Erdoğan DEMİR
Köşe Yazarı
Erdoğan DEMİR
 

NİÇİN ŞEYH ŞAMİLLER YETİŞMEZ

Ol bir iman cevheri ki, ilahî ne büyüktür! İmansız paslı yürek sinede bir yüktür. Bu gün sizlere Ruslarla senelerce mücadele etmiş, vatanını savunmuş, vatanı için kendi annesine düşmanıyla anlaşma yapması gerektiğini söyleyen öz annesine  yüz sopa vurulması için karar aldıran, o kararı anne sevgisi ağır bastığı için tüm askerlerinin karşısında kendi sırtına vurduran bir evlat. Ama şimdi ise sinirlendiği zaman annesinin ağzına ve başka yerlerine küfür edebilen evlat. Bizim başımızdan Allahın belası niye eksik olmuyor hiç düşündünüz mü? Kalbi imanla dolu KÂMİL İNSAN; huzurlu, güçlü, dürüst, samîmî, cesur ve takvâ sahibidir. Hem de yiğit ve kahramandır. Sizler imansızlarda bu meziyetlerin hiç birisini göremezsiniz.             17 Şubat günü, 1871 yılında hakka yürüyen bu kahraman mücahid, azmin ve imanın gücünü bütün dünyaya ispatlamıştı; Dağistan bölgesinde Çarlık Rusyası’nın düzenli ordularına karşı, bir grup arkadaşıyla yıllarca kahramanca savaşmıştı. Bugünlerde Suriye’de Halep, Türkmen dağı ve diğer bölgelerde Moskof bombaları altında savaşan mücahid kardeşlerimizi düşünerek, Şeyh Şamil’i anmak bir vefa borcu olsa gerek.             ŞEYH ŞÂMİL, sarsılmaz iman sahibi bir mümin ve Üstadı Şeyh Cemalettin Efendi kanalıyla Nakşibendî çeşmesinden feyiz almış güçlü bir maneviyat ve tasavvuf adamıydı. Moskofun mezâlimine karşı çıkmış, Kafkaslarda istiklal, iman ve hürriyet mücadelesi başlatmıştı. Kafkas Kartalı diye tarihe geçen bu kahraman Ruslarla göğüs göğüse savaşmıştı.             Sol eliyle kullandığı kılıcıyla savaşan İmam Şamil, Kafkas Müslümanlarının lideri ve kumandanı olarak 25 yıl süreyle, bir avuç inanmış adamıyla birlikte gösterdiği başarı ve kahramanlığı, dillere destan olmuş, Rus ordusunu perişan etmiştir. İnşallah Rus ordusu yine de perişan olacaktır Allahın yardımıyla.             Asker ve teçhizat yetersizliği sonucu, teslim olmak mecburiyetinde kalınca, Çar 2.Aleksandr, yiğitliğini takdir ederek, kendisine misafir perverliğini göstermiş, kılıcını iade etmişti. Hatta bir misafir gibi sarayında ağırlamış, mükemmel bir sofra hazırlatmıştı. ŞEYH ŞÂMİL’in iştahlı yemek yediğini gören Rus Çarı’nın “Kumandan! Bu iştahla beni de yiyeceksin, korkarım.” demesi üzerine, hiç çekinmeden -“Elhamdü-lillah biz Müslümanız. Domuz eti yemeyiz.” diyen bu kahraman, 10 yıllık esaretten sonra hacca gitmek üzere, 1869 yılında İstanbul’a gelince, halk kendisini büyük sevgi ve tezâhüratla karşılamıştır.             İstanbul’da Halîfe Sultan Abdülaziz’i ziyaret ederek uzun süre sohbet ettikten sonra, hac farîzasını eda etme arzusunu bildirmesi üzerine, Osmanlı Sultanı Abdülaziz, onu huzur ve refah içinde Hicaz’a göndermiştir. İstanbul’dan Mekke-i Mükerreme’ye giden Şeyh Şamili görebilmek için binlerce hacı, ikamet ettiği yere hücum edince, Kâbe-i Muazzama’nın damına çıkarılıp halkı selamlamıştır.             