Toplumumuzda insanların hemen hemen tamamı yediği lokmanın haram mı, yoksa helal mi diye hiç hesabını yapmaz.
Çalışan işçi nasıl işten kaytarayım diye düşünür.
Çalışan memur nasıl az iş yapsam da mesaiyi doldursam diye hesap yapar.
Çalışan amir görevinin ne olduğunu, sorumluluğunun bilincinde olmadan nasıl akşam etsem diye hesap yapar.
Hani hepimiz çoban idik. Tabii bu sorumsuzluklar içinde yaşarken bir de mazlumun duası vardır ki, sormayın gitsin.
Allah çalıştığı bir işyerinde vicdanının sesini dinleyerek çalışanlardan eylesin bizleri.
İbrahim Ethem Hazretleri, tâcı tahtı terk ediyor, Seneler sonra Kendi yaptırdığı camide yatsı Namazı kılıyor, Dışarıda kar var, hava çok soğuk, “Şurada kıvrılayım da sabah olunca giderim” diye düşünüyor, Caminin bekçisi geliyor…
Bekçi: “Ne yapıyorsun burada” diyor…
İ. Ethem: “Müsaade et şurada yatayım, Sabah Namazından sonra gideceğim” diyor, Bekçi bacağından tutuyor onu ve “İbrahim Ethem senin gibi çulsuzlar için yaptırmadı bu camiyi” diyor ve bacağından sürükleye sürükleye, kafasını merdivenlere vura vura atıyor onu dışarıya…
İbrahim Ethem “Ben bu camiyi yaptırdım” diyemiyor KİBİR olur diye, Çaresiz şehre gidiyor, Her taraf kapalı, sadece bir yer açık, bir ekmek fırını…. Kapıyı çalıyor ve sabaha kadar oturma müsaadesi istiyor, Orada çalışan işçi “Geç otur” diyor, Aradan bir-iki saat geçiyor, Sabah ezanı okunmaya başlıyor, Okunduktan sonra işçi dönüyor…
“Hoş geldiniz nereden gelip nereye gidiyorsunuz isminiz ne?” diyor
İbrahim Ethem de “Ben iki saattir burada oturuyorum şimdi mi geldi aklına sormak” diyor…
Fırıncı “Ben bu fırında işçiyim, İki çocuğum var, iki de yetime bakıyorum, Ben onlara şimdiye kadar Haram Lokma yedirmedim, Senin geldiğin vakit benim mesai saatim dahilindeydi, Ezan okundu mesaim bitti, Seninle istediğin kadar konuşabiliriz, şimdi kazancıma haram karışmaz” diyor…
İbrahim Ethem “Sen ne güzel adammışsın, Sen Allah’tan bir şey isteyip de olmadığı vaki oldu mu..?” diye soruyor, “Ben Allah’tan ne istediysem verdi, Fakat Allah”tan bir şey istedim, Onu bana vermedi, Allah’a yalvardım, bana İbrahim Ethem Hazretlerini göster diye, bana onu göstermedi” diyor…
“O Allah öyle bir Allah ki” diyor İbrahim Ethem Hazretleri “İbrahim ETHEM’in bacağından sürükleye sürükleye, kafasına vura vura getirir sana gösterir, sen yeter ki yürekten iste” diyor…
Verdiğiniz sözün arkasında durmazsanız, eğer güçlü iseniz o zaman sizin için hiç de hayır dua edilmez.
Makamınızın ve mevkiinizin değerini ve kıymetini bilmeden hareket ederseniz sizin hakkınızda hayırlı dua edilmez.
Eğer aldığınız ücretin karşılığını hakkıyla veremezseniz, görevinizi hakkıyla yapmazsanız, görevinizi kendiniz ve çevrenizin menfaatleri için kullanırsanız hakkınızdaki duayı siz düşünün.
Size verilen yetkiyi hakkıyla kullanmazsanız, yeri geldiğinde de bende Hz. Ömer adaleti var diye yalan yanlış konuşursanız bu milleti kandıramazsınız, bizzat kendinizi kandıdırsınız. Allah”a yalan söylemiş olursunuz.
Bir dostum bana fetva veriyorsun ama; diye bir serzenişte bulundu ama ben fetva vermiyorum. Fetva makamı Müftülüklerdir. İçinize sindiremiyorsanız, gidin en yakın müftü beyden fetva sorun.
Bu işin fetvayla falan alakası yok. Zamanı gelince sizlerle okunacak kitaplar hakkında da bir sohbet ederiz. O zaman daha iyi konuları kavrarız. Diyanetin İslam İlmihali kitabını alın, her eve verilmiş olabilir. Allah razı olsun sebep olanlardan, birkaç senedir ücretsiz de dağıttılar. Tam da hepimizin anlayacağı bir dille yazılmış. O kitapta daha detaylı şekilde okuyabilirsiniz.
Sevenin sevdiğinden istediği tek şeydir dua… Ayrı bedenleri bir muhabbette birleştirendir dua…
Çaresizken sığındığımız tek limandır … Kulun Rabbiy’le teke tek buluştuğu andır dua…
“Yoksulun ekmek kapısı, dertlinin derman kapısıdır dua…”
Rabbim Fırıncının Duası gibi İhlasla Dua yapabilmemizi nasib etsin, Dualarda buluşalım ve her şer hayır olsun inşallah…
Hiçbir zaman beddua etmeyelim birbirimize. Her ne kadar başarısız olsak da, her ne kadar söylenenleri yapmasak da, üzerimize düşün vazifelerimizi yapmasak veya yapamaz isek de.
Kötü duygular ömrü yıpratır. Güzel duygular sevgi yaratır. Kötü insanlar kapı kapatır, iyi insanlar kendini aratır…
Allah şu kısa hayatımızda iyi insanlarla Olmayı nasip etsin. ( Âmin )
Kimseyi yazmadım, kimse hakkında söylemedim. Şu tüm yazdıklarımın hepsi de kendim için bir tavsiyedir. Haram lokma yememeye çalıştım ve yedirmemeye çalıştım çaba sarf ettim. Ufak tefek hatalım varsa Allah affetsin. O dostlar da hakkını helal etsin.
Sanki veda gibi oldu amma, veda değil, birbirinizden her ayrılışta mutlaka helalleşin.
Kimin ne zaman ve nerede, nasıl nereye gideceği belli değildir. Allah imanlı nasip etsin.
Tabii, herkes kendi bildiği işi yaparsa toplumumuz daha da çabuk kalkınır.
Yok eğer işe göre adam değil de, adama göre iş düşüncesiyle hayat devam ederse vay geldi bizim başımıza.
Sürçü lisan ettik ise affola…