Erdoğan DEMİR
Köşe Yazarı
Erdoğan DEMİR
 

VAY HALİMİZE

YA CENNETİMİZE SIRTIMIZDA TUĞLA YA DA CEHENNEMİMİZE ODUN TAŞIRIZ VAY HALİMİZE Müslüman’ız Elhamdülillah diyoruz, fakat konuştuğumuz arkadaşlarımızın veya tanıdığımızın peşinden alaya alır, arkasından demediğimizi bırakmayız. Fakirlerle ve yoksullarla alay ederiz. “Mal toplayan ve onu durmadan sayan, insanları arkadan çekiştiren, kaş göz işaretleriyle (Yoksullarla) alay eden her kişinin vay haline! O malın kendisini ebedileştirdiğini sanır.” Hümeze; 104/1-3] Yaratanımız ne demek istiyor; İnsanların açlığı, yoksulluğu ve çaresizliği ile alay edenlerin vay haline!  Derisinin rengine, bölgesine, yaşadığı eve, giyimine, kuşamına, kaşına, gözüne bakarak alay edenlerin, özürlülerin özürlü olmalarıyla dalga geçenlerin vay haline! En sevdiği malını ve paracıklarını saya saya bitiremeyenlerin, dönüp dolaşıp tekrar sayanların, saydıkça keyif alanların, onlarla küçük tepeleri ben yarattım havalarına girenlerin vay haline! İnsanlara tepeden bakanların, yoksulları böcek gibi görüp paraya ve  altına tapanların ve paranın sesinden ibadet zevki alanların, dönüp dolayıp ayin yapar gibi tekrar sayanların vay haline! Yanında zengin birisi olduğu zaman garipleri görmeden yoluna gidenlerin, selam dahi vermeyi acizlik sayanların vay haline. “Ben insanları ve cinleri ancak bana kulluk etsinler diye yarattım. Ben onlardan bir rızık istemiyorum. Bana yedirmelerini de istemiyorum. Şüphesiz Allah rızık verendir. Güçlüdür, çok kuvvetlidir. Şüphesiz zulmedenler için önceki müşrik arkadaşlarının azap payı gibi payları cardır. Artık azabımı acele istemesinler. Uyarıldıkları günlerinden dolayı vay o inkar edenlerin haline.”  Zariyat; 51/56-60]. Dostlar, Allah’ın günboyu verdiği ekmeği, suyu, havayı göremeyen bizlerin;  ömür boyu verdiği sağlığı, sıhhati ve her zaman gelen bin bir çeşit nimeti göremeyen yine bizlerin vay haline. Yediğimiz ekmeğe, içtiğimiz suya, soluduğumuz havaya nankörlük edenlerin vay haline. Üstelik de yoksullara dünyayı kendileri yaratmışçasına “İstese Allah’ın doyuracağını biz mi doyuracağız?” diyenlerin vay haline! Fakirin ve yoksulun ahı kimsede kalmaz. Aheste aheste çıkar bizlerden… Eninde sonunda mazlumun duası mutlaka zalime isabet edecek ve o zalimi bir gün devirecektir! Zalimin zulmü var ise mazlumun da Allah”ının olduğunu unutmayın. Hiç kimse zannetmesin ki, yaptığı her şey onun yanına kalır. Asla kalmaz Allah Sabur”dur. “Ölçüde ve tartıda hile yapanların vay haline. Onlar insanlardan bir şey ömçüp aldıkları zaman tam ölçerler. Fakat kendileri onlara bin şey ölçüp yahut tartıp verdikleri zaman eksik örtüp tartarlar.” Mutaffifin; 53/1-3]. Alacağımız söz konusu olunca borçlunun tepesine bineriz, fakat söz konusu borcumuz, yani vereceğimiz olunca da kıyısından kenarından eksilterek vermeye çalışırız ki vay o halimize.  Evrakta sahtekarlık yapanların, nitelikli dolandırıcıların, naylon fatura düzenleyenlerin, rakamlar üzerinde kalem oynatanların, tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyenlerin ve zimmetine geçirenlerin, arazi kapatanların, ihale oyunlarını pek iyi becerenlerin vay haline! Bunları yüce yaratanımız söylüyor bizlere. Ve yine yolsuzluktan karnını ateşle dolduranların vay haline, ki vay haline! Bu saydığımız hataları işleyen bizzat Müslüman ise vay haline. Allahın emri bizzat Müslüman olanlaradır. İnanmayanlara, kafir olanlara bu sorumluluk yoktur.  