KÂMİL İNSAN, Kafkas kartalı, mücahit, âlim ve fazıl Şeyh Şamil; 1871 de Medine-i Münevvere’de, Resûlüllah Efendimizin ravzasını ve mübarek hücresini gördüğünde, kırık kalple edeple, gözyaşları içinde şöyle yalvarmıştı: “Yâ Rabbî,eğer niyetim hâlis,yapmaya çalıştığım cihadım ve amellerim dergâh-ı izzetinde makbul olacak vasıfta sâfî ve Resûlünün râzı olacağı halde ise, beni Peygamberinin komşuluğundan ayırma. Onun mübarek hareminde ruhumu kabzeyle. Onun mübarek yüzünü bana göster. Ümmeti zümresinde haşreyle ve şefaatinden mahrum eyleme”             Şeyh Ahmed el Medenî er Rufâî’nin anlattığına göre:  “ŞEYH ŞAMİL, aynı gece yarısından sonra, hücre-i saadette, Cenab-ı Haktan, Resûlüllah’ın mübarek sûretini görmeyi niyaz ve tazarru etti. Resûlüllah Efendimizin ruhaniyetleri ona zâhir oldu ve ellerini öpmeye başladı. Fasih Arapça ile konuştu. O anda Ravza-i Mutahhare aydınlandı. Bu iltifattan gönlü gâyet hoş oldu. İkametgâhına ailesinin yanına döndüğünde vücudu titriyor, kalbi çarpıyor, gözyaşları yanaklarına akıyordu”              İMAM ŞÂMİL, Medine’de bundan sonra Resûlüllah’ın muhabbeti ile başka bir şey düşünmez olur. Ona olan aşk ve şevkinden hastalığı artar, zayıflar  ve o sene kurban bayramı gecesi vefat ederek, 1871 yılı 17 Şubat günü Hakkın rahmetine kavuşur. Binlerce insan cenazesine iştirak etmiş, Cennetü-l bakî mezarlığına defnedilmiştir. Nur içinde yatsın, mekânı cennet olsun inşallah.           ŞEYH ŞÂMİL ve arkadaşlarının mücadelesinden ibret alarak, şu günlerde hatta tam da 17 şubat akşamı saat 18;30 sularında Ruslarında desteklediği terör örgütünün intihar saldırısı ile şehit olan 28 vatan evladına Allahdan rahmet diliyorum. Bugün dinini ve vatanını seven herkes, moskof zulmünün ve diğer şer ittifakının karşısında, birlik ve beraberlik içinde korkmadan saf tutmalıdır.  Al-i İmran suresinin 103. Ayetinde yüce Mevla: Hep birlikte Allahın ipine sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allahın size olan nimetini hatırlayın.  Tam da şu zamanımızda birliğimizin ve beraberliğimizin bozulmaması gerektiğini ne kadar da güzel izah ediyor değil mi? Bizlere böyle apaçık deliller geldikten sonra niçin parçalanıp ayrılığa düşelim ki? Allaha ve resulüne itaat edin ve birbirinizle çekişmeyin. Sonra gevşersiniz ve gücünüz, devletiniz elden gider. Sabırlı olun Allah sabredenlerle beraberdir. Halkına zulmeden devlet zalimdir, halkına yardımı ve hizmeti ön planda tutan devlet Allahın yardımıyla yıkılmaz, daimdir. Birlikten kuvvet, ayrılıktan zafiyet doğar. Allah millet olarak şu ülkede varlığımızı daim eylesin, birliğimizi ve beraberliğimizi bozmasın. Allah yar ve yardımcımız olsun, Allaha emanet olun. İslam ülkelerinde niçin Şeyh Şamiller yetişmiz….
Ekleme Tarihi: 19 Şubat 2016 - Cuma

NİÇİN ŞEYH ŞAMİLLER YETİŞMEZ

Ol bir iman cevheri ki, ilahî ne büyüktür!

