Ordu’yu vilâyet olarak basın açısından değerlendirdiğimizde Ulubey’in şanslı ilçelerimizden biri olduğunu söyleyebiliriz rahatlıkla. Ulubey YORUM gazetesi ilçenin prestijidir bize göre. Bir düşünün bakalım, bu gazete olmasaydı, onca okuyanı-yazanı, yetişmiş insanı olan Ulubey için bir ayıp teşkil etmez miydi bu?
O zaman, tüm Ulubeyliler adına bir boşluğu dolduran, birikimlerin hayrı mesâbesindeki gazetemizin özellikle Ulubeylilerce değeri takdir edilmelidir diye düşünüyoruz. Eğer, bu böyle değilse, nerede yanlış yapıldığı konusunun, toplumun tüm kesimlerince iyi tahlil edilip, bu gazetenin bir şekilde tüm Ulubeylilere mâl olması için gerekli sağduyu harekete geçirilmeli, sılasıyla gurbetiyle herkesin hasreti, coşkusu boyutunu yakalamalıdır inancını taşıyoruz.
Ayrıca, her şeyden önce ortak bir değer oluşturan gazete Ulubey’imizin gözü-kulağı, dili-dudağı konumunda. Ulubey adına kim ortaya çıkıyor, yazıp-çiziyor, konuşuyor? Onun gerçeklerini, ortak problemlerini kamuoyuyla paylaşıp ilgili yerlere ulaştırıyor?
BASIN, İKTİDAR; GEÇMİŞ, GELECEK...
Elbette bürokrasi var, siyâset var, dernekler, vakıflar var. Sendikalar, belediyeler. Hepsi de kamunun işleriyle ilgilenip, dertleriyle dertlenmeye çalışıyorlar. Ama herkesin yeri ayrı. Hem, onların sesini, soluğunu, yaptıklarını, yapacaklarını ortak ses hâline getirip kamuoyuna mâleden de basındır sonuçta. Ve bunu Ulubey ölçeğinde yapan tek medya unsuru daUlubey YORUM Gazetesidir.
Diğer yandan, Ulubey YORUM, Ulubey’in güncesi niteliğinde aynı zamanda. Gelecekte Ulubey’i merak edenler, öncelikle bu gazetenin arşivine bakacaklardır. Kimler gelmiş, kimler geçmiş? Neler yazılmış, neler söylenmiş, neler konuşulmuş? Neler olmuş ve de olması gerekirken neler olmamış, yapılmamış ve de eksik kalmış? İşte tüm bunların cevâbını bu gazete verecektir gelecek nesillere.
Bu anlamda gazete Ulubey’in aynası hüviyetini de taşımaktadır. Zîrâ, gazeteye düşen resimler ve de isimler yansıyacaktır geleceğe. Güzel haberlerle geleceğe yansıyanların duâ ırmağı çağlamaya devam edecek, çirkin olayların, zorlama yorumların, kötü niyetli, ideolojik çarpıtmaların sevimsiz kokusu gelecektekilerin de dikkâtini çekip rahatsız edecektir.
Her yerde olduğu gibi basında da böyle bir denklem söz konusudur. Herkes için, onca hengâme içerisinde nerede durduğu elbette önemlidir. Ama medyanın sırf kendi heves ve ihtirasları sebebiyle toplumu tek kutup yapmaya çalışmak gibi bir hakkı da yoktur!. Olan-biten konusunda ona düşen sâdece her şeyi objektif olarak yansıtmaktan ibârettir. Elbette bir yorumu olacaktır. Ancak, yine de bu görüşlerdeki samîmiyet ve iyi niyet önemlidir. Sırf muhâlefet olsun tarzından hareketle her şeyi çarpıtarak yansıtmak, bırakın basını, normal bir insan olarak da kimseye yakışmaz. Eğer basın böyle bir şey yaparsa bunun vebâli, etkisi dolayısıyla daha da katmerli olur.
ADÂLET, ŞAHÂDET, BASIN...
