Erdoğan DEMİR
Köşe Yazarı
Erdoğan DEMİR
 

OLMAYAN İŞ AHLAKI

Toplumumuzda insanlar bir araya geldikleri zaman bazen birbirlerine şöyle soru yöneltirler. -Biz gelişmişliğin neresindeyiz? Çok basit bir istatistik söyleyeyim size.”Türkiye”nin cep telefon sayısı,Yunanistan nüfusunun birkaç katıdır.” Bu anket biz gelişmişliğimizde ne aşamada olduğumuzu birazcık olsun bilgi veriyor. Yalnız şunu çok iyi bilmek gerekir. Gelişmişlik illa da cep telefonunun fazla olmasıyla veya 4,5G gibi sistemle değil sadece. Gelişmişlik hava alanları, otoyollar değil sadece. Gelişmişlik üniversitelerin veya hastanelerin fazla olması değil sadece. Eskiden bize vize uygulayan ülkeler dünyada 5-6 tane idi. Ya şimdi ise dünya ülkelerinin yaklaşık 150 tanesi vize uyguluyor. Türkiye”de doğan her yüz çocuktan 55 tanesi doğum anında ve doğum sonrası ölüyor. Peki diğer gelişmiş ülkelerde bu oran nedir diyecekseniz,  bu oran yüzde yirmilere ve hatta yüzde beşlere kadar düşen ülke bile bulunuyor. Peki bu çocuk ölümlerinin sebebi nedir? OLMAYAN İŞ AHLAKI! Bu çocukları Türkiye”de vergi vermeyen ben öldürüyorum. Bu çocukları alkollü araç kullanan şoför öldürüyor. Bu çocukları rüşvet yiyen üst yüzey yetkililer öldürüyorlar. Bu çocukları işini dünya standardında yapmayan polis memuru veya zabıta memuru öldürüyor. Bu çocukları işini iyi yapmayan öğretmen öldürüyor. Bu çocukları yine işini dünya standartlarında yapmayan doktor öldürüyor. Hep beraber öldürüyoruz bizler bu çocukları. Bu örneğe çok başarısız olduğumuz işleri katabilirsiniz. Biz vatandaşları ahlaklandırmadıktan sonra gelişmeyi rüyamızda görürüz…. Sizlerle şöyle sorulu cevaplı bir sohbet edelim. Bu toplumumuzun yüzde doksanını ve hatta belki de siz diyeceksiniz ki okuduktan sonra yüzde yüzü bu düşüncede diye. Ben burada kendimi sorguluyorum sizler de bu sorgulamanın neresindesiniz kendiniz karar verin. Sorgulayın, düşünün ama aklı selim ile düşünün. Ben söylüyorum diye illa ki doğru değildir veya illaki de doğrudur demeyin. Ben kendi paramla kendime herhangi bir şey alacağım. Giyim eşyası olabilir veya evde kullanılan eşya olabilir, bir araba da olabilir. Bu alacağım eşyanın iki özelliğine bakarım, tabii sizleri bilemem.  Bunlar; Fiyatına bakarım; Kalitesine bakarım. Kaliteli olsun ama fiyatı da cebime uygun olsun isterim. Başkasının parasını kemdin için harcıyorsam; biraz daha açayım, toplumumuzun yarası olan hatalarımızdandır; devletin parası ile kendime elbise alacaksam, yani bana yıllık elbise aldırırsa ben o elbisenin sadece kalitesine bakarım, en iyisi ve en kalitelisi olsun diye. Fiyatına hiç bakmam.zaten yapacağınız harcama sınırlıdır ama, birkaç tane olacağına bir taneye düşebilir. Peki ya siz… Ben kendi paramı başkası için harcıyorsam aldığım o eşyanın  kalitesine falan bakmam bir tek fiyatına bakarım. Neden??... Ben başkasının parasını başka birisi için harcıyorsam o aldığım eşyanın ne kalitesine bakarım ne de fiyatına.beni hiç ilgilendirmez kalitesi veya fiyatı. Hani toplumumuzda bir söz var ya ”Devletin malı deniz…” başkasının malını da devlet gibi görebilirsiniz. Yani başkasının malı ile cömertlik yapmanın ne kadar kolay olduğunu bilirsiniz. Bu ülke öyle bir badirelerden geçti ki;şöyle geçmişi bir hatırlayın, basına- medyaya yansıyan olumsuzluk haberlerini. Bir yol ihalesinde, enerji ihalesinde vs. başbakanın yüce divanda yargılandığı dönemleri.   Başkasının parasını başkasına harcarken, kendilerine belirli bir yüzdelik, bağlı olduğu pati veya kuruma daha fazla yüzdelik komisyonlar… Sanki Bal tutan Parmağını Yalayacak sözü bizler için söylenmiş mi ne? Gazetelerden haber okumayı istemezsiniz bazen. Hatta televizyonlardan haber bile dinleyesiniz gelmiyor, hep laf, söz, dedi-kodu… Ama ben bu işin çözümünü buldum sizlere de tavsiyem akşamları evinizde bu haber programları saatinde kitap okuyun, gazete demiyorum arkadaşlar kitap diyorum dikkatinizi başka yere vermeyin heyyy. Gelen yönetici bir önceki yöneticinin aldığı kararları ve yaptığı işleri yıkar söker atar. Çok basit Ordu”nun tahıl pazarı kaç defa yıkıldı yapıldı seneler önce. Hiçbir yöneticimiz yapacağı bir iş için en az yirmi veya otuz senelik ihtiyacı karşılasın diye bir fizibilite çalışması yapmıyor. Bir sitenin etrafını çeviriyorlar. Yüzde atmışının hayır dediği bir toplumda siz yöneticiler bir araya geliyorsunuz, daire başa bin liraya kadar fahiş bir bedelle ihale yapıyorsunuz ve sözde çevre düzenlemesini yapmaya başlıyorsunuz. Yaptığınız iş daha yapım aşamasında iken kullanıma elverişli olmadığı alenen görülüyor. Ben diyorum on sene siz deyin on beş sene zor dayanır. Kullanılacağını hiç zannetmiyorum. Yönetim değişsin yapılan bu sistem de yıkılabilir…. Kimse uygun bulmuyor da ondan….. Siz sekiz yüz harelik bir mahallenin nasıl etrafını çevireceksiniz . her tarafından giriş ve çıkış kapısı olduktan sonra yaptığınız iş neye yarar. Sadece birilerine para kazandırmak. Hani bizim iş ahlakı. Nerede unuttuk acaba, yoksa Tanzimatla birlikte kayboldu gitti mi? Bunu bana izah edecek bir dost arıyorum. Ne tam anlamıyla katlına biliyoruz, ne de batıyoruz. İkisinin arasında oyalanıp duruyoruz. Sadece milletin el emeğini har vurup harman savuruyoruz. Kimse de niçin yaptın, nereye ödedin diye sor(a)mıyor.   Ey idareci kardeşim salla başını al maaşını. Sana kimse niçin maaş alıyorsun diyemiyor. Ah bir söylesin sen zaten onun ağzının payını verirsin. Sorduğuna da pişman edersin. Ben Müslümanca iş ahlakı istiyorum. Sürçü lisan ettik ise affola….
Ekleme Tarihi: 09 Mayıs 2016 - Pazartesi