Muhakkak ki namaz, fuhuştan ve kötülükten nehy eder (men eder). Eğer kötülükten men edilemiyorsak bilin ki kıldığımız namaz bizzat Allahın emrettiği, peygamberin bizlere öğrettiği namaz değil. “Hayır, günahkarların yazısı sicili muhakkak tutulmuştur. Bilir misin nedir sicil, o her şeyin madde madde yazılmıştır. O gün yalanlayanların, hesap, mükafat ve ceza gününü yalanlayanların vay haline.” Mutaffifin; 53/7-11]. Nasıl olsa kimse görmüyor, bir daha bu fırsat ele geçmez; diyerek yolsuzluk üstüne yolsuzluk usulsüzlük üzerine usulsüzlük yapanların, kötülüğü,üç kağıtçılığı sahtekarlığı, başkasının sırtından geçinmeyi meslek haline getirenlerin vay haline! Yaptıkları önlerine tek tek konulduğu gün, her şeyin saniye saniye filme alınmış gibi gözlerinin önünde gösterildiği gün, “Bunlar montaj” diyemeyecekleri o gün; onların vay haline! “Vay o kimselere ki, elleriyle kitabı yazarlar sonra da onu az bir karşılığa değişmek için Bu Allahın katındandır, derler. Vay ellerinin yazdıklarından ötürü onların haline. Vay kazandıklarından dolayı onların haline." Bakara; 2/79]. Vay o din adamlarının haline! Vay haline o tapınak tacirlerinin! Peygamber varisi alim kisvesine bürünüp, ağır ve taşınması güç yükleri insanların üzerine yükleyenlerin. Yaptıklarının tümünü gösteriş için yapanların, allı pullu din adamı kıyafetleri ile dolaşanların, toplantılarda başköşeye, düğünlerde davetlerde ve cenazelerde en seçkin yerlere oturmaya bayılanların, meydanlarda selamlanmaktan zevk duyanların vay haline! Kendisi emredilen selamı vermez, kendisine herkesin selam vermesini isteyenlerin vay haline.kendisine selam verilmediği halde karşısındakine kin besleyenlerin vay haline. Bir tek kişiyi islama döndürmek için kıtalar dolaşıp, Müslüman olanı da kendilerinden iki kat cehennemlik yapanların vay haline! Küçük sineği süzüp ayıran fakat deveyi hamuduyla yutanların vay haline! Yemeği “Sünnettir” deyip temizleyen ve fakat ömründe bir kap yemeği açlarla bölüşmeyenlerin vay haline! Allahın kitabı ve Peygamberin sünneti var iken kendi elleriyle yazdıkları kitapları vahiymiş gibi ezberletenlerin vay haline. Bakara, 188’de “Aranızda birbirinizin mallarını haksız yere yemeyin. İnsanların mallarından bir kısmını bile bile günaha girerek yemek için onları yetki sahiplerine rüşvet olarak vermeyin.” der.. Heeyy! Duyuyor musunuz dostlar… Memurlar, Amirler, Siyasiler, bürokratlar, belediyeciler, patronlar.. Unutmayalım “din günü” diye bir gün var! Herkese yaptığının hesabının sorulacağı bir gündür o gün... Şu insanların yalan dediği fakat yalan olmayan, yalnız insanların yalan olduğu şu dünyada yapıp ettiklerimizle ya kendi cennetinize sırtınızda tuğla taşırız, ya da kendi cehenneminize sırtınızda odun taşırız…   Hakkımız olmayanları elde etmenin acı sonucu bir gün bizleri mutlaka yakalayacaktır. 
Ekleme Tarihi: 31 Temmuz 2017 - Pazartesi

VAY HALİMİZE

YA CENNETİMİZE SIRTIMIZDA TUĞLA YA DA CEHENNEMİMİZE ODUN TAŞIRIZ

VAY HALİMİZE

Müslüman’ız Elhamdülillah diyoruz, fakat konuştuğumuz arkadaşlarımızın veya tanıdığımızın peşinden alaya alır, arkasından demediğimizi bırakmayız. Fakirlerle ve yoksullarla alay ederiz.