Bu bağlamda, özellikle ulusal medyada görüldüğü şekliyle sırf kendi dünyâlarından olmadığı için, -iktidar ya da muhâlefet yanlısı olsun- karşı tarafı doğru-yanlış her adımında insafsızca mahkum edip karalama cihetine gidenler, samimiyet, objektiflik ve de dürüstlük sınavını geçemezler. Dolayısıyla inandırıcılıkları da kalmaz.
Zâten kitabımız Kur'ân-ı Kerîm de sanki, özellikle bugünkü basına hitap eder gibi şöyle buyuruyor:
“Ey mü’minler! Allah için hakkı ayakta tutan hâkimler ve adaletle şâhidlik eden kimseler olun. BİR TOPLULUĞA OLAN KİNİNİZ, SİZİ ADÂLETSİZLİĞE GÖTÜRMESİN. Adâlet yapın ki, o takvaya en çok yakın olandır. Allah’dan korkun. Çünkü Allah yaptıklarınızdan haberdârdır. MÂİDE-8”
Dolayısıyla “Dördüncü Kuvvet” bağlamında toplumun aynası olan medya, ve onun gözü, kulağı, şâhitleri konumundaki mensupları, kamuoyunu doğru bilgilendirme, olayları doğru yansıtma görevini yapmalı, kendisini tartışılır hâle getirecek, gerçeklikten uzak, aşırı tarafgir ve kindar tutumlara meydan vermemelidir. Gücünü kullanıp bir şeyler yaptığını düşünürken kendi îtibârını suistimâle kurban etmemelidir.
Ulubey için böyle bir şey söz konusu değil çok şükür. Gazetemiz bu anlamda bir harman niteliğinde. Herkes burada kendisini ifâde etme imkânı bulabiliyor. Yelpâze geniş. Lâkin, yine de tam fonksiyon icrâ edilemiyor. Nasıl mı?
BEKLENTİLER, TEKLİFLER...
Bakınız, Ulubey’in çok daha fazla potansiyeli var. Yazar ve yazı kapasitesi artırılmalı. Kadro genişledikçe ilgi de artar. Tabiî, işin mâlî boyutu var. Henüz, bilgi ve kültür işlerinin de para gerektirdiği husûsunu kabullenebilmiş bir toplum değiliz. Ama, bir şekilde iş ve bürokrasi çevreleriyle birlikte bu imkânlar da geliştirilebilir. Şunu da biliyoruz elbette; ülkemiz şartlarında bu imkânsıza yakın bir şey. Çünkü, toplum olarak, ne basın ne vatandaş ne de siyâset olarak o olgunluğa erişmiş değiliz. Hâlâ didişme modundayız. Lâkin yine de denenmeli diyor, Ulubey’i daha da olgunlaştıracak bu boyutun kazanılması için gereken gayretin gösterilmesini umuyoruz.
Yine, Ulubey’de en azından Basın Yayın Yüksek Okulu var. Bu da bir avantaj ama, onun da bereketini görmüyoruz. Onların da gazetemizde bir sayfası olması mümkün. Ya da hocalarımızın aydınlatıcı köşe yazıları. Çoğu insanın bu okuldan haberi bile yok. Hâlbuki, bulunduğumuz yerden ses vermeliyiz ki varlığımız belli olsun; öyle değil mi arkadaşlar? .
Bu arada, gazetemiz 10. Yılını idrâk etmiş. Tebrik ediyor, hayırlı olsun diyoruz. Bir yöre için gazete çok şey demek, eğer düşünülürse. Bir an için olmadığını düşününüz; bu büyük bir gariplik teşkil etmez miydi sizlerce de? O zaman, öğretmenden öğrencisine, halkından bürokrasisine, siyâsetinden belediyesine hepimiz bu imkânın değerini bilerek hep birlikte güzelliklere güzelikler katarak Ulubeyimizi ve de kendimizi daha da güzelleştirelim inşâllâh diyor, nice on yıllar dileğiyle hepinize sevgi ve saygılar sunuyoruz ves’selâm…