Sorsanız herkes adaleti istediğini söyler.Peki,niçin?sorunuza manasız bir bakış cevap olur.İstemek koladır,lakin gereğini yerine getirmek mi? İşte o epey zordur. Değildir de zor gelir insana..
Adaletin eşitlik olduğunu herkes söyleyip durur. Fakat,doğru değil bu. Hakim karşısında eşitlikse bu tamam. Fakat,herkesin eşit miktarda para sahibi olması,herkesin refah içinde eşit yaşaması gibisinden bir eşitlik isteniyorsa,bu,boş ve ham hayaldir.
Herkes adalet ister. İstisnası yoktur.
Fakat,adaletli insan pek az bulunur.
Böyle garip bir dünya…
Adaletin teorisini dillerinden düşürmeyenler,sıra uygulamasına gelince,işin içine eş,dost,akraba,hal,hatır,makam,mevkii girer.
Hz. Ömer,adaletin sembolüdür.Bunu herkes böyle bilir.Fakat,Ömer’i örnek alma durumu pek olmaz.Kimsenin işine gelmez pek.İşin edebiyatı yapılır fakat tatbikine bir türlü sıra gelmez.Abu sabuk bahanelere sarılır insanoğlu.
Hz. Ömer’in adaleti üzerine kıssalar anlatmaya gelince diller bülbül kesilir,övgülerin sonu gelmez,amma ne var ki hepsi bu kadardır.Muhteşem örnekler kitaplarda kalır hep.
Bu bağlamda Hz. Ömer ile alakalı şöyle bir olay geçer kaynaklarda:
Hz. Ömer ile Ka’b oğlu Ubey ile bir konuda ihtilafa düşerler.Mesele mahkemeye intikal eder. Kadı yani hakim olan Sabit’in oğlu Zeyd Hz. Ömer’e hem meşhur ve hem de Müminlerin Emiri (Halife) olması sebebi ile sanki biraz abartılı hürmet eder. Bunun üzerine Hz. Ömer, Hakime:
“Ey Hakim,bu yaptığın senin ilk adaletsizliğin.”der ve kendisini dava eden şahsın(Ka’b oğlu Ubey) yanına oturur.Ubey’in delili yoktu.Ömer bu iddiayı reddedince,iddia sahibi,Ömer’e yemin etmesini teklif eder.Bunun üzerine Hakim,davacıya dnerek hakkından vaz geçmesini talep eder. Bu duruma canı sıkılan Ömer,Hakim’e şöyle der:
“Eğer senin nazarında Ömer ile her hangi bir adam eşit değilse,hakimlik makamına layık değilsin..”
İşte bu.. Adaletse bu..
“Adalet Devlet’in temelidir.” Sözü de Hz. Ömer’indir.