İmansız paslı yürek sinede bir yüktür.

Bu gün sizlere Ruslarla senelerce mücadele etmiş, vatanını savunmuş, vatanı için kendi annesine düşmanıyla anlaşma yapması gerektiğini söyleyen öz annesine  yüz sopa vurulması için karar aldıran, o kararı anne sevgisi ağır bastığı için tüm askerlerinin karşısında kendi sırtına vurduran bir evlat. Ama şimdi ise sinirlendiği zaman annesinin ağzına ve başka yerlerine küfür edebilen evlat. Bizim başımızdan Allahın belası niye eksik olmuyor hiç düşündünüz mü?

Kalbi imanla dolu KÂMİL İNSAN; huzurlu, güçlü, dürüst, samîmî, cesur ve takvâ sahibidir. Hem de yiğit ve kahramandır. Sizler imansızlarda bu meziyetlerin hiç birisini göremezsiniz.

            17 Şubat günü, 1871 yılında hakka yürüyen bu kahraman mücahid, azmin ve imanın gücünü bütün dünyaya ispatlamıştı; Dağistan bölgesinde Çarlık Rusyası’nın düzenli ordularına karşı, bir grup arkadaşıyla yıllarca kahramanca savaşmıştı.

Bugünlerde Suriye’de Halep, Türkmen dağı ve diğer bölgelerde Moskof bombaları altında savaşan mücahid kardeşlerimizi düşünerek, Şeyh Şamil’i anmak bir vefa borcu olsa gerek.

            ŞEYH ŞÂMİL, sarsılmaz iman sahibi bir mümin ve Üstadı Şeyh Cemalettin Efendi kanalıyla Nakşibendî çeşmesinden feyiz almış güçlü bir maneviyat ve tasavvuf adamıydı. Moskofun mezâlimine karşı çıkmış, Kafkaslarda istiklal, iman ve hürriyet mücadelesi başlatmıştı. Kafkas Kartalı diye tarihe geçen bu kahraman Ruslarla göğüs göğüse savaşmıştı.

            Sol eliyle kullandığı kılıcıyla savaşan İmam Şamil, Kafkas Müslümanlarının lideri ve kumandanı olarak 25 yıl süreyle, bir avuç inanmış adamıyla birlikte gösterdiği başarı ve kahramanlığı, dillere destan olmuş, Rus ordusunu perişan etmiştir. İnşallah Rus ordusu yine de perişan olacaktır Allahın yardımıyla.

            Asker ve teçhizat yetersizliği sonucu, teslim olmak mecburiyetinde kalınca, Çar 2.Aleksandr, yiğitliğini takdir ederek, kendisine misafir perverliğini göstermiş, kılıcını iade etmişti. Hatta bir misafir gibi sarayında ağırlamış, mükemmel bir sofra hazırlatmıştı.

ŞEYH ŞÂMİL’in iştahlı yemek yediğini gören Rus Çarı’nın “Kumandan! Bu iştahla beni de yiyeceksin, korkarım.” demesi üzerine, hiç çekinmeden

-“Elhamdü-lillah biz Müslümanız. Domuz eti yemeyiz.” diyen bu kahraman, 10 yıllık esaretten sonra hacca gitmek üzere, 1869 yılında İstanbul’a gelince, halk kendisini büyük sevgi ve tezâhüratla karşılamıştır.

            İstanbul’da Halîfe Sultan Abdülaziz’i ziyaret ederek uzun süre sohbet ettikten sonra, hac farîzasını eda etme arzusunu bildirmesi üzerine, Osmanlı Sultanı Abdülaziz, onu huzur ve refah içinde Hicaz’a göndermiştir. İstanbul’dan Mekke-i Mükerreme’ye giden Şeyh Şamili görebilmek için binlerce hacı, ikamet ettiği yere hücum edince, Kâbe-i Muazzama’nın damına çıkarılıp halkı selamlamıştır.

