Yerel ve yaygın olarak bir çok dergi var. Kimi siyasi,kimi edebi,kimi spor,kimi sanatla ilgili yayınlar yapan bu dergiler kitap ve gazeteye göre daha içerikli ve zengin kimliktedir bilindiği üzere.
Fırsat buldukça dergi okumayı severim. Ama itiraf edeyim ki,pek zaman bulamıyorum. Bununla birlikte kimi dergiler var ki,asla ihmal etmem. İşte bunlardan biri de aylık olarak yayınlanan “Dil ve Edebiyat”dergisi.Mart 2016 sayısını birkaç saat içinde okuyup bitirdim.
Bazı konu başlıkları şöyle:
Aynı zamanda Dergi’nin Genel yayın Yönetmeni olan Üzeyir İlbak’ın kaleme aldığı “Edebiyat Dergileri ve Edebiyat Çevrelerinin Çanakkale Savaşlarına Bakışı”nı elen alan görüş ve düşünceleri ile epey içerikli bir yazı.
Çanakkale savaşlarının devam ettiği günlerde yayınlanan kimi gazetelerde ve dergilerde çıkan savaş ve zaferle ilgili yazılara da yer verilmiş. Hüseyin Ragıp’ın “İki Lalenin Hikayesi”,Mehmet Emin’in ,”Çanakkale Hamaseti ve Medeniyet”i..Çanakkale ile ilgili en hacimli romanın(Çanakkale Mahşeri) yazarı Mehmet Niyazi ile yapılan söyleşi belki en çok dikkat çeken yazı. Beklisi fazla..
Ahmet Meral tarafından değerlendirme konusu yapılan”Batı’nın Bitmeyen Doğu Sorunu ve Çanakkale” başlıklı yazı,birkaç kere okunsa yeridir.
Merhum Akif’in “Çanakkale Şehitlerine” şiiri Osmanlıcası ile birlikte yer almış dergide. Bilindiği gibi Mehmet Akif’in Hicaz yolunda iken kaleme aldığı bu şiir,Çanakkale ruhunu en muhteşem şekilde anlatması ile bilinmektedir.Ne o dönemde,ne de daha sonraları bu derinlikte bir Çanakkale şiiri yazılamamıştır.
Dönemin en ünlü kadın şair ve yazarlarından olan Halide Nusret Zorlutuna’nın konu olarak ele alındığı yazının kalemi Mustafa Özçelik.Okunması gereken bir yazı..
Bir başka önemli konu ise ELEŞTİRİ.
Edebiyatçıların gözüyle eleştiri nedir,ne değildir etrafında odaklanan görüş ve düşünceler,gerçekten kıymetli olup ayrıca edebi muhtevası ile öne çıkıyor.
Türk Edebiyatı’nda daha doğrusu en genelde eleştiri kültürümüzün henüz emekleme sürecini yaşadığını anlamaktayız yazılarıdan.Doğru ve hakşinas eleştiri pek az. Çoğu,üstünkörü ve kötü niyetli..Eleştiri kültürünün gelişmediği ülke edebiyatlarının pek nitelikli olmadığı da zaten müsellem bir gerçek.Maalesef bizde de durum bu.
“Ruhu Olan ve Olmayan Şehirler.” Önemli bir konu elbette. Mehmet Mazak’ın değerlendirmelerinden anlıyoruz ki şehir binalardan ibaret değildir. Çok katlı ve görkemli yapılar şehir olmak için yeterli değil. Belki dezavantaj bile denebilir. Diyor ki yazar:”Şehre ruh kazandıran,medeniyet ve kültürdür.” Eğer böyle ise (tabii ki) Ordu şehir ruhuna sahip değil,hiç değil hem de.. Ruhu olan şehrin kriterlerinden hiç biri yok çünkü.Ne kültür, ne medeniyet.. Maalesef..Kendimizi doğru okuma adına bunu görmek ve kabul etmekle işe başlanmalı. Neye mi? Ruhu olan şehre..
Şair Nurettin Durman’ın Beylerbeyi Günlükleri günceleri oldukça keyif verici.
YİTİK SEVDAM: KUDÜS.
Seyahat notlarından oluşan yazı Sebahattin Özkök imzalı.
El hasıl,dolu dolu bir dergi..Bol miktarda nitelikli şiir de var.
21.03.2016
İletişim: 0535-766 13 89(Nuri Kahraman)