız bir yer olmaktan çıkmıştır şu asırda. Zihinlerimizi o kadar meşgul ettik ki kendi iç seslerimizi (oto kritik, nefis muhasebesi) dinleyemiyoruz! Böylece kafalarımız karıştı, Allah ve elçisi ile zihinsel beraberliklerimizi kopardık.
Kahvehanelerde, doktor muayenehanelerinde, kafe'lerde masaları gazete ve dergilerle doldurduk!
Zihinlerimizi 24 saat haber bombardımanına tuttuk! Sabah başlıyoruz haber dinlemeye gece geç saatlere kadar hep aynı teraneleri dinliyoruz. Dinlediğimizden de hiçbir şey anlamıyoruz.
Araba kullanma esnasında tefekkür etmemizi, İnternete girenlerimizi mailboxlarını, junk maillerle, sipariş katalogları ile, bahislerle, çekilişlerle, promosyon ürünleri ile ve boş umutlarla doldurduk!
Gazete ve TV'leri ince yapılı güzel modellerle doldurdular ki kadınların kocaları dış güzelliğin önemli olduğuna inansınlar ve hanımlarından hoşlanmasınlar diye! Ve başardılar da.
Kadınların, akşamları kocalarıyla ilgilenemeyecek kadar çok yorulmalarını sağladılar! Eğer kadınlar, erkeklerin ihtiyacı olan sevgiyi veremezlerse, erkekler bu sevgiyi başka yerlerde arayacaklarnı çok iyi biliyor şeytan ve uşakları.
Çocuklarına namazın önemini anlatmalarını engellemek için hikaye kitaplarını tavsiye ettiler.!
Doğaya çıkıp Allah’ın yaratma sıfatını görmelerini engellemek için kendimizi ve çocuklarımızı çok meşgul ettiler.
Bizleri eğlence parklarına, fuarlara, spor karşılaşmalarına, oyunlara, konserlere, sinemalara vs götürdüler. Spor kültürü olmayan kişiyi ben kültürlü kişi kabul etmiyorum diyecek kadar ileriye götürdüler. Din görevlisi, dininin görevlisi olması gerekirken fanatik bir futbol taraftarı olmuş çıkmış. Oralarda kavga çıkarıp bir birlerimizi vurmalarını sağladılar şeytanın uşakları!
şeytan ve uşaklarının işi fitne çıkarmaktır, bunu hiçbir zaman unutmayacağız!
İslami dostluklar ve sohbetler yerine, taraftar parti dostluklarını ve dedikodularını teşvik ettiler. Aynı safta namaz kılan Müslümanlar namaz çıkışı parti ve siyaset kavgasına tutuştular. Kim nereden geldiğini ve nereye gittiğini unuttu şu memleketimizde.
İşte plan bu! Futbol ve siyaset, hayatlarımızın odağı olsun.
Futbolcuların isimlerini çocuklarına ezberletmeyi marifet sayarız da, İslam’ın şartlarını merak bile etmeyiz. Kur’an bize ne diyor, peygamber neyi tavsiye ediyor, vs. hiç birisi umurumuzda bile değil.
Kurnazca plan için şeytan ve dostları el ele verip bizleri nasıl yoldan çıkaracaklarının hesaplarını yaparken, Müslümanlar ise daha fazla dünya işleri ile meşgul ve telaş içinde oraya buraya koşuşturmaktadırlar.
Allah'a, Elçisine ve ailelerimize daha fazla zaman ayıracağımıza söz vermeliyiz.
Aksi takdirde toplumumuzun nereye ve nerelere gideceğini hiç kimse kestiremez şeytandan başka.