Erdoğan DEMİR
Köşe Yazarı
Erdoğan DEMİR
 

NE KAFİRİZ NE TAM MÜSLÜMANIZ

İslam tarihi boyunca Selçuklular ve Osmanlıların hüküm sürdüğü dönemlerde devletin madde olan silahlı kuvvelerinden başka bir de manevi kanadı vardı ki, bunlar da cephede hep askerlerin yanında savaşmışlardır. Savaşmak ille de elinde silah, kılıç ve kalkan düşman öldürmek değildir sadece. Arkadaşlarının şehit olduğu zamanlarda ve diğer zorluk zamanlarında askerlere manevi olarak moral ve motivasyon vermektir. Allah dostları dediğimiz o büyük zatlar ve tarikat mensupları her savaşta askerlerin yayında bulunmuşlardır. İstanbul”un fethinde Akşemsettin”in katkılarını okumuşsuzundur.   Osmanlı ilk sultanlarından Orhan Gâzî, Geyikli Baba namıyla bilinen zatın, Bursa'nın fethinde gösterdiği hizmetlerin den dolayı çok memnun olmuştur. Bu sebeple bir gün ziyaretine gelerek, minnettarlığını şöyle ifade eder: -Efendi Hazretleri, askerlerimizin arasında cihada katılmakla bizi büyük bir zafere kavuşturdunuz. Gazilerimiz ve biz, bu sebeple size minnettarız. Bu minnettarlığın bir ifadesi olarak da size İnegöl ve civarındaki yeşil yaylayı hediye etmek istiyoruz. Lütfen kabul buyurun ve şu andan itibaren üzerinize tapulu mülkünüz bilin. Geyikli Baba müteşekkir ve mütebessim... Şu karşılığı verir: -İhsanınıza teşekkür ederim. Lâyık olmadığımız şeyleri teklif buyurmaktasınız. Halbuki, bizler savaşan askerlerimizin arasına girerken, sadece i‘lâyı kelimetullahı asıl maksat yapmıştık. Bunun dışında en küçük bir maksat, zihnimize hulûl etmemişti. Şayet bu niyetimizde muvaffak olmuşsak ecrini almış, karşılığına kavuşmuşuz demektir. Başka bir mükâfata hakkımız yoktur. Eğer bu niyetimizde muvaffak olamamışsak, zaten ihsanınıza da lâyık değiliz demektir. Bununla beraber bize münasip gördüğünüz yeşil yaylayı, tebaanızın göçebe olarak yaşamaya devam eden erenlerine ihsan ederseniz, bize vermiş gibi olursunuz. Allah dostu, maneviyat eri Geyikli Baba'nın bu kanaat ve ihlâsı, Orhan Gâzî'nin iyice hayranlığını celp eder. Artık Geyikli Baba'dan dua almaya, nasihat dinlemeye yönelir. Nitekim bir ziyaretinde, gittikçe genişleyen devletin yıkılmaması için dua etmesi isteği gelir aklına ve dileğini şöyle ifade eder: -Efendi Hazretleri, devletimiz her geçen gün genişlemekte, fetihlere muvaffak olup ilerlemektedir. Duanızı talep ediyorum; fetih durmasın, zafer dinmesin! Geyikli Baba'nın cevabı şöyle olur: - Her devletin madde ve mana olmak üzere iki kanadı vardır. Bu iki kanat sağlam olursa fetih durmaz, zafer dinmez. Yoksa kanadın biri kırılmışsa fetih şöyle dursun, boşlukta duramaz, kanadı kırık kuş gibi düşmekten kurtulamazsınız. Halkı Müslüman olan veya çoğu halkı Müslüman olan ülke dünyada 63 tane deniyor. Bunların toplam nüfusu 1,5 milyarın üzerinde olduğu söyleniyor. Bunlardan en az yirminin üzerindeki ülkeler madde anlamında bayağı güçlüdürler. Toplam nüfusa göre de nüfusları beklide üçte ikidir. Madde denilen kanadımız maalesef kırık. Kendi silahlarını yapamıyorlar. Kendi kendilerine ayakta duramıyorlar. Kimisi ABD nin uydusu, kimi Rusyanın uydusu, kimi İngilizin kimi de Fransızın vs. Peki bu ülkelerin hangisi gerçekten İslam. Gerçekten İslamı yaşıyor. Gerçekten Allahın emrettiğine inanıyor ve de emrini yaşıyorlar. Mana denilen kanadımız da kırık. Bir buçuk İslam aleminin orta yerinde sekiz veya on milyon nüfusa sahip İsrail Müslümanların beşikte yatan bebeklerine kadar katlediyor da gıkı bile çıkmıyor, çıkamıyor. Ölürsek şehit, kalırsak gazi diyemiyorlar. İşte bizim Şanlı ordumuz, Ölürsek Şehid, Kalırsak Gazi oluruz düşüncesiyle çıktığı tüm gazvelerden muvaffak olarak çıkıyorlar. Allah yardımcıları olsun. Allahın kuranında emrettiği gibi değil de Avrupanın ve Amerika”nın istediği şekilde inanıyoruz ve yaşıyoruz. Allah affetsin. Ömer Hayyam ne demiş;  Kadeh alırım bir ele, bir elde Kuran, Bir yanda haramdayım, helal bir yandan! Gök kubbenin altında geçer ömrümüz, Kafir değiliz biz, ne de tam Müslüman… Ne kafire benziyor inancımız, ne Müslüman benziyor yaşantımız. Ondan sonra da Alllah bize yardım emiyor. Allah tüm elinizdeki imkanları kullanıp ta başarılı olamazsanız işte o zaman Allah”ın yardımı gelir. Yoksa sen yat sırtüstü Allah”dan yardım bekle. Yok öyle yağma… Maalesef Müslümanlar yaşadığımız zamanımıza yabancı oldular. Alimi, müftüsü , Hocası ve  cemaatinin yedikleri helal değil, hepsi haram.   Helal yenmez oldu, yani Haram helal ver Allah yiyemezsem al Allah zihniyeti aldı başını gidiyor.  Haram  her şeyden kıymetli oldu. Haramdan sakınanların da değer ve kıymeti kalmadı şu kapitalist dünyada. Peygamber varisi alimler ve yerine geçen hocalar da şu Müslümanların başına zahmet vermeye başladılar. Birinin haram değinine diğeri helal diyor. Halk kimin sözüne inanacağına bir türlü bilemiyor, düşünemiyor.   Allah bizleri affetsin. 
Ekleme Tarihi: 15 Ocak 2018 - Pazartesi