            KÂMİL İNSAN, Kafkas kartalı, mücahit, âlim ve fazıl Şeyh Şamil; 1871 de Medine-i Münevvere’de, Resûlüllah Efendimizin ravzasını ve mübarek hücresini gördüğünde, kırık kalple edeple, gözyaşları içinde şöyle yalvarmıştı: “Yâ Rabbî,eğer niyetim hâlis,yapmaya çalıştığım cihadım ve amellerim dergâh-ı izzetinde makbul olacak vasıfta sâfî ve Resûlünün râzı olacağı halde ise, beni Peygamberinin komşuluğundan ayırma. Onun mübarek hareminde ruhumu kabzeyle. Onun mübarek yüzünü bana göster. Ümmeti zümresinde haşreyle ve şefaatinden mahrum eyleme”

            Şeyh Ahmed el Medenî er Rufâî’nin anlattığına göre:

 “ŞEYH ŞAMİL, aynı gece yarısından sonra, hücre-i saadette, Cenab-ı Haktan, Resûlüllah’ın mübarek sûretini görmeyi niyaz ve tazarru etti. Resûlüllah Efendimizin ruhaniyetleri ona zâhir oldu ve ellerini öpmeye başladı. Fasih Arapça ile konuştu. O anda Ravza-i Mutahhare aydınlandı. Bu iltifattan gönlü gâyet hoş oldu. İkametgâhına ailesinin yanına döndüğünde vücudu titriyor, kalbi çarpıyor, gözyaşları yanaklarına akıyordu”

             İMAM ŞÂMİL, Medine’de bundan sonra Resûlüllah’ın muhabbeti ile başka bir şey düşünmez olur. Ona olan aşk ve şevkinden hastalığı artar, zayıflar  ve o sene kurban bayramı gecesi vefat ederek, 1871 yılı 17 Şubat günü Hakkın rahmetine kavuşur. Binlerce insan cenazesine iştirak etmiş, Cennetü-l bakî mezarlığına defnedilmiştir. Nur içinde yatsın, mekânı cennet olsun inşallah.

          ŞEYH ŞÂMİL ve arkadaşlarının mücadelesinden ibret alarak, şu günlerde hatta tam da 17 şubat akşamı saat 18;30 sularında Ruslarında desteklediği terör örgütünün intihar saldırısı ile şehit olan 28 vatan evladına Allahdan rahmet diliyorum. Bugün dinini ve vatanını seven herkes, moskof zulmünün ve diğer şer ittifakının karşısında, birlik ve beraberlik içinde korkmadan saf tutmalıdır. 

Al-i İmran suresinin 103. Ayetinde yüce Mevla: Hep birlikte Allahın ipine sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allahın size olan nimetini hatırlayın.  Tam da şu zamanımızda birliğimizin ve beraberliğimizin bozulmaması gerektiğini ne kadar da güzel izah ediyor değil mi?

Bizlere böyle apaçık deliller geldikten sonra niçin parçalanıp ayrılığa düşelim ki?

Allaha ve resulüne itaat edin ve birbirinizle çekişmeyin. Sonra gevşersiniz ve gücünüz, devletiniz elden gider. Sabırlı olun Allah sabredenlerle beraberdir. Halkına zulmeden devlet zalimdir, halkına yardımı ve hizmeti ön planda tutan devlet Allahın yardımıyla yıkılmaz, daimdir.

Birlikten kuvvet, ayrılıktan zafiyet doğar.

Allah millet olarak şu ülkede varlığımızı daim eylesin, birliğimizi ve beraberliğimizi bozmasın.

Allah yar ve yardımcımız olsun, Allaha emanet olun.

İslam ülkelerinde niçin Şeyh Şamiller yetişmiz….

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve orducu.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.