Nuri KAHRAMAN
Köşe Yazarı
Nuri KAHRAMAN
 

GİYİM-KUŞAM MÜPTEZEL YAŞAM!

Giyim-kuşam iyice çıktı çığırdan Kisvelerde düzen-takan kalmadı! Kıyâfete, kişilikle kimliğin; Muktezâsı gibi, bakan kalmadı!...   Hâlbuki, kendine saygı gereği İncelik, zerâfet, kaygı gereği Edep,âdâp; selim duygu gereği Zevksizlik, rûhunu sıkan kalmadı!   Âmirde-memurda bir pejmürdelik Pantolonlar, giyilmeden hurdalık Burunlar halkalı, kulaklar delik! Garâbete dudak büken kalmadı!...   Üstler-başlar özellikle yırtılmış! Tenler dövmelenmiş, saçlar kırpılmış, Ne ölçüp-biçilmiş, ne de tartılmış Vakarıyla öne çıkan kalmadı!...   Herkes, kendisini arzın peşinde Havalı-cıvalı tarzın peşinde Azgınlık yolunda, şarzın peşinde Nefsine hizmetten bıkan kalmadı!   Tanımak zorlaştı bayla bayanı Nâdir, hilkâtine boyun eyeni Kimse eskimiyor, herkes hep yeni! Yaşının resmini çeken kalmadı!...   Ele vermez, elbisesi kimseyi! Anlamazsın; temsil eder, kim, neyi? Seçemezsin, ana ile nineyi! Yaşın kalıbını döken kalmadı!...   Kim bilir, belki de önemsiz bunlar! Eşkâl mühim değil, ilginç olsunlar! Böyleler, iyi saatte olsunlar!... Ne yazık; dal-budak, köken kalmadı!   Şöyle bakmak mümkün belki olaya Düzensizlik geldi, gâyet kolaya! Herkes bir yarışta, yer yok molaya Modanın tahtını yıkan kalmadı!...   Batı rüzgârları esti-savurdu Urbaları açtı, teni kavurdu Yep yeni bir insan cinsi doğurdu! Çanlarına bir ot tıkan kalmadı!...   Nûrânî, ne böyle, bu kandırmaca? Senin yaptığın da, utandırmaca! Diyeceksin, hâyır; uyandırmaca! Ona da gözyaşı döken kalmadı!...   Ağlamak duâdır, çok gereği var Baharda çiçekler yağmurla açar El açıp yalvaracağız, çâr-nâçar; Fırtına çok, fener çakan kalmadı!   Yeniden kendine dönüş zamânı Küfür ateşinin sönüş zamânı Milletin, tahtına konuş zamânı Başka gidecek yol, mekân kalmadı!...   Gelmişizdir sözün bittiği yere Son verilsin bu anlamsız sefere Kendisi olanlar erer zafere Yerli esvap satan dükkân kalmadı!   Yâ Allâh, Bismillâh; Allâhüekber! Ey millet, silkelen, kendini göster; Alsınlar derslerini misisle mister Çıralarını başka yakan kalmadı!...   Bitsin artık dünyâ saltanatları Kuşan duruşunu, yehle atları! Nerede geçmişin o kanatları? Kurtuluşa başka imkân kalmadı!...
Ekleme Tarihi: 25 Aralık 2019 - Çarşamba

GİYİM-KUŞAM MÜPTEZEL YAŞAM!

Giyim-kuşam iyice çıktı çığırdan

Kisvelerde düzen-takan kalmadı!

Kıyâfete, kişilikle kimliğin;

Muktezâsı gibi, bakan kalmadı!...

 

Hâlbuki, kendine saygı gereği

İncelik, zerâfet, kaygı gereği

Edep,âdâp; selim duygu gereği

Zevksizlik, rûhunu sıkan kalmadı!

 

Âmirde-memurda bir pejmürdelik

Pantolonlar, giyilmeden hurdalık

Burunlar halkalı, kulaklar delik!

Garâbete dudak büken kalmadı!...

 

Üstler-başlar özellikle yırtılmış!

Tenler dövmelenmiş, saçlar kırpılmış,

Ne ölçüp-biçilmiş, ne de tartılmış

Vakarıyla öne çıkan kalmadı!...

 

Herkes, kendisini arzın peşinde

Havalı-cıvalı tarzın peşinde

Azgınlık yolunda, şarzın peşinde

Nefsine hizmetten bıkan kalmadı!

 

Tanımak zorlaştı bayla bayanı

Nâdir, hilkâtine boyun eyeni

Kimse eskimiyor, herkes hep yeni!

Yaşının resmini çeken kalmadı!...

 

Ele vermez, elbisesi kimseyi!

Anlamazsın; temsil eder, kim, neyi?

Seçemezsin, ana ile nineyi!

Yaşın kalıbını döken kalmadı!...

 

Kim bilir, belki de önemsiz bunlar!

Eşkâl mühim değil, ilginç olsunlar!

Böyleler, iyi saatte olsunlar!...

Ne yazık; dal-budak, köken kalmadı!

 

Şöyle bakmak mümkün belki olaya

Düzensizlik geldi, gâyet kolaya!

Herkes bir yarışta, yer yok molaya

Modanın tahtını yıkan kalmadı!...

 

Batı rüzgârları esti-savurdu

Urbaları açtı, teni kavurdu

Yep yeni bir insan cinsi doğurdu!

Çanlarına bir ot tıkan kalmadı!...

 

Nûrânî, ne böyle, bu kandırmaca?

Senin yaptığın da, utandırmaca!

Diyeceksin, hâyır; uyandırmaca!

Ona da gözyaşı döken kalmadı!...

 

Ağlamak duâdır, çok gereği var

Baharda çiçekler yağmurla açar

El açıp yalvaracağız, çâr-nâçar;

Fırtına çok, fener çakan kalmadı!

 

Yeniden kendine dönüş zamânı

Küfür ateşinin sönüş zamânı

Milletin, tahtına konuş zamânı

Başka gidecek yol, mekân kalmadı!...

 

Gelmişizdir sözün bittiği yere

Son verilsin bu anlamsız sefere

Kendisi olanlar erer zafere

Yerli esvap satan dükkân kalmadı!

 

Yâ Allâh, Bismillâh; Allâhüekber!

Ey millet, silkelen, kendini göster;

Alsınlar derslerini misisle mister

Çıralarını başka yakan kalmadı!...

 

Bitsin artık dünyâ saltanatları

Kuşan duruşunu, yehle atları!

Nerede geçmişin o kanatları?

Kurtuluşa başka imkân kalmadı!...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve orducu.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.