NE KAFİRİZ NE TAM MÜSLÜMANIZ

İslam tarihi boyunca Selçuklular ve Osmanlıların hüküm sürdüğü dönemlerde devletin madde olan silahlı kuvvelerinden başka bir de manevi kanadı vardı ki, bunlar da cephede hep askerlerin yanında savaşmışlardır.

Savaşmak ille de elinde silah, kılıç ve kalkan düşman öldürmek değildir sadece. Arkadaşlarının şehit olduğu zamanlarda ve diğer zorluk zamanlarında askerlere manevi olarak moral ve motivasyon vermektir.

Allah dostları dediğimiz o büyük zatlar ve tarikat mensupları her savaşta askerlerin yayında bulunmuşlardır. İstanbul”un fethinde Akşemsettin”in katkılarını okumuşsuzundur.  

Osmanlı ilk sultanlarından Orhan Gâzî, Geyikli Baba namıyla bilinen zatın, Bursa'nın fethinde gösterdiği hizmetlerin den dolayı çok memnun olmuştur. Bu sebeple bir gün ziyaretine gelerek, minnettarlığını şöyle ifade eder:

-Efendi Hazretleri, askerlerimizin arasında cihada katılmakla bizi büyük bir zafere kavuşturdunuz. Gazilerimiz ve biz, bu sebeple size minnettarız. Bu minnettarlığın bir ifadesi olarak da size İnegöl ve civarındaki yeşil yaylayı hediye etmek istiyoruz. Lütfen kabul buyurun ve şu andan itibaren üzerinize tapulu mülkünüz bilin.

Geyikli Baba müteşekkir ve mütebessim... Şu karşılığı verir:

-İhsanınıza teşekkür ederim. Lâyık olmadığımız şeyleri teklif buyurmaktasınız. Halbuki, bizler savaşan askerlerimizin arasına girerken, sadece i‘lâyı kelimetullahı asıl maksat yapmıştık. Bunun dışında en küçük bir maksat, zihnimize hulûl etmemişti. Şayet bu niyetimizde muvaffak olmuşsak ecrini almış, karşılığına kavuşmuşuz demektir. Başka bir mükâfata hakkımız yoktur. Eğer bu niyetimizde muvaffak olamamışsak, zaten ihsanınıza da lâyık değiliz demektir. Bununla beraber bize münasip gördüğünüz yeşil yaylayı, tebaanızın göçebe olarak yaşamaya devam eden erenlerine ihsan ederseniz, bize vermiş gibi olursunuz.