“Mal toplayan ve onu durmadan sayan, insanları arkadan çekiştiren, kaş göz işaretleriyle (Yoksullarla) alay eden her kişinin vay haline! O malın kendisini ebedileştirdiğini sanır.” Hümeze; 104/1-3]

Yaratanımız ne demek istiyor; İnsanların açlığı, yoksulluğu ve çaresizliği ile alay edenlerin vay haline!  Derisinin rengine, bölgesine, yaşadığı eve, giyimine, kuşamına, kaşına, gözüne bakarak alay edenlerin, özürlülerin özürlü olmalarıyla dalga geçenlerin vay haline!

En sevdiği malını ve paracıklarını saya saya bitiremeyenlerin, dönüp dolaşıp tekrar sayanların, saydıkça keyif alanların, onlarla küçük tepeleri ben yarattım havalarına girenlerin vay haline! İnsanlara tepeden bakanların, yoksulları böcek gibi görüp paraya ve  altına tapanların ve paranın sesinden ibadet zevki alanların, dönüp dolayıp ayin yapar gibi tekrar sayanların vay haline!

Yanında zengin birisi olduğu zaman garipleri görmeden yoluna gidenlerin, selam dahi vermeyi acizlik sayanların vay haline.

“Ben insanları ve cinleri ancak bana kulluk etsinler diye yarattım. Ben onlardan bir rızık istemiyorum. Bana yedirmelerini de istemiyorum. Şüphesiz Allah rızık verendir. Güçlüdür, çok kuvvetlidir. Şüphesiz zulmedenler için önceki müşrik arkadaşlarının azap payı gibi payları cardır. Artık azabımı acele istemesinler. Uyarıldıkları günlerinden dolayı vay o inkar edenlerin haline.”  Zariyat; 51/56-60].

Dostlar, Allah’ın günboyu verdiği ekmeği, suyu, havayı göremeyen bizlerin;  ömür boyu verdiği sağlığı, sıhhati ve her zaman gelen bin bir çeşit nimeti göremeyen yine bizlerin vay haline.

Yediğimiz ekmeğe, içtiğimiz suya, soluduğumuz havaya nankörlük edenlerin vay haline.

Üstelik de yoksullara dünyayı kendileri yaratmışçasına “İstese Allah’ın doyuracağını biz mi doyuracağız?” diyenlerin vay haline!

Fakirin ve yoksulun ahı kimsede kalmaz. Aheste aheste çıkar bizlerden…

Eninde sonunda mazlumun duası mutlaka zalime isabet edecek ve o zalimi bir gün devirecektir!

Zalimin zulmü var ise mazlumun da Allah”ının olduğunu unutmayın. Hiç kimse zannetmesin ki, yaptığı her şey onun yanına kalır. Asla kalmaz Allah Sabur”dur.

“Ölçüde ve tartıda hile yapanların vay haline. Onlar insanlardan bir şey ömçüp aldıkları zaman tam ölçerler. Fakat kendileri onlara bin şey ölçüp yahut tartıp verdikleri zaman eksik örtüp tartarlar.” Mutaffifin; 53/1-3].

Alacağımız söz konusu olunca borçlunun tepesine bineriz, fakat söz konusu borcumuz, yani vereceğimiz olunca da kıyısından kenarından eksilterek vermeye çalışırız ki vay o halimize.

 Evrakta sahtekarlık yapanların, nitelikli dolandırıcıların, naylon fatura düzenleyenlerin, rakamlar üzerinde kalem oynatanların, tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyenlerin ve zimmetine geçirenlerin, arazi kapatanların, ihale oyunlarını pek iyi becerenlerin vay haline! Bunları yüce yaratanımız söylüyor bizlere. Ve yine yolsuzluktan karnını ateşle dolduranların vay haline, ki vay haline!