OLMAYAN İŞ AHLAKI

Toplumumuzda insanlar bir araya geldikleri zaman bazen birbirlerine şöyle soru yöneltirler.

-Biz gelişmişliğin neresindeyiz?

Çok basit bir istatistik söyleyeyim size.”Türkiye”nin cep telefon sayısı,Yunanistan nüfusunun birkaç katıdır.”

Bu anket biz gelişmişliğimizde ne aşamada olduğumuzu birazcık olsun bilgi veriyor.

Yalnız şunu çok iyi bilmek gerekir. Gelişmişlik illa da cep telefonunun fazla olmasıyla veya 4,5G gibi sistemle değil sadece.

Gelişmişlik hava alanları, otoyollar değil sadece. Gelişmişlik üniversitelerin veya hastanelerin fazla olması değil sadece.

Eskiden bize vize uygulayan ülkeler dünyada 5-6 tane idi. Ya şimdi ise dünya ülkelerinin yaklaşık 150 tanesi vize uyguluyor.

Türkiye”de doğan her yüz çocuktan 55 tanesi doğum anında ve doğum sonrası ölüyor. Peki diğer gelişmiş ülkelerde bu oran nedir diyecekseniz,  bu oran yüzde yirmilere ve hatta yüzde beşlere kadar düşen ülke bile bulunuyor.

Peki bu çocuk ölümlerinin sebebi nedir? OLMAYAN İŞ AHLAKI!

Bu çocukları Türkiye”de vergi vermeyen ben öldürüyorum.

Bu çocukları alkollü araç kullanan şoför öldürüyor.

Bu çocukları rüşvet yiyen üst yüzey yetkililer öldürüyorlar.

Bu çocukları işini dünya standardında yapmayan polis memuru veya zabıta memuru öldürüyor.

Bu çocukları işini iyi yapmayan öğretmen öldürüyor.

Bu çocukları yine işini dünya standartlarında yapmayan doktor öldürüyor.

Hep beraber öldürüyoruz bizler bu çocukları.

Bu örneğe çok başarısız olduğumuz işleri katabilirsiniz. Biz vatandaşları ahlaklandırmadıktan sonra gelişmeyi rüyamızda görürüz….

Sizlerle şöyle sorulu cevaplı bir sohbet edelim. Bu toplumumuzun yüzde doksanını ve hatta belki de siz diyeceksiniz ki okuduktan sonra yüzde yüzü bu düşüncede diye.