Allah dostu, maneviyat eri Geyikli Baba'nın bu kanaat ve ihlâsı, Orhan Gâzî'nin iyice hayranlığını celp eder. Artık Geyikli Baba'dan dua almaya, nasihat dinlemeye yönelir.

Nitekim bir ziyaretinde, gittikçe genişleyen devletin yıkılmaması için dua etmesi isteği gelir aklına ve dileğini şöyle ifade eder:

-Efendi Hazretleri, devletimiz her geçen gün genişlemekte, fetihlere muvaffak olup ilerlemektedir. Duanızı talep ediyorum; fetih durmasın, zafer dinmesin!

Geyikli Baba'nın cevabı şöyle olur:

- Her devletin madde ve mana olmak üzere iki kanadı vardır. Bu iki kanat sağlam olursa fetih durmaz, zafer dinmez. Yoksa kanadın biri kırılmışsa fetih şöyle dursun, boşlukta duramaz, kanadı kırık kuş gibi düşmekten kurtulamazsınız.

Halkı Müslüman olan veya çoğu halkı Müslüman olan ülke dünyada 63 tane deniyor. Bunların toplam nüfusu 1,5 milyarın üzerinde olduğu söyleniyor.

Bunlardan en az yirminin üzerindeki ülkeler madde anlamında bayağı güçlüdürler. Toplam nüfusa göre de nüfusları beklide üçte ikidir.

Madde denilen kanadımız maalesef kırık. Kendi silahlarını yapamıyorlar. Kendi kendilerine ayakta duramıyorlar. Kimisi ABD nin uydusu, kimi Rusyanın uydusu, kimi İngilizin kimi de Fransızın vs.

Peki bu ülkelerin hangisi gerçekten İslam. Gerçekten İslamı yaşıyor. Gerçekten Allahın emrettiğine inanıyor ve de emrini yaşıyorlar.

Mana denilen kanadımız da kırık.

Bir buçuk İslam aleminin orta yerinde sekiz veya on milyon nüfusa sahip İsrail Müslümanların beşikte yatan bebeklerine kadar katlediyor da gıkı bile çıkmıyor, çıkamıyor.

Ölürsek şehit, kalırsak gazi diyemiyorlar.

İşte bizim Şanlı ordumuz, Ölürsek Şehid, Kalırsak Gazi oluruz düşüncesiyle çıktığı tüm gazvelerden muvaffak olarak çıkıyorlar. Allah yardımcıları olsun.

Allahın kuranında emrettiği gibi değil de Avrupanın ve Amerika”nın istediği şekilde inanıyoruz ve yaşıyoruz. Allah affetsin.

Ömer Hayyam ne demiş;

 Kadeh alırım bir ele, bir elde Kuran,

Bir yanda haramdayım, helal bir yandan!

Gök kubbenin altında geçer ömrümüz,

Kafir değiliz biz, ne de tam Müslüman…

Ne kafire benziyor inancımız, ne Müslüman benziyor yaşantımız. Ondan sonra da Alllah bize yardım emiyor.

Allah tüm elinizdeki imkanları kullanıp ta başarılı olamazsanız işte o zaman Allah”ın yardımı gelir. Yoksa sen yat sırtüstü Allah”dan yardım bekle. Yok öyle yağma…

Maalesef Müslümanlar yaşadığımız zamanımıza yabancı oldular. Alimi, müftüsü , Hocası ve  cemaatinin yedikleri helal değil, hepsi haram.  

Helal yenmez oldu, yani Haram helal ver Allah yiyemezsem al Allah zihniyeti aldı başını gidiyor.  Haram  her şeyden kıymetli oldu. Haramdan sakınanların da değer ve kıymeti kalmadı şu kapitalist dünyada.

Peygamber varisi alimler ve yerine geçen hocalar da şu Müslümanların başına zahmet vermeye başladılar. Birinin haram değinine diğeri helal diyor. Halk kimin sözüne inanacağına bir türlü bilemiyor, düşünemiyor.

 

Allah bizleri affetsin. 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve orducu.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.