Bu saydığımız hataları işleyen bizzat Müslüman ise vay haline. Allahın emri bizzat Müslüman olanlaradır. İnanmayanlara, kafir olanlara bu sorumluluk yoktur.

 Muhakkak ki namaz, fuhuştan ve kötülükten nehy eder (men eder). Eğer kötülükten men edilemiyorsak bilin ki kıldığımız namaz bizzat Allahın emrettiği, peygamberin bizlere öğrettiği namaz değil.

“Hayır, günahkarların yazısı sicili muhakkak tutulmuştur. Bilir misin nedir sicil, o her şeyin madde madde yazılmıştır. O gün yalanlayanların, hesap, mükafat ve ceza gününü yalanlayanların vay haline.” Mutaffifin; 53/7-11].

Nasıl olsa kimse görmüyor, bir daha bu fırsat ele geçmez; diyerek yolsuzluk üstüne yolsuzluk usulsüzlük üzerine usulsüzlük yapanların, kötülüğü,üç kağıtçılığı sahtekarlığı, başkasının sırtından geçinmeyi meslek haline getirenlerin vay haline!

Yaptıkları önlerine tek tek konulduğu gün, her şeyin saniye saniye filme alınmış gibi gözlerinin önünde gösterildiği gün, “Bunlar montaj” diyemeyecekleri o gün; onların vay haline!

Vay o kimselere ki, elleriyle kitabı yazarlar sonra da onu az bir karşılığa değişmek için Bu Allahın katındandır, derler. Vay ellerinin yazdıklarından ötürü onların haline. Vay kazandıklarından dolayı onların haline." Bakara; 2/79].

Vay o din adamlarının haline! Vay haline o tapınak tacirlerinin! Peygamber varisi alim kisvesine bürünüp, ağır ve taşınması güç yükleri insanların üzerine yükleyenlerin.

Yaptıklarının tümünü gösteriş için yapanların, allı pullu din adamı kıyafetleri ile dolaşanların, toplantılarda başköşeye, düğünlerde davetlerde ve cenazelerde en seçkin yerlere oturmaya bayılanların, meydanlarda selamlanmaktan zevk duyanların vay haline!

Kendisi emredilen selamı vermez, kendisine herkesin selam vermesini isteyenlerin vay haline.kendisine selam verilmediği halde karşısındakine kin besleyenlerin vay haline.

Bir tek kişiyi islama döndürmek için kıtalar dolaşıp, Müslüman olanı da kendilerinden iki kat cehennemlik yapanların vay haline!

Küçük sineği süzüp ayıran fakat deveyi hamuduyla yutanların vay haline!

Yemeği “Sünnettir” deyip temizleyen ve fakat ömründe bir kap yemeği açlarla bölüşmeyenlerin vay haline!

Allahın kitabı ve Peygamberin sünneti var iken kendi elleriyle yazdıkları kitapları vahiymiş gibi ezberletenlerin vay haline.

Bakara, 188’de “Aranızda birbirinizin mallarını haksız yere yemeyin. İnsanların mallarından bir kısmını bile bile günaha girerek yemek için onları yetki sahiplerine rüşvet olarak vermeyin.” der.. Heeyy! Duyuyor musunuz dostlar… Memurlar, Amirler, Siyasiler, bürokratlar, belediyeciler, patronlar.. Unutmayalım “din günü” diye bir gün var! Herkese yaptığının hesabının sorulacağı bir gündür o gün...

Şu insanların yalan dediği fakat yalan olmayan, yalnız insanların yalan olduğu şu dünyada yapıp ettiklerimizle ya kendi cennetinize sırtınızda tuğla taşırız, ya da kendi cehenneminize sırtınızda odun taşırız…

 

Hakkımız olmayanları elde etmenin acı sonucu bir gün bizleri mutlaka yakalayacaktır. 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve orducu.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.