Ben burada kendimi sorguluyorum sizler de bu sorgulamanın neresindesiniz kendiniz karar verin.

Sorgulayın, düşünün ama aklı selim ile düşünün. Ben söylüyorum diye illa ki doğru değildir veya illaki de doğrudur demeyin.

Ben kendi paramla kendime herhangi bir şey alacağım. Giyim eşyası olabilir veya evde kullanılan eşya olabilir, bir araba da olabilir.

Bu alacağım eşyanın iki özelliğine bakarım, tabii sizleri bilemem.  Bunlar;

Fiyatına bakarım;

Kalitesine bakarım.

Kaliteli olsun ama fiyatı da cebime uygun olsun isterim.

Başkasının parasını kemdin için harcıyorsam; biraz daha açayım, toplumumuzun yarası olan hatalarımızdandır; devletin parası ile kendime elbise alacaksam, yani bana yıllık elbise aldırırsa ben o elbisenin sadece kalitesine bakarım, en iyisi ve en kalitelisi olsun diye. Fiyatına hiç bakmam.zaten yapacağınız harcama sınırlıdır ama, birkaç tane olacağına bir taneye düşebilir. Peki ya siz…

Ben kendi paramı başkası için harcıyorsam aldığım o eşyanın  kalitesine falan bakmam bir tek fiyatına bakarım. Neden??...

Ben başkasının parasını başka birisi için harcıyorsam o aldığım eşyanın ne kalitesine bakarım ne de fiyatına.beni hiç ilgilendirmez kalitesi veya fiyatı. Hani toplumumuzda bir söz var ya ”Devletin malı deniz…” başkasının malını da devlet gibi görebilirsiniz. Yani başkasının malı ile cömertlik yapmanın ne kadar kolay olduğunu bilirsiniz.

Bu ülke öyle bir badirelerden geçti ki;şöyle geçmişi bir hatırlayın, basına- medyaya yansıyan olumsuzluk haberlerini. Bir yol ihalesinde, enerji ihalesinde vs. başbakanın yüce divanda yargılandığı dönemleri.  

Başkasının parasını başkasına harcarken, kendilerine belirli bir yüzdelik, bağlı olduğu pati veya kuruma daha fazla yüzdelik komisyonlar…

Sanki Bal tutan Parmağını Yalayacak sözü bizler için söylenmiş mi ne?

Gazetelerden haber okumayı istemezsiniz bazen. Hatta televizyonlardan haber bile dinleyesiniz gelmiyor, hep laf, söz, dedi-kodu…

Ama ben bu işin çözümünü buldum sizlere de tavsiyem akşamları evinizde bu haber programları saatinde kitap okuyun, gazete demiyorum arkadaşlar kitap diyorum dikkatinizi başka yere vermeyin heyyy.

Gelen yönetici bir önceki yöneticinin aldığı kararları ve yaptığı işleri yıkar söker atar. Çok basit Ordu”nun tahıl pazarı kaç defa yıkıldı yapıldı seneler önce.

Hiçbir yöneticimiz yapacağı bir iş için en az yirmi veya otuz senelik ihtiyacı karşılasın diye bir fizibilite çalışması yapmıyor.

Bir sitenin etrafını çeviriyorlar. Yüzde atmışının hayır dediği bir toplumda siz yöneticiler bir araya geliyorsunuz, daire başa bin liraya kadar fahiş bir bedelle ihale yapıyorsunuz ve sözde çevre düzenlemesini yapmaya başlıyorsunuz.

Yaptığınız iş daha yapım aşamasında iken kullanıma elverişli olmadığı alenen görülüyor. Ben diyorum on sene siz deyin on beş sene zor dayanır. Kullanılacağını hiç zannetmiyorum. Yönetim değişsin yapılan bu sistem de yıkılabilir…. Kimse uygun bulmuyor da ondan…..

Siz sekiz yüz harelik bir mahallenin nasıl etrafını çevireceksiniz . her tarafından giriş ve çıkış kapısı olduktan sonra yaptığınız iş neye yarar. Sadece birilerine para kazandırmak.

Hani bizim iş ahlakı. Nerede unuttuk acaba, yoksa Tanzimatla birlikte kayboldu gitti mi?

Bunu bana izah edecek bir dost arıyorum.

Ne tam anlamıyla katlına biliyoruz, ne de batıyoruz. İkisinin arasında oyalanıp duruyoruz. Sadece milletin el emeğini har vurup harman savuruyoruz. Kimse de niçin yaptın, nereye ödedin diye sor(a)mıyor.  

Ey idareci kardeşim salla başını al maaşını. Sana kimse niçin maaş alıyorsun diyemiyor. Ah bir söylesin sen zaten onun ağzının payını verirsin. Sorduğuna da pişman edersin.

Ben Müslümanca iş ahlakı istiyorum.

Sürçü lisan ettik ise affola….

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve orducu.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.